26 Eylül 2014 Cuma

Çocuklarınız robotlaşmasın!

Çocuklarınız robotlaşmasın!


Yapılan araştırmalara göre, çocukların 7 yaşına kadar televizyon ya da bilgisayar başında harcadıkları zamanın 1 yıllık zamana eş geldiği belirlendi. Bu süre ise çocukların gelişimi olumsuz engelliyor.




Gelişen teknoloji ile birlikte hayatın bir parçası olan televizyon, internet ve bilgisayar oyunları çocuklar için riskler teşkil ediyor. Televizyon ve bilgisayarın doğru kullanılmaması halinde çocuklarda oluşturduğu zararlarla ilgi yapılan araştırmalara göre en büyük risk, çocukların tembelleşmesi ve gelişimini engellemesi olarak gösteriliyor. Araştırmalarda, 7 yaşına kadar zamanını televizyon ve bilgisayar başında harcayan çocukların kaybettiği zaman ise tam 1 yıl.


Uzmanlara göre , bilgisayar kullanımının olumsuz etkileri çocukların dokularını yetişkinlere göre 10 kat daha fazla etkiliyor. Evde tablet bilgisayar, dizüstü bilgisayarların ve cep telefonlarının yakınlarda yer almamasına dikkat edilmesi gerektiği konusunda dikkatli olunması gerekiyor. Oynadıkları oyun ve izledikleri ile gelişiminde herhangi bir yol kat edemeyen çocukların, beyinlerini robotlaştırarak dışarıdaki hayatı unutabildiklerini belirten uzmanlar, ailelerin çocuklarını zihinsel ve fiziksel gelişimine katkıda bulunacak evde veya dışarıda farklı oyunlar oynamaya teşvik etmeleri gerektiğini belirtiyorlar.



http://ift.tt/1qC6Yoj

Küsmeye izin yok

Küsmeye izin yok


Yıllarca yüz yüze bakmadığımız oluyor küstüklerimizle. “Ne düğününe giderim ne doğumuna!” diyenden tutun “Bugün ölse cenazesine adım atmam.” cümlesini sarf edenlere kadar… Allah Resulü (sas) ilişkilerin bu noktaya gelmemesi adına küslüğe bir sınır koyuyor: Üç gün.




İnsan neden küser eşine dostuna, kardeşine, akrabasına? Hakaret, küfür, miras taksimi, arazi sınırlarının tayini, para kavgası, çıkar çatışması, akraba münasebetleri… Yığınla sebep sıralayabiliriz bu defolu duyguya! Listeye son ayların en popüler küslük sebebi olan siyasî tartışmaları da ekleyelim tabii. Ülke gündeminin gerginliği ilişkilerimize yansıyor değil mi? Akraba ortamında söz dönüp dolaşıp siyasete geliyor, arkadaş muhabbetleri hakarete varan tartışmalarla kirleniyor, sosyal medyada bile bir söz düellosu aldı başını gidiyor. Fikir ayrılıklarından dolayı pireye kızan yorganı da yakıveriyor. Herkes uzun bir küs uykusunda. Gelin görün ki Söz Sultanı (sallallahu aleyhi ve sellem) “Bir Müslüman’a, kardeşine üç günden fazla küsmesi helâl değildir.” buyuruyor.


Hadiste geçen üç günün çok kısa bir zaman dilimi olduğuna dikkat çeken İlahiyat Profesörü Abdülhakim Yüce, “Bu üç günde akrabalık ve dostluk bağları kopmaz, aksine bazı hataları görmek mümkün olur.” diyor ve ekliyor: “Eğer küslük, haklı sebeplere dayalı değilse üç günü bırakın, kısa bir süre bile küs kalmak caiz değil. Zira Söz Sultanı’nın (aleyhissalatü vesselam) ‘Mümin mümini küserek terk edemez.’ beyanı da söz konusu, ‘Müslüman kardeşine bir sene küs duran kimse, sanki onun kanını dökmüş gibidir.’ hadisi de. Ayrıca Efendimiz üç gün dolmadan veya dolduğu anda selam vererek, konuşarak, bir hediyeyle kapıyı çalarak barışmayı ilk başlatana, daha çok sevap verileceğini müjdeliyor.”


Burada aklımıza Peygamber’in Gülleri Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin’in birbirine gücenmesi geliyor. Evet, bir gün onlar birbirlerine darılıyor. Çok geçmeden de hiddet anında söyledikleri sözlerden pişman oluyorlar. Ashaptan biri Hz. Hüseyin’e “Sen Hasan’ın küçüğüsün. Gidip özür dilemek sana yakışır.” deyince Hz. Hüseyin “İki kimse arasında uyuşmazlık çıkar da hangi taraf başını eğip öteki tarafla anlaşmaya talip olursa, cennete ondan önce girer.” hadisini nazara veriyor. “Barışmayı ben talep edersem, dedemin emrine karşı gelmiş olmaktan korkarım. Ağabeyim Hasan’ı sevap işlemekte geçmiş olmaktan çekinirim. O yüzden bekliyorum ki, o bana gelsin.” cevabını veriyor. Kardeşinin düşüncesini öğrenen Hz. Hasan, onun yanına koşuyor ve kucaklaşıp barışıyorlar.


Küslük, günahtan bir dağa dönüşebilir

Küsme duygusunun imtihanlarımızdan biri olduğuna değinen Prof. Dr. Yüce’nin ifadesiyle küslük, çoğu zaman başka olumsuz davranışları da beraberinde getirir. Mesela arkadaşına küsen bir insan, sadece küs durmakla kalmaz, bu ruh hâli içinde zamanla o kişi hakkında verip veriştirmeye başlar. Hatta bu durum bazen gıybete, iftiraya kadar gider. Küs durduğu insanın, ayağının kaymasından, kapaklanıp düşmesinden memnun olur. İşin daha da vahim yanı, kişi bütün bu olumsuzlukları irtikâp ederken, nefsinin avukatlığını üstlenip kendisini haklı görme ve gösterme yolunda olduğundan nasıl azim bir günah içinde bulunduğunu fark etmez. Oysaki bütün bunlar Allah nezdinde çok mahzurlu ve ahiret hayatı adına da insanın kayıp gitmesine sebep olacak kötü fiillerden.


Küsme, muhatabın yanlış söz ve davranışlarının yanı sıra dedikodu, sû-i zan, kibir, hased, iftira vb. sebeplerden de meydana gelir. İşte küsmenin bu türü büyük günahtır, zira oturduğu zeminde bir haklılık payı olmadığı gibi tamamıyla günah dağlarına yaslanmıştır. Akraba ve tanıdık kişiler arasında cereyan edebilecek böyle bir küskünlük, farklı duygu ve davranışlara sebebiyet verebilir ve akrabalık bağlarını kopartır.


Tabii günümüzde eşi, dostu, akrabayı aşmış durumda bu darılmalar, gücenmeler. Bir kesim diğer kesime küsüyor. Yüce’ye göre bunun önü alınmazsa (Allah muhafaza) toplumsal kamplaşmalara ve ahlakî dejenerasyonlara sebep olabilir. Kaldı ki bu küsme bütünüyle, yönlendirme, algı oluşturma, dedikodu, sû-i zan, kibir, hased, iftira vb. sebeplere dayanıyor, bırakın üç günü aylar-yıllar sürüyor. Bu da toplumu ayakta tutan gücün dağılmasına sebep oluyor. Nitekim Efendimiz, sosyal hayatın yara almaması için haklı sebeplere dayalı olan bu küsme sürecini, Buhari’de nakledilen hadislerinde, üç günle sınırlı tutuyor.


Farklılıklar küsme sebebi değil

Farklı dünya görüşüne sahip insanlar arasında ve özellikle bunun siyasî görüşlere yansıması noktasında kırgınlıklar yaşanıyor. Siyasî âlemdeki tavırları, makam, mansıp ve ikbal hesapları daha bir tetikliyor. Öyle ki, muhalifini yıpratma adına, söylenmemesi gereken sözler söyleniyor, hilaf-ı vaki beyanlara giriliyor. Fethullah Gülen Hocaefendi, Kırık Testi’de makam-mansıp arzusuyla hareket edilmediği takdirde, insanlığa hizmet adına herkesin vazife yapabileceği bir saha olduğunu, herkesin koşabileceği bir kulvar bulunduğunu dile getiriyor. Hocaefendi’nin ifadesiyle, bir toplumun mensubu olarak hepimiz, bu toplumun menfaat ve maslahatı adına, farklı kulvarda olsa da netice itibarıyla aynı istikamete yönelip her zaman el ele olabilir, omuz omuza verebilir ve aynı hedefe doğru koşabiliriz. Bu koşuda rekabet hissi ve ‘falanları geçelim’ mülâhazası da olmaz/olmaması gerekir. Belki cereyan eden bu yarış, ‘bu güzelliklerden ben de geri kalmayayım, en azından ben de koşturan şu insanlar kadar bir performans sergileyeyim’ mülâhazasına bağlı olmalıdır. Dolayısıyla yol böyle geniş olunca burada sürtünme, kırılma, küsme de olmaz.


Küsme bir metot olarak kullanılabilir

Yüce’nin dediği gibi küsmek, fıtratımızda olan onlarca duygudan biri ve bizim imtihanımız. İnsan, iman ve iradesiyle bu duyguyu dizginleyerek, onu tadil ederek, yaratıldığı amaca uygun kullanarak ahlakî açıdan olgunlaşır ve Allah’ın rızasını kazanma yolunda bir rampa gibi kullanır. Ancak sabredilmeyecek, izah etmekle izale edilmeyecek ve affedilmeyecek bir durum varsa tadında kalmak şartıyla o yakın akrabaya veya dosta gönül konulabilir.


Karşımızdakini hayırlı bir yöne kanalize edecek yumuşak bir nazlanma makbul olabilir ve mecazî küsme kategorisi içinde değerlendirilir. Bir babanın oğluna, “Sen kumar oynamayı bırakıncaya kadar seninle konuşmayacağım.” demesi, terbiyeye dayanan bir hadise mesela ve bu, mecazî bir küsme. Ancak-anne babaya karşı küsmenin mecazîsi bile kullanılmamalı. Çok ciddi hususlar olsa bile ebeveynin gönlü hoş tutulmalı.


Görmeme, duymama, sabretme, affetme veya izah edip şüpheyi giderme küslüğü giderebilir. Ancak bu işin asıl panzehri arabuluculuk. Yüce Allah, “Müminler ancak kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin…” (Hucurat, 10.), “Allah’tan korkun, (iyilik ve adaletle) aranızı düzeltin.” (Enfal, 1.) buyuruyor. Tefsir bilgini İbn Abbas, ayetleri “Bu, Allah’tan korkmaları ve aralarını düzeltmeleri için Allah’ın müminleri bir sıkıştırmasıdır.” şeklinde tefsir ediyor. Buradan anlaşıldığı üzere küs kalmaya da izin yok, küslükleri seyretmeye de…


Dargınları barıştırma nafile ibadetten daha faziletli

Allah Resulü de dargınları barıştırmanın nafile oruçtan, namazdan ve sadakadan daha faziletli bir ibadet olduğunu bildiriyor: “Dikkat ediniz! Size nafile oruç, namaz ve sadakanın derecesinden daha faziletli bir ibadet haber veriyorum: Müminlerin arasını bulmak ve onları barıştırmak. Buğz ve kinden uzak durun. Çünkü o, dinde iyilik adına bir şey bırakmaz.”


Tüm bunlardan yola çıkan Abdülhakim Yüce’ye göre, bir insanın küsebileceği yerde küsmemesi ona ibadet sevabı kazandırır. Çünkü barışmaya yanaşan kimse nefsiyle yaka paça olur, iç tuğyanlarına ve taşkınlıklarına karşı başkaldırır, iradesinin hakkını verir. Hazreti Pîr’in üçlü sabır tasnifini hatırlayacak olursak, bunlardan bir tanesi de bela ve musibetlere karşı dişini sıkıp sabretmektir. İşte böyle bir mevzuda sabretme, bir yönüyle bu kategoriye gireceğinden insana ibadet sevabı kazandıracağı rahatlıkla söylenebilir.


Küsmeyi gerektirecek elli türlü sebeple karşı karşıya kalabiliriz. Fakat biz bütün bunları birer musibet olarak görüp onlara karşı dişimizi sıkıp sabretmesini bilmeliyiz. Bize küsseler bile biz küsmemeli; incitseler bile biz başkasını incitmemeliyiz.



http://ift.tt/1Bfh8Sa

'IŞİD, Paris ve New York metrosuna saldırı planlıyor'

'IŞİD, Paris ve New York metrosuna saldırı planlıyor'


Irak Başbakanı Haydar El Abadi, selefi radikal örgüt IŞİD'in, Paris ve New York şehir metrolarına saldırı planladığını iddia etti.




Irak Başbakanı Haydar El Abadi, Irak gizli istihbarat servisinin yakaladığı bir IŞİD militanının ifadelerine dayandırdığı açıklamasında, terör örgütünün New York ile Paris metrolarına saldırı planladığını söylediğini öne sürdü.


Beyaz Saray'dan bir yetkili, çarşamba günü ABD Başkanı Barack Obama ile Irak Başbakanı Abadi'nin görüştüğünü hatırlatarak, böyle bir saldırı olacağına dair kendilerine hiç kimsenin bir bilgi vermediğini açıkladı.


AP Haber Ajansı'nın geçtiği habere göre, Fransız hükümeti de, herhangi bir saldırı planı olduğuna dair bilgi sahibi olmadıklarını duyurdu.


Abadi, ileri sürdüğü terör saldırısının, IŞİD'e katılan yabancı yani Fransız ve ABD vatandaşı militanları tarafından yapılacağını savundu. Bağdat'da bugün bazı IŞİD militanlarının tutuklandığını belirten Abadi, ''Irak'ın içinde olan bağlantıları sayesinde Paris ve New York metrolarına saldırı yapacaklarına dair rapor aldım. Saldırıyı yapacaklar Iraklı değil. Bunların bazıları Fransız, bazıları ise Amerikalı ama bu kimseler Irak'ta şu an'' dedi.


BM Genel Kurul çalışmaları için geldiği New York'ta açıklama yapan Abadi, saldırıların ne zaman yapılacağına dair bir bilgisinin olmadığını söyledi. Abadi ayrıca, saldırı planının deşifre edilmesinden sonra iptal edilip edilmediği sorusuna da, ''Bu bir bağdır. Henüz bu bağın dağıldığını düşünmüyorum'' diye cevap verdi.



http://ift.tt/YhTbgm

Amerika, vatandaşlarını uyardı: Türkiye’de terör saldırısı olabilir

Amerika, vatandaşlarını uyardı: Türkiye’de terör saldırısı olabilir


ABD, Türkiye’de yaşayan vatandaşlarını muhtemel terörist saldırılarına karşı uyardı. Amerika’nın Ankara Büyükelçiliği internet sitesi üzerinden yaptığı açıklamada terör eylemlerinin “yerli” ya da “sınır aşan” güçler tarafından organize edilebileceği belirtildi.




ABD, Türkiye’de bulunan vatandaşlarını Türkiye’de gerçekleşebilecek terör saldırılarına karşı dikkatli olmaları için ikaz etti. Ülkenin Ankara Büyükelçiliği’nin resmi internet sayfasında yayınlanan mesajda “ABD vatandaşı ve çıkarlarına yönelik terörist saldırı ihtimalinin yüksek seyrettiği” hatırlatıldı. Muhtemel saldırıların “sınır aşan” unsurlar kadar “yerel gruplar”ca da yapılabileceği belirtildi.


ABD’nin başını çektiği koalisyon güçleri Irak ve Suriye’de radikal IŞİD örgütü hedeflerine hava saldırılarını sürdürüyor. Örgütle karadan mücadele de Irak ordusu, Kürt peşmerge birlikleri ve “ılımlı” Suriyeli muhalif güçler aracılığıyla yapılıyor. IŞİD ise müttefik ülkelere karşı intikam yeminleri ederken bir yandan da elindeki Batılı rehineleri infaz ederek misilleme yapıyor. Gelişmeler, IŞİD’in etkinlik gösterdiği Irak ve Suriye’ye komşu Türkiye’deki ABD diplomatik temsilciliğini de teyakkuza geçirdi. Büyükelçilik önceki akşam yayınladığı mesajında, ABD vatandaşlarına özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu vilayetlerinde “ekstra dikkatli” olmalarını öğütledi. “Yeni özellikli bir tehdit bilgisi”nin bulunmadığı ancak ABD vatandaşlarına “üst düzey teyakkuzda kalmaları ve güvenlik bilinçlerini artırmak için gerekli adımları atmalarının hatırlatıldığı”nı kaydetti. Geçen yıl 1 Şubat’ta büyükelçilik girişinde intihar bombacısı kullanılarak yapılan terör eyleminde saldırganla birlikte bir Türk güvenlik görevlisi hayatını kaybetmişti.


Avrupa da ‘dikkat’ demişti


Önceki gün de çeşitli Avrupa ülkeleri Türkiye’de yaşayan ya da Türkiye’ye seyahat edecek vatandaşları için güvenlik uyarılarında bulunmuştu. Fransa, İngiltere, Polonya, Belçika ve İsviçre buna Irak ve Suriye’de devam eden IŞİD operasyonlarını gerekçe göstermişlerdi.


Fransa, başta Hatay olmak üzere, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Şırnak kentlerine gidilmemesi tavsiyesinde bulundu; İstanbul’da Taksim ile Ankara’da Kızılay olmak üzere gösteri düzenlenen yerlerden kaçınılmasını tavsiye etti. İngiltere de, başta Şanlıurfa’nın Akçakale ve Ceylanpınar ilçeleri olmak üzere, Suriye sınırından Türkiye’nin içine doğru 10 kilometrelik alandan “kaçınılması” gerektiğini belirtti. Ayrıca mecbur kalınmadıkça Hakkâri, Şırnak, Siirt ve Tunceli’ye de gidilmemesini öğütledi. Daha az detay vermekle birlikte, Polonya, Belçika ve İsviçre’nin vatandaşları için yayımladığı mesajlarda da benzer uyarılar yer aldı.



http://ift.tt/YhT7x4

IŞİD tehdidindeki Fransa’da kırmızı alarm

IŞİD tehdidindeki Fransa’da kırmızı alarm


Fransa vatandaşı Herve Gourdel'in Cezayir'de IŞİD'e bağlı Halifenin Askerleri adlı örgüt tarafından kaçırılıp öldürülmesinden sonra Fransa'da güvenlik önlemleri artırıldı.




Elysee'de Cumhurbaşkanı François Hollande başkanlığında gerçekleştirilen Savunma Konseyi toplantısı sonrası yapılan açıklamada, Fransa genelinde güvenlik önlemlerinin artırıldığı duyuruldu. Açıklamada kamu kurumları ve toplu taşıma araçlarında terör riskine karşı önlemlerin artırıldığı belirtildi. Ulusal Meclis'te kabul edilen yeni terörle mücadele yasasının da yabancı savaşçılara karşı etkin mücadele imkanı sunduğu aktarıldı.


Irak'ta IŞİD hedeflerine yönelik gerçekleştirilen hava saldırısı sonrası örgütün tehdit ettiği ülkeler arasında yer alan Fransa'da yeni güvenlik önlemleriyle ilgili de bilgi verildi. Buna göre havaalanları, tren garları ve şehir merkezlerinde güvenlik önlemleri artırılırken, terör hedefleri arasında yer alabilecek kamu kurumları yakınına araba parkının da yasaklandığı belirtildi.

Hafta başında Fransa Dışişleri Bakanlığı'nın vatandaşlarını dikkatli olma noktasında uyardığı ülke sayısının da 30'dan 40'a yükseltildiğine dikkat çekildi. Türkiye'nin de yer aldığı listeye yeni eklenen ülkelerin ise Asya kıtasında yer alan Müslüman ülkeler olduğu kaydedildi.


GOURDEL İÇİN 3 GÜNLÜK YAS İLAN EDİLDİ

Bu arada Herve Gourdel için Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri tüm kamu kuruluşlarında bayrakların yarıya indirileceği belirtildi. Elysee'den yapılan açıklamada barbarca katledilen vatandaşımız Herve Gourdel için ülke genelinde 3 günlük yas ilan edilmiştir.''denildi. Açıklamada bu suçun asla cezasız kalmayacağı ifade edildi.



http://ift.tt/YhT6t4

25 Eylül 2014 Perşembe

Fransalı Müslümanlar IŞİD terörüne karşı sokağa iniyor

Fransalı Müslümanlar IŞİD terörüne karşı sokağa iniyor


Fransız turist Herve Gourdel'in IŞİD'le bağlantılı Halife'nin Askerleri tarafından Cezayir'de kaçırılıp öldürülmesine Fransa'da yaşayan Müslümanlar sert tepki gösterdi. Fransa'da aralarında Senato Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Cezayir asıllı Bariza Khiari'nin de olduğu 20 Müslüman isim IŞİD terörünü kınayan açıklama yayınladı.




Fransa İslam Konseyi (CFCM) Başkanı Dalil Boubakeur ise yarın cuma namazından sonra Paris Büyük Camii önünde IŞİD terörüne karşı eylem çağrısı yaptı. Boubakeur, Fransa'da yaşayan Müslümanları Gourdel'in anısına yarın Paris Cami önünde toplanmaya davet etti. CFCM Başkanı, İslam'la hiçbir ilgisi olmayan sapık bir inanış uğruna kana susamış teröristlerin işlediği katliamları kınadığını aktardı.


Paris Büyük Camii'nden yapılan açıklamada da IŞİD'in barbarca eylemleri ve terörünün kınanacağı kaydedildi. Tüm Fransa'daki Müslümanlar ve dostları da İslam adına işlendiği belirtilen bu terör eylemlerini kınamaya davet edildi. İslamofobi karşı Ulusal Gözlemevi Başkanı Abdallah Zekri ise ne İslam ne de diğer dinlerle ilgisi olan bu katillere karşı büyük öfke duyduğunu ifade etti.


Aralarında Senato Başkan Yardımcısı Bariza Khiari'nin de bulunduğu öne çıkan 20 Müslüman isim yayınladıkları bir bildiriyle Herve Gourdel'in öldürülmesini sert şekilde kınadı. Mesajda, "Fransalı Müslümanlar olarak bizim adımıza konuştuğunu iddia eden bu vahşi varlıkları şiddetle kınıyoruz." ifadelerine yer verildi. Açıklamada barış dini olan gerçek İslam'ı temsilde bütün Müslümanlara görevler düştüğü de vurgulanırken, Müslümanlar İŞID terörünü kınamaya davet edildi.



http://www.zamanfransa.com/haber/guendem/yasam/fransali-muslumanlar-isid-terorune-karsi-sokaga-iniyor.html

Kurban Bayramı’nda çocukların psikolojisine dikkat!

Kurban Bayramı’nda çocukların psikolojisine dikkat!


Bayramlar yediden yetmişe her yaştan insan için mutluluk ve beraberlik demek.




Özellikle Kurban Bayramı’nda çocukların mutluluğunu hüzne dönüştürmemek için kurbanlıklar ile çocukların kurduğu duygusal bağa dikkat etmek gerekiyor. Reem Nöropsikiyatri Merkezi Kurucusu Dr. Mehmet Yavuz, dini vecibelerin yerine getirildiği sırada çocukların psikolojisinin de dikkate alınması gerektiğine dikkat çekiyor. Apartman önlerinde, evlerin bahçelerinde, sokak aralarında ve çocukların görebileceği yerlerde yapılan kurbanlık kesimlerinin çocukların psikolojisine zarar verdiğini söyleyen Yavuz, “Hayvanın gözlerinin ve ayaklarının bağlanarak çaresiz bırakılması, çocuklarda duygusal yönden çöküntüye neden olabilir. Tersi bir etki de yaratabilecek bu durum sonucunda çocuklarda saldırgan tavırlar uyanabilir ve bu durum, çocukların başka hayvanlara zarar vermesine neden olabilir.” diyor. Bu durumun çocuklarda et yememeye sebep olabileceğini de belirten Yavuz, “Kurban kesimine şahit olan çocukların uyku düzenleri bozulabilir, kâbuslar görebilir ve hayvanlara karşı görüşleri tamamen değişebilir. Çocuklara özellikle bayram haftası süresince haber bültenleri de seyrettirilmemeli.” uyarılarında bulunuyor. Mehmet Yavuz şunları öneriyor: “Kurban kanı kesinlikle çocuğun alnına sürülmemeli. Çocuklar kurban kesim yerlerinden uzak tutulmalı, çocukların bulunduğu ortamlarda kurban kesimi yapılmamalı. ‘Yenisini alırız’, ‘Bu dini bir görev’, ‘Allah böyle istedi’, ‘O seçilmiş bir hayvandı’ gibi açıklamalar çocukların anlayacağı şeyler değildir.”



http://ift.tt/Y8RTns