6 Mayıs 2014 Salı

Seçimlerin yeni kilit oyuncusu: Avrupalı Türkler

Seçimlerin yeni kilit oyuncusu: Avrupalı Türkler


Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilk kez bulundukları ülkelerde oy kullanacak gurbetçiler, üç milyona yakın seçmen sayısı ile sonuca etki edecek. Binlerce kilometre uzaklıktaki insanlarımızda ‘duygusallık’ baskın kavram olarak öne çıkıyor.




Yıllarca Türkiye’den gelen siyasetçilerin "Gurbette birlikte hareket etmiyorsunuz!" eleştirilerine maruz kalan Avrupalı Türkler, ülkelerinde oy kullanma hakkı elde ederek yeni bir tartışmanın merkezine oturdu. 2 milyon 768 bin kayıtlı yurtdışı seçmeninin yüzde 90’ının yaşadığı Avrupa’da, Türk toplumu Türkiye’deki siyasi gelişmeleri özellikle son dönemde yakından takip ediyor. 1 milyon 380 bin seçmenin yaşadığı Almanya en büyük seçim bölgesi olurken; Fransa, Hollanda, Belçika, Avusturya, İsviçre ve İngiltere seçmenlerin en yoğun olduğu ülkeler olarak öne çıkıyor. Avrupa Türk toplumunun problemleri ile Türkiye’deki seçim gündemi arasında neredeyse hiçbir ortak nokta bulunmuyor.Avrupa’da kendi sorunlarını çözme konusunda büyük sıkıntılar yaşayan Türk toplumunun en çok eleştirildiği konu, yaşadığı ülkenin gündemlerine fazla ilgi duymaması. Bulundukları ülkelerde kendilerini doğrudan ilgilendiren gelişmelere nispeten düşük ilgi gösteren Türk toplumunun, Türkiye’deki seçim atmosferinden nasıl etkileneceği merak konusu.


Viyana Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve göç uzmanı Prof. Heinz Fassman, Türkiye’deki gelişmelerin yakından takip edilmesine şaşırmadığını ifade ederek "Uyum, gerçekleşmesi için zaman gerektiren bir kavram. Türklerin kendi ülkelerindeki siyasete ilgi göstermelerini normal karşılıyorum. Avusturya’daki üçüncü ve dördüncü nesilde, yaşadıkları ülkenin siyasetine ve gündemlerine ilgi gösterme konusunda önemli değişimler görüyorum." diyor.


15 yıldır Almanya’da gazetecilik yapan Zaman Almanya yazarı Mahmut Çebi de "Türkiye’deki seçimler için oy kullanılması ilginç bir tepki doğurdu. Yaşadıkları ülkeye daha fazla ilgi duyması beklenen Türk toplumu, kendi meseleleri ile ilgilenmek yerine Türkiye’deki gelişmeleri daha fazla takip eder hâle geldi. Ev sohbetlerinde ana konu Türkiye’deki siyasi gelişmeler. Özellikle muhafazakâr camiada son tartışmalar siyasete ilginin artmasına sebep oldu." değerlendirmelerinde bulunuyor. Özellikle genç kuşağın Türkiye’deki siyasi yapıyı fazla tanımadığını ifade eden Çebi, "Türkiye’de Başbakan Erdoğan’ın uzun yıllardır bu görevde olmasından dolayı gençlerin diğer liderleri tanıdığını söylemek mümkün değil." diyor.


Avrupalı Türklerle Türkiye arasında duygusal bir bağ mevcut. Daha iyi şartlarda bir hayata kavuşma adına yurtdışına çıkan Göçtürkler, Avrupa medyasında Türkiye ve Türk toplumu hakkında olumsuz bir bakış olduğunu düşünüyor. Özellikle Almanya, Fransa, Hollanda ve Avusturya gibi ülkelerin Türkiye’nin AB üyelik sürecine olan negatif tutumları, bulvar medyasında göçmenler hakkındaki olumsuz haberler bu duygusal bağın güçlenmesine sebep oluyor. Gezi olaylarında Avrupa’da yapılan Türkiye’ye destek yürüyüşlerine yoğun katılımlar, bu bağlılığın önemli bir yansıması olarak algılanıyor.


Avrupalı Türkler yıllarca ülkeleri için döviz kaynağı, akrabaları için umut kapısı oldu. 28 Şubat sürecinde batan holdinglere göz göre göre milyarlarca Euro para kaptıran gurbetçiler, uzun süre sahip çıkılmamanın getirdiği bir dağınıklığın sonuçlarını yaşamaya devam ediyor. Irkçı ve İslamofobik saldırıların yaşandığı, ana toplum tarafından kabullenilmeme probleminin devam ettiği ülkelerde bir de ekonomik zorluklarla boğuşan Türkler, Türkiye’de muhtemel bir istikrarsızlığın yaşanmaması konusunda oldukça hassas.


Türkiye’de küçük ve orta seviyede yatırımlara sahip Göçtürkler, başta Almanya olmak üzere yüksek işsizlik oranları ve kalifiye iş gücü olmamanın getirdiği sorunlarla boğuşuyor. Ülke ortalamalarının oldukça altında üniversite ve lise mezunu oranı, meslek yapacak iş yeri bulma sıkıntısı, yeni kuşakların Türkçeye yeterli düzeyde hâkim olamaması, iki kültür arasında yaşanan sıkışmışlığın getirdiği problemler, yüksek boşanma oranları ve sarsılan aile kurumu, Türklerin kıta Avrupa’sında öne çıkan diğer sorunları.


Tüm bu sorunlara bir şey söyleme durumunda olmayan Türkiye siyasetinin Avrupalı Türklerin ana gündemi hâline gelmesi, birlikte yaşama kültürünün zarar görmesi bağlamında önemli bir tehlike olabilir. Camilerde bir araya gelen toplumun, siyasetin bu kurumlarda hissedilir hâle gelmesi durumunda nasıl bir problemle karşı karşıya kalacağını şimdiden kestirmek güç. Başta Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’ndekiler olmak üzere birçok akademik çalışmada Türk toplumunun ezici bir çoğunluğunun geri dönme gibi bir düşüncesi olmadığı ortaya çıkıyor. Bu gerçeklikten yola çıkarak Türkiye’deki siyasetin Avrupa’daki Türklere karşı söylemlerine bu ülkelerde kalıcı olduklarını unutmadan karar vermesini zorunlu kılıyor. Aksi takdirde politik kutuplaşmanın acı bedellerini ödemek zorunda kalabiliriz.


Katılım artar mı?

Peki, yaşadıkları ülkelerde birçok sıkıntısı olmasına rağmen son dönemlerde Türkiye’deki siyasete daha fazla ilgi duyan Avrupalı gurbetçilerin Cumhurbaşkanlığı seçimine katılımı ne oranda gerçekleşebilir?


Son genel seçime kadar oylarını havaalanlarında kullanan gurbetçilerin seçimlere katılımı yüzde 5’leri ancak buluyordu. 2011 seçimlerinde 129 bin kişi oy kullanmış ve oylar partilere Türkiye ortalamasına yakın şekilde dağılmıştı. Avrupalı Türklerin yıllık izin dönemlerine denk gelen Cumhurbaşkanlığı seçimleri birçok ilkin yaşanmasına sebep olacak. Her ülkede belirlenen tarihlerde oy kullanacak olan seçmenler, birinci turda 31 Temmuz-3 Ağustos tarihleri arasında yaşadıkları şehirlerde oy kullanacak. Seçimlerin güvenliği açısından başkonsoloslukların mevcut olduğu şehirlerde, kiralanacak geniş mekânlarda oy kullanılması öngörülüyor. Almanya gibi ülkelerde seçimlerin dört gün boyunca yapılması planlanırken diğer ülkelerde gün sayısı daha az olabilecek.


Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde belli merkezlere sandık konacak olması, Türkiye’ye gitmeyen seçmenlerin oy kullanmasının önündeki en büyük engel. Mesela, Avusturya’nın Graz şehrinde yaşayan binlerce seçmenin oy kullanmak için 200 kilometre ötedeki Viyana’ya belirlenen günlerde gelmesi gerekiyor. Benzer bir sorun sadece yedi merkezde sandık kurulacağı ifade edilen Almanya için de geçerli. Nüfusun oldukça dağınık yaşadığı Fransa için de belli merkezlerde oy kullanılması katılımın düşmesine neden olacak gibi gözüküyor. Gurbetçilerin Türkiye’de oldukları tarihte nüfus cüzdanları ya da pasaportları ile havaalanlarına ya da gümrüklere giderek oy kullanabilecek olmaları ise katılımı yükseltecek önemli bir düzenleme.


Bakalım, son süreçteki siyasi gerginlikten oldukça etkilenen Avrupalı gurbetçilerin kaçı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sandığa gidecek ve onların oyları sonuca nasıl yansıyacak?



http://ift.tt/1my8eNQ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder