14 Nisan 2014 Pazartesi

Bir devri açıp kapatan çiçek

Bir devri açıp kapatan çiçek


Lâle, yalnızca bahçelerimizde bulunan bir çiçek değil. Edebiyatımıza, camilerimize, çeşmelerimize de imzasını atıyor. Nisan başında yüzünü gösterip mayısa kadar misafirliğine devam eden bu narin çiçeği yâd edelim…




“Lâle hadler yine gülşende neler etmediler


Servi yürütmediler, goncayı söyletmediler


Taşradan geldi, çemen mülkine bigâne deyü


Devr-i gül sohbetine lâleyi iletmediler.”


Şâir Necati’nin gazeline ‘taşradan geldi’ bilgisiyle giren lâlenin anavatanı Kafkasya’ya, İran’a, Orta Asya’ya uzanıyor. Bir devir açıp bir devir kapatan; bir zamanlar borsası bulunan ve bir soğanı bir servet eden bu müstesna çiçeği görmek için son günler…


İstanbul’un tarihinden her gün bir yaprak kopsa da, yüzyıllar önce unutulmuş lale, altı yıldır yeniden hayatımızda. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tarihin unutulmuş sayfalarından alıp günlük hayata taşıdığı bu çiçek, yol boylarında, parklarda, bahçelerde karşımıza çıkıyor.


Şubat sonundan itibaren yapraklarını göstermeye başlayan lâleler, nisan ortası/sonuna kadar dayanıyor. Soğanı ekmek için biraz erken davranmak gerek. Aslında lâle/ sümbül/ çiğdem/ nergisi aralık ortasından itibaren ekmeye başlamakta, biraz soğukla yüzlemek de faydalı. Soğan almak için birçok adres var; yapı marketler ve tabii ki Ankara’da Hal civarı, İstanbul’da Mısır Çarşısı. Üstelik artık internet siteleri üzerinden de sipariş verilebiliyor. Oradan alındığında yanılma payı da çok az. Siyah diyorsa, siyah. Bu işe meraklı olanlar yurtdışındaki forumları takip edip çeşit çeşit soğanların peşine de düşüyor.



Şimdi lâleyi aldınız, ektiniz, çıktı, baktınız, sevdiniz. Soldu gitti. Hoyratlık edip de soğanı bir kenara, toprağı bir kenara fırlatmayın. Bütün soğanlı bitkilerin ömrünün bir seneyle sınırlı olmadığını bilip, balkonun ya da evin fazla sıcak olmayan bir köşesinde dinlenmeye alın. Bunun için çiçeği solan soğanları topraktan çıkarıp, yapraklarını ve sapını kesip, üzerindeki fazla toprağı temizleyip, güneş görmeyen bir yere kaldırmanız yeterli. Böylece gelecek sene zamanında ekme ve yeni lalelere kavuşma şansınız olur.


Kendi bir devir oluşturacak kadar iddialı ama bakımı için bir şey yapmaya gerek yok. Su bile istemiyor desem yeri. Yine de siz kaktüs muamelesi yapmayın, arada (mesela haftada bir-iki) su verin.


Çiçeğinize dışarıda kıyamayıp hemen içeri aldınız, ertesi sabah baktınız ki boynu bükük. Endişeye mahal yok. Balkona çıkarıp soğuğu gösterin yeterli. Soğukta ömrü 4 haftaya kadar uzuyor.


Lâle, yalnızca bahçelerimizde bulunan bir çiçek değil. Edebiyatımıza, camilerimize, çeşmelerimize, mezar taşlarımıza da imzasını atıyor. Hem Allah ism-i celâlindeki harfleri (lam, elif, be) ihtiva etmesi, hem biçimiyle Osmanlı medeniyetinin en önemli motiflerinden biri. Son söz Tabib Mehmet Aşkî’den:


“Mazhar-ı ism-i celâl olmasa idi lâle / Bulamazdı bu kadar rütbe-i vâlâ lâle”



http://ift.tt/1m1TZ2L

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder