2 Eylül 2014 Salı

Yolsuzluktan 'darbe' çıkarma kurnazlığı

Yolsuzluktan 'darbe' çıkarma kurnazlığı


Hukuk tarihinin ‘en büyük örtbas’ı ile karşı karşıyayız. Bilinen hikâyedir. Bir Rus Yahudi’sine Leningrad’dan çıkışta bavulundaki paket için ‘Bu nedir?’ diye sorarlar.




Gümrükçüye ‘Bu nedir değil, bu kimdir, diye sormalıydınız.’ der ve devam eder: “Bu Lenin büstüdür. Sosyalizmin temellerini attı, Rus halkına iyilikler getirdi. Bereketli günlerin hatırası için yanıma aldım.” Bunun üzerine tamam derler ve adamın geçişine izin verirler. Tel Aviv Havaalanı’na inince bu kez İsrailli gümrükçü sorar; ‘Bu nedir?’ Yine aynı şeyi tekrarlar. “Bu nedir değil, bu kimdir, diye sormalıydınız. Bu Lenin’dir. Bu deli cani yüzünden Rusya’yı terk etmek zorunda kaldım! Yanıma aldım ki her gün bakıp lanet okuyayım!” sözleri üzerine gümrükten geçirirler. Adam evine gider, büstü büfenin üstüne koyar, yeğenlerden biri sorar: Amca bu kimdir? Ona döner ve cevabı yapıştırır: “Bu kimdir değil, bu nedir, diye sormalıydın. 10 kilogram 24 ayar altın, vergisiz, gümrüksüz.”


Bizim kurnazlık hikâyemiz bunu andırıyor. Şu farkla ki bizim büstlerin dışı milli irade ve hamasetle cilalı. Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluklarına suçüstü yapılmıştı. Örtbas ve gözdağı için 20 bin polis, polis müdürü, savcı ve hakim sürgün edildi. Şimdi ‘bize darbe yaptılar’ diyerek masum polislere gözaltı başlattılar. Evet bir darbe var ama bu size değil, yargı ve polise yapıldı.


Önce darbeyle suçlanan savcı ve polislerin neler yaptığını sıralayıp hangisi darbe yapmak diye soralım:



  1. Devlet içinde siyaset ve bürokraside yuvalanmış birilerinin illegal işlerini ortaya çıkardılar.

  2. Bakan ve belediye başkanları aracılığıyla yapılan imar skandallarını, sit alanlarının rüşvetle imara açıldığını belgelediler.

  3. Yurtdışı bağlantılı bir kısım eşhasın rüşvetle Bakanlar Kurulu’na bile sızdığını ve ‘hayırsever’ yabancılara TC vatandaşlığı verdiğini deşifre ettiler.

  4. Bakan çocuklarının evlerinde 7 kasalı hazineler bulup karanlık ilişkileri ortaya döktüler.

  5. 400 bin dolara emniyet müdürü sürgün edilebilen bir bakan-hırsız bağını delillendirdiler.

  6. Ayakkabı kutularında milyon dolarlar, çikolata altlarında 500 bin Euro’ların rüşvet olarak bakanlık koridorlarında gezdiğini, bir bakanın 700 bin liralık saati rüşvet aldığını belgelediler.

  7. Urla villaları için sit alanının imarına göz yummayan valinin Diyarbakır sürgününü ve aynı villalar için üniversite hocalarından oluşan bilirkişi heyetine verilen rüşvetin belgesini ortaya koydular.

  8. Havaalanı ve otoyol ihaleleri karşılığında bazı müteahhitlerin Sabah ve ATV’yi almaya zorlandığını açıkça ispatladılar.

  9. Birçok dev ihalenin en üstten gelen emirlerle iptal edilip yandaşlara peşkeş çekildiğini ortaya çıkardılar.


Daha fazla uzatmayalım. Örtbas edilen yolsuzluklar yüzlerce madde halinde sıralanabilir. Skandalların ortaya çıktığı ilk günler 4 bakan istifa etmek zorunda kalmıştı.


İşte dün bu yolsuzlukları araştıran polisler ‘darbeci’ diye gözaltına alındı. Yukarıdaki 9 maddeden hangisi darbe suçu oluyorsa? Nazlı Ilıcak’ın dediği gibi; “Çete dediğin yolsuzluk yapar, kanuna uymaz. Yolsuzluğu ortaya çıkaran çeteyi ilk defa duyuyorum.”


Bu örtbas ve darbe cambazlığı işe yarar mı? Binlerce delil, yüzlerce tape ortada. Fezlekeler Meclis yolunda. Ne TÜBİTAK’ın hecelemeleri ne de proje mahkemelerin kararları sümenaltına yetmez.


Hukuk bir gün geriye geldiğinde Lenin büstüne altın saklayan kurnaz Yahudi kadar şansları olmaz. Halka yutturulan milli irade ve kahramanlık büstlerinin içinde milli irade değil, yolsuzluk altınlarının olduğu ortaya çıkar ve hem yolsuzluk yapanlar hem de örtbas edenler o sırada taa Yemen’de değillerse, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dediği gibi yargılanırlar.



http://ift.tt/1pCSqdN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder