30 Mayıs 2013 Perşembe

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, Strasbourg'da

Başbakan Yardımcısı Bozdağ, Strasbourg'da

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, İslam'ın doğru öğrenilmesi ve doğru öğretilmesinin bugünkü dünyada Müslümanların en önemli sorunlarından bir tanesi olduğunu belirterek, "Eğer siz doğru bir şekilde öğrenirseniz, doğru bir şekilde anlatacaksınız ve yaşama imkanı bulacaksınız" dedi.


Bazı ziyaret ve temaslar için Fransa'nın Strasbourg şehrine gelen Bozdağ, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), İlahiyat Fakültesi ve Milli Görüş Derneği'ni ziyaret etti.

DİTİB Strasbourg merkezinde birlik yöneticileriyle bir araya gelen Bozdağ, Strasbourg'daki çalışmalar, İmam Hatip Lisesi, öğrenci yurtları, cami ve eğitime başlayan İlahiyat Fakültesi için satın alınan binalar hakkında bilgi aldı.

Daha sonra İlahiyat Fakültesi öğrencilerine hitap eden Bozdağ, İslam'ın doğru öğrenilmesinin önemine vurgu yaptı.

"İslam'ın doğru öğrenilmesi ve doğru öğretilmesi, bugün yaşadığımız dünyada Müslümanların en önemli sorunlarından bir tanesi" diyen Bozdağ, İslam'a karşı bakışları olumluya da olumsuza da çevirecek unsurun, doğru öğrenme ve öğretme konusunda dini birikim sahibi kişilerin yaptıkları işler olduğunun altını çizdi. Bozdağ, "Eğer siz doğru bir şekilde öğrenirseniz, doğru bir şekilde anlatacaksınız ve yaşama imkanı bulacaksınız. İlahiyat fakülteleri bu anlamda dinin doğru öğretilmesi konusunda çok büyük bir imkan sunuyor" dedi.

Bekir Bozdağ, "Irkçılığınk, ayrımcılığın, İslam düşmanlığının ne kadar zararlı olduğunu ancak sahip olduğunuz bilgiler ve yaşantıyla sizler sağlayacaksınız" diyerek, İlahiyat Fakültesi ve İmam Hatip Lisesi'nin korkuları yıkmak ve bu korkulardan beslenen ön yargılardan kurtulmak için çok önemli olduğunu ifade etti.

Fakülteyle ilgili yasal prosedürün devam ettiğini belirten Bozdağ, sorunların öğrenciler mezun olmadan çözüleceği sözünü verdi. Bozdağ, "Siz mezun olduğunuzda diplomalarınız da gerek Fransa içinde gerek Türkiye'de bir İlahiyat Fakültesi mezunu diploması hangi fonksiyonu icra ediyorsa aynısına sahip olacaksınız, ondan şüpheniz olmasın" diye konuştu.

Bozdağ daha sonra, Milli Görüş Derneği Eyyub Sultan Camisi'ne geçti. Burada dernek yöneticileri Bozdağ'a, Avrupa'nın en büyük camisi olacak Eyyub Sultan Camisi için hazırlanan inşaat planları konusunda bilgi verdi.

http://www.zamanfransa.com/haber/toplum/basbakan-yardimcisi-bozdag-strasbourgda.html

Belediye başkanı, başörtülü kadını binadan çıkardı

Belediye başkanı, başörtülü kadını binadan çıkardı

Fransa'nın başkenti Paris'in kuzeyinde yer Montsoult'da, Belediye Başkanı Jean-Claude Boistard, başörtülü bir kadının binaya girişine izin vermedi.

Geçtiğimiz hafta meydana gelen olayda belediye başkanı, resmi işlemleri için belediyede hazır bulunan kadının başörtüsünü çıkarmasını istedi. Boistard, belediyenin kamusal alan olduğunu iddia ederek bu alanda dini sembolün taşınamayacağını iddia etti.

ÖNCE FETVA VERDİ, SONRA DIŞARI ÇIKARDI
Kadının gözyaşlarına boğulduğu olayda Jean-Claude Boistard, üzgün olduğunu fakat yasaları uygulamak zorunda kaldığını vurgulayarak, "Ben Müslümanları ilk savunanlardanım. Kur'anı okudum. Siz okudunuz mu? Kur'an'da kadınların başörtüsü takmasıyla ilgili hiçbir ifade yok." dediği iddia edildi.

Ayrıca tartışma sonunda belediye başkanının gömleğinin altındaki haç işaretini göstererek, "Ben de Hristiyanım ama propaganda yapmamak için haç işaretini saklıyorum." dediği kaydedildi.

Fransa İslamofobi ile Mücadele Derneği (CCİF) konuyla ilgili yayınladığı bildiride, belediye başkanını laiklik ilkesi ve yasaları bilmemekle suçladı. Ayrıca bildiride mecliste konuyla ilgili araştırma komisyonu kurulması çağrısında bulunuldu.

http://www.zamanfransa.com/haber/toplum/belediye-baskani-basortulu-kadini-binadan-cikardi.html

Arda Turan: Ben sokak futbolunun profesyonel futbola bir yansımasıyım

Arda Turan: Ben sokak futbolunun profesyonel futbola bir yansımasıyım

Türkiye Futbol Federasyonu ve Nike tarafından bu sene beşincisi organize edilen Nike Halı Saha Ligi'nde final heyecanı yaklaşıyor. Lise ve üniversite kategorisinde düzenlenen turnuva kapsamında 4.300 takım ve 36.250 kişi sahaya hükmetmek için mücadele etti.

Finale kalan, il birincilerinden oluşan yaklaşık 1200 futbolcu 7 - 9 Haziran tarihlerinde Samatya'da oluşturulacak alanda futbolla dopdolu 3 gün geçirecek. Futbola dair her türlü aktivite ve eğlence katılımcılarla buluşacak. Nike Halı Saha Ligi ile ilgili düşüncelerini paylaşan, sokak futbolundan yetişmiş önemli oyunculardan biri olan Arda Turan da halı saha ligi ve Atletico Madrid'in şampiyonluğuyla ilgili açıklamalar yaptı.

Türkiye Futbol Federasyonu ve Nike'ın Türkiye'de spor kültürünün oluşması ve geliştirilmesi adına organize ettikleri Nike Halı Saha Ligi'nin final maçları 7-9 Haziran tarihlerinde Samatya'da gerçekleştirilecek. Lise ve Üniversite kategorilerinde düzenlenen turnuvada illerinde birinci olan takımların oyuncularından oluşan yaklaşık 1200 futbol tutkunu 3 gün boyunca futbolla dolu saatler geçirecek. 7 Haziran Cuma günü kura çekimleri, 8 Haziran Cumartesi günü eleme maçları, 9 Haziran Pazar günü ise çeyrek final, yarı final ve final maçları oynanacak. Her iki kategoride Türkiye'nin şampiyonu 9 Haziran Pazar günü belli olacak.

Kendisinin de sokak futboluyla yetiştiğini ve halı sahaların hayatında çok önemli bir yere sahip olduğunu söyleyen Arda Turan Nike Halı Saha Ligi ve futbol geçmişiyle ilgili soruları yanıtladı. Arda Turan ayrıca Atletico Madrid'in şampiyonluğu ve Madrid'teki yaşamı üzerine de konuştu.

SEN İYİ BİR FUTBOLCUYSAN, İYİ OYNUYORSAN BİRİLERİNİN SENİ GÖRMEME ŞANSI YOK
Kendini bildiğinden beri futbol oynadığını, futbolun hayatının en önemli kısmını kapladığını söyleyen Arda Turan sokak futbolunun hayatındaki en büyük zevklerden biri olduğunu belirtti. Arda Turan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi evimde bile minyatür kaleler vardır. Maçtan, antrenmandan geldiğimde mutlaka bir 5-10 dakika oraya dalar çıkarım. Yetenek sokaktan çıkar, yetenek halı sahadan çıkar, yetenek alt yapıdan çıkar, futbol okulundan çıkar. Eğer yetenekliysen, çalışıyorsan mutlaka bir yolunu bulursun. Halı saha da bunlardan biri. Sen iyi bir futbolcuysan, iyi oynuyorsan birilerinin seni görmeme şansı yok.

Nike'ın içinde olduğu bir iş her yere ulaşabilir. Halı saha ligindeki çocukların arkasında Nike gibi bir güç var, her yere ulaşabilirler. Nike Halı Saha Ligi'nin muhteşem olduğunu düşünüyorum. Ülkenin her yerine ulaşmasıyla muhteşem. Çok güzel bir organizasyon. Bizim uygulayamadığımız örnek davranışları orada halı saha liglerinde halkımız, oradaki arkadaşlar gösterir."

KÜÇÜKKEN MAHALLEDE MAÇLARI HEP BEN KAZANIRDIM

Küçükken mahallede kolasına maç yaptıklarını anlatan Arda Turan bununla ilgili anılarını da paylaştı. Arda, anılarını ise şöyle anlattı:

"Bazen çok önemli maçlar oluyor. Nasıl hazırlanıyorsun diye soruyorlar. Küçükken mahallede kolasına maç yapıyoruz, cepte para yok. Kaybedersen kolayı nasıl ödeyeceksin? Onun stresinden daha büyük bir stres olabilir mi? Hayatta verdiğin sözü tutamamaktan daha büyük bir stres olabilir mi? Tabi o zaman yeteneğimize güveniyoruz. Maçları hep ben kazanırdım. Sonra kolaları alıp bakkalın buzdolabında biriktirirdim. Canım istediğinde de o kolalardan bir tane içerdim."

"Ben sokak futbolunun profesyonel futbola bir yansımasıyım." diyen Arda Turan, mahallede oynadıkları orta kafa gol oyununun kendi ürettikleri bir oyun olduğunu da belirterek, şöyle devam etti:

"Mahallenin bir tarafında kale var, o kaleye sağ taraftan kesinlikle orta yapılmıyor. Çünkü sol tarafı açık, sol taraftan orta yapılıyor. Bazen ben oradan sol ayağımla orta yapıyorum. Ama genelde topu sağ ayağımla çekip sağ ayağımla içeriye doğru atıyorum. O benim meşhur yaptığım, maçlarda da hep kullandığım orta pas şekli, oradan çıkmıştır. Gerçi benim hayatımda orta diye bir şey yoktur. Ben ortayı da pas olarak kullanırım. Eğer bir adam varsa, gördüğüm biri varsa o topu ona atarım. Orta kafa gol oyunu da benim gelişimimde farkında olmadan inanılmaz bir fayda sağladı.

Bu da sokak futbolunun bana katkıları diye düşünüyorum. Ben sokak futbolunun profesyonel futbola bir yansımasıyım diye düşünüyorum. Artık devir değişiyor, binalar çoğalıyor, sokak futbolunun oynanacağı yerler çok azalıyor. O yüzden bu futbolu en iyi nerde oynayabiliriz sorusunun cevabı halı saha. Futbolun en keyiflisi en zevkli olanıdır. O yüzden bu ilgi sürekli artıyor, artarak da devam edecek. Halı sahalar ileriki yıllarda daha da kıymete binecektir diye düşünüyorum. Ben de futboldan sonra haftada 2-3 gün halı sahada oynamayı düşünüyorum açıkçası.

"Alışmak zorunda kaldığım durum, aslında muhteşemmiş." diyen Arda Turan, Madrid yaşamına alışıp alışmadığıyla ilgili soruya da cevap verirken kötü olaylara geri dönmek istemediğini, kendisi, hayatı, ailesi ve sevdiği değerler için alışmak zorunda olduğunu söyledi. Alışmak zorunda kaldığı durumun aslında muhteşem bir şey olduğunu fark ettiğini belirten Arda Turan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Avrupa'nın en önemli kulüplerinden birinde futbol oynuyorum. Üçü de birbirinden değerli üç inanılmaz kupa kazandık. Üçü de birbirinden iyi futbol oynayan, birbirinden büyük kulüplere karşı kazanıldı ve bunu başarabilmek, o takımın parçası olabilmek muhteşemdi. Kısacası Madrid'teki yaşama, dile, insanların sempatikliğine ayak uydurduğumu söyleyebilirim."

"İÇİNDEN GELENLERİ SÖYLEYENLERE DEĞER VERİLEN YERDEYİM"

Her zaman içinden geldiği gibi davranan biri olduğunu vurgulayan Arda Turan belki de bu yüzden, muhteşem bir konumdayken, içinden gelenleri söylediği için Türkiye'de sıkıntı yaşadığını ifade etti. Arda Turan, "Ama şimdi görüyorum ki, içinden gelenleri söylemek bazı yerlerde çok daha değerli. Bu değeri de burada çok fazla hissediyorum açıkçası." diye devam ettiği açıklamasında, "Çok fazla özlem duygusu yaşayan biri değilim." diyerek şunları söyledi:

"İstanbul'un özlediğim şeylerini kendimle bile paylaşmak istemiyorum. O yüzden bunları açığa çıkartmak istemiyorum. Özlediğim şeyler var tabii ki. Ama çok fazla özlem duygusu yaşan bir insan değilim. Zaten artık teknoloji çok gelişti; beni özleyen biri varsa, istediği gibi gelebilir."

"REAL MADRİD MAÇINDA BİTİŞ DÜDÜĞÜNDEN SONRA AĞLADIM"

Atletico Madrid şampiyonluğuyla ilgili de konuşan Arda Turan, "Benim için kelimelerle ifade edilebilecek bir gün değildi. O güne hazırlanışımız, hissedişimizi düşününce hala tüylerim diken diken oluyor." diyerek sözlerini şöyle tamamladı:

"Çünkü gerçekten çok inanmıştık. Terimizi, mücadelemizi her şeyimizi vermiştik. Barnebau'da, 100 kişinin önünde, Madrid derbisinde, Real Madrid'i yenmek muhteşemdi. Dünyada belki de çok az bir takımın başarabileceği bir zaferdi. Ama bunu yaptık ve hak ederek yapmamız daha güzeldi. O yüzden kariyerimdeki en güzel anlardan bir tanesi olarak söyleyebilirim. Atletico Madrid'in tarihinde de çok özel bir yer taşıyor bu galibiyet. Bu galibiyetin önemli bir parçası olmak benim için gurur verici. Seremonide Türk bayrağını omzuma almak gurur vericiydi. Ben çok duygusal bir adamım; bitiş düdüğünün ardından beş dakika ağladım."

http://www.zamanfransa.com/haber/spor/arda-turan-ben-sokak-futbolunun-profesyonel-futbola-bir-yansimasiyim.html

Suriye’de barış mümkün mü?

Suriye’de barış mümkün mü?


Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde kurulu düzeni yeniden dizayna kalkışan "Arap Baharı", Suriye'de büyük güçlerin stratejik hesaplarına takıldı. İki yılı aşkın süredir Beşşar Esed rejimi ile muhalefet arasında devam eden çatışmalar 80 bin yaşama mal oldu. Başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelere sığınan yüz binlerce göçmen, akan kanın durmasını ve bir an önce evlerine dönmeyi bekliyor.

Rusya ve ABD'nin öncülüğünde uluslar arası toplumun barışın sağlanmasına yönelik çabaları farklı gerekçelerle şimdiye kadar yetersiz kaldı. Bölgesel adımlar, Arap Ligi, Annan Planı, Birinci Cenevre Mutabakatı başarısız girişimler arasında yer alıyor. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin 7 Mayıs'ta Soçi'de birlikte açıkladıkları, Haziran ortasında iktidar ve muhalefetin katılacağı siyasi çözüm öngören ikinci Cenevre Konferansı barış adına yeni umutların doğmasına neden oldu. Batılı ülkelerin de destek verdiği İkinci Cenevre görüşmelerini Türkiye'de siyasi çözüm adına yeni bir fırsat olarak görüyor.

Rusya'nın ihtiyatlı, İran ve Hizbullah'ın tam destek verdiği Beşşar Esed'in geçiş hükümetindeki varlığı önemli kırılma noktalarından birini oluşturuyor. Suriye muhalefeti Cenevre'de masaya oturmak için Esed'in yetkilerini geçiş hükümetine devretmesini ön şart olarak sunmaya devam ediyor. Son on yıllık süre içinde ilişkileri stratejik ortaklık noktasına taşıyan Rusya ve Türkiye, Suriye krizinin çözümünde "Esed'in görevi bırakması" dışında benzer yaklaşımlara sahip. İki ülke diplomatik kaynaklarının Cihan Haber Ajansı'na(Cihan) yaptığı özel açıklamaya göre Suriye politikaları şu şekilde özetlenebilir:

TÜRKİYE'NİN TEZLERİ:

1- Halk nezdinde meşruiyetini çoktan kaybetmiş Esed rejimine BM Güvenlik Konseyi'nde sağlanan desteğin bedelini Suriye halkı ödüyor.

2- Suriye'de savaş bölge güvenliğini tehdit ediyor ve bundan da en fazla Türkiye etkileniyor.

3- Suriye'de süreç halkın meşru talep ve beklentileri doğrultusunda etnik köken, din ve mezhep ayrımı yapılmaksızın tüm vatandaşların eşit görüldüğü hür ve demokratik bir sistemin inşası ile sonuçlanmalı.

4- İkinci Cenevre Konferansı umutları yeniden güçlendirmiştir. Ancak Esed ve çevresine Cenevre konferansı ile başlatılması öngörülen geçiş sürecinde bir rol biçilmesi gerçekçi ve uygulanabilir bir seçenek değildir.

5- Rusya ile barışın sağlanması, kan dökülmesinin sona erdirilmesi, toprak bütünlüğünün korunması ve Suriye halkının kendi geleceğine karar vermesi açısından yaklaşımlar örtüşüyor.

RUSYA'NIN TEZLERİ:

1- Esed'in görevi bırakmasına Suriye halkı karar vermeli. Diyalog sürecinde masada iki tarafın da temsilcileri oturmalı.

2- Suriye'de ateşkes sağlanmalı, akan kan bir an önce durmalı, dış askeri müdahaleye gerek kalmadan tüm tarafların dahil olduğu diyalog süreci hızla başlatılmalı.

3- Suriye krizi siyasi olarak çözülmeli. Bunun için uluslar arası toplum harekete geçirilmeli. 2012'de yapılan Cenevre görüşmelerine katılan tüm taraflar Haziran toplantısına da çağrılmalı. İran ve Suudi Arabistan'ın katılmaması ise büyük bir hata olur.

4- Türkiye ile Suriye krizinin çözümü için enerjik bazen da zor bir diyalog süreci yürütülüyor. Prensip ve yaklaşımların örtüştüğü noktalarda aktif çalışmalar yapılıyor.

5- Reyhanlı'da yaşanan terör saldırısını kınıyoruz ve Türk halkına başsağlığı diliyoruz. Bu tür trajik olayların bölgede gerginliğin daha da tırmanmasına neden olmamasını ümit ediyoruz.

Rusya ve Türkiye gibi uluslar arası toplum Suriye'de barış istediklerini dillendirseler de, ülkede akan kanın kolay durmayacağı anlaşılıyor. Barış yolunu kapatan sarmal her geçen gün daha da içinden çıkılmaz hale geliyor. Avrupa Birliği'nin ay sonunda Suriye'ye yönelik silah ambargosunu kaldırması, Rusya'nın da buna karşılık S-300 füze savunma sistemlerini Esed rejimine vereceğini açıklaması Suriye'de barış umutlarının azalmasına neden oluyor.

SURİYE'DE BARIŞ NEDEN ZOR?

1- Esed'in ayrılması münferit bir olay değil. İstihbarat, ordu ve diğer kurumlarda etkin olan klanı da görevi bırakmak zorunda kalacak. Çevresi Esed'in görevi bırakmasına izin vermiyor.

2- Suriye'de birlikte savaşan El-Kaide ve El-Nusra gibi radikal terör grupları Suriye Özgürlük Ordusu'nun Esed'le masaya oturmasına karşı çıkıyor.

3- Barış isteyen muhalif gruplar ise çok zayıf ve aşırı parçalanmış durumda. Çatışmalar şiddetlendikçe Suriye Ulusal Koalisyonu çatısı altında birleşmeye çalışan grupların sesi kısılıyor.

4- Esed'in yanında yer alan Hizbullah ve İran'dan gelen savaşçılar da etkinlik alanlarını artırma adına savaşın bitmesini istemiyor. Lübnan Hizbullah'ı üzerinden bölgeye rahat geçebilen İran Devrim Muhafızları'na bağlı gönüllü birlikler, muhalif cepheye karşı tam bir savaş veriyor.

5- İran'ın "düşman" olarak tanımladığı ABD ve diğer Avrupa Birliği ülkeleri Suriye muhalif gruplarına askeri malzeme dışında yardımlarını sürdürüyor. İkinci Cenevre görüşmelerinde herhangi bir sonuç alınamaması durumunda askeri desteğin açıktan başlatılma ihtimali yüksek. Cenevre başarısız olursa askeri yardım geleceğini düşünen muhalif gruplar alanda daha fazla varlık göstermek için siyasi çözüm alternatifini erteliyor. Rusya'nın Akdeniz'e savaş gemilerini göndermesi ya da herhangi bir hava harekatına karşı koruma sağlayacak S-300 füzelerini devreye sokması batılı ülkeleri askeri müdahale alternatifi düşünmemeye zorlayan kritik adımlar olarak görülebilir.

6- Cenevre'de siyasi çözüme fırsat vermek için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyareti sonrası Suriye'ye doğrudan askeri müdahaleye izin verecek "uçuşa kapalı alan" oluşturulması ya da "insani koridor" alternatifi askıya alındı. Dış müdahale açısından güven kazanan Esed ve çevresi daha kanlı eylemlere kalkışabilir.

Sonuç olarak, Rusya'nın baştan bu yana dış askeri müdahale olmadan "diyalog yolu ile çözüm" tezinin uygulamaya konulması için Cenevre son bir fırsat daha sunacak. Moskova'nın Esed'in vazgeçilmez olmadığını daha güçlü vurgulaması, bir miktar daha muhalefetin tezlerini dikkate alması barış umutlarını canlandırabilir. Ucu açık görüşmelerde siyasi çözüm yeterince öne çıkarılamazsa, savaşın onlarca yıl sürebileceği ihtimalini dışarıda tutmamak gerekiyor.

http://www.zamanfransa.com/haber/dunya/suriyede-baris-mumkunmu.html

Lavrov: Esed’in istifa şartı kabul edilemez

Lavrov: Esed’in istifa şartı kabul edilemez

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu'nun Beşar Esed'in istifasını ön şart olarak ortaya koymasının kabul edilemeyeceğini söyledi.


Kübalı meslektaşı Bruno Rodriguez'le görüşen Lavrov, "Ulusal koalisyon Cenevre'de öngörülen konferansa ön şartlar ortaya koymadan katılmaya henüz hazır değil…" dedi. Lavrov, "Bu ön şartlar karşılanamaz… Bu koalisyon yapıcı bir platform değil. Üyeler koltuk konusunda ve kimin bu yapıyı yöneteceği konusunda anlaşmış değil. Onları birleştiren tek şey Esed'in bir an önce istifası. Ancak herkes, Batılı ortaklarımız da dahil, böyle bir talebin karşılanmasını reel bulmuyor." ifadelerini kullandı.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius'la Paris'te görüşmesinin ardından edindiği izlenimi aktaran Lavrov, "Amerikalı ve Avrupalılar arasında ulusal koalisyonun kabul edilemez saldırgan yaklaşımlarını dizginleyecek mantıklı düşünenlerin öne çıkabileceğini ümit ediyorum. Böylece onlar da Suriye hükümeti ile iletişime geçer…" dedi.

Suriye muhalefeti ve bölgesel sponsorlarının krizin çözümünde siyasi sürecin başlamaması ve Batılı ülkelerin yanlış bilgilendirilmesi dahil herhangi bir metotla askeri müdahalenin gerçekleşebilmesi için ellerinden geleni yaptığı eleştirisi getiren Lavrov, "Onlar Esed'in istifası ile ilgili bir takvim istiyor. Bu kabul edilemez. Çünkü ulusal koalisyon Suriye halkını temsil eden tek yapı değil. Onların kararı ve söyledikleri önemli değil. Muhalif güçler arasında başka önemli gruplar da var." hatırlatması yaptı.

Rusya ve ABD Haziran ayında Cenevre'de Suriye krizinin çözümüne yönelik uluslar arası bir konferans toplanmasına yönelik çalışmalarını sürdürüyor. İran'da 14 Haziran'da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri, AB'nin muhalefete silah ambargosunun kaldırılmasına yönelik kararının ay sonunda yürürlüğe girecek olması ve Kuzey İrlanda'da 17-18 Haziran'da yapılacak G8 zirvesi nedeni ile takvim daralmış durumda. Rusya, Cenevre sürecinin aylar alabileceğini belirtirken, herhangi bir takvim sınırlandırmasının süreci zora sokabileceği uyarısında bulunuyor.

http://www.zamanfransa.com/haber/dunya/lavrov-esedin-istifa-sarti-kabul-edilemez.html

Fransız aileden çağrı: Bu organizasyonu ülkemize taşımamız lazım




Fransız aileden çağrı: Bu organizasyonu ülkemize taşımamız lazım

140 ülkeden 11. Türkçe Olimpiyatları için gelen Türkçe sevdalısı öğrenciler ve aileleri İstanbul'da akşam yemeğinde buluştu. Olimpiyatlar için Fransa'dan gelen öğrenci velileri, olimpiyatların bu kadar devasa olduğunu tahmin etmediklerini ve görünce şaşırdıklarını dile getirdiler. Öğrenci velilerinden Pascale Durand, "Medyatik olarak biz Fransızlıklar bunu ülkemize taşımamız lazım." dedi.

Ortaköy Polis Evi Sosyal Tesisleri'nde buluşan öğrenciler ve veliler şarkı söyleyip, halay çekti. Programa katılan Fransız öğrenci velilerinden Pascale Durand, olimpiyatları daha önceden bildiğini fakat işin içine girince daha çok anladığını belirtti. Durand, "Geleceğin çocuklarla olacağını düşündüğümüz için olimpiyatlara katıldık. Önceden de bu olimpiyatları duymuştuk ama işin içine girdiğimizde daha çok olayı anladık. Olimpiyatların daha çok duyulmasını istiyoruz. Medyatik olarak biz Fransızlıklar bunu ülkemize taşımamız lazım. Bu olağanüstü organizasyona hala şaşkınlıkla bakıyoruz. Türkler birbirine çok bağlı, buradaki bağlılıkla sınırlı kalmayıp dünyaya bağlanıyorlar ve bu bizi çok etkiliyor." şeklinde konuştu.

Pascale Durand'ın eşi Fredenic Durand da oğlunu grupta saksafon çaldığını söyleyerek şu ifadeleri kullandı: "Bu muhteşem organizasyonda yer almaktan dolayı gerek diğer aileler gerek dünyanın her yerinden gelen öğrencilerle aynı ortamda bulunmaktan dolayı büyük onur ve mutluluk duyuyorum. Organizasyon tek kelime ile müthiş. Çok etkilendim. Bundan önce İzmir'deydik. Şimdi buradayız Ankara'ya gideceğiz. Bu toplum içinde olmaktan dolayı çok çok mutluyum. Organizasyonu tertip edenlere teşekkür ediyorum."

Nathalie Beguin da Türkçe Olimpiyatları'nın dünyada tanıtılması gerektiğini belirterek, projenin dünyaya örnek olmasını istediklerini kaydetti. Türkiye'de oldukları için mutlu olduklarını aktaran Beguin, organizasyonu farklı anladıklarını ve organizasyonun içinde olarak programı doğru tanıdıklarına dikkat çekti.

http://www.zamanfransa.com/haber/kultur-sanat/etkinlikler/fransiz-aileden-cagri-bu-organizasyonu-ulkemize-tasimamiz-lazim.html

Demirtaş: AB, terör listesini yeniden gözden geçirmeli

Demirtaş: AB, terör listesini yeniden gözden geçirmeli


BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, PKK'nin AB terör listesinden çıkartılması gerektiğini savundu. AB yetkililerinden terör listesinin yeniden gözden geçirilmesini istediklerini ifade eden Demirtaş, "Şiddet bitiyorsa, silah bitiyorsa terör örgütleri listesinde tutmanın hiçbir anlamı yok." dedi.


BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş iki günlük Brüksel temaslarını Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Martin Schulz'la tamamladı. AP'de gerçekleşen görüşmenin olumlu bir havada geçtiğini ifade eden Demirtaş, AP'nin Türkiye'deki çözüm süreci ve kalıcı barış için gerekli reformlar konusunda destek vermesini istediklerini aktardı. PKK'nin silahlı güçlerinin Türkiye sınırlarının dışına doğru çıktığını aktardıklarını ifade eden Demirtaş, "Normalleşme aşaması dediğimiz tümden silahsızlaşma aşaması için de AB'nin motive edici bir rol oynaması gerektiğini belirttik. PKK'nin terör örgütleri listesinde bulunuyor olması bu süreci zora sokabileceğini, bu listenin gözden geçirilmesi gerektiğini ifade ettik. Şiddet bitiyorsa, silah bitiyorsa terör örgütleri listesinde tutmanın hiçbir anlamı yok. Bu tam tersine sürecin risklerle karşı karşıya kalmasına neden olabilir." şeklinde konuştu.

"SANKİ EVDE İÇİNCE KARISINI DÖVMEYECEK"

Alkol ve sigara ile mücadele edilmesi gerektiğini savunan Demirtaş bunun tek yolunun yasaklama yolu olmaması gerektiğini kaydederek, "Sayın Başbakan diyor ki 'Alkol alıp, kıyak kafa ile gidip evde karısını, çocuğunu dövüyor. Bu nedenle biz engellemeye çalışıyoruz.' Buna alternatif olarak 'gitsin evde içsin' diyor. Sanki evde içince kafa kıyak olmayacak, karısını döveceği varsa da dövmeyecek gibi. Bulduğu çözüm bu. AKP'nin derdi aileyi, çocukları korumak değil. Tabanına çok daha şirin görünme gibi niyetler taşıyor. Alkol ve sigarayı önleminin tek yolu yasaklama olsaydı IV. Murat kesinlikle bunu başarmış olurdu." dedi.

"HASAN AĞABEY YAVAŞ YÜRÜYOR"

Çözüm süreci çerçevesinde PKK militanların Kandil'e çekilmesi sürecinin yavaş ilerlediğine dair Demirtaş'ın gün içinde yaptığı bir esprinin hatırlatılması üzerine, "Sayın Hasan Cemal biliyorsunuz geri çekilen gerilla gruplarıyla birlikte Kandil'e doğru yürüyordu. Bu konuda geri çekilmenin yavaş ilerlediğine dair eleştiriler gelince gerillalar da 'Hasan Ağabeyden kaynaklanıyor. Yavaş yürüyor' demişler. Bu oranın esprisi." şeklinde konuştu.

HAZİRAN SONUNDA BRÜKSEL'DE KONFERANS

Barış ve Demokrasi Konferanslarından birisinin Haziran ayı sonunda Brüksel'de yapılacağını kaydeden Demirtaş, bunun BDP'nin değil, Avrupa'daki sivil toplum örgütlerin ortak bir konferansı olacağını ifade etti. İki günlük Brüksel temaslarının sonunda demokratik çözüm sürecinin AB'ce yakından takip edildiğinin gördüğünü ifade eden Demirtaş, Paris'te öldürülen üç PKK'lı kadının Avrupa Birliği (AB)-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Helene Flautre ile görüşmede gündeme geldiğini ve Flautre'nin Fransa içişleri ve adalet bakanları ile temasa geçerek konuyu takip ettiğini söyledi.

http://www.zamanfransa.com/haber/tuerkiye/demirtas-ab-teror-listesini-yeniden-gozden-gecirmeli.html

"Terör saldırıları Müslümanları da derinden yaralıyor"


Fransa'nın başkenti Paris'te geçtiğimiz Cumartesi günü devriye gezen bir askeri boğazından bıçaklayarak kaçan kişi yakalandı. Sonradan İslamı seçtiği belirtilen 22 yaşındaki Alexandre isimli şüphelinin Paris'in batısındaki Yvelines bölgesinde 'askeri bıçakla yaralamak' suçundan gözaltına alındığı belirtildi.


Konuyla ilgili Paris Savcılığı'ndan yapılan açıklamada şüphelinin saldırıyı 'dini ideoloji adına' gerçekleştirdiği vurgulandı. Fransız medyasında yer alan haberlerde ise şüphelinin 3-4 yıldır 'radikal İslam' taraftarı olduğu aktarıldı.

Fransa'da İslam'ın yeniden bir terör saldırısıyla gündeme gelmesine uzmanlar ise tepki gösterdi.

İslamla Diyalog Ulusal Merkezi Müdürü Christophe Roucou, Cihan Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada medyanın İslamı gösteriş şeklini eleştirti. Rocou, ''Medya, İslam'ı sadece bu tarz terör saldırılarıyla gündeme getirmeyi tercih ediyor. İslamla ilgili sadece belirli görüntülere yer veriyorlar. Bunlar da ya burka giyen bir bayan ya da sakallı bir erkek oluyor. Bunlar bütün Müslümanları temsil etmiyor." diye konuştu.

Roucou, Londra ve Paris'te askerlere yapılan saldırıları hatırlatarak, "Müslüman dostlarımla konuştuğum zaman bunun İslam diniyle hiçbir ilgisi olmadığını vurguluyorlar. Bu tarz görüntülerin televizyonlarda gösterildiğinde Müslümanların da derinden yaralandığını anlamamız gerekir. Tıpkı geçtiğimiz günlerde sebepsiz yere İngiliz askerini öldürtükten sonra elinde kanlı bir bıçakla görüntülenen kişide olduğu gibi." ifadelerini kullandı.

RADİKALLEŞMENİN NEDENİ BİLGİSİZLİK

Her dinde bazı fanatik gruplara rastlamanın mümkün olduğunu söyleyen Christophe Roucou, bunun kaynağının din değil bilgisizlik olduğunun altını çizdi. Müslümanların, İslamın gösterilme şekliden ve İslamın terörizmle bir tutulmasından rahatsız olduğunu ve bunun kınadıklarını söyleyen Roucou, bu konuda kurumlara ve yetişkinlere çok iş düştüğünü kaydetti.

Christophe Roucou, genç Müslümanların da diğer Fransızlar gibi eğitim hayatına devam eden, kendi işini arayan vatandaşlar olması gerektiğini belirterek, yeni nesli olumlu manada yönlendirebilecek bir imama ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.

"Neden saldırıyı gerçekleştireni değil de dinini ön plana çıkarıyoruz?" sorusunu yönelten Fransa İslamafobi ile Mücadele Derneği Başkanı (CCİF) Sami Debah da "Saldırıyla dini inanç arasında nasıl bir bağ kurabiliriz!" tepkisini verdi. Debah, "Bir terör vakasında , eğer saldırgan Müslman değilse terörist diye bahsediyoruz. Ama eğer Müslümansa hemen dinini ön plana çıkarıyoruz. Asıl beni rahatsız eden durum bu." diye konuştu.

MÜSLÜMANLAR ŞÜPHELİ HALE GETİRİLİYOR

Debah, saldırının sert ifadelerle kınanması gerektiğinin de belirtti, medyanın tutumunun bu tarz olaylarda düşündürücü olduğunu vurguladı. CCİF Başkanı, "Müslüman olmayan bir entelektüeli uzmanlık alanlarıyla ön plana çıkarıyoruz ama şahıs eğer Müslüman ise 'Entelektüel Müslüman' vurgusunda bulunuyoruz. Neden entelektüel Hristiyan, Yahudi ya da ateist demiyoruz da sadece Müslüman olmasını ön plana çıkarıyoruz?" sorusunu yöneltti. Toplumda Müslümanların şüpheli hale getirilmeye çalışıldığını da savunan Debah, terörist "Müslüman ve diğerleri" olarak kategorilere ayrılıyor. 'Avrupalı terörist' ile 'Müslüman' teröriste bakış farklı." ifadelerini kullandı.

GENÇ MÜSLÜMANLAR BUNU HAK ETMİYOR

'Fransa'da Müslümanların geleceği' isimli kitabın yazarı Herve Legrand da "Fransa'daki genç Müslümanların bu olayda hiçbir sorumluluğu yoktur. Bu tarz olayları kesinlikle desteklemiyor." dedi. Terör olaylarının, Fransızların genç Müslümanlara bakışını da etkilediğini söyleyen Legrand, "El Kaide bu tarz terör eylemleriyle yeni nesil Fransız Müslümanları rehin alıyor ve halkın genç Müslümanlara karşı bakışında düşmanlık yaratıyor." dedi. Bu tip faaliyetlerin Müslümanlar ve diğerleri arasında ayrışmaya ve düşmanlığa neden olduğunu belirten Herve Legrand, genç Müslümanların bunu hak etmediğini söyledi. Bu manada herkese büyük sorumluluk düştüğünü belirten Legrand, yazdığı kitapla da İslam'ın terör faaliyetlerle ilgisi olmadığını gösterdiğini kaydetti.


http://www.zamanfransa.com/haber/toplum/teror-saldirilari-muslumanlari-da-derinden-yaraliyor.html

29 Mayıs 2013 Çarşamba

Atası yarım milyona satıldı

Atası yarım milyona satıldı

Apple şirketinin kurucuları Steve Jobs ve Steve Wozniak tarafından 1976 yılında üretilen ve şirketin ilk bilgiyarlarından olan "Apple 1" model bilgisayar açık artırmayla yarım milyon Euro'ya satıldı.


Köln'deki müzayedeevi Breker tarafından yapılan açıklamada, sözkonusu bilgisayarı kimliğini açıklamak istemeyen Uzakdoğulu bir kişinin açık artırmada 516 bin 461 Euroya satın aldığı ifade edildi. Bu meblağın, Apple 1 modeli için ödenen rekor fiyat olduğu belirtilen açıklamada, bilgisayarın dünyada hala çalışır durumda olduğu bilinen 6 tane "Apple 1" bilgisayardan biri olduğu kaydedildi.

Satılan bilgisayarda Wozniak’ın imzasının bulunduğu, Jobs’un bir mektubunun da yanında yer aldığı bildirildi.

Jobs ve Wozniak tarafından Jobs'un ailesinin garajında üretilen sözkonusu bilgisayar piyasaya çıktığında 666,66 dolara satılmıştı.

http://www.zamanfransa.com/haber/dunya/atasi-yarim-milyona-satildi.html

400 yıl önce donan bitkiler yeniden canlandı

400 yıl önce donan bitkiler yeniden canlandı

Bilim insanları, yüzyıllar önce "Küçük Buzul Çağı" döneminde donan bazı bitkilerin yeniden yeşerdiğini açıkladı. Araştırmacılar bu gelişmenin, döngüsel uzun buzul çağlarının ardından ekosistemlerin yeniden nasıl canlandığına dair önemli işaretler içerdiğine inanıyor.


Bölgedeki buzullar 2004'ten bu yana artan bir oranda yılda 3-4 metre küçülüyor. Buzulların erimesi nedeniyle bazı topraklar, yaklaşık olarak 1550-1850 yılları arasında yaşanan ve Küçük Buzul Çağı olarak adlandırılan dönemden bu yana ilk kez günışığına maruz kalıyor.

Karayosunu olarak adlandırılan bu bitkiler, bitkinin farklı bölgelerine sıvı aktarımını sağlayan damarlardan yoksun olmaları nedeniyle kara bitkilerinden farklılık gösteriyor. Uzun kutup kışlarında tamamiyle kuruyan karayosunları, havanın ısınmasıyla yeniden canlanıyor. Fakat buz altında yüzyıllarca kaldıktan sonra canlanmaları bilim insanlarını şaşırttı.

http://www.zamanfransa.com/haber/dunya/400-yil-once-donan-bitkiler-yeniden-canlandi.html

Korkuyu yok etmek mümkün

Korkuyu yok etmek mümkün

İsveç’teki Uppsala Üniversitesi’nden Thomas Ågren tarafından yürütülen araştırmada, yeni oluşan duygusal anıları beyinden silmenin mümkün olduğu ortaya çıktı.

Psikolog Ågren’in, meslektaşları profesörler Mats Fredrikson ve Tomas Furmark ile yürüttüğü çalışmada, araştırma konularını şöyle özetledi: Öğrenilen bilgiler, protein oluşumuyla gerçekleşen pekişme sürecinin yardımıyla uzun süreli belleğe kaydediliyor. İnsanlar öğrendikleri bir şeyi hatırladıklarında, hafızaya kaydedilmiş olan bilgi bir süreliğine istikrarsız hale geliyor, ancak bir başka pekişme süreciyle bilgiler tekrar hafızaya yerleştiriliyor. Başka bir deyişle, insanlar, gerçekte olanı değil, gerçekleştiğini düşündükleri şeyler hakkında akıllarında kalanları hatırlıyor. Dolayısıyla, hatırlama eyleminden sonra tekrar gerçekleşen pekiştirme süreci bozulmasıyla, hatırlanan şeyin içeriğini değiştirmek mümkün olabiliyor.

Araştırmadan alınan sonuçlar, hafıza ve korku üzerine yapılan araştırmalarda bir dönüm noktası olabilir. Bulgular, en nihayetinde, aksiyete sorunları, travma sonrası stres bozukluğu ve panik atak gibi problemlere sahip milyonlarca insan için gelişmiş tedavi teknikleri üretilmesini sağlayabilir.

http://www.zamanfransa.com/haber/guendem/aile-saglik/korkuyu-yok-etmek-mumkun.html

Real Madrid taraftarı İlkay’ı istiyor

Real Madrid taraftarı İlkay’ı istiyor

İspanyol devi Real Madrid’in taraftarı, takımda Galli yıldız Gareth Bale ve Türk asıllı Alman futbolcu İlkay Gündoğan’ı görmek istiyor.


Ülkedeki Marca gazetesi, Eflatun-Beyazlı futbolseverlerin 2013-2014 sezonunda hangi yeteneğin transfer edilmesi gerektiğine yönelik anket düzenledi. 200 binin üzerinde kişi, ilk sıraya 127 bin oyla İngiltere Premier Lig ekiplerinden Tottenham Hotspur’da forma giyen Gareth Bale’i yerleştirdi. 114 bin oy alan Bundesliga’dan Borussia Dortmund’un klas kramponu İlkay Gündoğan ikinci oldu.

Real Madrid’in, 2014 yılında sona erecek sözleşmesini yenilemeye yanaşmayan Xabi Alonso’nun yerini İlkay Gündoğan’la doldurmayı planladığı ileri sürülüyor. B.Dortmund’da kiralık ter döken Nuri Şahin’in bonservisi Real Madrid’de. Nuri’nin kontratı ise 2014’te bitiyor. B.Dortmund, eski öğrencisini 5,5 milyon Euro’ya geri alma opsiyonuna sahip. Bazı basın yayın organlarına göre; İlkay ile Nuri’nin takası da gündemde.

http://www.zamanfransa.com/haber/spor/real-madrid-taraftari-ilkayi-istiyor.html

Ve Konyaspor Süper Lig'de

Ve Konyaspor Süper Lig'de

Spor Toto Süper Lig’e, Kayseri Erciyesspor ve Çaykur Rizespor’un ardından yükselen son takım da belli oldu. PTT Birinci Lig Play-off finalinde Manisaspor’u 2-0 mağlup eden Torku Konyaspor, 2 yıllık özleme son verdi. Eskişehir Atatürk Stadı’nda, Yeşil-Beyazlılara galibiyeti getiren golleri Recep Aydın ve Sjoerd Ars attı.

PTT Birinci Lig play-off finalinde Manisaspor ile Konya Torkuspor karşılaştı. Eskişehir Atatürk Stadı’nda oynanan zorlu maçı 2-0 kazanan Torku Konyaspor, Kayseri Erciyesspor ve Çaykur Rizespor’un ardından Spor Toto Süper Lig’e yükselen son takım oldu.

Bülent Yıldırım’ın düdük çaldığı kritik mücadelede Yeşil-Beyazlılara galibiyeti getiren golleri Recep Aydın ve Sjoerd Ars kaydetti. 2. dakikada Murat Akın’ın ceza alanı dışından çektiği sert şutta, Siyah-Beyazlıların file bekçisi Volkan topu son anda kornere çeldi. 7’de, Konya temsilcisinde yine Murat’ın kaleye yaklaşık 35 metre mesafeden kullandığı serbest vuruşta kaleci Volkan topu bloke edemeyince Recep önüne gelen meşin yuvarlağı filelerle buluşturmayı başardı. 47’de, Tolga’nın sağ taraftan ceza sahasına yaptığı ortada akıllı davranan Ars topu kafayla kaleci Volkan’ın solundan filelerle kucaklaştırdı: 0-2. 58’de, Ediz Bahtiyaroğlu açık tribününde iki takım taraftarları arasında gerginlik yaşandı. Olayları çevik kuvvet ekipleri yatıştırdı. 2010-2011 sezonunda Süper Lig’e veda eden Torku Konyaspor, 2 yıllık aranın ardından yeniden bu kategoriye çıktı. Geçtiğimiz sene Süper Lig’den düşen Manisaspor ise maddî güçlükler çektiği dönemde yeniden Süper Lig’i görme şansını kaybedince büyük üzüntü yaşadı. Torku Konyaspor yarı finalde Bucaspor’u saf dışı bırakmış, Manisaspor ise Adana Demirspor’u elemişti.


http://www.zamanfransa.com/haber/spor/ve-konya-spor-super-ligde.html

Elektronik sigaraya yasak!

Elektronik sigaraya yasak!

Kapalı alanda sigara içilmesini yasaklayan yasanın kapsamı genişletiliyor.


Yeni uygulama kapsamında Fransa'da 500 nin kişinin kullandığı elektronik sigalar da kapalı mekanlarda yasaklanıyor.

Yasak hakkında değerlendirmeninSağlık Bakanı Marison Touraine, "Sigaraya bırakmaya çalışan yüz binlerce Fransız'ın, ürünü kullanırken ihtiyatlı olması gerektiğini belirterek, elektronik sigaranın ne çeşit bir ürün olduğunu somut bir şekilde ortaya koymaya çalışıyoruz." dedi.

Elektronik sigaranın zararlarını araştıran Sağlık Bakanlığı da hükümeti elektronik sigara kullanımı konusunda uyarmıştı.

http://www.zamanfransa.com/haber/toplum/elektronik-sigaraya-yasak.html

Elektrik tüketicilerine şaka gibi indirim

Elektrik tüketicilerine şaka gibi indirim

Hükümet, elektrik tüketicilerine yönelik 40 milyon Euro'luk indirim paketini onayladı.


Elektrikle ve iletişimle ilgilenen Sipperec adlı sendikanın itirazlarını değerlendiren bakanlık, tüketicilerin mağduriyetinin giderilmesi ve hanebaşı 1 Euro'luk indirim ön görülmesine ilişkin bir karar aldı.
Geri ödemelere 2014 yılından başlanılması düşünülürken, 2009-2013 yılları arasında tüketicilerden 40 milyon Euro'luk fazladan para talep edildiği ifade ediliyor.

http://www.zamanfransa.com/haber/toplum/elektrik-tuketicilerine-saka-gibi-indirim.html

Chateaubriant Camii'ni ziyaret etti

Chateaubriant Camii'ni ziyaret etti

Özel Chateaubriant Derval Koleji, Chateaubriant Mehmet Akif Camii'ni ziyaret etti.


Öğrencileri İslamiyet hakkında bilgilendirmek ve Türk toplumunu yakından tanımak için yapılan ziyaret boyunca, Din Görevlisi Ahmet Ata camiyle ve İslamiyet ile alakalı sorularıa içtenlikle cevap verdi.

2 saate yakın süren ziyarette cami lokalinde öğrencilere çeşitli ikramlarda bulunuldu.


http://www.zamanfransa.com/haber/toplum/chateaubriant-camiini-ziyaret-etti.html

Kültür Şöleni'ne Fransa damgası

Kültür Şöleni'ne Fransa damgası

Uluslararası Türkçe Öğretim Derneği (TÜRKÇEDER) ve İzmir Kültürlerarası Diyalog Merkezi (İZDİM)'nin ortaklaşa düzenlediği Kültür Şöleni'ne İzmirliler yoğun ilgi gösterdi. 2003 yılında 17 ülke ile başlayan Kültür Şöleni, bu yıl 140 ülkeden bin öğrenci ile 3 bin konuğu ağırladı. Şölen de yer alan Fransa standı da ziyaretçilerin büyük beğenisini kazandı.

Kültür Şöleni'ne 24 kişilik bir ekiple katılan Fransa standı da ziyaretçilerin büyük ilgisini çekti. 11. Türkçe Olimpiyatları'nda Fransa'yı temsil edecek Nicolas Durant , Valentin Garrigues, Soloene Beguin, İmane Ould Cheikhve Laura Faller'in de hazır bulunduğu stantta Fransa'yı tanıtan çeşitli maketlere yer verildi. Stantta bir marangoz tarafından yapımı gerçekleştirilen 2,30 metrelik eyfel kulesi de ziyaretçilerin büyük ilgisini çekti. Ayrıca Fransa standında, Strasbourg, Annecy, ve Marsilya şehirlerinin tanıtımı gerçekleştirildi. Bu yıl ilk olarak Fransa ile birlikte Monaco'nun da tanıtımı gerçekleştirildi.

Fransa standında ayrıca, parfüm reyonu, Paris hatıra reyonu, Fransız ev maketi, peynir reyonu ve Versay Sarayı maketi de yer aldı. Kültür Şöleni boyunca Fransa standını ziyaret edenlerin sayısının 3 milyonu bulduğu belirtildi. Fransa standında yer alan Etude Plus Federasyonu Genel Sekreteri Mikail Çetin, katılımdan ve Fransa standına olan ilgiden oldukça memnun olduklarını belirterek İzmire Etude Plus müdürleri, öğrenci velileri ve üniversite öğrencileriyle birlite İzmirde bulunduklarını kaydetti.

Ayrıca Kültür Şöleni'ni ziyaret eden İzmir Fransız Fahri Konsolosu Zeliha Toprak ile Fransız Kültür Merkezi Müdürü Güzin Bozduman da Fransa standına gelerek öğrencilerle bir araya geldiler. 11. Türkçe Olimpiyatları'da Fransa'yı temsil etmek üzere Türkiye'de bulunan öğrencilerin ailelerinin de ilgiden ve Türk insanın misafir perverliğinden oldukça memnun kaldıkları ifade edildi.

Uluslararası Dil ve Kültür Festivali kapsamında İzmir'de düzenlenen Kültür Şöleni İzmir Uluslararası Fuar Alanı'ndaki Atatürk Açık Hava Anfi Tiyatrosunda yapılan görkemli kapanış konseriyle sona erdi.


http://www.zamanfransa.com/haber/tuerkiye/kultur-solenine-fransa-damgasi.html

Marsilya'da Mevlana Sempozyumu

Marsilya'da Mevlana Sempozyumu

Marsilya Akdeniz Fransız -Türk Dostluk Derneği Mevlana konulu bir etkinlik düzenledi. Etkinliğe Profesör Michel Balivet, Öğretim Görevlisi Parviz Abolgassemi ve Sami Saddak konusmacı olarak katıldı.

Katılımcılardan büyük ilgi gören etkinlik, Farchad Soltani konseri ile son buldu.


http://www.zamanfransa.com/haber/toplum/marsilyada-mevlana-sempozyumu.html

Fazla yükselmeye gerek yok

Fazla yükselmeye gerek yok

Şık olmanın gereği gibi görülen topuklu ayakkabılar sağlık açısından her zaman tartışılıyor. Moda dünyasında ise bu kez ibre, alçak topukları işaret ediyor.


Son zamanlarda günlük hayatta fazlaca tercih edilmesiyle birlikte tartışılan konulardan biridir ayakkabıda yüksek topuk. 15 cm topuklarla zor yürüyen kadınların sayısı bir hayli fazla çünkü. Kadınlar arasında topuk merakı iyiden iyiye yayılmışken modanın bu yaz gündeminde yüksek topuklar geri plana düşdü. Şimdi devir, düzayak ya da tabanlı ayakkabı devri.

Lüks modaevlerinin koleksiyon sunumlarında, 2013 yazında topukların eskisi gibi abartılı olmadığı hemen dikkatleri çekti. Marc Jacobs’un Louis Vuitton için hazırladığı defilede monokrom desenli kıyafetlere, mütevazı topuklar eşlik ediyordu. 60’lı yılların desenlerinden ve ruhundan esinlenen Jacobs’un koleksiyonu mini topuklu ayakkabılarla öne çıktı. Burjuva detayların öne çıkarılmaya çalışıldığı sezonda ev ayakkabısı olarak kullandığımız modeller de belli ki artık dışarıda giyilecek. Kendini topuklar üstünde öne çıkarmaya çalışmak da modası geçmiş bir davranış olacak. Artık platform topukları rafa kaldırma vakti geldi. Modayı takip etmenin simgesi olarak görülen bu tarz sivrilikler çok demode. Dahası tasarımcıların da bu ara dilinden düşürmediği bir mesaj da şu: Yürüyemediğiniz şeyi giymeyin.

http://www.zamanfransa.com/haber/guendem/aile-saglik/fazla-yukselmeye-gerek-yok.html

İşte topraktan kopmanın bedeli

İşte topraktan kopmanın bedeli

Yüzyıllar boyunca insanları inim inim inleten mikroplar, bakteriler reklam filmlerindeki gibi pof diye yok oldu. İnsanoğlu kendisine steril bir dünya kurdu. Bu sefer de steril ortamından çıktığında, bir önceki nesil için zararsız olan maddelere vücudu tepki göstermeye başladı. Artan alerji vakalarının ve astımın sebebi işte bu.

Ölümcül salgınlardan kurtulduk, ama öldürmeyip süründüren yeni bir hastalığımız oldu; alerji. Temiz evlerin, düzenli şehirlerin ve steril hayatların beklenmedik yan etkileri için doktora başvurmak yeterli mi? Bugünün toplumlarında alerji ve astım, geçmiş toplumlara göre çok daha yaygın.

Dünya genelinde 400 milyon saman nezleli, 300 milyon da astımlı insan olduğu biliniyor. Yani nefes darlığı çeken. 250 milyon da gıda alerjili insan var. Çarşaftaki maytlara, havadaki toz zerreciklerine hassasiyeti ileri boyutlarda olmadığı için doktora gitmeyenler buna dahil değiller. Egzama, ilaç alerjisi ve kurdeşeni de ekleyince yeryüzündeki her dört insandan birinde bir alerjik hastalık olduğu söylenebilir. Tahminler gelecekteki insanların bizden öncekilerden ve bizlerden çok daha hassas olacağını gösteriyor.

Peki, bu artışın sebebi nedir? Çocuk alerjisi uzmanı Prof. Dr. Feyzullah Çetinkaya, kesin bir bilgi olmadığını, genetik olma ihtimali üzerinde durulduğunu söylüyor. Ama alerjinin artışında etkili olduğu kesin olarak bilinen gerçek doğal koşulların ve beslenmenin bozulması. Mesela astım ve besin alerjisi büyük kentlerde yaşayan insanlarda köylerde yaşayan insanlara göre çok daha sık görülüyor. Çetinkaya burada ‘hijyen hipotezi’nden söz ediyor. Alerjik hastalıkların görülme sıklığındaki artışı açıklayan bu hipoteze göre insanlar daha kirli ve kalabalık ortamlarda yaşadıkça alerjik hastalıklara daha az yakalanmaktalar.

Her gün polenle beraber yaşayan kırsal bölgelerdeki insanlarda saman nezlesi çok az veya hiç görülmezken, polenleri ve yeşili yılda birkaç ay gören şehirli insanlarda saman nezlesi sıklığı yüzde 15-25 arasında değişiyor.


http://www.zamanfransa.com/haber/guendem/aile-saglik/iste-topraktan-kopmanin-bedeli.html

Bebekleri isilikten korumak için sık banyo yaptırın

Bebekleri isilikten korumak için sık banyo yaptırın

Sıcak yaz günlerinin başladığı, nem oranının yükselmekte olduğu şu günlerde bebeklerde en sık görülen rahatsızlık 'isilik'. Özel Meridien Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Sema Kılıç, isilikten korunma için çocukların her gün mutlaka yıkanmasını ya da duş aldırılmasını önerdi.


Dr. Kılıç, bebekler için bol giysilerin tercih edilmesi gerektiğini belirterek, ''Bebek terli bırakılmamalıdır. Sıcak havada bebek serin tutulmalı. Üst üste çok fazla ve yoğun nemlendirici kullanılmamalı. Bebeğin altı sık sık değiştirilmeli.'' dedi.

İsiliğin, bebekte sürekli ağrının yanı sıra huzursuzluğa da yol açacağını vurgulayan Kılıç, ''Bebek giysileri pamuklu ve ince malzemelerden seçilmeli, uyuduğu ortamın pamuklu kumaşlardan olmasına özen gösterilmeli.'' diye konuştu.

SABUN VE DETERJAN KULLANMAYIN
İsiliğin, bebeğin vücudunda kırmızı ya da pembe noktalar şeklinde beliren lekeler olduğuna dikkat çeken Dr. Kılıç, şöyle devam etti: ''Görünümü genellikle kabarcıklar şeklinde bu noktalar en çok bebeğin kafasında, boynunda, kollarında ve cilt katlantı yerlerinde görülür. Yıkanırken yumuşak formüllü bebek şampuanı ve sabunu kullanılması cilt sağlığı açısından önemlidir. Cilt bakımı ürünlerinin hipoalerjik ve pH değerleri nötr olanlarını almaya özen gösterilmeli. Aşırı nemlendirici kullanma ve dar giysiler gözenekleri tıkayabilir. Sabun ve deterjanlar sorunu daha da artırabilir.''

Uzm. Dr. Kılıç, bebek eğer hafif seyreden bir isilik geçiriyorsa, ciddi bir tedavi sürecine girilmeden bebek serin tutularak, düzenli banyo ve nemlendiriciler ile zamanla kendiliğinden geçmesi beklendiğini aktardı.

http://www.zamanfransa.com/haber/guendem/aile-saglik/bebekleri-isilikten-kourmak-icin-sik-banyo-yaptirin.html

Çocuklarda sağlık belirtisi kilo değil, büyüme değerleridir

Çocuklarda sağlık belirtisi kilo değil, büyüme değerleridir


Çocuk diyetisyeni Kübra Esin, çocuklarda sağlık belirtisinin kilo değil de büyüme değerleri olduğunu belirtti.


Esin, ailelere çocukların beslenme alışkanlıkları hakkında önemli uyarılarda bulundu. Esin, annelerin çocukları yemek yemeleri için çok ısrar etmemeleri gerektiğini vurgulayarak, "Çünkü fazladan alınan her bir kilo bedene sonradan hastalık olarak geri dönüyor. Bu nedenle esas olan çocuğun kilosu değil; büyüme değerlrinin normal olmasıdır." dedi

Beslenmede annelerin temennilerinin değil de çocuğun gereksinimlerinin çok önemli olduğunu aktaran Esin, çocukların yaş gruplarına göre beslenmelerini öğütlerken, şunları ifade etti:

"2 yaşına kadar anne sütüne devam edilmesi önemlidir. İlk bir yaşta besinler içinde ne şeker, ne de tuz talep etmiyoruz. Çünkü çocuğun böbrekleri gelişmediği için zararlı olabilir. Yine ilk bir yaşında şekerli tatlara da alışan çocuklar ilerleyen dönemlerde alıştığı bu tatları daha fazla talep edeceklerdir. Bu nedenle obezite olma riski artacak ve yemek yeme alışkanlığı değişebilecektir. Bunun dışında çocuğun ilerleyen dönmelerde sebze ve meyve türü gibi besinlere devam edilmesi gerekebilir. Çünkü çocuğun gelişimi için gerekli olan besinler bunlarda vardır."

Annelerin, çocuklarını ihtiyaçlarına göre beslemesinin çok önemli olduğuna işaret eden Kübra Esin, çocuk yaştaki yemek yeme alışkanlıklarının davranışlara yansımalarını ise şöyle anlattı:

"Aileler 'Çocuklar çok sorumsuz, gelecek kaygısı gütmüyor' diyorlar. Ama uzmanların bu konuda yaptığı araştırmada çocuklarına acıkmadığı halde yemek yediren, üşümediği halde giydiren, ya da buna benzer ayrı davranışlarda bulunan ailelerin onları edilgen hale getirdiğini ortaya koyuyor. Acıkmadan yemeği gelen, üşümeden kıyafeti giydiren çocuklarda ilerleyen yaşlarda dilemediği halde her şeyin önüne tastamam geldiğini gördüğü için gelecek kaygı da olmuyor."

Fast food türü yiyecekler ile kola gibi içeceklerin obeziteye neden olduğunu bildiren diyetisyen Kübra Esin, ailelere şu önerilerde bulundu:

"Süt, ayran ve su içilebilir. Bunlar doğaldır. Kola içtiğinizde ise 35 tane küp şekerin içinde bulunduğu bir enerji alıyorsunuz. Ama en önemlisi içinde bulunan asit özelliği vardır. Kolayı mümkün mertebe evden uzak tutmak gerekir. Her şeyden önemlisi boy uzamasına engel oluyor. Zayıflık dış görünüş olarak zayıflık olabilir ama esas önemli olan organların sağlıklı olmasıdır. Esas dikkat edilmesi gereken nokta budur."

http://www.zamanfransa.com/haber/guendem/aile-saglik/cocuklarda-saglik-belirtisi-kilo-degil-buyume-dergerleridir.html

28 Mayıs 2013 Salı

Fransa’da Müslümanlara çirkin saldırı

Bordeaux Konsolosluğu hizmete başlıyor

Bordeaux Konsolosluğu hizmete başlıyor


Bordeaux'da yaşayan Türkler, konsolosluk işlemleri için yüzlerce kilometre uzağa gitmeyecek. 5 Haziran'da açılacak yeni konsolosluk binası mesafe sorununu ortadan kaldırmasının yanında kuyruk çilesine de son verecek.




Bordeaux Başkonsolosluğu yeni binasında hizmet vermek için gerekli çalışmaları tamamladı. 5 Haziran'dan itibaren itibaren 29, allées de Chartres 33000 adresinde faaliyete geçecek olan yeni hizmet binası konsolosluk bölgesine bağlı yaklaşık yaklaşık 150 bin Türkiye vatandaşına büyük kolaylıklar sağlayacak.



Askerlik, pasaport, nüfus ve tapu işlemleri gibi birçok işlemin daha rahat bir şekilde yapılmasına olanak sağlanması amaçlanan yeni başkonsolosluk binası hakkında açıklama yapan Başkonsolos Volkan Türk Vural, Bordeaux'da yaşayan Türk vatandaşlarına daha iyi hizmet vermek istediklerini ifade etti. Hizmet kalitesinin yükseltilmesini beklediklerine dikkat çeken Vural, "Nihayet vatandaşlarımızın beklentilerine cevap verebilecek, hizmetlerinin aksamadan rahat ve verimli şekilde yürütebileceği bir başkonsolosluk binasının bulunduğunu sizlere duyurmaktan büyük mutluluk duyuyorum." dedi.



Bordeaux Başkonsolosluğu ayrıca, Güney Batı Fransa'da 16 farklı şehirde yaşayan Türkiye vatandaşlarının yüzlerce kilometre uzaklıktaki konsolosluklara gitmesi zorunluluğunu ortadan kaldıracak. Konsolosluktan Ariege, Charente, Charente Maritime, Correze, Dordogne, Haute Garonne, Gers, Gironde, Landes, Lot, Lot et Garonne, Pyrenees-Atlantiques, Hautes-Pyrenees, Tarn, Tarn et Garonne ve Heute Vienne şehirlerinde yaşayanlar faydalanabilecek.



Bordeaux Başkonsolosluğu 2012 Eylül ayından bu yana geçici ofiste hizmet veriyordu.



http://www.zamanfransa.com/haber/toplum/bordeaux-konsoloslugu-hizmete-basliyor.html

Evinizde tozlardan kurtulmanın püf noktaları

Evinizde tozlardan kurtulmanın püf noktaları


Evinizde eşyalarınızın üzerindeki tozların yüzde 90’dan fazlasının kendinizden ve kumaşlardan geldiğini biliyor muydunuz?




Cildinizdeki küçük deri döküntüleri, evinizin her yerinde bulunan ve hava akımlarında güçlükle görünebilen lifler evinizin tozla dolmasına yol açıyor. Peki, camları da açtığımız bu yaz günlerinde tozlardan nasıl korunacağız?



Hava hareketinden korunmuş noktada, parçacıklar kıpırdamadan durur. Başka alanlarda, bu parçacıklar sürekli artar ve açık bırakılan kapı ile insanların geçtiği yerlere yerleşir. Tozlarla mücadeleniz bir savaşa dönüşüyorsa, bu savaşı asla kazanamayabilirsiniz. Bu nedenle toza karşı alerjinizi tetikleyen şeyleri en aza indirmeye çalışmalısınız.



1-Tozları minimum seviyede tutmak için gardırobunuzu düzenleyin: Gardıroplar en tozlu olan yerlerdir. Giysilerden, havlulardan ve yatak takımlarından gelen küçük liflerle doludur. Kapısını her açtığınızda görünmez bir toz fırtınasını havaya kaldırırsınız. Giysilerinizin böyle lifler dökmesini önleyemezsiniz, fakat giysilerinizin daha temiz kalmasını sağlarsınız.

2-Raflardaki eşyaları kutu ya da çantalara koyun. Şeffaf plastik olanlar en iyisidir. Tozu dışarıda tutarlar ve içinde ne olduğunu rahatça görürsünüz. Tozlandıklarında ise bunları kaldırıp rafları ve kutuların üstünü silmek daha kolaydır. Peki, sadece kışın giydiğiniz montları, paltoları ne yapacaksınız? Bunlar da yıl boyunca lif yayar.

3-Bunları diğer giysilerden uzakta tutmak ve liflerini korumak için geniş hurçlara ya da büyük elbise çantalarına yerleştirebilirsiniz. Son olarak gardırobunuzun zeminini de temiz tutmalısınız.

4-Nevresimlerinizi her hafta mutlaka değiştirmelisiniz: Rahat yatağınız büyük bir toz dağıtıcı olabilir. Yatağınız cildinizden dökülen deri kabuklarını toplar, kendi liflerini döker ve sizin yataktaki her dönüşünüzde bu tozlar yayılır.

5-Bu dökülmeleri en aza indirmek için çarşafları ve yastık kılıflarınızı her hafta yıkayın. Battaniye, yorgan gibi örtülerinizi her hafta yıkayamayacağınız için sık sık silkeleyin.

6-Yastıklarınızda da toz kokusu olabilir. Yastıklarınızı da havalandırın.

7-Doğru temizlik ürünlerini kullanın: Tozları hapsetmenin kilit noktası onları etrafa yaymamaktır. Tüylü toz alıcılar ve kuru bez tozları almaktan çok etrafa daha çok dağıtır.

8-Nemli bez ya da tek kullanımlık kumaşlar elektrostatik yükle tozları çekip tutar, daha iyi iş görür. Tozları yağlarla ya da cilalarla tutan bezler de iyidir, ancak bunlar mobilyaların üzerinde hav bırakabilir. Bezle temizlenmesi zor olan sert zeminlerde ve girintili çıkıntılı ağaç oymalarında elektrik süpürgesini kullanabilirsiniz.

9-Doğru elektrik süpürgesini kullanın: Vakum tek başına halıdaki tozların çoğunu çekmek için yeterli değildir. Daha bir sonuç elde etmek için, güçlü bir çekişe sahip toz torbasız elektrik süpürgesine ihtiyacınız vardır.

10-Kilimler ve yastıklar: Halılar en büyük toz deposudur. Halınızın tüyleri, lifleri bir süngere benzerler. Her adım attığınızda havaya tozlar uçuşur. En az haftada bir kez halılarınızı süpürün. Halınızı bir duvar ya da çamaşır ipine asıp ve bir sopayla çırpın. Yastıklarınıza da aynı şeyi uygulayın.

11-Puf yastıklarınıza her oturduğunuzda bir sürü toz kalkar. Yastıklarınızı da dışarıda çırpın ve iyice havalandıktan sonra evin içine alın.

12-Evinizdeki tozları en aza indirmek istiyorsanız deri ya da vinil kumaşlı mobilyaları tercih edin.



http://www.zamanfransa.com/haber/guendem/aile-saglik/evinizdeki-tozlardan-kurtulmanin-puf-noktalari.html

İş bulmada yeni trend sahte diploma

İş bulmada yeni trend sahte diploma


Ekonomik krizle birlikte artan işsizlik sahte diploma düzenleyenlerin sayısını da artırdı. İş bulmakta zorlanan adaylar, kendilerini Fransa’nın en prestijli okullarından mezun olmuş gibi gösteriyor. Şirket sahipleri de, son zamanlarda artan sahte diploma furyasına karşı harekete geçti.




Resmi belgelerde sahtekarlığın sektöre dönüştüğünü belirten uzmanlar, avukat, akademisyen ve bankacılar arasında 'sahte diploma' yöntemine başvurma oranının daha yüksek olduğunu belirtiyor. Şirketlere sahte CV konusunda danışmanlık veren Verifdiploma şirketinin kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Emmanuel Chomarat, “2010 - 2012 yılları arasında şirketimiz tarafından denetlenen 4 bin 553 iş başvurusunun yüzde 26’sında sahte evrak kullanıldığını tespit ettik. Sahte belge kullananlar arasında hiç üniversiteye gitmemiş ya da üniversiteye girip mezun olamamış kişiler de var.” dedi.



Chomarat, danışmanlık şirketlerinin 100 Euro karşılığında bir adayın diplomalarını kontrol ettiklerini belirtti.



Diploma skandalının nedenleri arasında iş başvurusunda bulunanlardan her geçen gün daha fazla nitelik talebinde bulunulması ve sektörün bu talebi karşılayamaması da gösteriliyor.






http://www.zamanfransa.com/haber/ekonomi/is-bulmada-yeni-trend-sahte-diploma.html

Ambert, bahar kermesinde buluştu

Ambert, bahar kermesinde buluştu


Ambert’de yapımı devam eden cami inşaatı yararına düzenlenen kermes toplumun farklı kesimlerini biraraya getirdi. Hafta sonu boyunca devam eden kermes büyük ilgi gördü.




Ambert şehrinin en işlek meydanlarından birinde yapılan kermes, Türk mutfağının tadına doyulmaz lezzetleri ve el emeği göz nuru tekstil ürünleriyle her yaştan ziyaretçinin beğenisine sunuldu. Yıl içerisinde Kutlu Doğum, 23 Nisan ve kermes gibi çeşitli faaliyetlerle vatandaşları bir araya getirmeyi amaçladıklarını belirten Ambert Türk İşçileri Yardımlaşma Derneği Başkanı Şerafettin Taşdemir, hayırsever vatandaşları yapımı devam eden camii inşaatı için yardımcı olmaya davet etti.



Kermeste en çok eğlenenler ise şişme şatolar ve trambolinlerle unutulmaz bir gün geçiren çocuklar oldu.



http://www.zamanfransa.com/haber/toplum/ambert-bahar-kermesinde-bulustu.html

Bu sezon futboldan çok soğudum

Bu sezon futboldan çok soğudum


Fenerbahçeli milli oyuncu Bekir İrtegün, Milli Takım’ın Almanya’daki hazırlık kampında çok önemli açıklamalarda bulundu. İrtegün,geçen sezonu değerlendirirken yaşanılan kötü olaylardan dert yandı.




Başarılı savunmacı son dönemde yaşanan olaylardan dolayı futboldan bile soğuduğunu söyledi.

Sezonun genel olarak kendisi için iyi geçtiğini belirten Sarı-Lacivertli krampon, “Zaman zaman performans düşüklüğü de yaşadım ama genele baktığımda ben kendi adıma iyi bir sezon geçirdim. Takım olarak da Türkiye Kupası’nı kazandık. Şampiyonlukta biraz daha iddiamızı devam ettirebilirdik ama her şey adına başarılı bir sezon geçirdik diye düşünüyorum.” dedi.




“ÜZÜCÜ OLAYLAR YAŞADIK”

Kendilerini sadece sahadaki mücadelenin yormadığının altını çizen başarılı futbolcu, “Futbol dışı şeylerden çok yoruldum. Üzücü olaylar yaşadık. Bu üzücü olaylar sonrasında belki şu an benim yaptığım gibi herkes bir şeyler söyledi. Bunlar beni çok yordu. Zaman zaman futboldan soğuduğum da oldu. Ama iyisiyle kötüsüyle bir sezonu bitirdik. Buradayız, Milli Takım kampındayız. Geçen sene de sezon sonu kampımız vardı. Şimdi aynı ortam yine var. İnsanlar buraya gelince rahatlıyor.” ifadelerini kullandı.

Galatasaraylı Elmander ile ilk maçta yaşadıkları fair-play’lik durumun her zaman yaşanması gerektiğine vurgu yapan Bekir sözlerini şöyle sürdürdü: “Elmander ile benim aramda anlık bir şeydi. Maç içinde birbirimize sarıldık, şakalaştık. Aslında inanın her futbolcu aynı zihniyette, aynı yapıda. Bizi o kadar çok geriyorlar ki. Kimse birbirinden daha temiz değil. Futboldan önce insani değerlerimize önem veririz.” Dünya Kupası finalleri için Milli Takım’ın şansını da değerlendiren milli yıldız, “Zor olacağı kesin. Çıkmadık candan umut kesilmez. Biz küçük de olsa o şansa inanıyoruz. Futbolda her şey olabiliyor. Bir gerçek var tabii ki zor, kolay değil.” açıklamasında bulundu.



http://www.zamanfransa.com/haber/spor/bu-sezon-futboldan-cok-sogudum.html

Monaco, paraya kıymaya başladı

Monaco, paraya kıymaya başladı


Portekiz 1. Futbol Ligi (Süper Lig) ekibi Porto, orta saha oyuncuları James Rodriguez ve Joao Moutinho ikilisini 70 milyon Euro’ya Fransa temsilcisi Monaco'ya sattıklarını açıkladı.




Kulüpten yapılan açıklamada, Fransız kulübünün Rodriguez'i 45, Moutinho'yu 25 milyon Euro’ya satın aldığı ifade edildi.



Porto, Kolombiyalı 21 yaşındaki James Rodriguez'i Arjantin'in 2. Lig'de oynayan Atletico Banfield takımından sadece 5 milyon Euro’ya almıştı. Genç oyuncu, Portekiz ekibinin son 3 yılda ardarda kazandığı şampiyonluğa attığı 21 golle katkı sağlamıştı.



Portekizli 26 yaşındaki Moutinho ise milli takımda 42 kez yer almış, son sezon oynadığı 27 maçta yaptığı 12 asistle dikkati çekmişti.



http://www.zamanfransa.com/haber/spor/monaco-paraya-kiymaya-basladi.html

Kırık Türkçe, oyuna farklı bir tat verdi

Kırık Türkçe, oyuna farklı bir tat verdi


Paris Kültür Sanat Merkezi’nin yeni tiyatro grubu, ‘Panik Atak Mahir Atak’ oyunu ile sahne aldı. Yüzlerce tiyatro severi buluşturan oyun, izleyeciler tarafından dakikalarca ayakta alkışlandı. Oyunun yönetmeni Psikolog Dr. Lale Battal Mertel, Fransa’da yetişen Türkiye kökenli gençlerin Türkçelerinin oyuna ayrı bir renk kattığını söyledi.




Paris Kültür Sanat Merkezi’nin hayata geçirdiği Türkçe Tiyatro Atölyeleri yeni mezunlarını verdi. 12 oyuncunun sahne aldığı oyun, izleyenler tarafından büyük beğeniyle karşılandı. Gösterime onur konuğu olarak katılan ‘Panik Atak Mahir Atak’ oyununun yazarı Şerafettin Kaya, tiyatroya gönül veren oyunculara teşekkür etti.



Oyunda sahne alan ve tamamı amatör olan ve ilk kez sahneye çıkan oyuncular birbirinden komik karakterlere hayat verdi. Paris Théâtre de Gymnase salonunda sahnelenen eser, çağın hastalıklarından panik atak sahibi olan kişilerin durumunu irdeliyor. Oyun, panik atak rahatsızlığının nedenleri üzerine kurulmuş bir hikaye olsa da, günlük hayattaki takıntıları, sıkıntıları ve özgüvensiz insanların amaçsızlıklarını da sahneye taşıyor. Oyunda Mahir Atak karakteri ile birlikte, kendisini boşlukta hisseden, takıntılarından kurtulamayan, endişeli insanların iletişim problemleri de farklı bir boyutta ele alınıyor.



“Paris seyircisi Afife Jale seyircisini aratmadı”

Oyunu değerlendiren ‘Panik Atak Mahir Atak’ eserinin yazarı Şerafettin Kaya, oyuncuların performansını çok etkileyici bulduğunu ifade etti. Yazdığı oyunu genç oyuncuların, profesyonel oyunculardan daha iyi yansıttıklarını dile getiren Kaya, “Bu oyunu amatör oyuncular daha iyi oynuyor. Oyunun öyle bir özelliği var. Profesyonellik fazla gösterişli kalıyor. O yüzden bu oyunun amatörler için yazılmış olduğunu söyleyebilirim.” şeklinde konuştu. İzlerken seyircilerin tepkilerini de değerlendirme imkanı bulduğuna değinen Kaya, “Seyircinin verdiği tepkiler beni oldukça şaşırttı. Esprileri çok hızlı yakalayan ve yerinde gülen bir izleyici ile karşılaştım. Parisli tiyatro seyircisi Afife Jale seyircisini aratmadı.” ifadelerini kullandı.



“Kırık Türkçe, oyuna farklı bir tat verdi"

Oyunun yönetmeni Psikolog Dr. Lale Battal Mertel, gençler ile altı ayı aşan bir süredir çalıştıklarını vurgulayarak, emeklerinin karşılığını alkışlarla aldıklarını belirtti. Oyuncuların büyük bölümünün Fransa’da yetişen Türkiye kökenli gençler olduğunu ifade eden Mertel, “Provalarda endişe ile karşıladığımız bozuk Türkçeleri oyuna farklı bir tat kattı, hepsini candan kutluyorum. Bundan sonra da birlikte çok daha iyi oyunlar sahneye koyacağımıza inanıyorum.” dedi.



“Hedefimiz Tiyatro Okulu kurmak”

‘Panik Atak Mahir Atak’ın, eski oyunlara nazaran farklı bir yere oturduğunu belirten Paris Kültür Sanat Merkezi Direktörü, Ali İnan “Amacımız tiyatro atölyelerini okullaştırmak. Daha profesyonel bir yapı kurmak istiyoruz.” dedi. Oyunu Avrupa’nın bazı şehirlerinde göstermeyi planladıklarını aktaran İnan, “Hatta oyunumuzu İstanbul’da da sahneye koymayı arzu ediyoruz. Bu nedenle İstanbul Fransız Kültür Merkezi ile resmi yazışmaları başlatacağız.” dedi.



http://www.zamanfransa.com/haber/kultur-sanat/etkinlikler/kirik-turkce-oyuna-farkli-bir-tat-verdi.html

Ligue 1 nihayet normale döndü!

Ligue 1 nihayet normale döndü!


Fransa Ligue 1’in en önemli özelliği şampiyonluğun hiçbir takımın tekelinde olmamasıydı. Son 19 yılda şampiyonluk sevinci aynı takımların tekelinde kalmıştı. Fakat 2013 yılı Fransa Ligi açısından tam anlamıyla bir devrim oldu.




1994-2001 arasında 8 değişik takım şampiyonluk yaşamıştı. Lyon, 2002-2008 arasında 7 yıl üst üste şampiyon olarak Fransa’da gelenekleri yıkmıştı. Ancak son 4 yılda 4 değişik takım şampiyon oldu ve Fransa Ligi normale döndü.



Arap sermayesinin coşturduğu Paris Saint Germain (PSG) sezona şampiyonluğun favorisi olarak başladı. Zlatan İbrahimoviç, Thiago Silva, Javier Pastore, Lavezzi, Jeremy Menez ve Marco Verratti gibi yıldızlara sahip PSG’nin kadro gücünü gösteren en belirgin ölçü yakın rakibinin 3 katı bir değerde olmasıydı. Marsilya ve Lyon’la şampiyonluk yarışında koşturan PSG, ligin ilk devresinde beklenmeyen puanlar kaybetti. İlk devreyi bu 3 takım aynı puanla kapatırken averajla PSG ilk sırada yer aldı. Sezonun ikinci devresinde oyuncu kalitesini sahaya yansıtan PSG rakipleriyle arasını açarak puan farkını son 3 haftaya girilirken 7’ye çıkardı.



Marsilya ve Lyon’un üst sıralarda yer bulması şaşırtıcı olmazken asıl sürprize ligin sıradan takımı OGC Nice imza attı. Sıralamada 4. sıraya kadar yükselen OGC Nice, başarısını son devam ettirirerek, PSG’nin şampiyonluğu kadar konuşulacak bir başarıya imza attı.



DÜNYA FUTBOLUNDA AYNI SENARYO



2012-13 sezonunun bitmesine haftalar kala şampiyonlar birçok ülkede belli oldu. Bu sezonun ilginç özelliği ilk devreyi lider bitiren takımların mutlu sona ulaşmasıydı. Şampiyon olacak takımların aylar önceden kendini belli etmesi heyacanı epey düşürdü.



Futbol klişeleri arasında ‘Maç 90 dakikadır’ sözü önemli bir yer tutar. Hiçbir takım hakem bitiş düdüğünü çalmadan sevinmez. Ancak bu klişe Türkiye ve Avrupa liglerinde geçerliliğini yitirdi. Bugün şampiyonluk sevinci yaşayan kulüplerin tamamı daha ligin ilk devresinde âdeta yolun sonuna gelmişti. Devreye lider giren takımlar sezon sonunda mutlu sona ulaşırken, ‘Acaba sürpriz olur mu?’ beklentisi gerçekleşmedi. Spor Toto Süper Ligi’ni ilk devre lider bitiren Galatasaray, son maça iki hafta kala şampiyonluğunu ilan etti. Neredeyse sezon boyunca (30 hafta) liderlik koltuğundan inmeyen Sarı Kırmızılı takım, 32’nci hafta evinde oynadığı Sivasspor maçını 4-2 kazandı. Elbette Cimbom’un erken şampiyonluğundaki ikinci etken, ezeli rakibi Fenerbahçe’nin aynı hafta İstanbul Büyükşehir Belediyespor’a 2 farklı skorla yenilmesiydi. Neticede Galatasaray 19’uncu şampiyonluk heyecanını erken yaşamış oldu. Benzer durum Avrupa’da da yaşandı; İngiltere’de Manchester United, İspanya’da Barcelona, İtalya’da Juventus, Almanya’da Bayern Münih devreyi rakiplerine puan farkı atarak kapatmıştı.



http://www.zamanfransa.com/haber/spor/ligue-1-nihayet-normale-dondu.html

Necmettin Nursacan: "Örnek insan olalım"

Necmettin Nursacan:


Valenton Yunus Emre Camii geçtiğimiz hafta sonu Kutlu Doğum programı düzenlendi. Programın açılış konuşmasını yapan Dernek Başkanı Murat Çetinkaya, böylesine kıymetli bir vesile ile bir araya gelmekten dolayı duyduğu mutluluğu dile getirerek cami cemaatine ve dernek üyelerine katılımlarından ve katkılarından dolayı teşekkür etti.




Yunus Emre Camii imam hatibi Halil Kutlu’nun Kur’an-ı Kerim tilavetinin kalplere huzur verdiği programa, Türkiye’den Necmettin Nursacan davetliydi. Avrupa’da ya da diğer yabancı ülkelerde İslam’ı yaşamanın çok zor olduğundan bahseden Nursacan, “Özellikle sizler Fransa’nın göbeğinde, Paris’te yaşıyorsunuz. Bu kadar günaha müsait bir yerde insanın dinini yaşamaya çalışması daha zor, ancak mükâfatı da muhakkak ki daha fazla olacaktır. Özellikle gençlerimize ve çocuklarımıza sahip çıkmalıyız. Her türlü dini bilgiyi bu camii ve derneklerimiz ile vermeye çalışmalıyız. Burada yaşayan Türklerin ve diğer Müslümanların örnek bir Müslüman modeli ortaya koymaları gerekiyor. Müslüman dendiğinde; ticaret ahlakının düzgün olmasından tutun, yalandan, riyadan uzak ve hakkıyla dinini yaşayan tüm insanlar akla gelir. Yani Hz. Peygamberimiz gibi ahlaklı yaşamalıyız. En azından buna gayret etmeliyiz. Ancak bu şekilde dinimizi temsil edebilir ve buradaki Fransızlara İslam’ı sevdirebiliriz. Aksi takdirde onlardan bir farkımız olmaz. Özellikle hanım kardeşlerimiz çocukların yetiştirilmesinde azami hassasiyet göstersinler, evlerine kapanmasınlar dernek faaliyetlerinde, kermeslerde aktif işler yapsınlar." dedi.


Programa katılan OECD Türkiye Daimi Temsilcisi Büyükelçi Kadri Ecvet Tezcan da birlik ve beraberliğin önemine vurgu yaparak “Fransa’da her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var, birileri aramızı açmaya çalışıyor, artık bu oyunlara gelmeyelim” şeklinde konuştu.


Paris Din Hizmetleri Ataşesi Gençağa Sayan ise "Böyle günlerde camileri doldurmak ve azami derecede faydalanmak lazım. Özellikle içinde bulunduğumuz üç ayların çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor, yoksa geçen aylar da, yıllar da geri gelmiyor.” dedi.




http://www.zamanfransa.com/haber/toplum/necmettin-nursacan-ornek-insan-olalim.html

UEFA Başkanı bile şike kararına karışamaz

UEFA Başkanı bile şike kararına karışamaz


UEFA Asbaşkanı Şenes Erzik, şike konusunda önemli açıklamalarda bulundu. TRT Türk’te katıldığı Küresel Bakış adlı programda konuşan Erzik, UEFA’nın şike kararı için disiplin kurullarından gelen kararlara müdahale edemeyeceğini söyledi.




UEFA İcra Kurulu Avrupa Delegasyonu’nda 4 yıllık yeni dönemde de görev alacak olan Erzik, şöyle konuştu: “Şikede zamanaşımı konusu zaten disiplin talimatında yer alan bir konuydu. Son yıllarda uygulamaya soktuğumuz 6 disiplin müfettişi çeşitli konularda incelemeler yaparlar. UEFA’nın başkanı dahil olmak üzere hiç kimse bu kurullara müdahale edemez. Çalışmalara da müdahale edemez.”


Sadece kendilerine gelen kararların değerlendirildiğini vurgulayan UEFA Asbaşkanı, “Alınan karar sadece Türkiye için değil, bütün 54 federasyon için geçerlidir. Alınan kararlarda Tahkim ve CAS’a gitmek her kulübün, federasyonun ve kişilerin hakkıdır. Alınan kararlar, bağımsız kurulların işidir.” ifadelerini kullandı. Hatırlanacağı gibi UEFA hafta içinde şikede zamanaşımını kaldırdığını ve tespit edilmesi durumunda eskiye dönük şike olaylarında da karar verileceğini duyurmuştu. Ayrıca şike ile ilgili alınan kararda, artık zamanaşımı olmayacak. Şikenin hangi tarihte yapıldığına bakılmaksızın tespit edildiği anda gerekli cezaların verileceği belirtilmişti.



http://www.zamanfransa.com/haber/spor/uefa-baskani-bile-sika-kararina-karisamaz.html

'Ünal Aysal, işleyen çarkı durdurdu'

'Ünal Aysal, işleyen çarkı durdurdu'


Galatasaray İkinci Başkanı Ali Dürüst, tüzük gereği formalita icabı istifa ettiğini söyleyen Galatasaray Başkanı Ünal Aysal'a tepki gösterdi. Dürüst, Ünsal'ın işleyen çarkı durdurduğunu kaydetti.




Galatasaray’ın kazandığı üst üste iki şampiyonlukta büyük emeği bulunan İkinci Başkan Ali Dürüst, Başkan Ünal Aysal’ın işleyen çarkı durdurduğunu söyledi. İki sezon boyunca yönetim ile teknik heyet arasında ‘arabulucu’ görevini başarıyla yerine getiren deneyimli yönetici, “Bu çark yeniden nasıl çalışır, başkanın düşünceleri nelerdir, kendisine sormak lazım.” dedi.



Galatasaray’da Başkan Ünal Aysal’ın, yeterli çoğunluk sağlanırsa 15, sağlanamazsa 22 Haziran için aldığı olağanüstü seçimli genel kurul kararı, camia içinde olumlu karşılanmadı. İki yıl önce tarihinin en kötü döneminden kurtulup üst üste iki şampiyonlukla yabancı yıldızların bile oynamak için can attığı cazibe merkezi haline gelen Sarı-Kırmızılı ekipte, teknik heyet ve yönetim arasında üstlendiği ‘arabulucu’ görevini layıkıyla yerine getiren İkinci Başkan Ali Dürüst, sitemkâr konuştu.



Sahada başarı üstüne başarı gelirken, ekonomik açıdan da işler iyi giderken Aysal’ın neden böyle bir karar aldığına hâlâ akıl sır erdiremediğini belirten Dürüst, “Sayın başkan ne düşündü, planları neydi de böyle bir karar aldı, kendisine sormak lazım. Bana sorarsanız, işleyen çarkı durdurdu. Bu çark yeniden nasıl çalışır, başkanın düşünceleri nelerdir ben de bilmiyorum. Umarım yeni dönemde de Galatasaray’ın büyüme hızı sekteye uğramaz.” dedi.



Böyle bir operasyon için işlerin çok kötü gitmesi gerektiğini belirten tecrübeli yönetici, “Başkanın kafasındaki modeli çözemedim. Ben görev sürem boyunca işimi en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Yönetim ve teknik heyet arasındaki kurulan sıcak bağda payım varsa, kendimi camiama hizmet etmiş sayarım. Aysal’a karşı aday olmayı düşünmüyorum. Başkanın, yeni yönetim kurulu listesinde de yer almak istemiyorum. Ben süremi başarılı şekilde tamamlayıp bayrağı devretmek amacındayım.” ifadelerini kullandı.



Yaptığı açıklamalarla kırgın ve üzgün olduğu belli olan deneyimli isim, “Bizde küslük olmaz. Bizler genel kurul üyelerimizin takdiriyle gelir, hizmet eder gideriz. Ben de tüzüğümüz gereği, kulübümüze seçime kadar başkanlık edeceğim. Görev süremizi tamamlayınca da bu işi yeni arkadaşlara devredeceğim.” şeklinde konuştu.





Camianın erken seçime nasıl baktığı konusunda ise Ali Dürüst, “Bunun takdirini onlara sormak lazım. Biz görevimizi yaptığımıza inanıyoruz. Kongre tarihine kadar da işlerimizi aksatmadan sağlıklı şekilde yürüteceğiz. Kurumumuzun temelleri sağlamdır. Biz seçim olmayacakmış gibi görevimizin başındayız. Toplantılarımız gerçekleştirilecek, transfer çalışmalarımız devam edecek. Ancak tekrar söylüyorum. Çalışan bir çark vardı, durdurulup yeniden çalıştırılmak isteniyor. Nasıl netice verir bekleyip göreceğiz. Umarım, her şey Galatasaray için iyi olur.” diye konuştu.



http://www.zamanfransa.com/haber/spor/unal-aysal-isleyen-carki-durdurdu.html

Evde tarzını arayanlara ipuçları

Evde tarzını arayanlara ipuçları

Ev dekorasyonunda parkeden halıya, mobilyadan boyaya kadar her detay ayrı bir özen ister. Yeni ev kuran ya da evini taşıyanlara stil sahibi dekorasyon önerileri…


Yeni evlenen ya da ev taşıyanların kafalarını kurcalar durur “Evi nasıl döşesem?” sorusu. Klasik mi modern mi? Ya duvarlar? Tabii parkeyi de unutmamak gerek… İç mimar Hande Tözün’den evinizde konfor ve estetiği birleştirerek kendi tarzını oluşturmanın püf noktaları…

Hayalimdeki ev panosu: Evinizi ilk kez kurarken ya da var olan evde değişiklikler yaparken karar vermek için acele etmeyin. Evdeki düzenlemeleri ister kendiniz yapın ister bir iç mimarla çalışın ama beğendiğiniz parçaların birbiriyle uyum sağlayacağından emin olmak için hayalinizdeki evde bulunmasını istediğiniz her şeyi bir mantar panoda toplamaya başlayın. Gazete ve dergilerden kestiğiniz fotoğrafları, mağazadan aldığınız broşürleri bu panoda birleştirebilirsiniz. Panonuzu düzenlemeye başladıkça hangi ürünlerin gerçekten işinize yarayacağına, hangilerinin gereksiz olduğuna daha kolay karar verecek ve kendi tarzınızı oluşturabileceksiniz.

İhtiyaçlarınızı göz ardı etmeyin: Evinizde değişiklik yaparken evin büyüklüğü, evde kaç kişinin yaşayacağı, gün ışığı alıp almadığı, ısınma-serinleme çözümleri ve hayat tarzınız gibi unsurları dikkate alarak dekorasyonu şekillendirmek önemli.

Küçük evler için İskandinav tarzı: Küçük alanlar için mobilya seçiminde işlevsellik en önemli unsur. Tıpkı İskandinav ülkelerindeki gibi sade, yalın çizgiler ve işlevsel mobilyalar küçük evler için uygun. Küçük bir eviniz varsa katlanabilir mobilyalar, masanızı sandalyenizi işiniz bittiğinde ortadan kaldırmanıza imkan verir. Çok desenli ve renkli objeler, küçük alanlarda tam bir kaos oluşturacağından kaçınmakta fayda var. Pastel renklerle aydınlık alanlar oluşturmak evi daha ferah gösterecektir. Küçük salonu büyütmek ve daha pratik hale getirmek için açık mutfak tercih edilebilir.

Büyük evlerin klasiği : Geniş alanlarda klasik tarzdan hoşlananlar için görkemli mobilyalar veya modern çizgiler taşıyan yalın tasarımlar tercih edilebilir. Geometrik desenli geniş parçalar da yine büyük evler için uygun. Salonunuz genişse dekoratif paravanlar kullanarak iki ayrı bölüm olarak değerlendirebilirsiniz. Ya da bir duvar ile ayırarak çalışma odası olarak kullanmak da mümkün.

Mobilyaları seçerken : Eski bir koltuğu biraz hayal gücü ve şık kumaş seçimleriyle evin en dikkat çeken parçası haline getirebilirsiniz. Yeni bir koltuk alırken kullanacağınız odanın genişliğine uyumlu seçimler yapın. Kolay temizlenebilir ve sağlam olması ve evin stiliyle uyumu diğer önemli noktalar. Geçmiş yıllarda çok kullanılan kahve tonlarının yerini artık gri tonlarının aldığını da söyleyebiliriz. Gri rengi, kırmızı, pembe, mavi, sarı gibi canlı tonlarla kombine edilebildiğinden tercih edilebilir.

Çocuklu evler: Yeni ev kuran çiftler yakın zamanda çocuk planlıyorlarsa evdeki mobilyalardan dekoratif öğelerin seçimine kadar tüm düzenlemelerde bunu dikkate almaları kazaları önler. Minik bir çocuğun koşuşturduğu evde sivri köşeli mobilyalar, kayan halılar, kapaksız prizler hayli tehlikeli olabilir. Çocuğunuz biraz büyüyene kadar bayıldığınız kristal vazolardan, seramik süslemelerden uzak durmanızda fayda var.

Ekonomik bir değişim için duvarları renklendirin: Düşük maliyetli ve pratik bir değişim istiyorsanız duvarlarınızı boyatarak üzerine desenli duvar kâğıdı kaplayabilirsiniz. Modern dekore edilmiş evlerde yapışkanlı kâğıtlar (sticker) kullanmak da bir alternatif. Şehir tasvirleri, kedi figürleri ya da çiçekli stickerları duvara veya kapılara uygulayarak evin havasını değiştirmek mümkün.

Yenilik ayak altında: Halılar gibi laminat parkelerde de alternatif çok. Eskiden sadece ağaç parke desenli olanlar kullanılırdı. Şimdi taşlı hatta kot görünümlüleri bile var. Klasik dekore evler için deri görünümlü laminat parke çok şık seçenek.

http://www.zamanfransa.com/haber/guendem/aile-saglik/evde-tarzini-arayanlara-ipuclari.html

Baharda önemli kararlarınızı erteleyin!

Baharda önemli kararlarınızı erteleyin!

Uzmanlar, birkaç saat içerisinde hem güneşi hem de yağmurun görüldüğü bahar aylarında ayrılık, evlilik ve iş değişikliği gibi önemli kararların alınmaması konusunda uyarıyor.


İnsan psikolojisini olumsuz yönde etkileyen değişken bahar havalarının sağlıklı düşünmeyi engellediğini belirten Medical Park Bahçelievler Hastanesi'nden İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Engin Türkmen, baharın evlilik, ayrılık ve iş değişikliği gibi önemli kararlar için uygun bir mevsim olmadığını söylüyor. "Bir anda güneş arkasından yağmur ve bulutlu bir havayı aynı gün içerisinde gördüğümüz bu aylarda önemli kararlar almayın. İşten ayrılmayı düşünüyorsanız, ayrılık ve evlilik için karar dönemindeyseniz doğru karar verdiğinizden emin olmadan harekete geçmeyin." diyen Türkmen, bunun nedenini şöyle açıklıyor: "Bir gün güneşli dingin diğer gün yağmurlu ve rüzgarlı günleri sık yaşadığımız bahar havası sadece vücudumuzu değil psikolojimizi de etkiliyor. Atmosferde yaşanan basınç ve iyon değişikliklerinin beyin dalgalarımızı etkileyerek ruh halimizde gel gitlere neden olduğu kanıtlanmıştır. Havada negatif iyonların artışı kişilerde depresyon, durgunluğa neden olabiliyor. Özellikle geçmişinde depresyon ve bipolar bozukluğu olanlar daha fazla etkileniyor. Güneşli havalarda ise havadaki pozitif iyonlar kişiye neşe, heyecan verir. Ruh halinizdeki bu değişiklikler doğru karar vermemizi engelleyebilir. Mümkünse bu dönemde önemli kararlar almayın. İşten ayrılacaksanız, evlilik ve ayrılık kararı alacaksanız iyi düşünün."

Vücudun normal ısısının 37.5 derece olduğunu kaydeden Türkmen, "Vücudumuzun içindeki biyokimyasal reaksiyonlar metabolizma hızı, bütün enzimatik reaksiyonlar bu optimal ısıda gerçekleşir. Beynimizin ortasında hipotalamus denilen merkezde, vücut ısısını ayarlayan termoregülatör vardır. Bir nevi termostat gibi düşünebiliriz. Dışarıdaki ısı ne olursa olsun, vücut ısısını ayarlayan merkez, dışarıdaki ısıyı bir termostat gibi algılayarak vücut ısınızı artırıp ve azaltarak optimal düzey olan 37.5 derecede tutmaya çalışır. Ancak ani sıcaklık düşüşleri ve yükselişlerinde bu merkez zorlanır ve destek isteyebilir. Dışarıdaki ısı çok fazla ise bu merkez öncelikle böbreklere, deriye sonra akciğerlere uyarılar gönderir. Deri, dışarıdaki ısı çok sıcak ise ateş yükselmesin diye terler. Terleyerek vücut ısısını dengede tutar. Böbrekler ise fazla idrar yapmayarak, vücutta su tutar, akciğerler de bu suyu solunumla buhar yapıp dışarıya atar bu şekilde vücut ısısı dengede kalır. Soğuk havalarda ise vücut ısısını dengelemek için termoregülatör merkez enerjiye ihtiyaç duyar. Gıdalardan aldığı enerjiyle ısıyı korumaya çalışır. Ancak 7 - 10 derecelik ani ısı düşüş ve artışlarında beynimizdeki termoregülatör merkez zorlanır. Vücut ısısını bu dönemlerde korumak için iyi beslenmek ve doğru giyinmek gerekir." ifadelerini kullanıyor.

BAHAR YAĞMURU HASTA EDİYOR

Baharda meteorolojiyi takip ederek giyinmenin faydalı olduğunu ifaden eden Türkmen, "Çantanızdan şemsiyenizi eksik etmeyin. Havalar henüz yağmurun vücudumuza verdiği zararı engelleyecek kadar sıcak değil. Bahar yağmurunda ıslanmak ardından rüzgar çarpması, vücut ısısının düşmesine neden olur. Bağışıklık sistemi düşer ve enfeksiyona açık bir hale gelir. Nezle virüsleri bu havaları sever. Vücut ısısı düşük, bağışıklık sistemi zayıfsa ve yeterli savunma mekanizması yoksa solunum yolu enfeksiyonları, sinüzit, bronşit, zatürre, kas ağrıları ve ishal gibi şikayetler sık yaşanır." diyor.

Bahar aylarında kahvaltının önemli olduğunu vurgulayan Türkmen, şu uyarılarda bulunuyor: "Özellikle bu havalarda düzenli kahvaltı şart. Kahvaltı kültürü edinmek çok önemli. Sabah bir kahve içip işe gidenlerde kalp çarpıntısı, gastrit ve stres kaçınılmaz oluyor. Mutlaka evden çıkmadan en azından bir dilim ekmek, bal, bir bardak çayla da olsa kahvaltı edilmeli. Kahvaltı, vücudun bağışıklık sistemi için büyük önem taşıyor. Bunun yanı sıra yeterli miktarda sıvı çok önemli. Günde 2 -3 litre su tüketilmeli. Çok sıcaklarda vücut hararetini düşürmek için su içmek lazım. Ayran ve soda gibi soğuk içecekler de tercih edilebilir. Sıcak havalarda vücut sodyum ve potasyum kaybeder terleme yoluyla. Sodyum ve potasyum ihtiyacı için tuzlu ayran veya maden suyu içilebilir.Bağışıklık sistemimizin doğru çalışabilmesi için bol sebze ve meyve, sodyum, potasyumun yanı sıra B12, H vitamini, çinko ve magnezyum almak lazım. Domateste bulunan selenyum ve likopen bir anti kanserojen ve bağışıklık sistemini koruyan maddelerdir. Kanserleşmeye yakın hücreleri yakalar ve öldürür. Turp, karpuz, kırmızıbiber de bağışıklık sistemi ve kalp için önemli sebzelerdir."

POTASYUM VE SODYUM KAYBINA DİKKAT!

"Bu mevsimde özellikle yaşlılar, gebeler, çocuklar ve kronik hastalığı olanların ısı kontrol merkezi daha çok zorlanır." diyen Türkmen, "Isı değişimine karşı daha hassastırlar. Kalp, tansiyon ve böbrek hastalarının özellikle beslenmelerine dikkat etmeleri gerekiyor. Yeterli miktarda sıvı alımı ve ilaçlarını daha da düzenli almaları gerekiyor. Kalp hastaları daha sık elektrolit ölçümlerini yapmalı. Bazen bu hastalarda el uyuşukluğu olabiliyor. Bu durum aşırı terlemeye bağlı sodyum ve potasyum kaybından olabilir. Kayısı, muz, üzümde potasyum oranı yüksektir. Kronik hastaların daha sık kontroller gerekir. 6 ayda bir gidiyorsa yaz başı ve yaz sonunda hekime gidip kan kontrollerini, üre ve keraitini testlerini yaptırmalılar." ifadelerini kullanıyor.

http://www.zamanfransa.com/haber/guendem/aile-saglik/baharda-onemli-kararlarinizi-erteleyin.html

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in eşi Nazmiye Demirel vefat etti

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in eşi Nazmiye Demirel vefat etti

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, eşi Nazmiye Demirel'in vefatına ilişkin, "65 senelik hayat arkadaşımdı. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Çok iyi mücadele etti ama olmadı" dedi.


Süleyman Demirel, eşinin vefatı üzerine geldiği Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesinde yaklaşık yarım saat kaldı.

Demirel, çıkışta gazetecilerin sorusu üzerine, şunları kaydetti:

"65 senelik hayat arkadaşımdı. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Çok iyi mücadele etti ama olmadı. Başkent Üniversitesi Hastanesi değerli hekimine, Üniversite Rektörüne, Tıp Fakültesi dekanına ve bütün hekimlerine, bütün sağlık personeline minnet ve şükranlarımız vardır. 4,5 sene onu ayakta tuttular, Allah kendilerinden razı olsun."

DEMİREL'İN DOKTORUNDAN AÇIKLAMA

Nazmiye Demirel'in hastalandığı 4 Aralık 2010 tarihinden itibaren tedavilerini yürüten doktoru Prof. Dr. Haldun Müderrisoğlu açıklama yaptı. Nazmiye Demirel'in kendilerine Alzheimer hastalığı ve sıvı elektrik bozukluğu nedeniyle geldiğini söyleyen Müderrisoğlu, kanındaki oksijenin azalması nedeniyle tüm çabalara rağmen saat 22.27'de hayatını kaybettiğini açıkladı.

Gazetecilerin Süleyman Demirel'in sağlık durumu ile ilgili sorusuna ise Müderrisoğlu, çok üzgün olduğunu ancak sağlık durumunun şu an iyi olduğunu ifade etti. Müderrisoğlu, Süleyman Demirel'in hastalığı sebebiyle en son bir buçuk ay önce Nazmiye Demirel ile yüz yüze görüştüğünü kaydetti.

http://www.zamanfransa.com/haber/tuerkiye/dokuzuncu-cumhurbaskani-suleyman-demirel-in-esi-nazmiye-demirel-vafat-etti.html

ABD’li senatörden gizli Suriye ziyareti

ABD’li senatörden gizli Suriye ziyareti

Cumhuriyetçi Parti'nin lider ismi John McCain'in Suriye'ye gizli bir ziyarette bulunduğu öğrenildi. Obama yönetiminden Suriye konusunda daha yapıcı adımlar talep etmesiyle bilinen McCain'in ziyareti yaklaşık 7 saat sürdü.


McCain, savaşlarda hayatını kaybeden Amerikalılar için düzenlenen 'Anma Günü'nü Gaziantep'te görevli ABD askerleri ile geçirmek için Türkiye'de bulunuyordu. Savaşın sürdüğü ülkeye Kilis üzerinden giriş yaptığı belirtilen McCain, aralarında Özgür Suriye Ordusu Komutanı Salim İdris'in de olduğu bazı muhalif liderlerle görüştü.

Ünlü senatörün ofisi tarafından da doğrulanan görüşmede muhalifler, Suriye rejimi ile savaşa devam etmeleri için ABD'den silah ve mühimmat desteği ve uçuşa yasak bölge kurulmasını talep etti.

Görüşme hakkında The Daily Beast gazetesine açıklamalarda bulunan İdris, McCain'in ziyaretinin çok önemli ve değerli olduğunu ifade etti. Suriye'nin çok kritik bir dönemden geçtiğini vurgulayan İdris, ABD yönetiminden Suriye'deki devrime silah ve mühimmat desteği verme kararı almalarını talep ettiklerini söyledi. İdris, "Tabii ki uçuşa yasak bölge istiyoruz. Ayrıca Hizbullah ile Lübnan ve Suriye'de stratejik çarpışma için de destek istedik." ifadelerini kullandı.

ABD'de Cumhuriyetçi Parti, Başkan Barack Obama'nın Suriye konusunda bir an önce etkili adımlar atmasını talep ediyor.

Geçtiğimiz aylarda Ürdün'deki Suriyeli mültecilerin kampını da ziyaret eden McCain, daha sonra yaptığı açıklamada, ABD'nin asker göndermeden Suriye'de bir güvenlik bölgesi oluşturmasını ve muhaliflere gerekli silah desteğini vermesi gerektiğini ifade etmişti.

http://www.zamanfransa.com/haber/dunya/abd-li-senatorden-gizli-suriye-ziyareti.html