30 Haziran 2014 Pazartesi

Fransa'da Almanya maçı öncesi Cezayir bayrağına yasak geldi

Fransa'da Almanya maçı öncesi Cezayir bayrağına yasak geldi


Fransa'nın göçmen nüfusunun yoğun olarak yaşadığı tatil şehri Nice'de, Dünya Kupası boyunca yabancı ülkelere ait bayrakların gösterişli kullanımı yasaklandı.




Nice Belediyesi tarafından, Cezayir'in Almanya ile yapacağı Dünya Kupası İkinci Tur Karşılaşması öncesi alınan kararın 13 Temmuz 2014 tarihine kadar yürürlükte kalacağı belirtildi.


Konuyla ilgili konuşan, Nice'in merkez sağ Halk Hareketi Birliği (UMP) partili Belediye Başkanı Christan Estrosi, kararın kamu düzenini korumak amacıyla alındığını söyledi. Estrosi, Cezayir'in ikinci tura çıktığı maç sonrası Paris, Lyon ve Lille başta olmak üzere Fransa genelinde olaylar çıktığını hatırlatarak, Nice'de muhtemel olayların önüne geçmek, kamu düzeni ve huzurunu korumak istediklerini savundu.


Dünya Kupası'nın başından beri kamu huzurunu bozan çekilmez davranışlarla karşı karşıya olduklarını vurgulayan Estrosi, "Biz bu aşırılıkları kabul edemeyiz. Bunlar devlet otoritesinin kaybına örnektir." ifadelerini kullandı. Christian Estrosi, yasak kararını güvenlik kuvvetlerine olayları sonlandırmak içik gerekli yasal hakkı vermek amacıyla aldığının da altını çizdi.


Kararda, "Yabancı ülkelere ait bayrakların gösterişli kullanımı, Dünya Kupası'nın sona ereceği 13 Temmuz'a kadar, Nice şehir merkezinde akşam 18'den sabah 4'e kadar yasaklanmıştır." ifadelerine yer verildi.


Geçtiğimiz hafta, Cezayir'in Rusya ile berabere kalarak ikinci tura çıktığı karşılaşma sonrası Fransa genelinde olalar çıkmış, 74 kişi gözaltına alınmıştı. Fransa'da büyük tartışmalara neden olan olaylarla ilgili Başbakan Manuel Valls 'kabul edilemez' vurgusunda bulunmuş, İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve da olayların tekrar yaşanmaması için gerekli önlemleri alacaklarını belirtmişti.



http://ift.tt/1iNa5gx

Fransa, Cezayir milli maçı sebebiyle alarmda

Fransa, Cezayir milli maçı sebebiyle alarmda


Cezayir'in Dünya Kupası ikinci tur maçında Almanya ile karşılaşacak olması Fransız polisini harekete geçirdi.




Fransa İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada bu gece 25 bin polisin Cezayir-Almanya karşılaşması sonrası yaşanması muhtemel olayları önlemek için görevlendirildiği aktarıldı. Ayrıca, Fransa ile Nijerya arasında oynanacak ikinci tur mücadelesinin de bugüne denk gelmesi sebebiyle polisin alarmda olduğu belirtildi.


Fransa Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Harlem Desir de güvenlik önlemlerinin artırıldığına dikkat çekerek, Kuzey Afrika takımının kazanması durumunda Cezayir taraftarlarını sakin olmaya davet etti. Desir yaptığı açıklamada, "Zaferi kutlarken huzuru bozmamalısınız." ifadelerini kullandı. Desir, Cezayir taraftarlarına da çağrıda bulunarak, "Taşkınlık yapmak isteyenlere izin vermeyin." dedi.


Geçtiğimiz hafta, Cezayir'in Rusya ile berabere kalarak ikinci tura çıktığı karşılaşma sonrası Fransa genelinde onlarca araba yakılmış, polis araçlarına taşlı saldırı gerçekleştirilmiş ve yağma olayları yaşanmıştı. Çıkan olaylarda 74 kişi gözaltına alınırken, Fransa İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve, Fransa genelinde kamu düzenini bozanlara taviz vermeyeceklerini vurgulamıştı.



http://ift.tt/1x5ba6f

Sarkozy'nin avukatı ve Yargıtay savcılarına 'köstebek' gözaltısı

Sarkozy'nin avukatı ve Yargıtay savcılarına 'köstebek' gözaltısı


Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'ye, yargılandığı Bettancourt davasıyla ilgili bilgi sızdırıldığı iddiaları sonrası başlatılan soruşturmada, eski cumhurbaşkanının avukatı Thierry Herzog ve iki Yargıtay yüksek savcısı gözaltına alındı.




Yolsuzluk ve vergi suçlarına karşı mücadele merkezinin adli kolluk güçleri tarafından gerçekleştirilen operasyonda, Herzog'un yanı sıra telefon dinlemelerine takılan Yargıtay savcıları Gilbert Azibert ve Patrick Sassoust da gözaltına alındı.


Le Monde gazetesi, hakimler Patricia Simon ve Claire Thepaut tarafından yürütülen soruşturmada, Yargıtay savcıları ve Sarkozy'nin avukatının soruşturmayı etkilemek ve soruşturmanın gizliliğinin ihlal etmekle suçlandıklarını yazdı. Ayrıca Nicolas Sarkozy'nin kendisinin de birkaç gün içinde soruşturmanın yürütüldüğü merkeze gelerek ifade verebileceği iddia edildi.


Soruşturma, Libya'nın devrik lideri Muammer Kaddafi'den yasa dışı seçim yardımı aldığı iddia iddiaları sonrası Sarkozy'nin Nisan 2013'ten beri mahkeme kararıyla dinlemeye alınmasıyla ortaya çıkmıştı. Sarkozy'nin 26 Şubat'ta avukatı Thierry Herzog ile yaptığı konuşmada, kendisinin de yargılandığı Bettancourt davasıyla ilgili Yargıtay Savcısı Gilbert Azibert'ten usulsüz bilgi aldığı iddia edilmişti. Konuşmada, Herzog'un, emekliliği yaklaşan Azibert'in, Monaco'da devlet danışmanlığı görevinde mutlu olacağını eski cumhurbaşkanıyla paylaştığı belirtiliyor.



http://ift.tt/1z1XI4X

Söyle kimin “Olcan”?

Söyle kimin “Olcan”?


Brezilya’da Dünya Kupası heyecanı yaşanırken Türkiye’de ise transfer heyecanı yaşanıyor. Geçen yıl ortaya koyduğu performans ile göz dolduran Trabzonsporlu Olcan Adın Galatasaray ve Beşiktaş’ın kıskancında yer alıyor.




Spor Toto Süper Ligi’nde gelecek sezon için kadrolarını güçlendirmek isteyen takımların hedefinde yabancı oyuncu sınırlaması yüzünden Türk oyuncular var. Geçtiğimiz sezon Trabzonspor formasıyla müthiş bir performansa imza atan Olcan Adın ise transfer listesinin en tepesinde yer alıyor.


Tranbzonsor ile Haziran 2015’e kadar sözleşmesi olan yıldız futbolcu bu yaz döneminde takımdan ayrılmaya sıcak bakıyor. Kendisine gelen tekliflerden dolayı memnun olan yıldız oyuncu “beni Beşiktaş istiyor ben oraya gitmek istiyorum” diyerek birkez daha yönetime kararını ilettiği gelen haberler arasında. Galatasaray ve Beşiktaş’ın ciddi teklifler götürdüğü oyuncu için son sözü ise Trabzonspor yönetimi söylecek. Başlarda Olcan’ı satmayacaklarını dile getiren bordo mavili yönetim yıldız oyuncunun ayrılmaya sıcak bakması ve sözleşmesinin de gelecek yıl sona erecek olmasını göz önüne alarak gelen teklifleri değerlendirmeye başladı. 2012 yılında Gaziantepspor’dan 3 buçuk miyon euroya transfer ettikleri yıldız oyuncu için yaklaşık 6 milyon euro talep eden bordo mavili yönetim Galatasaray ve Beşiktaş’dan takas artı para tekliflerine pek sıcak bakmıyor. Olcan’dan gelecek nakit para ile forvet hattına dünya çapında bir yıldızı kadrosuna katmayı düşünen Trabzonspor’un birkaç hafta için nihayi kararını vermesi bekleniyor.


Olcan’nın geçen yıl performansı

Trabzonspor’un ligi dördüncü sırada bitirmesinde büyük pay sahibi olan Olcan Adın geçtiğimiz sezon kariyerindeki en gollü sezonunu yaşadı. Geçtiğimiz sezon Spor Toto Süper Ligi’nde 33 maça çıkan 29 yaşındaki oyuncu 10 gol 9 asistlik bir performans sergiledi. Ligde oynadığı 33 maçın tamamında ilk onbirde çıkan yıldız oyuncu 2961 dakika sahada kalarak geçtiğimiz sezon bordo mavili takımda en çok sahada kalan oyuncu oyuncu oldu. Avrupa Ligin’de de 14 maça çıkan Olcan Adın 5 gol kayd etti. Bu sezon bordo mavili formayla toplamda 48 maça çıkarak en çok forma giyen oyuncu olan Olcan aynı zamanda Paulo Henrique’den sonra 15 gol ve 15 asist ile takımın en skorer ismi oldu.


Olcan Adın kimdir

Özellikle geçen yıl Trabzonspor forması altında segilediği müthiş performas ile tekrardan milli takıma kadar yükselen Olcan adın futbola bu yıl tekrardan Süper Lig'e Balıkesirspor’da başladı. Balıkesirspor’dan sonra kısa bir süreliğine Kartalspor tecrubesi yaşayan milli yıldız buradan büyük umutlarla Fenerbahçe’ye transfer oldu. 2003 yılında transfer olduğu Fenerbahçe’de pek istenileni veremeyen Olcan Adın sarı lacivertli forma altında sadece 6 maça çıkarken 1 gol kaydedebildi. Sarı lacivertli kulüp bünyesi altında farklı takımlarda kiralık olarak forma giyen Olcan 2008 yılında ise Fenerbahçe ile bağlarını tamamile kopararak adeta yeniden doğacağı Gaziantepspor’a transfer oldu. Gaziantepspor’da geçirdiği ilk sezonda istediği performansı ortaya koyamasa da adeta bir patlama yaşayarak yeniden dört büyüklerin hedefine girdi. 2012 yılında 3 buçuk milyon euroya Trabzonspor’un yolunu tutan Olcan kariyerinin en başarılı yıllarını bordo mavili forma altında geçirdi.



http://ift.tt/1k5AMaQ

Yargıtay'dan özel kurumlarda başörtüsü yasağına yeşil ışık

Yargıtay'dan özel kurumlarda başörtüsü yasağına yeşil ışık


Yargıtay, 5 yıldır devam eden Baby Loup davasında son kararını verdi. Kreşi haklı bulan mahkeme, Fatıma Afif'in görevini suistimal ettiğine hükmetti. Kararı eleştiren Afif'in avukatı Claire Waquet ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuracaklarını açıkladı.




Fransa'da Yargıtay, 2008 yılında başörtüsü taktığı gerekçesiyle çalıştığı kreşten atılan Fatıma Afif davasında son kararı verdi.


Mahkeme davada, Fatıma Afif'in görevini suistimal ettiğine hükmederek Afif'i işten çıkaran kreş Baby Loup'yu haklı buldu. Bu karar, Fransa'da laiklik tartışmalarının sembolü haline gelen dava ile ilgili Fransa iç hukuk yollarının da sonu anlamına geliyor. AFP'ye konuşan Yargıtay kaynakları da bu kararla özel kurumların, çalışanlarının hangi şartlar altında dini inançlarını kısıtlayabileceğinin de karara bağlandığını vurguladı.


Fatıma Afif'in avukatı Claire Waquet, Yargıtay'ın kararının Fransa iç hukuk yollarının sonu anlamına geldiğini belirterek davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıyacaklarını açıkladı. Kararı eleştiren Waquet, müvekkilinin işten çıkarılmasının onuruna bir hakaret olduğunun altını çizdi. Kreşin avukatı Richard Malka ise Yargıtay'ın kararının cumhuriyet ve birlikte yaşam için iyi bir durum oluşturduğunu savundu.


2008 yılında meydana gelen olayda doğum iznine ayrılan Fatıma Afif dönüşte kreş yönetimi tarafından başörtüsünü çıkarması yönünde uyarılmış, bu karara uymayan Afif daha sonra işten çıkarılmıştı.


Kararı mahkemeye taşıyan Afif'i, Mantes-la Jolie İş Mahkemesi ve Versailles Temyiz Mahkemesi haksız bulmuştu. Daha sonra Yargıtay 19 Mart 2013 tarihinde her iki mahkemenin verdiği kararı iptal ederek özel kurumlarda dini inancından dolayı kimseye ayrım yapılamayacağına hükmetmişti. Yargıtay, laiklik ilkesinin de kamu hizmeti gerçekleştirmeyen özel işyerlerinde uygulanamayacağına dikkat çekmişti. Yargıtay'ın kararı Fransa'da başta dönemin İçişleri Bakanı ve şimdiki Başbakan Manuel Valls tarafından set şekilde eleştirilmiş, gerekirse laiklikle ilgili yasanın değiştirilebileceği vurgulanmıştı.


Son olarak ise Kasım 2013 tarhinde Paris İstinaf Mahkemesi, Yargıtay'ın kararına direnerek, başörtüsü taktığı için Fatma Afif'i işten çıkaran kreş lehine görüş belirtmişti. Mahkeme, kreş çalışanlarının dini inançlarını işine yansıtamayacağı kararına varmıştı.



http://ift.tt/1x4vAwa

Çocuklarda tuvalet eğitiminin ilk şartı

Çocuklarda tuvalet eğitiminin ilk şartı


Çocukların her şeyi oyun olarak gördükleri bir dönemde onlara tuvalet alışkanlığı kazandırmaya çalışmak aileler için oldukça zor oluyor. Bu nedenle hem çocuğun hem de annenin hazır olduğu zaman eğitime başlamak önemli. Uzmanlar, tuvalet eğitimi için en uygun zamanın 24'ncü-36'ncı aylar arası olduğunu söylüyor.




Tuvalet eğitimine ne zaman başlanması gerektiğine dair ailelere tavsiyelerde bulunan Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nden Psikolog Hilal Arslan, "Tuvalet eğitimi için en uygun dönem 24-36 aylar arasıdır. Daha erken dönemde başlamak ve aşırı baskı kurarak bir an önce çocuğun temiz kalmasını sağlamaya çalışmak, hem fizyolojik olarak yapamayacağı bir şeyi yapmasını istemek hem de ilerde gelişebilecek bazı ruhsal sorunların başlamasına neden olmak demektir. Benzer şekilde hiç eğitim vermemeye çalışmak, zamanı gelince kendi söyler diye bırakmak da hem çocuğun tuvalet eğitiminin gecikmesine hem de ruhsal açıdan sorunlara neden olur." diye konuştu.


Tuvalet alışkanlığı kazanma konusunda çocuktan çocuğa farklılıkların görülebildiğini söyleyen Psikolog Arslan, "Gün içinde tuvaletini kontrol edebilmek, gece kontrol edebilmekten daha önce gerçekleşir. Tuvalet eğitiminin tamamlanma süresi ise çocuktan çocuğa değişir. Çocuğun yapacağı işi başarmasını kolaylaştırmanız önemlidir çünkü sık sık başarısızlığa uğradığını düşünen çocuk denemekten vazgeçebilir. Başardığında sevinci fazla abartmadan göstermek, tuvalet alışkanlığı konusunda bir yanlış yaptığında üzerinde durmayıp onu azarlamamak eğitim sürecinin püf noktasıdır. Bunun yanı sıra tuvalet eğitiminin zamanında olması 3 yaşın toplumsallaşma ve kreşe başlama yaşı olması yönüyle önemlidir. Çünkü diğer çocukların yanında bezli olmak, çiş ve kaka kontrolünü sağlayamamak çocuğu rahatsız edebilir. Gece altını ıslatma ise daha uzun sürebilir ve 5 yaşına kadar devam edebilir." dedi.


Tuvalet alışkanlığı kazanılması sürecinde anne-babaya büyük görev düştüğünü belirten Arslan, "Unutulmamalıdır ki tuvalet eğitimi doğal sürecin bir parçasıdır. Bu nedenle çocuğun eğitim sürecindeki davranışlarına aşırı tepkiler vermemek gerekir. Sabır, bu dönemin anahtar sözcüğüdür. Tuvalet eğitimi sürecinde bir ebeveynin görevi; sorumluluğu tamamıyla almak değil, çocuğuna mümkün olduğunca destek olmak, yüreklendirici davranmaktır. Bu süreç tam olarak siz hazır olduğunuzda değil, siz ve çocuğunuz hazır olduğunuzda tamamlanacaktır. Eğer çocuk aşırı tepkiler veriyor ve tuvaletini yapmayı kesinlikle reddediyorsa eğitim sürecine çocuk hazır olana kadar ara vermek, aşırı ısrarcı olup bu süreci inatlaşma ile geçirmemek son derece önemlidir." ifadelerini kullandı.


Arslan, ailelere şu önerilerde bulundu:



  • Tuvalet eğitimine başlamadan önce çocuğun tuvalete veya lazımlığına alışmış olması önemlidir.

  • Çocuğunuzu iyi gözlemlemeniz ve çişini yaparken nasıl davrandığının farkında olmanız, onu uygun zamanlarda tuvalete yönlendirmeniz için uygun olacaktır. Örneğin yüzünün şekli değişebilir ya da yürürken bir anlığına durabilir. Bu tür durumlarda, onu tuvalete ya da lazımlığa yönlendirmek eğitimi başlatmak için işinize yarayacaktır.

  • Çocuklar tuvaletlerini birkaç dakikadan fazla tutamazlar, o nedenle tuvaletlerinin geldiğini söyledikten ya da siz fark ettikten sonra en hızlı şekilde tuvalete götürmek önemlidir.

  • Lazımlık, çocuğun rahatlıkla ulaşabileceği bir yerde olmalıdır.

  • Çocuk, lazımlığına eğitim sürecinden önce kıyafetleriyle oturtturularak alışması sağlanabilir.

  • Sifon sesinden korkan, tuvaleti yalnızca pis bir yer olarak tanıyan çocukların eğitim süreçleri daha zor olmaktadır. O nedenle zaman zaman çocuğun sifonla oynamasına, tuvalete girmesine aşırı tepkiler vermemek gerekir.

  • Çocuğun daha rahat hareket edebilmesi ve lazımlığa oturabilmesini kolaylaştırmak için mümkün olduğunca kendisinin çıkarabileceği türden kıyafetleri giydirmeye özen gösterilmelidir.

  • Tuvalet eğitimi verilmeye başlanıldığı zaman bez artık kullanılmamalıdır. Bez kullanmaya devam etmek eğitimi uzatacaktır.

  • Çocuğa sık sık tuvaleti olup olmadığını sormak yerine, belli aralıklarla tuvalete birlikte giderek kontrol etmek daha uygun olacaktır.

  • Tuvaletini artık bezine yapmıyor olmasını büyük ödüllerle, aşırı tepkilerle karşılamak zaman zaman altına kaçırdığında kızmak kadar yanlıştır.

  • Alkışlamak, çok önemsemek, ödüller vaat etmek, tuvalet zamanını adeta bir tören haline getirmek eğitime ve sonraki sürece zarar verecektir.

  • Çocuk lazımlığa ya da tuvalete oturduğunda onun yanında kalıp, oyalanması sağlanabilir. Onu tek başına bırakıp gitmek, oturma süresini kısaltacağı için eğitimi güçleştirir.

  • Çocuğa aferin demek için tüm görevi yerine getirebilmesi beklenmemelidir. Örneğin tuvalete yetişememiş bile olsa tuvalete gitmiş ve pantolonunu çıkarmış olması da övülmelidir.

  • Tuvalet eğitimi gelişimin doğal bir sürecidir. Çocuğu, altını ıslatmamaya alıştırma denemelerinden hiç bir sonuç elde edilemeyişi ya da çocuğun oturağa oturmamak için direnişi, bu konuda vaktin henüz erken olduğunu gösterir. Çocuğun cesaretini kaybetmemesi için annenin, kısa bir süre bu işten vazgeçmesi yerinde bir davranış olur.



http://ift.tt/1jBYE62

Oruçluyken dişiniz ağrıyorsa soğuk kompres uygulayın

Oruçluyken dişiniz ağrıyorsa soğuk kompres uygulayın


Ramazan ayında oruç tutuyorsanız ve diş ağrınız başladıysa geçici olarak bu ağrıyı hafifletebilirsiniz. Uzmanlar, oruçlu kişinin hekime gitmek şartıyla en azında geçici olarak ağrıyan diş bölgesine soğuk kompres uygulayarak diş ağrısının hafifletmenin mümkün olacağını dile getirdi.




Diş ağrısının kesin çözümünün diş hekimine gidip profesyonel yardım alıp tedavi olmayı gerektirdiğini söyleyen Dt. Selçuk Özbölük, doktora gidinceye kadar ağrıyı hafifletmede bazı doğal çözümler uygulanabildiğini anlattı. Dt. Özbölük, bu çözümlerin geçici olduğu unutulmaması gerektiğini ifade ederek, "Oruçluysanız ve dişiniz ağrıyorsa ağrıyan diş bölgesine soğuk kompres uygulaması geçici olarak ağrıyı hafifletir. Ancak mutlaka bir diş hekimine görünmek gerekir" dedi.


Dt. Selçuk Özbölük ağrıyı hafifletmede uygulanabilecek doğal çözümleri şu şekilde sıraladı:


Diş fırçalama: İlk olarak diş fırçalamayı deneyin. Fırçalama çürüğe sıkışmış ve ağrıya neden olan besinleri uzaklaştırmaya yardımcı olur. Dişlerin dişipi ile temizlenmesi ve fırçalama ağrının azalmasına neden olur. Sirkeli su ve tuzlu su gargarası diş ağrılarını kısmen uyuşturur. Dişi bakterilerden temizler şişlikleri azaltır. Dişeti ve açık diş çürüklerine dezenfektan etkisi vardır.


Ağrı kesici ve antibiyotik: Ağrıyan diş ısırdığında daha fazla ağrıya neden olursa bu iltihaplanmanın göstergesidir ve antibiyotik tedavisine başlanmalıdır. Karanfil yağı veya kuru karanfil yüzyıllardır enfeksiyonu tedavi etmede kullanılır. Diş ağrısına iyi gelen karanfil yağı anestezik ve antiseptik özelliklere sahiptir. Eugenol denilen güçlü bir madde içerir. Bakteri öldürmeye yarayan bu madde diş macunlarında da vardır. Kuru karanfil ağrıyan bölgeye konup bekletilirse o bölgeyi uyuşturarak ağrı hissini azaltır. Ayrıca antibakteriyel özelliğinden dolayı çürük dişin çevresindeki zararlı bakterilere etki eder.


Buz uygulaması: Ağrıyan diş bölgesine soğuk kompres uygulaması geçici olarak ağrıyı hafifletir. Sarımsak çürük diş üzerinde bekletilerek ağrıya neden olan bakterileri yok eder. Çörek otu uyuşturma özelliği yoktur ancak düzenli kullanıldığında ağrıya neden olan etkenlerin ortadan kalkmasını sağlar. Vücudun bağışıklık sistemini güçlendirir.


Buğday çimi suyu: diş etleri ve dişlerdeki enfeksiyonlardan koruyan doğal bir antibiyotiktir. Ağızda bakterilerin artmasını engeller ve diş ağrısını azaltır. Zerdeçal; antibakteriyel ve antiseptik özellikleri sayesinde ağrı giderme gücüne sahiptir. Su ile karıştırılıp hamur haline getirilir ve ağrıyan dişin üzerine uygulanır. Karabiber; güçlü bir antibakteriyel ve antienflamatuar özellikleri olan doğal bir antibiyotiktir. Diş ağrısının azalmasında etkilidir.



http://ift.tt/1jBYDiz

Umreye giden ziyaretçi sayısı 5.3 milyon

Umreye giden ziyaretçi sayısı 5.3 milyon


Umre için Suudi Arabistan'a giriş yapan ziyaretçi sayısının geçen hafta sonu itibariyle 5.3 milyonu bulduğu ve Ramazan'ın başlamasıyla bu sayının artmaya devam ettiği bildirildi.




Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Umre sezonu için hazırlıkların hızlandığı ve gelen ziyaretçilere ülkede bulundukları süre içerisinde sağlıklı kalabilmeleri için gerekli önleyici tedbirlerin anlatıldığı kaydedildi.


Bakanlık yetkilileri hastalıklara karşı aşı yaptırmanın önemine değinirken Umre için Mekke ve Medine'ye gelen ziyaretçilerin sağlık durumlarının ülkeden ayrıldıkları güne kadar kontrol edildiğini hatırlattı. Hac bakanlığı yetkilileri de bu sezonda solunum yolu hastalığından (MERS) etkilenen Umre ziyaretçisinin olmadığını açıkladı.



http://ift.tt/1k55DV8

Abdullah Gül: Cumhurbaşkanlığına aday olmayacağım

Abdullah Gül: Cumhurbaşkanlığına aday olmayacağım


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, cumhurbaşkanlığına aday olmayacağını net bir şekilde açıkladı.




Gazi Koşusu’nu izleyen Gül, gündeme ilişkin soruları cevapladı. “Cumhurbaşkanlığına aday olacak mısınız? Başbakanlık için de adınız geçiyor.” sorusu üzerine Gül, “Ben aday olmayacağım. Bunu aslında 30 Mart mahalli seçimlerinden önce de konuşmuştuk, Tayyip Bey ile aramızda. Kendisine de söylemiştim. 28 Ağustos’ta görev sürem bitiyor.” dedi. Başbakanlık için adının geçtiği hatırlatılan Gül, “Onlar sonra kendi aramızda konuşacağımız şeyler.” cevabını verdi. “Başbakanın cumhurbaşkanlığı adaylığı?” ile ilgili soruyu ise, “Ben bu kadar söylemiş olayım. Onları artık önümüzdeki günlerde göreceğiz.” diyerek geçiştirdi. Erdoğan ile yapacakları (dün akşam yaptıkları) görüşme hatırlatılan Gül, “İstişare edeceğiz.” cevabını verdi. Başbakanlık için teklif gelirse tavrının ne olacağı sorusunu ise, “Sonra görüşeceğimiz konular.” diyerek cevapladı.



http://ift.tt/1m1QOH2

Yurtdışında oy kullanacak vatandaşlara önemli uyarılar

Yurtdışında oy kullanacak vatandaşlara önemli uyarılar


Doğrudan halk tarafından ilk kez cumhurbaşkanın seçileceği seçimlerde yurtdışındaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları da ilk kez bulundukları ülkelerde Türkiye'deki bir seçimde oy kullanabilecek.




Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları'ndan sorumlu Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, yurtdışında yaşayan vatandaşların cumhurbaşkanı seçimlerinde oy kullanabilmelerine ilişkin alınan tedbirler hakkında basın açıklaması yaptı. Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, yurtdışındaki Türkleri sandık başına gitmeye davet ederken, seçim sürecinde dikkat edilecek hususlarla ilgili teknik bilgiler paylaştı. Yurtdışında yaşayan vatandaşların demokratik hakkının yerine getirilmesi için büyükelçilik ve konsolosluklarda gereken tedbirlerin alındığına dikkat çeken İşler, vatandaşları sandık başına gitmeye davet etti.


Ağustos ayında yapılacak cumhurbaşkanı seçiminde yurtdışındaki vatandaşların oylarını kullanabilmeleri için 54 ülkedeki 103 ayrı temsilcilikte seçim sandığı kurulacak. Yurtdışında yaşayan vatandaşların bulundukları ülkelerde oy kullanmalarına yönelik bir dizi önemli uyarılarda bulunuldu. Sürece dair dikkat edilmesi gereken hususlar şu şekilde sıralandı:


"1. Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın bulundukları ülkelerde oy kullanabilmeleri için öncelikle Yurtdışı Seçmen Kütüğüne kayıt yaptırmaları gerekmektedir. Yurtdışı Seçmen Kütüğüne kayıtlı olup olmadığınızı, kayıtlı iseniz hangi temsilcilik bölgesinde kayıtlı olduğunuzu www.ysk.gov.tr adresinin "Yurt Dışı Seçmen Sorgulama" bölümünden sorgulayabilirsiniz. Yurtdışı Seçmen Kütüğünde kaydı bulunmayan veya adres kaydı bulunduğu halde güncel olmayan vatandaşlarımızın 2 Temmuz 2014,Türkiye saati ile 17.00'ye kadar adres beyanında bulunmaları gerekmektedir.



'YURTDIŞI SEÇMEN KÜTÜĞÜ İLAN TARİHLERİ: 2 -9 TEMMUZ'

2. Yurtdışı Seçmen Kütüğü 2-9 Temmuz tarihleri arasında Yüksek Seçim Kurulu'nun internet sitesinde ilan edilecektir. Yurtdışındaki vatandaşlarımızın, 9 Temmuz tarihi, Türkiye saatiyle saat 17.00'ye kadar YSK'nın internet sitesinden seçmen kütüğünde kayıtlarının bulunup bulunmadığını kontrol etmeleri, şayet kayıtları bulunmuyorsa itiraz etmeleri gerekmektedir.


3. Oy kullanma süresi 1 günden fazla olan ülkelerde (Almanya, Fransa gibi) oy kullanacak olan vatandaşlarımızın YSK'nın internet sitesinden oy kullanacakları gün ve saat ile ilgili randevu almaları gerekmektedir. 21-25 Temmuz tarihleri arasında oy kullanmak için randevu alınabilecektir. 21 Temmuz 2014 tarihinde Türkiye saatiyle 08.00 ile 25 Temmuz 2014 tarihinde Türkiye saatiyle 17.00 arasında randevu almayı unutmayınız. YSK'nın internet sitesine girerek randevu almayan seçmenlerin oy kullanacakları tarih YSK tarafından otomatik olarak belirlenecek ve 26 Temmuz tarihinde ilan edilecektir.


'OY KULLANMA SÜRESİ 1 GÜN OLAN ÜLKELERDE RANDEVUYA GEREK YOK'

4. Oy kullanma süresi 1 gün olan ülkelerde ise seçmenlerin randevu almasına gerek yoktur. Bu ülkelerde oy kullanacak seçmenlerin oy kullanacakları saat aralığı ve sandık numarası Yüksek Seçim Kurulunca otomatik belirlenecektir. Seçmenler, hangi saat aralığında ve sandıkta oy kullanacağını 26 Temmuz 2014 tarihinden itibaren www.ysk.gov.tr internet adresinden öğrenebilecektir.


5. Belirlenen oy verme gününde ve saatinde oyunuzu kullanmanız zorunluluktur. Belirlenen oy verme gününde ve saatinde oyunu kullanamayan seçmenlerin, sadece gümrük kapılarında kurulan sandıklarda oylarını verebilecekleri YSK tarafından karara bağlandı.


'GÜMRÜK KAPILARINDA OY KULLANMA UYGULAMASI DEVAM EDECEK'

6. Yurtdışında bulunan vatandaşlarımızın gümrük kapılarında oy kullanmalarına yönelik uygulama devam edecektir. Cumhurbaşkanlığı seçiminin birinci turu için 26 Temmuz-10 Ağustos tarihleri arasında gümrük kapılarında oy kullanmaları mümkün olacaktır. Bu tarihlerde Türkiye'de bulunan yurtdışı seçmen kütüğüne kayıtlı vatandaşlarımız sadece yurda girişi ve çıkışı sırasında değil, oy verme süresince giriş ve çıkış yapmadan gümrük kapılarında oyunu kullanabilecektir.


7. Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız bulundukları ülkelerde cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu için genel olarak 31 Temmuz-3 Ağustos 2014 tarihleri arasında oy kullanabilecektir. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması halinde ise 17-20 Ağustos 2014 tarihlerinde oylarını kullanabileceklerdir. Yurtdışında oy kullanılacak gün sayıları ülkelere göre farklı belirlendiği için bu tarihlerin büyükelçilik ve konsolosluklar aracılığıyla öğrenilmesi gerekmektedir.


'OYLARINIZI NEREDE KULLANACAĞINIZI ÖNCESİNDEN ÖĞRENİN'

8. Yurtdışındaki seçmenler büyükelçilik ve konsolosluk binalarında oylarını kullanabileceği gibi kiralanan stadyum, spor salonu veya fuar merkezlerinde oy kullanabileceklerdir. Örneğin Berlin'de 'Olimpiyat Stadı'nda, Hannover, Essen ve Köln'de ise fuar merkezinde oy kullanılabilecektir. Vatandaşlarımızın büyükelçilik veya konsolosluklardan nerede oy kullanılacağına ilişkin bilgi almaları gerekmektedir.


9. Yurtdışında oy kullanma sırasında seçmenlerin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasını taşıyan nüfus cüzdanı veya pasaportundan birini ibraz etmesi yeterli olacaktır.


'OYLAR THY UÇAKLARI İLE TÜRKİYE'YE TAŞINACAK'

10. Yurtdışında kurulacak sandıkların başında sandık başkanı ve sandık görevlisinin yanı sıra üç siyasi partinin birer temsilcisi de yer alacaktır. Sandıklarda kullanılan oylar zarflar açılmadan mühürlü torbalara konularak büyükelçilik ve konsolosluklardaki güvenli odalarda saklanacak, THY uçaklarıyla ve 'diplomatik kurye' ile Türkiye'ye ulaştırılacaktır. Oyların kullanılması, mühürlenmesi, saklanması ve Türkiye'ye getirilmesi aşamasında siyasi parti temsilcileri bulunacaktır. 10 Ağustos günü yurtdışından gelen oylar, yurtiçinde kullanılan oylarla aynı saate açılarak Ankara'da Yurtdışı İlçe Seçim Kurulu'nda sayımı yapılacaktır."



http://ift.tt/1nWbiya

Fransa, Nijerya engelini de kayıpsız geçmek istiyor

Fransa, Nijerya engelini de kayıpsız geçmek istiyor


FIFA 2014 Dünya Kupası'nın iddialı ekiplerinden Fransa, bugün oynayacağı Nijerya maçının hazırlıklarına devam ediyor.




Brezilya'nın başkenti Brasilia'daki Estadio Nacional Stadı'nda oynanacak ve TSİ 19.00'da başlayacak maçta ABD'li hakem Mark Geiger düdük çalacak.


Fransa, E Grubu'nda İsviçre, Ekvador ve Honduras ile yaptığı mücadelede 2 galibiyet, bir beraberlik ve 7 puanla lider olarak 2. tura çıktı. F Grubu'ndan 4 puanla bir üst tura çıkacan Nijerya karşısında çeyrek final arayan Fransa'da teknik direktör Didier Deschamps oyuncularıyla yakından ilgileniyor.


Fransız futbolcular ise neşeli geçen antrenmanda ısınma hareketleri ve Nijerya maçının taktik çalışmasını yaptılar.



http://ift.tt/1nW9RQn

Fransa Milli Takımı'nda oruca yeşil ışık

Fransa Milli Takımı'nda oruca yeşil ışık


Brezilya'da devam eden FIFA 2014 Dünya Kupası'nın bu yıl Ramazan'a denk gelmesi, Müslüman futbolcuların oruç tutup tutamayacağı tartışmalarını da beraberinde getirdi.




Kadrosunda Karim Benzema, Musa Sissoko ve Bakary Sagna gibi Müslüman futbolcuları barındıran Fransa Milli Takımı'nın Teknik Direktörü Didier Deschamps, oruç kararını futbolcularına bıraktığını söyledi.


Gazetecilerin sorularını cevaplayan Deschamps, "Bunlar hassas konular. Ben hiçbir dayatmada bulunmayacağım. Herkesin dinine saygı duyuyoruz. Oyuncular bu duruma alışkın. Herkes kendi durumuna göre uyum sağlayabilir." ifadelerini kullandı.


Birçok Müslüman oyuncunun top koşturduğu Fransa Milli Takımı'nda oruca bakışın nasıl olduğuna ise Milli Takım'ın eski doktoru Fabrice Bryand açıklık getirdi. Fransız medyasına konuşan Bryand, Fransa Milli Takımı'nda çok sık karşılaşılan durum için, "İki seçenek var. Ya oyuncu oruç tutacağını açıklıyor. O zaman oruç tutmak isteyen oyuncuların antrenmanlarını ona göre düzenliyoruz. Bazen de oyuncu dini otoritelerin de görüşünü alarak orucunu erteleyebiliyor." diye konuştu.


Dünya Kupası'nda Fransa'nın yanı sıra ikinci tura çıkmayı başaran başta Cezayir olmak üzere, Nijerya, Belçika, Almanya ve İsviçre gibi ülkelerin kadrosunda birçok Müslüman futbolcu bulunuyor.


Son olarak Alman Milli Takımı'nın yıldızı Mesut Özil'den sonra Belçika'nın Fas asıllı oyuncusu Nacer Chadli de maç ve antrenmanların olduğu günlerde oruç tutmayacağını açıklamıştı.



http://ift.tt/1nW9TaP

Fransa'da Müslümanlar arasında Ramazan'ın başlangıcı konusunda ihtilaf

Fransa'da Müslümanlar arasında Ramazan'ın başlangıcı konusunda ihtilaf


Avrupa'da en çok Müslüman nüfusunun yaşadığı Fransa'da Ramazan Pazar günü başlıyor.




Fransa İslam Konseyi'nden (CFCM) yapılan açıklamada Fransa'da Ramazan'a yarın başlanacağı duyuruldu. CFCM Başkanı Dalil Boubakeur de kararın Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün ve birçok Müslüman ülkeyle uyumlu olduğunu vurguladı.


Buna karşılık, Fransa'da 3 bin civarında caminin bağlı olduğu Fransa İslami Organizasyonlar Birliği (UOIF) ise Ramazan'a bugün başlanması gerektiğini açıkladı.


Ramazan'a Türkiye ile uyumlu olarak bugün başlayan Türkler ise dün gece ilk teravih namazlarını kıldı. Fransa genelinde camilere akın aden Türkiye kökenli vatandaşlar, başkent Paris'te teravih namazının geç saate denk gelmesine rağmen camileri doldurdu.



http://ift.tt/1myBCNx

Fransa'da bakanlar mal varlıklarını açıkladı, milyoner de var kiracı da

Fransa'da bakanlar mal varlıklarını açıkladı, milyoner de var kiracı da


Fransa'da Bakanlar Kurulu'nın 32 üyesinin mal varlığı, Kamusal Yaşamın Şeffaflığı Yüksek Kurulu'nun (HATVP) internet sitesinden yayınlandı. Açıklanan listede en zengin kabine üyesi Dışişleri Bakanı Laurent Fabius olurken, kabinenin en fakiri ise Avrupa İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Harlem Desir oldu.




11 Ekim 2013 tarihinde çıkarılan yasa gereği gerçekleştirilen mal varlığı beyannamesinde Başbakan Manuel Valls, iri Paris diğeri de milletvekili seçildiği Essonne bölgesinde olmak üzere iki dairesinin olduğunu kaydetti. Valls, Paris'de 44 metrekare olan dairesini 2010 yılında 315 bin Euro'ya satın aldığını aktardı. Ayrıca, Valls, BNP Paribas'da biri mevduat olmak üzere iki hesabının olduğunu belirtti.


Enerji Bakanı ve Cumhurbaşkanı François Hollande'ın eski hayat arkadaşı Segolene Royal ise mal varlığı olarak Paris'in batısında bulunan Hauts-Seine bölgesinde, 120 metrekare evi olduğunu deklare etti. Ayrıca birçok banka hesabı bulunan Royal, 30 bin Euro mevduatı olduğunu açıkladı. İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve da, 550 bin Euro tutarında 120 metre kare evi olduğunu beyan etti. Ekonomi Bakanı Arnaud Montebourg ise 2 apartman dairesi ve 221 bin Euroya satın aldığı bahçeli evinin olduğunu söyledi.


EN ZENGİN BAKAN FABİUS, 3 BAKAN İSE KİRACI

HATVP'nin internet sitesinden yayınlanan listede, kabinenin en zengin isminin Dışişleri Bakanı Laurent Fabius olduğu belirtildi. Fabius, ikisi müstakil olmak üzere 3 evi olduğunu açıkladı. Fransa Dışişleri Bakanı, toplam mal varlığının ise 5 milyon 529 bin Euro olduğunu kaydetti. Finans Bakanı Michel Sapin ise mal varlığının 1 milyon 890 bin Euro olduğunu açıkladı. Fransa'da kabinenin en fakir bakanı ise Avrupa İşlerinden Sorumlu Harlem Desir oldu. Desir mal varlığını 48 bin 439 Euro olarak deklare etti. Ayrıca Desir'in yanı sıra, kabinede yer alan Kadın Hakları ve Spor Bakanı Najat Vallaud Belkacem ve Devlet Bakanı Exelle Lemaire de henüz evinin olmadığı açıklandı.


LE GUEN'İN BEYANNAMESİ HATVP'DEN DÖNDÜ

Parlamento İlişkilerinden Sorumlu Bakan Jean-Marie Le Guen'in mal varlığı beyannamesi ise HATVP'den geri döndü. Kurul tarafından yapılan incelemde toplam mal varlığını 3 milyon 632 bin Euro gösteren Le Guen'nin beyanını 700 bin Euro eksik yaptığı tespit edildi.


Bakanların mal varlıklarını deklare zorunluluğu, eski Bütçe Bakanı Jerome Cahuzac'ın İsviçre bankalarındaki hesabını sakladığının ortaya çıkmasından sonra mecburi hale getirilmişti. HATVP'nin internet sitesinde yer alan mal varlığı bildirimlerinin, bakanların görev süresi boyunca yayınlanacağı açıklandı.



http://ift.tt/V18AR3

27 Haziran 2014 Cuma

Cemaate sonradan dahil olma

Cemaate sonradan dahil olma


İnsanlığın İftihar Tablosu (sas), “Cemaatle kılınan namaz tek başına kılınan namazdan 27 derece daha üstündür.” buyurarak ümmetine cemaatle kılınan namazın daha faziletli olduğunun müjdesini veriyor. Peki, namaza geç kalıp, imama farklı rekâtlarda yetişen kimse, nasıl hareket etmeli, namazını nasıl tamamlamalı?




Yarın on bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerif’in ilk günü. Bütün hazırlıklar yapıldı. Temizlikler, iftarlıklar… Tüm bunlar günah ve kirlerden temizlenecek ruhlar için psikolojik hazırlık. Bir de işin diğer boyutu olan manevî hazırlık var. İşte bunların başında da müminin miracı olan namaz geliyor. İnsanın ruhunun ve kalbinin temizlenmesi, Allah’ın huzuruna kabul edilmeye hazır hale gelmesi namazın kuvvetiyle oluyor. Bu yönüyle o, insanın manen inşiraha kavuşmasını temin eden müstesna ve hususi bir kulluk görevi. Onun sayesinde kul, hem kalbî huzura kavuşur hem de Yüce Allah’ın (cc) rızasını kazanmış olur. Namaz, insan hayatında günde beş defa bu inşirahı temin eder. Beş vakit namaz, kalbi hayatında yükselmek isteyen gönüller için, günde beş defa miraç yapmak ve Allah’a ulaşmak için merdiven vazifesi görür. Bize düşen görev ise namazı hakkıyla kılmayı öğrenmek ve onu eda edebilmek. Dinimiz, Allah yolunda yapılan ibadet ve ferdî başarıların, mutlak manada karşılık göreceğini, ancak sonuç itibariyle cemaat halinde eda edilme sevabına ve keyfiyetine ulaşamayacağı hakikatini öğretiyor. Öteden beri cemaatle namaz kılarken cemaate sonradan yetişen kişinin namazı nasıl tamamlayacağı hususu kafaları daima karıştırır. Öncelikle birkaç prensibi net olarak kavramak gerekir:


* İmama, rükûdan kalkmadan önce yetişen ve en az bir defa ‘subhâne rabbiyel azim’ deme süresinde imamla birlikte rükû yapan kimse o rekata yetişmiş olur. Dolayısıyla bu rekatla ilgili herhangi bir işlemi kaza etmesi gerekmez.


* İmama sonradan uyan kimsenin kaçırmış olduğu rekatlar ilk rekatlar olduğu için, imamdan sonra kılınacak olan rekatlar namazın ilk rekatları olur. Bu nedenle, tek başına namaz kılarken ilk rekatta neler okunuyorsa, imam selam verdikten sonra kılınacak rekatlarda da ona göre okuma yapılmalı. Bundan kastedilen ise; İmam selam verdikten sonra kılınan ilk rekat, namazın ilk rekatının kazası olduğuna göre, sübhaneke okunarak başlanır ve tek başına kıldığımız şekilde kılınmaya devam edilir.


Müdrik: Cemaat ile kılınan namaza, imam ilk rekâtın rükûsundan doğrulmadan önce yetişen kişidir.


Mesbuk: Cemaat ile kılınan namazda birinci rekatın rükusuna yetişemeyip sonradan imama uyun kimsedir.




http://ift.tt/1pWpuf0



http://ift.tt/1pWprje

Gül’den veda mesajı: Artık bunlar son kabullerimiz

Gül’den veda mesajı: Artık bunlar son kabullerimiz


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Çankaya Köşkü'nde güven mektubu kabulü sırasında, 'Artık bunlar son kabullerimiz" demesi dikkat çekti.




Cumhurbaşkanı Gül, Mali Cumhuriyeti Büyükelçisi Birahim Soumare'nin güven mektubunu kabul etti. Kabul salonunda Mali Büyükelçisi'ni beklerken kameralara dönen Gül, "Bunlar son kabullerimiz, biliyorsunuz." dedi. Kabulün ardından gazetecilerin sorularını cevapsız bırakan Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı Basın Başdanışmanı Ahmet Sever'e dönerek, "Artık bunlar son kabullerimiz, değil mi?" diye sordu. Cumhurbaşkanı Gül'ün iki defa aynı şekilde konuşması 'veda mesajı' olarak yorumlandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görev süresi 28 Ağustos 2014'de sona eriyor.



http://ift.tt/1o9CQmp

Cezayir attı, Fransızlar uykusuz kaldı

Cezayir attı, Fransızlar uykusuz kaldı


Cezayir'in Dünya Kupası tarihinde ilk kez Rusya ile 1-1 berabere kalarak ikinci tura çıkması, Fransa'daki Cezayirlileri sokağa döktü.




Gece sabaha kadar Fransa genelinde süren kutlamalarda 76 kişi göz altına alındı. Kutlamaların olaysız geçtiği Paris'te, Champs Elysee ve Eyfel kulesinin çevresinde trafik durma noktasına gelirken, polis yoğun güvenlik önlemi aldı.


Fransa'nın kuzeyinde yer alan Lille'de ise 20'den fazla aracın yakıldığı ve 22 kişinin olaylar nedeniyle gözaltına alındığı belirtildi. Ayrıca La Voix du Nord gazetesi, Roubaix İşçi Bulma Kurumu'nun camlarının kutlamalar esnasında kırıldığını yazdı. Lyon'da ise 30'dan fazla aracın ve çöp kutusunun yakıldığı belirtildi. Marsilya'da ise iki motosikletli polisin Cezayirli taraftarların saldırısına uğradığı iddia edildi.


Fransa İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Pierre-Henry Brandet de çıkan olayları kınadığını belirterek, küçük bir azınlığın Dünya Kupası'nı bahane ederek, güvenlik güçleri ve itfaiyeye saldırdığını söyledi. Brandet, kutlamaların çoğunluğunun olaysız tamamlandığının da altını çizdi.


Cezayir'in pazartesi günü ikinci tur karşılaşmasında Almanya ile karşılaşacağını hatırlatan İçişleri Bakanlığı Sözcüsü, pazartesi günü, güvenlik güçlerinin Fransa genelinde teyakkuz halinde bulunacağının aktardı.



http://ift.tt/1nPc3cc

İftarla sahur arasında bol sıvı tüketin

İftarla sahur arasında bol sıvı tüketin


Yaza denk gelen Ramazan ayında sağlık için beslenme düzenine dikkat etmek gerekiyor. Uzmanlar, sıcak ve uzun günlerde yanlış beslenmenin sağlık sorunlarına neden olacağını belirtiyor.




Konya Özel Selçuklu Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ali Eryavuz, iftarda çok yağlı ve tuzlu besinlerin hızlı tüketiminin kalp krizine neden olabileceği uyarısında bulunuyor. Gün boyu açlık çeken vücuda aşırı yağlı ve tuzlu beslenmenin darbe vurduğunu kaydeden Eryavuz, bu tür yemeklerin yavaş tüketilmesini öneriyor.


Ramazan’da değişen beslenme ve egzersiz düzeninin kalp sağlığına olumsuz etkileri olabileceğine değinen uzman kardiyolog, iftarda çok yağlı ve çok tuzlu besinlerin hızlı ve aşırı tüketimiyle, vücuttaki kanın sindirim için mideye akın ettiğini söylüyor. “Bu ani yükleme hem kan dolaşımına hem de metabolizmaya zarar verir. Bir anda yenilen ağır yemekleri sindirmek için vücuttaki kan mideye akın eder. Bu nedenle kalbe ve diğer organlara giden kan azalır. Sağlıklı bireylerde bile göğüs ağrısı ve bayılma riski oluşturan bu durum, özellikle kalp hastalarında ve yaşlılarda kalp krizi gibi ciddi rahatsızlıklara neden olabilir.” diyen Eryavuz, Ramazan ayında, dolaşım sistemi sağlığı için bol sıvı tüketilmesini tavsiye ediyor. Eryavuz, şu önerilerde bulunuyor: “Susuzluk, kan dolaşım sisteminin en büyük düşmanlarındandır. İftar ve sahur arasında bol bol su ve sıvı gıdalar tüketilmeli. Çay, kahve ve asitli içecekleri ise önermiyoruz. Özellikle kalp ve damar hastaları kullandıkları idrar söktürücü niteliğindeki ilaçlar sebebiyle suya daha çok ihtiyaç duyar. Kalp sağlığının korunması için hayat boyu egzersiz yapılması gerekir. Ramazan’da ise egzersiz düzeninin hafifletilmesi daha doğru olur. İftardan sonra yapılacak ağır spor ve egzersizler, kalbi yoracağı için daha geç vakitlerde yapılması uygun olur.”



http://ift.tt/1jqYEps

Fenerbahçe Kulübü: UEFA'dan Trabzonspor’a soruşturma

Fenerbahçe Kulübü: UEFA'dan Trabzonspor’a soruşturma


Fenerbahçe Kulübü, internet sitesinden yaptığı açıklamada, UEFA'nın Trabzonspor'a disiplin soruşturması başlattığını duyurdu.




Kulüpten yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "UEFA, Fenerbahçe'nin şikayeti üzerine, Trabzonspor hakkında disiplin soruşturması başlattı. 17 Temmuz'da UEFA Disiplin Kurulu bu dosyayı da görüşecek. UEFA, Trabzonspor'a tebligat göndererek savunmasını istedi."



http://ift.tt/1jqYChs

Liberman: Radikallerin tehdidine karşı ılımlı Arap ülkelerine yardıma hazırız

Liberman: Radikallerin tehdidine karşı ılımlı Arap ülkelerine yardıma hazırız


Fransa'nın başkenti Paris'te, Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry ile görüşen İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Liberman, ülkesinin, radikallerin tehdidinde olan ılımlı Arap devletlerini desteklemeye hazır olduğunu söyledi.




Liberman yaptığı açıklamada, İsrail'in radikal tehdite maruz kalan ülkeler için güvenilir ve etkin bir destek sunabileceğini vurguladı. İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Liberman, bugün ortadoğuda yeni bir diplomatik ve siyasi mimarın mümkün olduğunun da altını çizdi.


Ayrıca İsrail çıkarlarının ılımlı Arap ülkeleriyle uyumlu olduğunu vurgulayan Dışişleri Bakanı Liberman, iki tarafın da İran, cihat ve El Kaide tehlikesiyle karşı kaşıya olduğunu söyledi. Açıklamada, Irak ve Suriye'de yaşanan çatışmaların komşu ülkelere etkisinin olduğu vurguladı.


Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry ise bölge ülkelerinin Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) tehlikesine karşı ortak tutum sergilemesi gerektiğini kaydetti.



http://ift.tt/1qAETB1

THY 65 yaş indirimini kaldırdı

THY 65 yaş indirimini kaldırdı


Türk Hava Yolları (THY) 65 yaş üstü yolcular için yaptığı indirimi uygulamasını kaldırdığını duyurdu.




THY'nin internet adresinden yapılan duyuruda, ''İç hat uçuşlarda 65 yaş ve üstü yolcularımıza sunduğumuz indirimli bilet hakkı 23 Haziran itibarıyla kaldırılmıştır.'' denildi.


Sitede daha önce, 65 yaşından gün almış tüm yolcular için, "Pasaport, ehliyet, nüfus cüzdanı veya evlilik cüzdanı fotokopileri ile çağrı merkezimizden yardım alarak uygun fiyatlı uçak biletlerini satın alabilirler." duyurusu yer alıyordu.


FRANSA'DAKİ GREV THY'Yİ ETKİLEDİ

Ayrıca THY Fransa'da yaşanan grev sebebiyle de açıklama yaptı. Duyuruda, "26-30 Haziran tarihleri arasında Fransa'da yaşanacak grev nedeniyle Fransa hava sahasını kullanacak olan Fransa, İspanya, Portekiz, Cezayir, Tunus seferlerimizde Hava Trafik Kontrol kaynaklı gecikmeler yaşanabileceği ön görülmektedir." denildi.



http://ift.tt/1lkhUVq

26 Haziran 2014 Perşembe

Zeybekçi: Merkez Bankası'nın faiz indirimi yeterli değil

Zeybekçi: Merkez Bankası'nın faiz indirimi yeterli değil


OECD Gayriresmi Bakanlar Toplantısı için Fransa'nın başkenti Paris'te bulunan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, basın mensuplarının sorularını cevapladı. Zeybekci, Merkez Bankası'nın faiz indiriminin yeterli olmadığını ifade etti. Nihat Zeybekci, ''Gösterge faiz aşağı gitmeye devam ediyor. Türk Lirası değer kazanmaya devam ediyor. İkisinin bir arada olduğu ortamda tek kelimiyle Merkez Bankamızın faiz indirimi yeterli değildir.'' dedi. Piyasanın bunun yeterli olmadığını hareketleriyle gösterdiğini belirten Zeybekci, ''Piyasa önden gidiyor Merkez Bankamız arkadan geliyor. Biz bunun tam tersini istiyoruz. Merkez Bankamız piyasanın önden gitsin, piyasa merkez bankasını takip etsin istiyoruz.'' dedi.




Türkiye'de faizler yüksek, cazip dünyadaki sıcak para Türk Lirası talep ederek TL'nin değerinin sunni bir şekilde yükselmesini istemediklerini de belirten Zeybekci, ''Bu sıcak para hareketi olur ve TL'yi speküle eder. TL'ye girip ondan sonra faize yatırım yapmanın Türk ekonomisi için iyi olduğunu zannetmiyorum. Ekonomi realitesi de bu yönde düşüyor. ''ifadelerini kullandı.


BİR KAZA VARSA, KAZAYI ORTAYA ÇIKARAN HATA DA VARDIR

Toplantıda, sorunlu iş idaresi, iş yerlerindeki kalite, çalışma ortamlarının güvenliği konularını görüşeceklerini söyleyen Zeybekci, toplantının gündemine Türkiye'nin oluruyla Soma faciasının da girdiğini söyledi. Zeybekçi, Soma ile ilgili, '' Orada bir kaza varsa ortada, kazayı ortaya çıkaran bir hata da vardır, ihmal de vardır.'' ifadelerini kullandı.


301 madencinin yaşamını yitirdiği kaza ile ilgili basın mensuplarının sorularını cevaplayan Ekonomi Bakanı, facianın Türkiye için her şeyi yeniden gözden geçirmek adına çok büyük bir uyarı olduğunu söyledi. Türkiye'nin aşırı maden zengini bir ülke olmadığını ve madenlerden yararlanmak zorunda olduklarını vurgulayan Zeybekçi, '' Ama vahşi bir kapitalizm anlayışıyla değil. Çevre, doğa ve ekonomik endişelerimizi, insan çalışma standartları ve şartlarıyla en üst düzeyde dengeleyerek biz bu madenlerimizi çıkarmak ve kullanmak zorundayız. Ve yapacağız bunu.''ifadelerini kullandı. Şuanda dünyadaki kömür ihtiyacının yüze 40'ını ABD'nin tek başına karşıladığını belirten Zeybekçi, Almanya dahil olmak üzere Avrupa'da birçok ülkenin de hala madenleriyle ve kömürleriyle ilgili hiç geri kalmadan onları çıkardığını, ekonomisi ve sanayisi için de kullandığını söyledi.


DENETİMİ YANLIŞ YAPDIĞIMIZ KANAATİNDEYİM

"Bizim de madencilikte hatalarımızı görerek gerekli düzeltmeleri yaparak yolumuza çok hızı bir şekilde devam etmemiz gerekiyor" vurgusunda bulunan Zeybekci, Soma faciası sorumluları için gerek kamuda gerekse de özelde yapılması gereken her ne varsa onun sonuna kadar yapılması gerektiğinin altını çizdi. Nihat Zeybekci, sözlerini şu şekilde sürdürdü. '' Orada bir kaza varsa ortada kazayı ortaya çıkaran bir hata da vardır, ihmal de vardır. Bunun hukuki boyutlarını burda sorgulayacak değilim. Onun sonuna kadar araştırılması gerekiyor. Sorumlular için gerek kamuda gerekse de özelde yapılması gereken her ne varsa o sonuna kadar yapılması gerekiyor.'' ifadelerini kullandı. Türkiye'de yazılı kuralların uygulamasında da denetimin yanlış yapıldığını belirten Zeybekçi, ''Yazılı kuralları almakta ve onları Türkiye'de hukuki zemine oturtmakta ve kanuni hale getirmede gayet iyiz . Ama uygulamada maalesef denetimini yanlış yaptığımız kanaatindeyim.''dedi.


Denetimde özel sektör vurgusunda bulunan Ekonomi Bakanı, özel sektöre denetimin bırakıldığı, noter, yemenli mali müşavir, yapı denetimi, araç muayene gibi alanlarda Türkiye'de çok başarılı sonuçlar alındığını hatırlattı. Zeybekci, ''Dolayısıyla oradaki madenlerde, böyle iş güvenliği çok hassas olan ve bütün işyerlerimizde, işçi çalıştırılarak üretim yapılan bütün işyerlerimizde iş güvenliğiyle ilgili sertifikasyonu veren kurum devlet olmaması gerektiğine inanıyorum. Bunun altına imza atarak sorumluluğunun bilincinde olan ve bir şey olduğunda bedelini sonuna kadar ödeyecek bir sistemi kurmamız gerekiyor.''dedi. Nihat Zeybekçi, bunun da uluslarası alanda çok başarılı örneklerinin olduğunu belirterek, ''Bizde böyle bir alanda Türk sistemimizi burada üretebiliriz.''dedi.


TIPIŞ TIPIŞ YUKARI YÖNDE REVİZE EDECEKLER

Zeybekci, ''Merkez Bankası daha cesur olarak piyasanın önünde gitmeli. Piyasanın gelecekle ilgili beklentileri, bundan 3-4 ay önce gerek İMF gerek Dünya Bankası gerekse diğer kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye ile ilgili büyüme beklentilerini aşağı doğru revize ederken, Türkiye'de bunu söyleyen tek kişi olarak, tıpış tıpış yukarı yönde revize edecekler demiştim. Geçtiğimiz günlerde Dünya Bankası'ndan başlamak üzere 2.4'den 3.5 Türkiye'deki büyüme beklentisini yukarıya doğru revize ettiler.''diye devam etti.


MERKEZ BANKASI'NI GÜNAH KEÇİSİNE DÖNÜŞTÜRMEMEK LAZIM

Yüksek faizin yatırım yapmamak, üretmemek, istihdam yapmamak, ihracat yapmamak, tüketmemek anlamına geldiğini hatırlatan Ekonomi Bakanı, ''Türkiye'de ithalatın cazip hale gelmesi demek, ithalatla Türkiye'nin büyümesi demek, istediğimiz bu değil. İstediğimiz bunun tam tersi yönde bir hareketti. Biz ihracatımızı artırarak, şu andaki yüzde 10 ortalamayla 166 milyar dolara ve hatta daha üzerine çıkarmak istiyoruz. Yüzde 10 ihracat artışı demek; üretim demek, istihdam demek, refah seviyemizin artması demek. Türkiye'de tüketimin ve yerli yatırımın ve milli büyümenin artması demek. Merkez Bankamızı da burada günah keçisi haline dönüştürmemek lazım.''



http://ift.tt/1wBd8Lg

Fransa'da hava trafik kontrolörlerinin başlattığı grev sona erdi

Fransa'da hava trafik kontrolörlerinin başlattığı grev sona erdi


Hava kontrolörlerinin üye olduğu en büyük sendikanın greve gitmeme kararından sonra, üçüncü sendika L'Unsa-ICNA da grevi durduğunu açıkladı. Sendikadan yapılan açıklamada, pazar gününe kadar sürmesi beklenen girevin sona erdiği vurgulanırken, greve giden trafik kontrolörlerine de yeniden işlerine dönme çağrısı yapıldı.




Grevi sonlandırma kararı, sendikayla Ulaştırma Bakanı Frederic Cuvillier arasında gerçekleştirilen uzun görüşmeler sonrası alındı. L'unsa-ICNA'dan yapılan açıklamada, durumun ciddiyeti ve acileyetinin bakana izah edildiği vurgulandı. Durumda ilerleme olduğunun da altı çizidi. Ayrıca Frederic Cuvilier'in sektörün ihtiyaçlarını bildiğine de vurgu yapıldı.


Fransa'da 2 gün süren grev boyunca Paris Orly havaalanında 600 kişinin iptaller yüzünden mahsur kaldığı belirtildi. Ayrıca, Lyon'da uçuşların yüzde 25'i, Toulouse da yüzde 23'ü Marsilya ve Motpellier'de de yüzde 20'sinin grevden etkilendiği açıklandı. Nice'de ise grevden ticari uçuşların etkilendiği belirtildi.


Grevi hava trafik kontrolörleri, devletin havacılık sektörüne yaptığı desteği 2015-2019 döneminde önemli ölçüde kesme planını protesto etmek için başlatmıştı.



http://ift.tt/1nHzdlW

Aslan, Alman istiyor

Aslan, Alman istiyor


Galatasaray, teknik direktör konusunda işleri yoluna koyamadı. Sarı-Kırmızılı yönetim, Roberto Mancini’yle yollarını ayırdıktan sonra görüştüğü Mircea Lucescu ve Thomas Tuchel’le anlaşamadı. Alman ekolü isteyen Başkan Ünal Aysal, rotayı Ottmar Hitzfeld, Joachim Löw ile Jürgen Klinsmann’a çevirdi.




Teknik direktör Mircea Lucescu’dan sonra Alman çalıştırıcı Thomas Tuchel’den de olumsuz cevap alan Galatasaray yönetimi, temasta olduğu diğer isimlere yöneldi. Sarı-Kırmızılıların başkanı Ünal Aysal’ın tercihinin Alman antrenörden yana olduğu ve üç ismin ön plana çıktığı öğrenildi. Alman Ottmar Hitzfeld, Joachim Löw ve Jürgen Klinsmann’ın listenin ilk sırasında yer aldığı Cim Bom’da, yönetim ilk olarak İsviçre Milli Takımı’nın başındaki Ottmar Hitzfeld’le temasa geçmişti. 65 yaşındaki deneyim, Dünya Kupası sonrası antrenörlük kariyerini sonlandırmak istediğini söylemesine rağmen Başkan Aysal’ın Alman teknik adamla görüşeceği öğrenildi.


Alman Milli Takımı’yla başarılı bir grafik çizen Löw ile menajerler aracılığıyla temas kuran Galatasaray yönetimi, henüz teklifine cevap alamadı. Löw ile Almanya’nın maçlarının bitiminden sonra masaya oturmayı planlayan Sarı-Kırmızılı idarecilerin bu konuda ısrarcı olacakları belirtiliyor. Aysal’ın takımın başına getirmek istediği üçüncü aday ise ABD Milli Takımı’nı çalıştıran Jürgen Klinsmann. Yönetimin görüştüğü Klinsmann’ın da Löw gibi yapılan teklife cevap vermediği ve Dünya Kupası’ndaki maçların bitmesini beklediği kaydedildi.


Öte yandan transfer çalışmalarını sürdüren Aslan’ın lig biter bitmez teklifte bulunduğu Mevlüt Erdinç konusunda gelişme yaşandığı bildirildi. St.Etienne kulübünün, Fransa’da yeni bir forvet oyuncusunu kadrosuna dahil ettiği ve bu transferde Sarı-Kırmızılıların teklifini yükseltmesini istediği ortaya çıktı. Cim Bom, 27 yaşındaki golcü için 3 milyon Euro’nun yanında Dany’yi önermişti.


Galatasaray’dan şike açıklaması


Şike davasında yeniden yargılama kararı çıkmasının yankıları sürüyor. Galatasaray dün sert bir bildiri yayınlarken açıklamada, “13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararı konusunda değerlendirme yapmayı doğru bulmuyoruz. Ancak kararın sportif hukuk açısından ‘Şike Davası’nın özüyle ilgisi yoktur. Adı geçen hükümlüler, yeniden yargılama yoluyla beraat etseler dahi, 2010-11 sezonunda şike yapılmış olduğu gerçeğini değiştirmeyecektir. Galatasaray, kendisine UEFA’dan gönderilen yazı doğrultusunda, gruplara doğrudan katılarak Türkiye’yi Şampiyonlar Ligi’nde temsil edecektir.” denildi.



http://ift.tt/VqFHy6

Trabzon’dan yeniden yargılamaya tepki

Trabzon’dan yeniden yargılamaya tepki


İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin, aralarında Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın da bulunduğu 17 kişinin, ‘şike davasından yeniden yargılanmasına’ ve ‘infazın durdurulmasını’ kararlaştırmasının ardından Trabzonspor’un tepkisi sürüyor.




Trabzon’da yerel basın ile Trabzon Barosu gelişmeyi eleştirdi. Trabzon Baro Başkanı Mehmet Şentürk, “Usul hükümleri asla geriye yürütülemez. Fakat mahkeme hukukta yeri olmayan bir müessese getirmiştir.” şeklinde konuştu. Bordo-Mavililerin eski yöneticilerinden Engin Kara, “Trabzonspor kulübünün bu kirlenmiş namussuz ligden çekilmesini istiyoruz.” ifadesini kullandı. Karadeniz’in Sesi Gazetesi, ‘Hukuk cinayeti!’ başlığını attı ve, “Mahkeme; ‘Kumpas yok, sahte delil yok ama infaz da yok’ dedi. Günebakış ise, ‘Hukukta kara gün’ manşetiyle çıktı. Kuzey Ekspres, okurlarına ‘Akılla açıklanamaz karar!’ cümlesiyle seslendi. Sert bir dil kullanan Taka da ‘Sözün bittiği yerdeyiz’ ve ‘Utanç verici, Trabzonspor ligden çekilmeli’ denildi.



http://ift.tt/VqFE5t

Oruç, bedenin dinlenmesi gibi algılanmalı

Oruç, bedenin dinlenmesi gibi algılanmalı


Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Karaman, Ramazan ayında tutulan orucun açlık gibi düşünmeyip bedenin dinlenmesi gibi algılanması gerektiğini ifade etti.




Reflü hastalığı olanların oruç tutarken dikkat etmesi gerekenlerle ilgili de uyarıda bulunan Acıbadem Kayseri Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Karaman, şunları söyledi: "Uzun süren açlığı takiben iftarda aşırı miktarda, sindirimi zor gıdaların hızlı tüketilmesi sonrasında gerek midenin boşalma zamanının uzaması gerekse sindirim için asit salgılanmasının artması reflü hastalığını tetikler. Bütün bunların yanında hızlı ve fazla tüketilen gıdanın arkasından gelen uyku hissi ve uzanmak reflünün artışını kaçınılmaz hale getirir."


Doç. Dr. Ahmet Karaman, reflü hastalığı olanların oruç tutarken dikkat etmesi gerekenleri de şöyle sıraladı:



  • Ağır yağlı gıdalardan kaçınılmalı.

  • Aşırı kahve ve sigara tüketilmemeli. Hatta sigara hiç kullanılmamalı.

  • İftar ve sahur yemeğinden sonra hemen uzanmamalı ve uyunmamalı.

  • İftardan sahura kadar geçen süre içerisinde aşırı çay, kahve, hamur işi ve ağır tatlı gıdaların tüketiminden kaçınılmalı.

  • Mide hastalığı olanlar, ağrı kesicileri bu dönemde bilinçsizce tüketmemeli.

  • Ağır şerbetli hamur tatlıları yerine, sütlü tatlılar ya da az şekerli kompostolar tercih edilmeli.

  • Ülser ve gastriti olanlar ise doktor kontrolünde ilaç takviyesi ile sağlıklı bir beslenme programı izleyerek oruç tutabilirler.

  • Günlük kalori ihtiyacının çok üzerinde beslenilmemeli.

  • İftar ve sahur arasında ek öğünler alınmalı, tek öğünde aşırı yemekten kaçınılmalı.

  • İftar, su veya çorba gibi sıvı besinlerle açılmalı. Bunları bitirdikten sonra 15-20 dakika beklenerek diğer besinlere geçilmeli.

  • Yemekler iyi çiğnenerek öğütülmeli ve hızlı yemekten kaçınılmalı.

  • Reflü hastalığı için doktorunuzun önerdiği mide asit salgılanmasını azaltan ilaçlar iftar ve sahurda alınmalı.



http://ift.tt/1mvCmHN

Avrupa’da en az çalışanlar Fransızlar

Avrupa’da en az çalışanlar Fransızlar


Coe-Rexecode Enstitüsü'nün son yayınladığı rapor Avrupalıların yıllık çalışma performanslarına ışık tutuyor. Enstitünün, Eurostat verilerine dayanarak yaptığı araştırma sonuçlarına göre Avrupa kıtası içerisinde en az çalışan millet Fransızlar, en çok çalışanlar ise Romenler. İsviçreliler İngilizlerden az, fakat Almanlardan çok çalışıyor.




İsviçre Federal İstatistik Dairesi rakamlarına göre İsviçre'de tam zamanlı maaşlı çalışan bir kişi 2013 yılında toplam bin 886 saat çalışmış. Coe-Rexecode Enstitüsü'nin yaptığı araştırmaya göre ise Fransa'da tam zamanlı çalışan bir kişi yıl boyunca bin 661 saat çalışarak bir İsviçreliye göre yılda 225 saat, yani neredeyse bir ay daha az çalışmış.


EN FAZLA ÇALIŞANLAR ROMENLER

Çalışkan toplumlar içerisinde Avrupa Birliği'nin yeni üyesi Romenler geliyor. Önceki yıllarda olduğu gibi Romenler 2013 yılında ortalama 2 bin 99 saat çalıştı. 2010 yılındaki araştırmada Romenlerin 2 bin 95 saat çalıştığı göz önüne alındığında performanslarını biraz daha artırdıkları görülüyor.


Avrupalılar içerisinde disiplinli ve sistemli çalışmaları ile ün yapmış Almanlar ise listenin üst sıralarında yer alıyor. Geçen yıl bir Alman ortalama bin 847 saat çalışarak İsviçrelilerden yılda yaklaşık bir hafta kadar az çalışmış. İngilizler ise sıralamada şaşırtıcı bir şekilde Romenlere en fazla yaklaşan toplum. Yılda toplam bin 900 saat çalışan İngilizler bu alanda hem Almanların hem de İsviçrelilerin önünde yer alıyor.


Eurostat'ın 2010 yılı verileri göz önüne alındığı takdirde az çalışanlar giderek daha az, çok çalışanlar ise daha fazla çalışıyor. Yani listenin sonundakiler performanslarını aşağı yönünde yukarıdakiler ise yukarı yönde geliştirmiş. Örneğin Fransızlar geçen iki yıla oranla yıllık 18 saat daha az çalışırken, Romenler 4 saat daha fazla çalışmış.



http://ift.tt/1nGObZz

Fransa Yargıtayı, başörtüsü yasağını haklı buldu

Fransa Yargıtayı, başörtüsü yasağını haklı buldu


Fransa'da Yargıtay, 2008 yılında başörtüsü taktığı gerekçesiyle çalıştığı kreşten atılan Fatıma Afif davasında son kararı verdi.




Mahkeme davada, Fatıma Afif'in görevini suistimal ettiğine hükmederek Afif'i işten çıkaran kreş Baby Loup'yu haklı buldu. Bu karar, Fransa'da laiklik tartışmalarının sembolü haline gelen dava ile ilgili Fransa iç hukuk yollarının da sonu anlamına geliyor. AFP'ye konuşan Yargıtay kaynakları da bu kararla özel kurumların, çalışanlarının hangi şartlar altında dini inançlarını kısıtlayabileceğinin de karara bağlandığını vurguladı.


Fatıma Afif'in avukatı Claire Waquet, Yargıtay'ın kararının Fransa iç hukuk yollarının sonu anlamına geldiğini belirterek davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıyacaklarını açıkladı. Kararı eleştiren Waquet, müvekkilinin işten çıkarılmasının onuruna bir hakaret olduğunun altını çizdi. Kreşin avukatı Richard Malka ise Yargıtay'ın kararının cumhuriyet ve birlikte yaşam için iyi bir durum oluşturduğunu savundu.


2008 yılında meydana gelen olayda doğum iznine ayrılan Fatıma Afif dönüşte kreş yönetimi tarafından başörtüsünü çıkarması yönünde uyarılmış, bu karara uymayan Afif daha sonra işten çıkarılmıştı.


Kararı mahkemeye taşıyan Afif'i, Mantes-la Jolie İş Mahkemesi ve Versailles Temyiz Mahkemesi haksız bulmuştu. Daha sonra Yargıtay 19 Mart 2013 tarihinde her iki mahkemenin verdiği kararı iptal ederek özel kurumlarda dini inancından dolayı kimseye ayrım yapılamayacağına hükmetmişti. Yargıtay, laiklik ilkesinin de kamu hizmeti gerçekleştirmeyen özel işyerlerinde uygulanamayacağına dikkat çekmişti. Yargıtay'ın kararı Fransa'da başta dönemin İçişleri Bakanı ve şimdiki Başbakan Manuel Valls tarafından set şekilde eleştirilmiş, gerekirse laiklikle ilgili yasanın değiştirilebileceği vurgulanmıştı.


Son olarak ise Kasım 2013 tarhinde Paris İstinaf Mahkemesi, Yargıtay'ın kararına direnerek, başörtüsü taktığı için Fatma Afif'i işten çıkaran kreş lehine görüş belirtmişti. Mahkeme, kreş çalışanlarının dini inançlarını işine yansıtamayacağı kararına varmıştı.



http://ift.tt/1pRo31a

25 Haziran 2014 Çarşamba

AİHM'nin ötanazi kararı Fransa'da büyük yankı uyandırdı

AİHM'nin ötanazi kararı Fransa'da büyük yankı uyandırdı


Fransa'da Danıştay'ın, altı yıldır bitkisel hayatta olan Vincent Lambert için verdiği ötanazi kararının yürütmesi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından durduruldu. AİHMn'in kararı Fransa'da büyük yankı uyandırırken, aşırı sağ Ulusal Cephe Partisi lideri Marine Le Pen, son sözü Fransa yargısının söylemesi gerektiğini belirtti.




AİHM'nin kararını değerlendiren Le Pen, "Ben son sözün Fransa yasaları ve kurumları tarafından söylenmesi taraftarıyım." ifadelerini kullandı. Devletler üstü bu sisteme karşı olduğunu belirten aşırı sağ lider, kararın AB tarafından Fransa'ya dayatıldığını iddia etti.


Radikal Sol Parti (PRG) Başkanı Jean-Michel Baylet de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararını kınadığını belirterek, bu kararın Vincent Lambert ve yakınlarının acılarının devamı anlamına geldiğini söyledi. Baylet, Cumhurbaşkanı François Hollande'ın seçim vaatleri arasında yer alan ötanazi hakkı için ellerinden geleni yapacaklarını vurguladı.


Eski bakan ve ana muhalefet partisi Halk Hareket Birliği (UMP) Milletvekili Bruno Le Maire ise ötanaziye karşı olduğunu vurgulayarak, bir insanın yaşamının doktor yada mahkeme kararıyla son bulmasını kabul etmediğini söyledi.


VINCENT'IN ANNESİ: O BİR BİTKİ DEĞİL

AHİM'nin kararını büyük bir sevinçle karşılayan Vincent Lembert'in annesi Viviane Lambert ise "Kocam ve ben bu karardan memnunuz. Bizim için büyük bir rahatlama kaynağı. Bugün Vincent'e, kazandığımızı söylemek istiyorum." ifadelerini kullandı. Oğlunu hiçbir zaman terk etmeyeceğini söyleyen Vivane Lambert, "Ben onun annesiyim. Onun reaksiyonlarını görüyorum. AHİM'ye gitmeden önce oğlum onu çağırmamıza karşılık vererek bize doğru döndü. O bir bitki değil." diye konuştu.


6 yıldır süren Vincent Lambert davasında, doktorların hastanın fişinin çekilerek, suni nemlendirme ünitesi ile yavaş yavaş hayatına son verilmesini kararını Lambert'in eşi, kardeşleri ve yeğeni onaylarken, anne ve babası buna şiddetle karşı çıkıyor.


Fransa'da 2005 yılında çıkarılan 'pasif ötanazi' yasası ile uzun süren tedavi ve çabalara yanıt vermeyen ve artık hiçbir umudu kalmayan hastaların ölümüne ailesinin rızasıyla izin verilmesine yeşil ışık yakılmıştı.



http://ift.tt/1motOCy

Yazın spora ara vermeyin

Yazın spora ara vermeyin


Muğla Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Bekir Çeker, yazın yapılan spor faaliyetlerinin, vücuttaki yağ yakış hızını arttırdığını söyledi. Çeker, yaz mevsiminde spora ara verilmesinin en büyük yanlışlardan biri olduğunu belirterek, "Oysa yazın yapılan aktiviteler, vücuttaki yağ yakış hızını daha da artırır. Sıcaklığın yoğun olduğu saatlerin dışında, özellikle sabah namazının hemen ardından ya da akşamları, spor için ideal saattir. Yazın da ailece spor yapmaya devam etmeliyiz." dedi.




Kış aylarında egzersize alışan fakat yazın ihmal edenlerin, vücuduna ceza verdiğini söyleyen İl Müdürü Çeker, yaz dönemlerinde vücudun tembelliğe alıştırılmaması gerektiğini ifade etti. Yaz aylarında açıkhava faaliyetleri ve işbaşındayken yapılacak basit hareketlerin bile faydalı olduğunu vurgulayarak, "Bu şekilde yapacağınız çalışmalar, daha neşeli ve daha enerjik olmanızı sağlar. Yaz aylarında vücudunuzu daha çok sporla şımartın." diye konuştu. Çalışırken bile yapılabilecek kolay egzersizler olduğunu kaydeden Çeker, "Bu basit hareketler, kas gruplarını çalıştırır. Uzun süre koltukta oturanların da maksimum yarım saatte bir ayağa kalkarak, birkaç dakikayı ayakta geçirmesi çok faydalı olur. Spor yapmamak için hiçbir bahane kalmadı. Her yaştan vatandaşlarımızı spor yapmaya davet ediyoruz. Özellikle yaz spor okulları, çocuklarımızın sağlıklı ve faydalı bir yaz geçirmeleri için son derece önemli. Yazın çocuklarımızı başıboşluğa, tembelliğe teslim etmeyelim." dedi.



http://ift.tt/1mntbsW

Çocuklarda 'dans eden göz' sendromuna dikkat!

Çocuklarda 'dans eden göz' sendromuna dikkat!


Çocuklarda kusma, ağır ishal gibi belirtilerle kendini gösteren rota virüsünün 'dans eden göz sendromuna' neden olabileceği bildirildi. Gözüm istem dışı, çok hızlı bir şekilde bir çok yöne hareket etmesi olarak tanımlanan sendrom, çoğunlukla rota virüsü hastalığı tedaviyle yok olabiliyor.




Ataköy Dünyagöz Hastanesi'nden Opr. Dr. Tülay Kılıç, rota hastalığı ilgili bilgiler verdi. Kılıç, daha çok 4 aylık ile 4 yaş arası çocuklarda görülen rota virüsünün, ebeveynlerin hasta bebeğin altını değiştirdikten sonra el yıkamamaları, enfekte su, yiyecek ve havadaki damlacıklarla bulaştığını söyledi.


Rota virüsünün bulantı, kusma, sulu ishal, ateş, aşırı su kaybı ve gözyaşının çıkmaması gibi sorunlara yol açtığına işaret eden Dr. Tülay Kılıç, "Genellikle sıvı kaybının dengelenmesiyle hastalık düzelmeye başlar, ancak nadir de olsa menenjit gibi ciddi tablolar görülebilir. Beyin dokusunun tutulması ile birlikte çocukta 'dans eden gözler sendromu' oluşabilir." diye konuştu.


Dans eden gözler sendromunda, gözlerde istem dışı çok hızlı bir şekilde hem yatay hem de dikey ve arka arkaya olan hızlı hareketlerin oluştuğunu belirten Dr. Tülay Kılıç, şunları söyledi: "Bu hareketlere 'opsoklonus' adı verilir. Opsoklonus, ataklar halinde ya da aralıklı olarak görülebilir. Göz kapakları açık veya kapalı olabilir, uykuda bu hareketler durabilir. Herhangi bir göz uyarısında, kaotik görüntü artabilir. Hastalar baktıkları yerin sallandığını hissederler ama çift görme şikâyeti olmaz. "


'Dans eden gözler sendromunun başka sebeplere bağlı olarak da görülebileceğine dikkat çeken Dr. Kılıç, bu durumda tedavide kortizon ve kemoterapi ilaçlarının kullanılmasının gerektiğini kaydetti. Kılıç, rota virüsü hastalığına bağlı oluşan sendromunda ise kendiliğinden düzelmenin izlenebileceğini belirtti.



http://ift.tt/1mntaVL

Fransa'daki ötanazi kararını AİHM geceyarısı durdurdu

Fransa'daki ötanazi kararını AİHM geceyarısı durdurdu


Fransa'da trafik kazası geçirdikten sonra 6 yıldır komada olan bir adam için dün verilen ötanazi kararına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) müdahale etti.




Bitkisel hayattaki Vincent Lambert için Fransa'da bir mahkeme dün ötanazi kararı vermişti. Lambert'in bazı yakınları ise konuyu AİHM'ye taşıdı. Mahkeme, geceyarısı verdiği jet kararla kararın yürütmesini durdurdu.



http://ift.tt/ThYiu9

24 Haziran 2014 Salı

Mevlüt Erdinç, memleketi Yozgat'ta hasret giderdi

Mevlüt Erdinç, memleketi Yozgat'ta hasret giderdi


Türkiye'ye transferi gündeme gelen milli futbolcu Mevlüt Erdinç, memleketi Yozgat'ın Sarıkaya ilçesinde bir dizi etkinliğe katıldı. Erdinç, Sarıkaya Belediye Başkanı Ömer Açıkel'e Türk bayrağı hediye etti.




Sarıkaya Belediyesi H. Hasan Bor parkında düzenlenen etkinliğe; Fransa'nın Saint-Étienne takımında forma giyen milli futbolcu Mevlüt Erdinç ve eski milli güreşçi Necmi Gençalp ile Sarıkaya Belediye Başkanı Ömer Açıkel katıldı. Programa yoğun ilgi gösteren Sarıkayalılar, Erdinç ve Gençalp ile bol bol fotoğraf çektirdi. Sarıkaya Belediye Başkanı Ömer Açıkel, Erdinç'e plaket verdi. Erdinç de Başkan Açıkel'e Türk bayrağı hediye etti.


Etkinlik, yöresel sanatçıların konseriyle son buldu.



http://ift.tt/1mamLsg

Le Pen, Avrupa Parlamentosu'nda grup kuramadı

Le Pen, Avrupa Parlamentosu'nda grup kuramadı


Fransa'da Marine Le Pen'in başkanlığındaki aşırı sağcı Ulusal Cephe, Avrupa Parlamentosu'nda (AP) grup kurma hedefini gerçekleştiremedi.




AP'de en az 7 ülkeden 25 milletvekilinin bir araya gelmesi halinde grup kurulabiliyor. Parlamento grupları sayesinde milletvekilleri daha fazla konuşma süreleri alabiliyor ve para yardımı da dahil bazı avantajlardan faydalanabiliyor.


AP seçimlerinde Fransa'da yüzde 25 oyla birinci parti çıkan Ulusal Cephe'nin lideri, parlamentoda grup kurabileceğinden emin konuşuyordu. Grup kurmak için gereken süre bu akşam dolacakken, Ulusal Cephe öncülüğündeki grupta sadece 5 ülkeden sağcı partiler yer aldı. Partiden yapılan açıklamada da grup kurma hedefinin gerçekleşmeyeceği belirtilerek, "Kısa dönem için düşünüldüğünde üzücü olsa da uzun dönemi gözeten ahlaki ve siyasi bir seçim yaptık." ifadelerine yer verildi.



http://ift.tt/1rtYW3R

Sahurda nasıl beslenmeliyiz?

Sahurda nasıl beslenmeliyiz?


Diyetisyen Emine Yüzbaşıoğlu, sahurda mideyi yormayan az yağlı bol protein içeren mönülerin tercih edilmesi gerektiğini söyledi. Yüzbaşıoğlu, "Yüksek protein daha uzun tokluk hissi oluşturacağından orucun daha rahat tutulmasını sağlar. Haşlanmış 1 yumurta, az yağlı az tuzlu peynir çeşitleri, 1 bardak süt veya yoğurttan oluşan mönüye 3-4 dilim ekmek, susuzluğu önlemek açısından 1 porsiyon meyve ekleyerek güzel bir sahur mönüsü oluşturulabilir." dedi.




Memorial Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü Diyetisyen Emine Yüzbaşıoğlu, oruç tutarken doğru beslenme hakkında bilgi verdi. Oruçluyken açlık süresinin artması nedeni ile iftar ve sahur olmak üzere 2 öğün yerine iftardan sonra bir öğün daha yapmanın uygun olduğunu söyleyen Yüzbaşıoğlu, "Uykuya ara vermemek için iftarda yenilenle oruç tutmak veya yiyip yatmak yazın bu uzun günlerinde günün ilerleyen saatlerinde hipoglisemiye bağlı olarak sağlık problemleri ortaya çıkmasına sebep olacaktır. Bu nedenle kesinlikle sahur yapılmalıdır. İftarda hafif yemekler yiyerek sonrasında bir ara öğün yapmak gün boyu boş kalan midenin sindirim için zorlanmasına engel olacaktır. Ara öğün olarak da meyve galeta veya leblebi gibi karbonhidrat kaynağıyla 1 bardak süt veya yoğurt tüketimi uygundur." ifadelerini kullandı.


Sahurda mideyi yormayan az yağlı bol protein içeren mönülerin tercih edilmesi gerektiğini kaydeden Yüzbaşıoğlu, "Yüksek protein daha uzun tokluk hissi oluşturacağından orucun daha rahat tutulmasını sağlar. Haşlanmış 1 yumurta, az yağlı az tuzlu peynir çeşitleri, 1 bardak süt veya yoğurttan oluşan mönüye 3-4 dilim ekmek, susuzluğu önlemek açısından 1 porsiyon meyve ekleyerek güzel bir sahur mönüsü oluşturulabilir. Yumurta kullanarak yapılan az yağlı bir menemen veya yine yumurta kullanarak hazırlanan bir salata mönüdeki posa içeriğini artıracağından gün içinde yaşanabilecek kabızlık sorununu da ortadan kaldıracaktır." ifadelerini kullandı.


Gün boyu aç kaldıktan sonra hiç doyulmayacak düşüncesiyle hazırlanan sofralardan uzak durulması gerektiğini belirten Yüzbaşıoğlu şunları söyledi: "Kızartma, börek, pilav, makarna ile şerbetli tatlılar Ramazan sofralarını süsleyerek kilo artışına neden olmaktadır. Kilo alımını ve mide rahatsızlıklarını önlemek için; ağır kızartma yemekleri yerine hafif zeytinyağlı veya etli sebze yemekleri tercih edilmelidir. Kırmızı et ve beyaz et dengeli olarak tüketilmeli, tek yönlü seçim yapılmamalıdır. Her yemeğin yanına yakıştırılan pilav veya makarna gibi yağ içeriği yüksek olan karbonhidrat grubu yerine ekmek ve Ramazan'ın olmazsa olmazı pide iftar mönüsü için daha uygundur. İftarda çorbayla yemeğe başlamak, sonrasında 10-15 dakika ara vermek ve daha sonra yemeğe devam etmek yemek sonunda yaşanacak şişkinliği ortadan kaldıracaktır. Ayrıca iftarda tüketilen salata günlük alınan posa miktarını olumlu yönde etkileyerek kabızlık sorununu da engelleyecektir. Uzun süre açlığa bağlı olarak oluşan hipoglisemiye bağlı olarak tatlı isteği diğer günlere oranla Ramazan'da daha fazla olmaktadır. Bu isteği karşılamak amacıyla şerbetli ağır tatlılar yerine, sütlü veya meyveli hafif tatlılara yer verilmelidir. Yemek sonrasında yenilen meyve veya iftarda önerilen hurma da tatlı isteğini kısmen azaltacaktır."


Normalde günlük su ihtiyacının 2-2,5 litre olduğunu aktaran Yüzbaşıoğlu, "Uzun ve sıcak yaz günlerinde bu miktardan daha az su tüketimi başta böbrek rahatsızlıkları olmak üzere birçok sağlık problemini beraberinde getirecektir. Bunun yanında çok şekerli ve asitli içecekler yerine; komposto, ayran, taze sıkılmış meyve suyu gibi sağlıklı içecekler sıvı ihtiyacı karşılamak için tercih edilmelidir. Ancak sağlıklı da olsa bu içecekler asla suyun yerini almamalıdır." diye konuştu.



http://ift.tt/V8oiKz

23 Haziran 2014 Pazartesi

Cezayir'in galibiyeti Le Pen'i kızdırdı

Cezayir'in galibiyeti Le Pen'i kızdırdı


Cezayir'in Dünya Kupası H Grubunda Güney Kore'yi 4-2 mağlup etmesi, Fransa'daki Cezayirlileri sevindirirken Fransa aşırı sağ parti Ulusal Cephe'yi (FN) kızdırdı.




FN Milletvekili Marion Marechal-Le Pen, Cezayir'in galibiyeti sonrası Fransa'da kutlama yapan Cezayirlileri entegrasyonun başarısızlığına örnek olarak gösterdi. Parti lideri Marine Le Pen'in de yeğeni olan Marechal-Le Pen, karşılaşma sonrası sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, "Cezayir'in zaferi sonrası çıkan olaylar, iktidar ve ana muhalefet partilerinin entegrasyon politikasının yenilgisidir." ifadelerini kullandı. Le Pen olayları "komünotarizmin" cumhuriyete karşı yeni bir başarısı olarak yorumladı.


Ulusal Cephe Partisi Başkan Yardımcısı Florian Philippot da maç sonrası alaycı bir dil kullanarak, "Hayır bu akşam hiçbir şey olmayacak rahat uyuyabilirsiniz." mesajını attı. Dün gece sosyal paylaşım siteleri üzerinden yayılan Cezayir taraftarlarının Lyonda kilise yaktığıyla ilgili söylentiler ise Lyon Belediyesi ve itfaiyesi tarafından yalanlandı. Aşırı sağ parti üyeleri birkaç haftadır internet üzerinden yürüttükleri kampanyada da Cezayir maçlarının oynandığı akşamlarda, bu ülkenin bayrağını dışarıda taşımanın yasaklanmasını istemişti.


Bu arada Le Progres gazetesi de dün gece karşılaşma sonrası çok sayıda çöp kutusu ve trafik ışığı direklerinin Cezayir taraftarlarınca tahrip edildiğini yazdı.


Cezayir, 2014 FIFA Dünya Kupası H Grubu ikinci maçında Güney Kore'yi mağlup ederek, turnuvada 32 yıl sonraki ilk galibiyetini elde etmişti.



http://ift.tt/TnN1Jb

Türkçe Olimpiyatları üzerine olmayan akademik çalışmalar...

Türkçe Olimpiyatları üzerine olmayan akademik çalışmalar...


Ünlü şair Abdülhak Hamit, eşi Fatma Hanım'la Hindistan'a gider. Fatma Hanım, Hindistan'da hastalanır. İstanbul'a dönmeye karar verirler. Fatma Hanım gemide fenalaşır.




Hamit, “Eyvah ne yer, ne yâr kaldı / Gönlüm dolu âh ü zâr kaldı” mısralarıyla başlayan Makber adlı eserinde, bu durumdaki eşini şöyle anlatır: “Kaldım mı demişti yolda bir gün / Hindistan'ın denizlerinde.” Birkaç haftadır Türkçe Olimpiyatları'yla ilgili yazılanlara, söylenenlere bakıyorum. Cesur bir avuç insanın dışında kimsecikler yok. Olimpiyat törenlerinde sahneye çıkmak için sıraya girenler ortalarda görünmüyor. İnsan, “kaldık mı şimdi siyasetin vahşi denizlerinde” demek istiyor. Ancak İbrahim Hakkı'nın yürek ferahlatıcı “Hak şerleri hayreyler”i imdada yetişiyor.


Türkçe Olimpiyatları, ülkemizde olmasa da yapıldı. Çoğunun ütopyasında bile olmayan bir kardeşlik mikro planda ve kısa süreliğine de olsa Olimpiyatlarda gerçekleşiyor. İşin duygusal tarafı bir yana, sadece aklımızla baktığımız zaman bile devasa şeyler oluyor. Binlerce aile, uzaktan bir felaketler ülkesi gibi görünen Türkiye'den insanlara çocuklarını teslim ediyor, bu çocuklar başka ülkelere gidiyor ve günlerce kalıyor.


Normal bir ülkede Olimpiyatlar üzerine onlarca akademik çalışma yapılır. Nasıl başladığı, organizasyon süreci, ülkelerdeki algı, seçilen eserler, öğrencilerin birbirine bakışı gibi konularda pek çok yazı yayımlanır. Olimpiyatlarla ilgili tezler, antitezler ortaya konur. Bu çalışmaların, Olimpiyatları öven, olumlayan çalışmalar olması şart değil. Olimpiyatlar ve Olimpiyatların gerçekleşmesini sağlayan Türk okulları beş-on yıldır Türkiye'nin dünyadaki markalarından biri. Ancak bilebildiğim kadarıyla Olimpiyatlar üzerine yapılmış tek bir çalışma yok. Sevenler sadece sevmekle kalıyor, yerenler de sadece yermekle. Oysa aklın, bilimin önde olduğu söylenen üniversitelerde bu konuda en az birkaç akademik çalışma yapılmalı değil mi? İşte Türkçe Olimpiyatları'nı anlamak için yapılacak çalışmalardan sadece birkaçı:


Dünyanın pek çok yerindeki insanların neden Türkçe öğrendiği, çalışılabilecek bir konu. Dilleri, dinleri, ekonomik arka planları, Türkiye'yle bağları hiçbir şekilde birbirine benzemeyen pek çok ülkede öğrenciler, Türk okulları aracılığıyla Türkçe öğreniyor. İnsanlar hangi beklentilerle, hangi motivasyonlarla Türkçe öğreniyor, öğrenme süreçleri hangi aşamalarla ve materyallerle olgunlaşıyor?


Türkçe Olimpiyatları sadece Türk olmayanlar için değil, belki de onlardan daha fazla Türkler için bir fenomendir. Türkler, Türkçe Olimpiyatları aracılığıyla yeni ufuklar keşfediyor, bazı konulardaki duruşlarını sorguluyor. Pek çok insan Olimpiyatlar aracılığıyla toplumsal arkaplanı ya da eğitim seviyesi yönüyle dinlemeyeceği şiiri ya da şarkıyı dinliyor. Acaba geniş kitleler Olimpiyatlar aracılığıyla Nazım Hikmet'ten Mehmet Akif'e kadar pek çok ismin bu toprakların ortak değerleri olduğunu mu fark ediyor?


Türkçe Olimpiyatları kanon oluşturuyor. Sanat ya da edebiyat sosyolojisi açısından mutlaka çalışılması gereken bir konu bu. Daha önce kıyıda köşede kalmış, meraklısının dışında çok kimsenin bilmediği pek çok şarkı, türkü veya şiir, Olimpiyatlar sayesinde geniş kitlelerce tanınıyor, seviliyor. Bu konuda herhangi bir veriye dayanmadan söylenebilecek iki örnek Osman Sarı'nın Önden Giden Atlılar ve Bahattin Karakoç'un Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman adlı şiirleri. Her iki şiir de Olimpiyatlarla geniş kitlelerce tanındı ve sevildi. Bu sürecin nasıl işlediği, hangi saiklerle kitlenin bu şiirleri benimsediği ilginç bir çalışma konusu olabilir.


Olimpiyatların kanon oluşturma süreci sadece şarkı, türkü ve şiirler için geçerli değil. Aynı süreç estetik, yerellik ve şive gibi konularda da geçerli. Türkçe Olimpiyatları bize güzelliğe sadece Batı patikalarından gidilmeyeceğini, bizim kendi yollarımızdan da güzelliğe ulaşılabileceğini gösterdi. Karadeniz kıyafetlerinin insana bu kadar yakıştığını, efe kıyafetlerinin gücü ve zerafeti bu kadar güzel birleştirdiğini ve temsil ettiğini Olimpiyatlarda gördük. Kadın ve erkek kıyafetlerinin işlevsel ve estetik olabileceğini Olimpiyatlardaki halk oyunları ekiplerinin kıyafetleri bize gösterdi. Olimpiyatların estetik algılarımızı nasıl etkilediği ya da değiştirdiği ilginç bir çalışma konusu olabilir.


Togolu bir öğrenciden Urfa türküsü dinlerken ağlayan, Brezilyalı çocuktan Ordu'nun Dereleri'ni dinlerken kendinden geçen Türk insanı acaba nasıl bir psikolojiyi yaşıyor? Bu psikoloji yıllardır ezilmişliğin, bu halktan ve değerlerinden bir şey olamayacağı duygusunun sembolik de olsa yok oluşunun psikolojisi midir? İnsanların kendilerinin bile dinlemekten, söylemekten utandığı ama aslında toplumsal bilinçaltının bir parçası olan ürünler bir başkasının ağzında bizi şaşırtıyor ve sevindiriyor mu?


Olimpiyatlarda gözden kaçan ama kitleyi ciddi anlamda etkileyen bir faktör de öğretmenler. Birkaç yıl önce 5-6 bin kişilik bir salonda Olimpiyatları seyrediyoruz. Sahneye teker teker adlı sanlı insanlar çıktı. Seyirci kimini daha zayıf kimini daha güçlü alkışladı. Bir ara öğretmenleri temsilen birkaç öğretmen sahneye davet edildi. O anda tüm salonun adeta komut almış gibi ayağa kalktığını gördüm. Pek çoğunun camiayla organik bir ilişkisi olmayan bu topluluk, öğretmenlerle nasıl bir rezonans kuruyor? Öğretmeni nasıl ve neyin temsilcisi olarak görüyor?


Acaba Türkçe Olimpiyatları, Türk toplumunda bir ayna vazifesi mi görüyor? Bu yılki yapay, geçici ve kanunsuzluktan kaynaklanan durum bir tarafa bırakılırsa toplumun hemen her kesimi Türkçe Olimpiyatları'na destek oluyor. Bir can Boşnakların semaha durmasından etkilenirken, başka biri renk cümbüşünün içinde kendini görüyor. Yoksa Olimpiyatlar toplumun çeşitli kesimlerinde yıllardır var olan bastırılmışlık, ikinci sınıflık duygusunu adeta katarsis süreciyle ortaya çıkarıp normalleşmeye katkı mı sağlıyor?


Türkçe Olimpiyatları bazıları için ezilmişlik, bizden adam olmaz düşüncesini tahrip ederken, bazıları için bu duyguları güçlendiriyor mu? Bazı insanlar Türklerin hiçbir şey yapamayacağı, dünyada güzel şeyler oluyorsa bunun arkasında mutlaka başkalarının olduğu varsayımından hareketle komplo teorilerine mi inanıyor?


Bu soruların cevabı ne olursa olsun Türkçe Olimpiyatları sadece seyredilecek ve yenisi beklenecek bir müzik şöleni değildir. Öğrencilerin geldikleri ülkeler, sürece destek veren toplumsal gruplar, performanslara verilen tepkiler, çeşitli ülkelerden gelen öğrencilerin kısa sürede birbirlerine uyum sağlaması ve ortak bir dil kullanması ve buna benzer daha pek çok konu üzerinde durulması, tartışılması ve değerlendirilmesi gereken konulardır. Hakikatin peşinde koşan, kamunun kaynaklarıyla var olan ve ideal olarak kamuya yeni teklifler sunması gereken üniversiteler de Türkiye için son derece önemli olan bu fenomeni araştırmalı, değerlendirmeli ve ortaya kendi üslubuyla ürünler koymalıdır.


*Doç. Dr., İpek Üniversitesi



http://ift.tt/1pubQgS

Paris Müzik Bayramı eşliğinde eğlendi

Paris Müzik Bayramı eşliğinde eğlendi


21 Haziran Cumartesi günü başta başkent Paris olmak üzere, Fransa'nın çeşitli şehirlerinde Müzik Bayramı kutlandı. 1982 yılında, dönemin Kültür Bakanı Jack Lang tarafından başlatılan etkinlik, o tarihten bu yana Fransa'da her sene, 21 Haziran tarihinde kutlanıyor.




Bu sene de en coşkulu ve kalabalık Müzik Bayramı başkent Paris'te yaşandı. Sayısız konsere sahne olan başkentte, aris'liler, sabahın erken saatlerinden itibaren senfonik müzikten, etnik müziğe, çağdaş müzikten, dünya müziğine kadar değişik müzik türlerini dinleme fırsatı buldu. Paris'in değişik semtlerinde düzenlenen, sokak konserlerine hem Paris'liler hem de şehri ziyaret eden turistler yoğun ilgi gösterdi. Herkese açık ve ücretsiz olarak düzenlenen etkinliklere popüler sanatçılar da destek verdi.


Paris'in en eski müzikholü Olympia’da kurulan dev sahnede Amerikalı sanatçı Lana del Rey, 3. Paris’te ise Fransız şarkıcı Michel Jonasz sahne aldı. Palais Royal’de ise Fransız rap sanatçıları Nemir ve Oxmo Puccino müzik severlerle buluştu. Louvre Piramidi altında ise Paris Senfoni Orkestrası, ünlü orkestra şefi Paavo Jarvi yönetiminde bir konser verdi. Paris'lilerin ilgi gösterdiği organizasyon, gecenin ilerleyen saatlerine kadar devam etti. Fransa genelindeyse Müzik Bayramı'na yaklaşık 5 bin amatör ve profesyonel sanatçının katıldığı öğrenildi.



http://ift.tt/1pDk0p6

Japonlardan dünyaya insanlık dersi

Japonlardan dünyaya insanlık dersi


Dünya Kupası C Grubu maçında Japonya ile Yunanistan 0-0 berabere kaldı. Natal şehrindeki Estadio das Dunas Stadı’ndaki mücadelenin sonunda ilginç görüntüler vardı.




Japon seyirciler, stattan ayrılmadan önce ellerine poşet alıp tribünlerdeki çöpleri topladı. Sadece oturdukları koltukların çevresini değil, Yunanlıların etrafa saçtıkları çöpleri de temizleyen Japonlar, bu hareketleriyle takdir kazandı. Japon seyircilerin fotoğrafları sosyal medyada paylaşıldı ve uluslararası ajanslar da bunları dünyaya servis edip örnek oluşturduklarının altını çizdi. Üstelik Japonların temizleme işini tamamladıktan sonra unutulan çöp kalıp kalmadığını bile kontrol etmeleri dikkat çekti. Futbolda başarıları bulunmayan, Dünya Kupası’nda iki maç sonunda sadece 1 puan elde edebilen Uzakdoğu ülkesinin insanları, eşine az rastlanır bir güzelliğe imza atması taraflı tarafsız her kesimden alkış aldı. Japon taraftarlardan bazılarının çöp toplama işini stat dışında da sürdürdüğü belirtildi. Japonya, ilk maçta Fildişi Sahili’ne 2-1 yenilmesine rağmen taraftarları sonucun üzüntüsünü unutup ve yaşanılabilir bir dünya için stattaki çöp toplamaya başlamıştı. ‘İnanılmaz’ bulunan bu davranış hem övgüye mazhar hem de tüm dünyaya örnek oldu.






http://ift.tt/Tnbhex

Türkiye, mavi bayrakta dünya üçüncüsü

Türkiye, mavi bayrakta dünya üçüncüsü


Türkiye, mavi bayraklı plaj sayısında dünya üçüncüsü oldu.




Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı'nın (FEE) belirlediği kriterler doğrultusunda İspanya 573 mavi bayraklı plajla dünya birincisi oldu. Yunanistan 407 mavi bayrakla ikincilik, Türkiye 397 mavi bayrakla dünya üçüncülüğü elde etti. Türkiye'yi 379 mavi bayrakla Fransa ile 298'le Portekiz takip etti.


Mavi bayrak almaya 1995 yılında 15 plajla başlayan ve 19 yılda 397'ye ulaşan Türkiye aynı başarıyı marinalarda gösteremedi. FEE'nin belirlediği 2014 marina kriterlerine göre; İspanya 108, Almanya 103, Hollanda 101, Fransa 90 ve Türkiye 20 mavi bayrak aldı. Türkiye, mavi bayraklı yat sayısını ise 6 yıl içinde 12'ye çıkarabildi.


Türkiye'de en fazla mavi bayrak Antalya'da var. Her yıl 12 milyon turistin tatil yaptığı ve 500 bin yatak kapasitesine sahip Antalya'da 197 mavi bayraklı tesis bulunuyor. Antalya'nın 6 mavi bayraklı 6 marinası ile 4 yatı bulunuyor. Antalya'nın turistik ilçeleri içerisinde en fazla mavi bayraklı ilçesi 200 bin yatak kapasitesiyle Manavgat. İlçede 81 mavi bayraklı plaj bulunuyor.


Türkiye Çevre Eğitim Vakfı(TÜRÇEV) Yönetim Kurulu üyesi Dr. Cenk Halil Bayaz, mavi bayrağın turizmde bir marka değeri olduğunu söyledi. Dünya turizmde marka değerini; çevre, çevrenin korunması, deniz suyu temizliği, plaj temizliği ve su kontrolleri oluşturduğunu anlatan Bayaz, bu marka değerinin iyi korunması gerektiğinin altını çizdi. Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda dünya birincisi olabileceğini dile getiren Bayaz, şu uyarıda bulundu: "Bu marka değerini aşağıya çekecek her türlü girişimden uzak duralım. Maalesef sahil kenarı arkasında son yıllarda yapılan oteller 4 ve 5 yıldızlı reklamlarıyla turistler kandırılıyor. Bu otellerin yıldızları maalesef havada uçuşuyor. Tanıtımlarda otelin deniz kenarında olduğu gösteriliyor ve turist tatile geldiği oteli görünce hayal kırıklığı yaşıyor. Bu tür etik olmayan tanıtım ve reklamlar Türk turizmine zarar veriyor. Bu konuda herkes hassas olmalı. 19 yıl içinde yakaladığımız bu başarıyı kalitesiz hizmet anlayışıyla yıkmayalım."



http://ift.tt/1wlIJjZ

İbn-i Sina'nın yapın dedikleri

İbn-i Sina'nın yapın dedikleri


Tarçının sadece zayıflatıcı, rezeneninse sakinleştirici etkisi olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Tıbba yön veren hekimlerden İbn-i Sina’dan sofranızdan eksik etmeyeceğiniz sağlık reçeteleri…




İlaç kullanmaktan milletçe pek hazzetmiyoruz. Bir organı düzeltirken başka bir yeri bozan yan etkileri hesaba katarsak pek de haksız sayılmayız. Bu nedenle hastalanmadan tedbir almak yani ‘koruyucu yöntemler’ daha bir anlam kazanıyor. Bunu yapmak için kaf dağının tepesine varıp, uçurumlar aşarak adı sanı duyulmamış bitkilerin peşinde telef olmanıza gerek yok üstelik. Yazar Güvenç Ayar, Ufuk Yayınları’ndan çıkan ‘İbn-i Sina Sağlık Reçeteleri’ kitabıyla bulunması kolay bitki ve besinlerle şifaya giden yolda size eşlik ediyor.


Kalbinizin dostu elma ve hindiba: Elma, hemen her evde sıkça tüketilen bir besin. “Nasıl bilirdiniz?” sorusuna verebileceğimiz cevap, C ve E vitamini yönünden zengin, olacaktır. Ancak sadece bu kadar değil. Elma, aynı zamanda kalp sağlığını korumaya yardımcı. Yine hindiba da göğüs sıkışmasına iyi geldiği gibi kalbi de güçlendiriyor.


Ağız kokusunu gidermek için: 105 gram kabuğu soyulmuş limon, 3,5 gram karanfil, 3,5 gram hindistan cevizi, 3,5 gram sivri biber, 3,5 gram kakule, 3,5 gram tarçın, 3,5 gram havlican, 3,5 gram kuru zencefil ve 700 gram misk. Tüm bu malzemeler balla karıştırılarak macun haline getirilip tüketiliyor. Karışım, ağız kokusuna iyi geldiği gibi sindirimi de kolaylaştırıyor.


Rezene ve tarçınla gözleriniz güçlensin: Tarçın, tam bir göz dostu. Katarakt başta olmak üzere daha birçok göz hastalığına iyi geliyor. Göz kenarlarına sürme gibi çekilebilir. Rezene göz akıntılarına şifa oluyor. Ham rezene tohumuysa görme yetisini güçlendiriyor.


Kadın hastalıkları için: Özellikle regl dönemlerinde ayvayı bolca tüketmek kanamayı azaltıyor. Tarçın da özellikle rahim hastalıklarına iyi geliyor ve ağrıları dindiriyor.


Kronik ishaliniz varsa: Dut, sindirim sistemi için bulunmaz bir hazine. Kronik ishal ve bağırsak ülserlerini gidermede özellikle karadut çok etkili.


İdrar söktürücü: Yazın bol bol bulacağınız kavun, derdinize derman olacak. Ödem attırıcı- idrar söktürücü bu meyveyi sofralardan eksik etmemekte fayda var.


Mide-bağırsak ağrılarından şikâyetçiyseniz: Hoş kokusuyla gül, bahçelerden eksilmeyen bir çiçek. Ancak şifasından faydalanmak için reçelini de unutmamak gerekiyor. Kurutulmuş gül yapraklarını balla karıştırıp cam bir kaba koyarak 40 gün güneş altında bekletin. Bu karışım özellikle mide ve bağırsak ağrılarına iyi geliyor.


Astım ve nefes darlığına ısırgan: Isırgan, yabani bir bitki olduğundan pek sevilmese de şifası bol. Tohumu, astım ve nefes darlığına iyi gelirken, ısırganı arpa suyuyla kaynatıp içtiğinizde mukoz salgının atılarak göğsün ferahlamasını sağlıyor. Siyah zeytin çekirdeğinden yapılan tütsü de astım ve akciğer hastalıklarına iyi geliyor. Meyan kökü de yine aynı hastalıklara iyi gelen şifalı bitkilerden.


Fıstık gibi bir karaciğer: Karaciğer tıkanıklıkları sık et yiyenlerin kâbusu. Fıstık, buradaki tıkanıklığı açıyor, karaciğeri temizliyor. Bağırsakları da temizleme özelliğine sahip bu yemiş, mideye de oldukça iyi geliyor.


Mideniz bulanıyorsa: Özellikle araba yolculuklarında mide bulantısı büyük kâbus. Karanfil çayı ve bitkisi kusmayı durdururken mide ve karaciğeri de güçlendiriyor. Ayrıca hoş kokusuyla ağız kokusunu gidermeye de yardımcı.


Balık, sinirleri gevşetiyor: Balıkta bulunan Omega3 yağ asitleri ruh sağlığına bire bir. Obesesif-kompulsis kişilik bozukluğu ve depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklara iyi geldiği araştırmalarda kanıtlanmış. Balık, beyindeki yağın yoğunluğunu düzenleyerek sinir sistemini olumlu etkiliyor.


Beyni temizleyen sakız: Sakız, çoğumuz için eğlencelik çiğnenen bir şey olsa da şifası yok değil. Beyni temizliyor, hafızayı güçlendiriyor. Ayrıca damla sakızı, mineral deposu. Öksürük ve ağız kanamalarını da durduruyor.


Susam yağı, saçları gürleştiriyor: Susam yağı, kaynatılarak sürüldüğünde saçı gürleştiriyor. Ancak tek özelliği bu değil. Saçları çabucak uzatıp, yumuşatıyor. Ayrıca kepeğin de düşmanı.



http://ift.tt/T2G7Zw