28 Haziran 2013 Cuma

Çocuklarda sabit bakış epilepsi belirtisi olabilir

Çocuklarda sabit bakış epilepsi belirtisi olabilir


Avusturya Sen Jorj Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Osman Ayataç, beyindeki elektriksel uyarıların anormal ve düzensiz ortaya çıkışı sonrası oluşan epilepsi (sara) hastalığının çocuklarda baş dönmesi, gözleri belirli bir noktaya dikme ve sabit bakış gibi belirtiler gösterdiğini söyledi.




Epilepsinin oluş mekanizmasının tam olarak belli olmadığını, beynin belirli bölgelerinde ani elektriksel aktivite artışları gözlemlendiğini belirten Ayataç, "Elektriksel deşarj çocukta baş dönmesi, kulak çınlaması, amaçsız el, kol ve bacak hareketleri, gözleri belirli bir noktaya dikme, sabit bakış, adalelerde kasılma ve gevşeme, vücutta titreme, yere düşerek kasılma, dili ısırma, idrar kaçırma şeklinde ve genellikle iki ile üç dakikalık bir süreç ve çocuğun yorgun bitkin bir şekilde kendine gelmesi ile sonuçlanır. Beyinin belirli bir bölgesinde oluşan bu elektriksel değişim kısmi nöbete sebep olur, bazen otuz dakika ve daha fazla süren nöbetler olur. Çocuklarda bu nöbetler öncesi huzursuzluk veya durgunluk olur." şeklinde konuştu.



Epilepsi hastalarının zeka ile ilgili sorunlarının olmadığını ifade eden Ayataç, "Epilepsi (sara) insanlık tarihi kadar eski bir hastalıktır. Yazılı belge ve arşivlerden, antik eser ve yapılardaki simgelerden bunu açıkça görmekteyiz.Julius Sezar, Büyük İskender, Napoleon Bonaparte, Dostoyevski, Dante, Alfred Nobel, Van Ghogh gibi ünlülerde epilepsi hastasıydı. Bu örneklerden de anlaşılacağı gibi epilepsinin zeka ile ilişkisi yoktur." dedi.



Çağdaş teknolojinin getirdiklerinin yanında götürdükleri, tüm yaşam koşullarını ve hastalıkların görülme sıklığını etkilediği gibi epilepsi (sara) hastalığının toplumdaki durumunu ve görülme sıklığını etkilediğini söyleyen Ayataç, "Globalleşen dünyamızda çevre ve atmosferin ileri derecede kirlendiği, radyasyon ve nükleer tehlikelerin büyük boyutlara ulaştığı, genetiği değiştirilmiş besinlerin bolca tüketildiği, katkı maddeli yiyecek ve içeceklerin sıkça tüketildiği, yaygın sigara ve tütün kullanılması, farklı enfeksiyon etkenleri, düzenli beslenmenin göz ardı edilerek fast-food beslenmenin hızla yaygınlaştığı, hormonal ve genetik mutasyon (değişim), endokrin sistemi (özellikle Tiroid hastalıkların hızla artması) bozan maddeler, aşırı stres, gerginlik, yaygın depresyon, az hareketli ve statik bir yaşam tarzı bu hastalığın görülme sıklığını arttırır" ifadelerini kullandı.



Bazı hastalıkların genetik yapı ile yakın ilişkili olduğunu aktaran Ayataç, "Obezite, alerji, hipertansiyon, diabet (şeker hastalığı), kan yağlarında düzensizlik ve epilepsi genetik yapılı gruptan bir hastalıktır. Yaşam şekli, genetik özellik, çevre, beslenme, epilepsi hastalığı için önemli faktörlerdir." diye konuştu.



İdyopatik epilepsinin genellikle nedeninin belli olmadığını kaydeden Ayataç şunları söyledi: "Çocukluğun her evresinde (yenidoğan, oyun çocuğu, adolesan (ergenlik) dönemlerinde görülür. Yenidoğan ve bebeklik döneminde genellikle iyi seyreder.Ateşsiz ve tekrar etme özellikleri olan bu epilepsi nöbetleri, Hipoglisemi (kan şekeri düşmesi), katılma (soluk tutma), çocukların 3 ay ile 3 yaş arası sıkça geçirdikleri ateşli havalelerden, uykuda sıçrama, tiklerden, hipokolsemi (kanda kalsiyum düşmesi), irkilme, gece korkuları, zehirlenmeler, metabolik hastalıklar, travma, senkop, miğren den ayırt edilmelidir."



'SARA NÖBETİNDE SU İÇİRMEK, KAŞIK İLE AĞZI AÇMAYA ÇALIŞMAK TEHLİKELİDİR'

Toplum da sara nöbeti geçirenlere uygulanan yanlış yöntemler olduğunu aktaran Ayataç, "Nöbet esnasında su içirmek, alkol ve kolonyalı pamuk ile ağzı kapamak, soğan koklatmak, kaşık veya tahta ile ağzı açmaya çalışmak tehlikelidir." şeklinde konuştu.



Sara nöbeti esnasında soğukkanlı olunması gerektiğini belirten Ayataç, "Nöbet esnasında sakin kalmaya çalışmalı, çocuğu yere yatırıp başının altına yumuşak bir yastık konulmalı, çarpmaları önlemek için çevredeki tehlikeli eşyaları kaldırmalı, gözlük varsa çıkarılmalı, çocuk yan yatırılmalı, ağız temizlenerek soluk yolu açık tutulmalıdır."



Osman Ayataç, "Sonuç olarak kesin tanısı konmuş, düzenli kontrolleri yapılan, düzenli ilaç alan, aile, hekim ve çevre ile uyumlu bir yaşam, hastalığı hakkında yaş gurubuna uygun bilgilendirilen epileptik çocukların diğer çocuklardan farkı yoktur." dedi.



http://www.zamanfransa.com/haber/guendem/aile-saglik/cocuklarda-sabit-bakis-epilepsi-belirtisi-olabilir.html

'Yazın su içmek için susamayı beklemeyin'

'Yazın su içmek için susamayı beklemeyin'


Hava sıcaklığındaki artışlar sağlığı olumsuz etkiliyor. Ortam ısısının artması vücut ısısının da artmasına da neden oluyor. Buna karşı vücudun en önemli savunması, terleme ile sıvı kaybedilmesi şeklinde oluyor. Ter ciltten buharlaşırken ısı da kaybedildiğinden, vücut ısısı da düşüyor. Nem oranının arttığı durumlarda terleme azalıyor ve ortam ısısı daha da fazla hissediliyor. Prof. Dr. Ethem Kumbay, yazın susamadan bol su içilmesini tavsiye ederek, "Aşırı terleme ile sıvı kaybı olduğundan, başta su olmak üzere taze sıkılmış meyve suları, ılık çay, bitki çayları gibi bol miktarda sıvı alınmalı." dedi.




Acıbadem Bursa Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ethem Kumbay, yüksek sıcaklıkların ve yüksek nem oranının sağlıklı insanları bile zorladığını belirterek şu tavsiyelerde bulundu: "Gün içinde sıcaklığın en fazla olduğu 10.00- 16.00 saatleri arasında zorunlu olmadıkça dışarı çıkılmaması gerekiyor. Terlemeyi önleyen giysiler yerine; açık renkli, rahat, bol, ince giysilerin tercih edilmesi ve mutlaka şapka giyilmesine dikkat edilmeli. Aşırı terleme ile sıvı kaybı olduğundan, başta su olmak üzere taze sıkılmış meyve suları, ılık çay, bitki çayları gibi bol miktarda sıvı alınmalıdır. Hava sıcaklığı, fiziksel aktivite ve kayıp sıvı miktarına göre; günde en az 3 litre sıvı alınmalı. Yaz aylarında susama olmaksızın sıvı tüketilmesi çok önemlidir. Soğuk ve buzlu içecekler mide kramplarına neden olabileceği için fazla tercih edilmemeli. Ayrıca kafein, alkol ve aşırı şeker içeren içecekler daha fazla sıvı kaybına neden olduğundan yaz aylarında fazla içilmemeli."



Beslenme düzeninin önemine dikkat çeken Kumbay, şöyle devam ediyor: "Genellikle sık ve az beslenme öneriyoruz. Kahvaltıda az yağlı peynir, zeytin, taze sebze ve meyve bulunmalı. İçecek olarak süt, meyve suyu, ıhlamur gibi bitki çayları tercih edilmeli. Yağlı gıdalar ve yağda kızartılmış besinlerden kaçınılmalı. Daha çok haşlama, ızgara, kendi suyunda veya buharda pişirilen gıdalar tercih edilmeli. Terleme ile kaybedilen sıvı ve minerallerin alınması ve vücut direncinin artırmak amacıyla günde 5–6 öğün meyve tüketilmeli. Şeker hastalığı olanlar özellikle tatlı olan meyveler olmak üzere daha sınırlı tüketmeli. Yaz aylarında dışarıda ve açıkta satılan yiyecekler sindirim rahatsızlıklarına ve gıda zehirlenmelerine yol açabileceğinden bunların tüketiminden kaçınılmalı."



Hipertansiyon hastalarının yaz aylarında doktorlarına danışarak ilaç dozlarını yeniden düzenlemesini isteyen Dr. Kumbay, şu uyarılarda bulunuyor: "Aşırı terleme ve elektrolit kaybı özellikle "koroner arter hastalığı" bulunanlarda kalp aritmilerinin (kalpte ritim bozukluğu) ortaya çıkmasına neden olabilir. Ayrıca sıvı kaybı kan akışkanlığını azaltır. Bu durum hem kalp beslenmesini bozararak göğüs ağrılarının tekrar başlamasını, hem de kalp damarlarının tıkanmasını yani kalp krizi riskini artırır. Bu nedenle koroner arter hastaları yaz aylarında yeterli sıvı ve elektrolit almalarına aşırı özen göstermelidir. Kalp kapak hastaları ve kalp yetersizliği nedeniyle idrar atıcı " diüretik " ilaç kullanan hastalarda yaz aylarında sıvı kaybı daha fazla olabilir. Aşırı sıvı kaybı olan bu hastalarda aşırı yorgunluk, bitkinlik ve düzensiz kalp atışları ortaya çıkar."



http://www.zamanfransa.com/haber/guendem/aile-saglik/yazin-su-icmek-icin-susamayi-beklemeyin.html

Kadın Basketbolcular Belarus'u 55-41 yenerek yarı finale çıktı

Kadın Basketbolcular Belarus'u 55-41 yenerek yarı finale çıktı


2013 Avrupa Kadınlar Basketbol Şampiyonası'nın çeyrek finalinde Belarus'u 55 - 41 yenen A Milli Kadın Basketbol Takımı, yarı finale yükseldi. A Milli Kadın Basketbol Takımı'nın bir üst turdaki rakibi Fransa - İsveç maçının galibi olacak.




2013 FIBA Kadınlar Avrupa Şampiyonası'nın çeyrek finalinde Belarus ile karşılaşan A Milli Kadın Basketbol Takımı, rakibini 55 - 41 devirerek adını yarı finale yazdırdı.



Fransa'da düzenlenen şampiyonanın çeyrek finalinde Belarus ile eşleşen A Milli Kadın Basketbol Takımı, iyi başladığı mücadelenin özellikle ikinci çeyreğinde yakalamış olduğu 15-0'lık seriyle farkı açarak kontrolü eline aldı ve maçtan 55-41 galip ayrıldı. Ay - yıldızlı ekip Şaziye İvegin 13 sayı ile en skorer isim olurken, Nevriye Yılmaz da 10 sayı-7 ribaundluk bir katkı verdi.



Bu sonuçla adını son dörde yazdıran ay - yıldızlılar, bu akşam oynanacak Fransa – İsveç maçının galibi ile 28 Haziran Cuma günü TSİ 21.00'de yarı final karşılaşmasına çıkarak finale kalmak için ter dökecek.



Öte yandan karşılaşmayı şampiyona için Fransa'da bulunan Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel de izledi.



Karşılaşmaya hızlı başlayan taraf milliler olurken, özellikle Işıl Alben'in sürüklediği hücumlarla 9-2'lik bir seri yakalayan ay - yıldızlılar, ilk çeyreği 14-10'luk üstünlükle tamamladı. Dışarıdan istediği isabetleri bulamayan Belarus ekibi, pota altından kaydettiği basketlerle bir ara farkı 1 sayıya kadar indirse de (16-15) bu bölümde rakibinin top kayıplarını hızlı hücumlarla değerlendiren A Milli Kadın Basketbol Takımı, 15-0'lık bir seriyle farkı açtı ve devreye de 31-18'lik skor avantajıyla girdi.



İkinci yarıya ise bu kez hızlı başlayan taraf rakip takım olurken, devrenin başında 8-2'lik bir seri yakalayan Belarus ekibi, dış atışlarla farkı kapatmaya çalıştı. Bu bölümde Kuanitra Holingsvorth ve Bahar Çağlar'ın sayılarıyla rakibinin maça ortak olmasına izin vermeyen milliler, final periyoduna 41-33 önde girdi.



Son çeyrekte oyunun temposunu düşürerek kontrolü elden A Milli Kadın Basketbol Takımı, mücadeleden 55-41 galip ayrılarak yarı finale kalan taraf oldu.



Türkiye (55): Tuğba Palazoğlu 2 (1 Ribaund- 3 Asist), Tuğçe Canıtez 4 (1 Ribaund), Ayşegül Günay, Birsel Vardarlı 2 (3 Ribaund- 4 Asist), Begüm Dalgalar 5 (1 Ribaund), Esmeral Tunçluer 2 (2 Ribaund), Işıl Alben 9 (3 Ribaund- 2 Asist), Nevriye Yılmaz 10 (7 Ribaund- 2 Asist), Naile Çırak, Kuanitra Holingsvorth 4 (9 Ribaund), Şaziye İvegin 13 (2 Ribaund), Bahar Çağlar 4 (4 Ribaund)

Beyaz Rusya (41): Volha Istseliatsova, Aliaksandra Tarasava 4 (1 Ribaund- 2 Asist), Katsiaryna Snytsina 12 (3 Ribaund- 2 Asist), Ala Murauskaya, Tatsiana Likhtarovich 6 (1 Ribaund- 2 Asist), Natallia Anufryienka 2 (1 Ribaund), Anastasiya Verameyenka 9 (11 Ribaund), Yelena Leuchanka 6 (11 Ribaund), Zhanna Haradzetskaya (2 Ribaund), Maryia Papova, Nataliya Trafimava (3 Ribaund), Marina Kress 2 (1 Ribaund- 1 Asist)

1. Periyot: 14-10

2. Periyot: 17-8

3. Periyot: 10-15

4. Periyot: 14-8



http://www.zamanfransa.com/haber/spor/kadin-basketbolcular-belarusu-55-41-yenerek-yari-finale-cikti.html

27 Haziran 2013 Perşembe

Aziz Yıldırım: Kurumlarla kişileri ayıran UEFA çatırdar

Aziz Yıldırım: Kurumlarla kişileri ayıran UEFA çatırdar


Fenerbahçe Futbol A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Yıldırım, düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamada, UEFA'nın kurumlarla şahısları ayırdığını ve verdiği bu karar nedeniyle çatırdadığını ve off olduğunu söyledi.




UEFA Disiplin Kurulu'na sevk edilmeleri ve profesyonel futbol takımının 2+1 yıl men cezası almasıyla ilgili kararı değerlendiren Başkan Yıldırım, 3 Temmuz sürecinin yeniden başlayacağı ile ilgili bir soruya verdiği cevapta şunları söyledi:



"O anlamda bir planımız yok. Türkiye'de bir yargı var. Yargıtay'ın vereceği karar her şeyi sil baştan yapılandıracak ya da devam ettirecek. UEFA'nın vereceği her karar Türkiye'deki yargıya bağlı kalacak. Ceza aslında 2 yıl… Biz 1 yılını zaten çektik. Bunun da açıklaması yapılmadı. UEFA'nın en şanssız ve en zora sokacak davasıdır bu… Eğer kişiler ve kurumları ayırırsanız UEFA'nın tüm kuralları off olur, UEFA çatırdar. Bu davanın içinde yalnız ben yokum 63 kişi var. Benim her konuşmam 63 kişiyi de bağlıyor. Ama arkada insanlar var. Kendi hayat tarzları başka olan insanlar var. Yargıtay kararı belli olsun o zaman konuşuruz."



"GENELKURMAY BAŞKANIN TERÖRDEN YATIYOR, SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ"

Hem düşüncede hem de yapı olarak mücadeleyi seven biri olduğunu da belirten Başkan Aziz Yıldırım, "Gerçek Fenerbahçeliler, bu süreçten Fenerbahçe'nin zarar görmeden geçmesini istiyor. Bu ülkede Genelkurmay Başkanı terör suçundan içeridedir. Bunu başka yerde söyleseniz, sözün bittiği yerdir. Burada hepimiz yargı davasının bitmesini bekleyeceğiz. Bu bir günde kesilip atılamaz. 10 yıl sonra bile konuşulacak. Normal zamanda bu karar alınabilir miydi? Burası spor kulübüdür. Burada menfaat olamaz, ya da menfaat sağlanamaz. Bunun hesaplarını verecekler." dedi.



Başkan Aziz Yıldırım, yönetim olarak amaçlarının üye sayısını milyonlara çıkarmak olduğunu da belirterek, "Biz Fenerbahçe için elimizden geleni yaptık, hatalarımız da olmuştur. Fenerbahçe için amaç artık üye sayısını 17 binlerden milyonlara çıkartmaktır. Bizden olan arkadaşlar çalışıyorlar. Bu tüzüğü hazırlıyorlar; kongreden geçireceğiz." dedikten sonra. Mehmet Ali Aydınlar'ın haklı olduğu ile ilgili bir soru üzerine ise şöyle konuştu:



"Bu soruşturmalar olmasaydı, sportif olarak araştırmayı yapsalardı bu böyle olmayacaktı. Sportif yargılayın bizi dedik. Tapeler bunlardır… Yan yana koyup söylesinler… İbrahim Akın'a 100 bin lira, euro ve dolar verdiğimiz söyleniyor… Hangisi doğru…. Benim hesaplarım incelendi, öyle bir para görülmüyor."



http://www.zamanfransa.com/haber/spor/aziz-yildirim-kurumlarla-kisileri-ayiran-uefa-catirdar.html

'Yorgunluğunuz tiroit bezinden olmasın'

'Yorgunluğunuz tiroit bezinden olmasın'


Tiroit bezinde üretilerek salınan tiroit hormonlarının az olmasının yorgunluktan kilo almaya, kas ve kemiklerdeki ağrılardan depresyona kadar birçok hastalığa yol açtığı belirtilerek, bu hastalıkta erken tedavinin önemli olduğu bildirildi.




Acıbadem Adana Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Şebnem Aktaran, tiroit bezleri kaynaklı rahatsızların yaşam kalitesini bozduğuna dikkat çekerek, "Boyun ön bölümünde yer alan, yaklaşık 15-20 gram ağırlığındaki tiroid bezinin boyutu küçük ancak vücuttaki rolü önemli." dedi. Aktaran, tiroit bezi hastalıklarının genellikle iyot eksikliği kaynaklı genetik ve çevresel nedenlere bağlı olabileceğini ifade etti.



Şebnem Aktaran, tiroit hormonlarının bebeğin anne karnında gelişimi, doğum sonrası zihinsel-bedensel gelişim ve büyümesi ile hayat boyu metabolizma faaliyetlerinin düzenlenmesinde etkisinin büyük olduğunu hatırlattı. Tiroit bezinde üretilen tiroit hormonlarının vücuttaki hücreler üzerinde önemli etkileri olduğunu belirten Aktaran, "Tiroid hormonlarının dengesiz üretimi diğer organ ve sistemlerin de çalışmasını olumsuz etkileyebilecektir. Yaşamın her döneminde özellikle gebelik döneminde bebek ve anne sağlığı için tiroid hormonlarının normal düzeylerde tutulması gerekiyor." diye konuştu.



Tiroit bezinin az çalışarak yeterli miktarda tiroit hormonu salgılamamasına hipotiroidi, aşırı çalışmasına da hipertiroidi denildiğini ifade eden Aktaran, "Tiroit hastalıkları birçok belirtiyle ortaya çıkabilir bu nedenle benzer belirtileri olan kişilerin tiroit hormonları ölçülmeli ve gereğinde tedavisi yapılmalıdır." şeklinde konuştu.


İŞTE BELİRTİLER

Tiroidin az çalışması halinde; Yorgunluk, deride kuruma, kilo alma, saçlarda kuruma, soğuğa tahammülsüzlük, reflekslerde ve hareketlerde yavaşlama, kas ve kemiklerde ağrı, uyuşma, tansiyon yüksekliği, kolesterolde yükselme, adet düzensizliği, kabızlık, şişkinlik, hafıza problemleri, depresyon belirtileri (isteksizlik, mutsuzluk)



Tiroidin aşırı çalışması halinde; Çarpıntı, terleme, sinirlilik, huzursuzluk, sıcak ve nemli deri, sıcağa tahammülsüzlük, kilo kaybı (iştahın iyi olmasına karşın zayıflama), ellerde titreme, saçlarda incelme, kırılma ve dökülme, ishal, göz bulguları (canlı bakış), adet düzensizliği.



http://www.zamanfransa.com/haber/guendem/aile-saglik/yorgunlugunuz-tiroit-bezinden-olmasin.html

Çocukları gurbette Türkçeyi unutmasın diye blog kurdular

Çocukları gurbette Türkçeyi unutmasın diye blog kurdular


Yurtdışında büyüyen çocuklar, ailelerin bütün çabasına rağmen Türkçeyi doğru bir şekilde öğrenemiyor. Amerika’nın küçük bir kasabasında bunu dert edinen bir grup Türk anne, çocukları için bir blog kurdu. Yazı, resim, fotoğraf, şiir ile ilgili blogda paylaşımlar yapan çocuklar, hem kültürlerini tanıyor hem de Türkçelerini geliştiriyor.




Pensilvanya’da küçük bir kasaba Saylorsburg. Ortalama 20 Türk ailenin yaşadığı bu kasabada Türk anneleri çocuklarının Türkçe’den uzaklaşmaması için ellerinden geleni yapıyor. İnternetin sadece bir oyun mecrası olmadığınıçocuklara göstermek isteyen anneler, onların Türkçe konuşma ve yazma kabiliyetlerini de geliştirmek için “canlaracan” adında bir blog oluşturmuş. Yurtdışında büyüyen Türk çocuklara Türkçelerini unutturmamak amacıyla açılan blog sayesinde, yazdıkları yazılar, yaptıkları resimler ve çektikleri fotoğraflarla kendi kültürlerine dair bir algı oluşturmak istiyorlar. Sitede yazı, şiir, resim, fotoğraf, powerpoint sunum hazırlama, sorulan sorulara cevap verme, konuyla alakalı internetten, kitaplardan örnekler bulup paylaşma, arkadaşlarının yazılarını okuyup yorum yazma gibi puan kategorileri var. Yarışmalar düzenleniyor, hediyeler veriliyor. Sitenin kendi çapında hayranları da var. Çocukların Türkiye’deki akrabaları özellikle büyükanne ve büyükbabaları. Her hafta gurbetten gönderilen mektup gibi yazıları okuyor, telefon açıp tebrik ediyorlar.



Blog kurucusu Esra Şimşek, “çocuklarımızın kendilerini değerlerimizle değil, arkadaşlarının istediği şekle bürünerek kabul ettirme çabası bizi çok korkuttu. Çocuklarımıza, talebelerimize daha iyi nasıl sahip çıkabiliriz? kaygısıyla başladık bu işe” diyor.



Çocukların okul arkadaşları gibi sürekli instagram, facebook gibi sosyal medya araçlarında vakit harcadığını belirten Şimşek, “En mazbut ailelerin çocukları bile Amerikalıların beğendiği türden resimleri seçiyor, beğeniyor, sayfalarında paylaşıyor. Bunlara ‘Hayır, yasak!’ demek hiçbir şey kazandırmadığı gibi sadece çocuklarımızı toplumdan dışlamış oluyor. Ama onlara alternatif sunduğumuzda, güzel şeyler için gayret ettiğimizde, çok daha farklı neticeler elde ettik.” ifadelerini kullanıyor. Fatma Saraç’ın kızı da Canlaracan’da yazıyor. Saraç, blogdan önce kızının internette chat ortamlarına girmek istediğini söylüyor. Yasaklar konulsa da bir süre sonra arkadaşlarından etkilenip girdiğini fark etmiş. Artık içinin rahat olduğunu dile getiren anne Saraç, “Kızımız, 11 yaşına gelince bizim çok kontrol edemeyeceğimiz web sayflarına girmek istedi. Fakat Canlaracan’a başladıktan sonra, o web sayfalarına ve chat’lere ihtiyacımız olmadı. Kendi çektiği fotoğrafları, yaptığı resimleri daha güvenilir bir ortamda paylaşıyor ve çok mutlu oluyor.” diye konuşuyor.



Mukaddes Sablak’ın oğlu Tuleyb de baştan beri siteye yazı gönderenlerden. 11 yaşındaki Tuleyb siteden çok memnun. Ona göre Türkçe öğrenmek böyle daha eğlenceli: “Siteden ödevi alınca biraz düşünüyorum ve lazımsa araştırma yapıyorum. Sonra her akşam en az yarım saat ayırıyorum. Yazı yazmak çok zor, bazen önce İngilizce yazıyorum ve sonra Türkçesini yazmaya çalışıyorum. Yazdıklarımı anneme okuyorum, çok yanlışlar çıkıyor. Annem ‘Şimdi sen bu cümlede ne demek istedin bana bir anlat’ diyor. Okuldaki öğretmenim, Mrs. Burkett de biliyor bu siteyi. Ona gösterdim ve ne yaptığımızı anlattım. Çok beğendi ve sürekli ‘Bu haftanın konusu ne?’ diye soruyor.”



Amerika’daki okullarda iyi imkanlar olduğunu ifade eden Mukaddes Hanım, çocukların da her şeyin kalitelisini istediğini belirtiyor. Çocukların sunulan şeylere göre kendilerine verilen değeri ölçtüklerini kaydeden Sablak, oğluyla yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Amerika’da çocuklara çok güzel kitaplar hazırlamışlar. Eğitim programları öyle zengin ki çocuklara metotlu bir şekilde Türkçe öğretmek için gayret etmiyorsanız, baştan savma bir yaklaşımla onların ilgisini çekmek çok zor oluyor. Çocuklar her şeyin kalitelisini, iyisini, özenle hazırlanmış olanını biliyor. Bu sitedeki ilgi de onları çok etkiliyor. Tuleyb, ürünlerinin siteden yayınlamasını sabırsızlıkla bekliyor. Yazısı çıkınca evde bir bayram havası oluyor. Arkadaşlarının gönderdiklerini de heyecanla okuyor, yorumlar yazıyor.”



http://www.zamanfransa.com/haber/dunya/cocuklari-gurbette-turkceyi-unutmasin-diye-blog-kurdular.html

‘Camiler kitap okunan, oyun oynanan mekânlar olmalı; çocuklara sevdirilmeli’

‘Camiler kitap okunan, oyun oynanan mekânlar olmalı; çocuklara sevdirilmeli’


Pedagog Mehmet Teber, camilerin çocuklar için çekim alanı olması gerektiğini vurgularken, "Buralar kitap okunan, bahçelerinde oyun oynanan mekânlar olarak tanıtılmalı; sevdirilmeli. Bunun için oyun ve eğlenceye önem verilmeli. " dedi.




Teber, Kur'an ve din eğitiminin minikler için anlaşılır ve keyifli olması gerektiğini de dile getirdi.



Yaz ayları ve okulların tatil olması ile camilerde, Kur'an kurslarında çocukların eğitim dönemi başladı. Kadınca Kararınca programında Hatica Kübra Tongar'ın konuğu olan Pedegog Mehmet Teber, iyi bir Kur'an öğreniminde rol oynayan etmenleri aktardı.



Yeni öğrenme metotlarını yerinde bulan Teber, burada öğretmenin ve ortamın büyük payı olduğuna işaret etti.



Somut kılarak yapılan öğrenme şeklinin daha anlaşılır olduğuna temas eden Teber, çocuklara yönelik Kur'an ve din eğitiminin keyifli hale getirilmesini önerdi. Bu konuda cami görevlilerini temkinli olmaya, miniklere ibadethaneleri ve dini sevdirmeye davet etti.



Programda "Çocukları camiye gönderirken nelere önem vermeliyiz?" sorusuna Mehmet Teber, "Cami hocalarının çocuğun dine bakışında, sevgisinde büyük etkileri var. Bu nedenle çağa uygun eğitim vermeye gayret eden, iletişimi iyi olan görevliler tercih edilmeli. Ailelerin sorumluluğu bunu araştırmaktır." cevabını verdi.



Caminin tek ibadet edilen yer anlamına gelmediğini' savunan Pedagog Teber, "Bu mekân şehrin için de yaşanan bir yerdir. Camiler çekim alanı yapılmalı, kitap okunan, bahçelerinde oyun oynanan yerler olarak tanıtılmalı; çocuklara sevdirilmeli. Onun için oyun ve eğlenceye önem verilmeli. Ana duygu cami ve cemaati sevdirmek olmalı, öğrenim ikinci hedefte bulunmalı'." ifadelerini kullandı.



http://www.zamanfransa.com/haber/guendem/aile-saglik/camiler-kitap-okunan-oyun-oynanan-mekanlar-olmali-cocuklara-sevdirilmeli.html

Obama Afrika turunun ilk durağı Senegal’de

Obama Afrika turunun ilk durağı Senegal’de


ABD Başkanı Obama Afrika turu kapsamında ilk durağı Senegal’e vardı. Hafta boyu devam edecek gezisi kapsamında Obama, Güney Afrika ve Tanzanya’yı da ziyaret etmeyi planlıyor.




Öte yandan, üç haftadır hastanede bulunan Güney Afrika’nın siyasi kahramanı Nelson Mandela’nın sağlık durumu, ABD başkanına tur planlarında değişiklik yaptırabilir. Beyaz Saray, Afrika’nın artan ekonomik potansiyelini, gençlik ve sağlık programlarını ve güçlenen orta sınıfını keşif amacıyla gerçekleştirilen ziyaretin detayları hakkında bilgi vermedi.



Kaynaklar, Obama’nın Mandela’yı ziyaret konusunda ailesinin kararına saygı göstereceğini söylerken, Güney Afrika Dışişleri Bakanı Maite Nkoana-Mashabane böyle bir ziyaretin mümkün olmadığını açıkladı.



Obama, eski Güney Afrika lideriyle yüz yüze ilk defa senatör seçildiği 2005’te Mandela Washington’dayken tanışmış ve ikili o tarihten bu yana defalarca telefon aracılığıyla görüşmüştü.


{youtube}G7uqJ2eArg4|560|315|0{/youtube}



http://www.zamanfransa.com/haber/dunya/obamanin-afrika-turunun-ilk-duragi-senegalde.html

Aziz Yıldırım: Teslim olmadım; olmayacağız

Aziz Yıldırım: Teslim olmadım; olmayacağız


Fenerbahçe Futbol A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Aziz Yıldırım, yaşanılan süreçle ilgili düzenlenen basın toplantısında teslim olmayacaklarını söyledi.




Şükrü Saraçoğlu Stadı 1907 Tribünü’nde gerçekleştirilen basın toplantısında Aziz Yıldırım, ne tutuklandığında ne de karalama kampanyalarında cevap vermediğini belirterek, tek düşüncesinin Fenerbahçe olduğunu dile getirdi. Aziz Yıldırım, susmasının bile Fenerbahçe’yi kullandığı yönünde kamuoyuna servis edildiğini kaydederek, şöyle konuştu:



“Şunu herkes bilsin ki Aziz Yıldırım’la ilgili hesaplaşmaların Fenerbahçe üzerinden yapılmasına izin vermedim asla vermeyeceğim. Ben Fenerbahçe’ye sonuçları değil; başlangıçları değiştirmek için geldim. Bugün Fenerbahçe Avrupa’nın sayılı ekonomisi güçlü kulüplerinden biri olduysa değiştirdiğimiz bu başlangıçların sayesindedir. Aziz Yıldırım’ı sevenler de sevmeyenler de çok iyi bilir ki Aziz Yıldırım’ın tek düşüncesi Fenerbahçe’dir. Herkes bilir ki Aziz Yıldırım ne teslim olur ne teslim eder.”



Zor günlerden kurtulmanın yolunu da gösteren Aziz Yıldırım, “Bu zor günleri kolaya çevirmenin bir yolu da bizi bölmeye çalışanlardan kurtulmak tüm Fenerbahçelilerin bir araya gelmesinden geçmektedir." ifadelerini kullandı.



“AZİZ YILDIRIM’IN KELLESİNİ FENERBAHÇE’NİN KALESİNİ İSTEYENLERİN HEVESLERİ KURSAKLARINDA KALACAKTIR”

“Hepinizin kafasındaki ilk soru birilerinin yıllardır uğraştığı Aziz Yıldırım’ı Fenerbahçe’den koparıp Fenerbahçe’yi ele geçirme operasyonunun başarıya ulaşıp ulaşmayacağıdır.” diyen Aziz Yıldırım, Aziz Yıldırım’ın kellesini ve Fenerbahçe’nin kalesini isteyenlerin heveslerinin kursaklarında kalacağını söyledi. Aziz Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:



“Kısaca Aziz Yıldırım’ın istifa edip kaçıp gidip gitmeyeceğidir. Aziz Yıldırım’ın kellesini Fenerbahçe’nin kalesini isteyenlerin hevesi kursaklarında kalacaktır. Öncelikle bunu herkes bilmelidir. Öncelikle gün Fenerbahçe’yi bırakıp gitme ya da kişisel çıkarları için Fenerbahçe’ye ihanet etme günü değildir. Gün birlik günüdür. Gün, Fenerbahçe’yi aydınlığa çıkarma günüdür.”



AZİZ YILDIRIM’DAN OLAĞANÜSTÜ GENEL KURUL ÇAĞRISI

Fenerbahçe’yi kapalı kapılar ardında bölmeye, taraftar grupları arasında türlü oyunlarla kulübü karıştırmaya, bunu da Fenerbahçe’ye başkan olma hayaliyle yapanlar olduğunu ve son bir çağrıda bulunduğunu dile getiren Aziz Yıldırım, şöyle konuştu:



“Gelin önce elbirliği ile Fenerbahçe’yi düzlüğe çıkaralım. Fenerbahçe’nin ve Türkiye’nin hak etmediği bu hukuk garabetlerinden kurtaralım. Ondan sonra da yüz yüze de hesaplaşalım. Avrupa’daki hukuk mücadelemiz tamamlandıktan hemen sonra da Fenerbahçe’ye yakışan bir olağanüstü kongre yapalım. Ben Aziz Yıldırım olarak, bütün kulüpten ihraç edilen edilmiş olan kulüpte disiplin kurulunda cezası devam eden üyelerin hepsi için genel kuruluna af edilmeleri yönünde teklif getireceğim. Bunu yapalım gelin aday olun, söyleyecek sözünüz varsa orda söyleyin. Fenerbahçe için de mücadelenizi devam ettirin; ama mahkeme kapılarında değil.”



http://www.zamanfransa.com/haber/spor/aziz-yildirim-teslim-olmadim-olmayacagiz.html

Mali Teknik Direktörü: Önümüze Fransa çıkarsa, amacımız onları yenmek olacak

Mali Teknik Direktörü: Önümüze Fransa çıkarsa, amacımız onları yenmek olacak


FIFA U20 Dünya Kupası D Grubu'nda mücadele veren Mali, gruplardan çıkmak istiyor. Fransa tarafından Mali'ye yapılan askeri operasyon karşısında açıklamalarda bulunan Mali Teknik Direktörü Moussa Keita, gruplardan çıktıkları zaman karşılarına Fransa'nın çıkması halinde galibiyetten başka bir düşünceye sahip olmayacaklarını ifade etti.




U20 Dünya Kupası'nda D grubunda mücadele veren Mali, hazırlıklarını Gaziantep'te devam ediyor. Grupta 2 puanla 3'üncü sırada yer alan Mali, Cuma günü oynayacakları Meksika maçı ile gruptan çıkma biletini almak istiyor. Kesinlikle Meksika maçını kazanmaları gerektiğini belirten Mali Teknik Direktörü Moussa Keita, "Tek bir amacımız var önümüzdeki maçla ilgili o da 3 puan almak. Kesinlikle maçı kazanmalıyız. Başka hiç bir şansımız yok. Bizim amacımız buraya gelirken gruptan çıkmaktı. O bakımdan önümüzdeki Meksika maçında 3 puan için maça çıkacağız ve maçı galibiyetle tamamlamak istiyoruz." diye konuştu.

Gruptan çıktığınız zaman Fransa ile eşleşmeyi ister misiniz? sorusuna cevap veren teknik adam Keita, şu açıklamalarda bulundu: "Mali'nin kuzeyindeki olaylar son bulmuştur. Önümüzdeki yıl seçimler olacak. Biz buraya futbol için geldik. Eğer ki gruptan çıkarsak yolumuza Fransa çıkarsa amacımız onları da yenmek olacaktır. Başka bir düşünceye sahip olamayız. Tabi bu futbol, dediğimiz gibi her zaman bir galip bir de mağlup takım vardır. Kim karşımıza çıkarsa amacımız her zaman galip gelmektir. Amerika, İspanya, Nijerya kim olduğu önemli değil. Eğer turu geçersek bizim yolumuza kim çıkarsa onlara karşı oynayacağız. Aynı zamanda Türkiye'de çıkarsa onlara karşı da oynamak isteriz."

Turnuvada kendisinin bir favori takımının olmadığını dile getiren Keita, grup açısından bakıldığında Yunanistan ve Paraguay avantajlı konumda olduğunu ancak, kendi takımının da avantajlı olduğunu ifade etti. Turnuva'da birçok yetenekli oyuncuların olduğuna dikkat çene Keita, yeni Messi'lerin bu turnuvadan çıkacağına inandığını kaydetti. Oynadıkları maçlarda Türk taraftarların kendilerini desteklemesinin oldukça mutluluk verdiğine değinen Keita, bu desteğin kendilerini de olumlu yönde etkilediğini söyledi. Keita, "Türkiye'yi çok güzel bir ülke olarak gördük. Öncesinde Antalya'daydık. Önceki kampımız oradaydı. Türk halkını çok kibar bulduk. Bize karşı çok sıcak kanlılar. Kendi ülkemdeki insanlar gibiler. Özellikle Antep'e geldikten sonra buradaki halkın bize karşı ilgisi çok yüksekti. Bizi destekliyorlar, bunu biliyoruz ve bunun için de onlara çok teşekkür ediyoruz." şeklinde konuştu.



http://www.zamanfransa.com/haber/spor/mali-teknik-direktoru-onumuze-fransa-cikarsa-amacimiz-onlari-yenmek-olacak.html

Atletico Madrid’li Arda Turan, Mardin Midyat'ta

Atletico Madrid’li Arda Turan, Mardin Midyat'ta


Atletico Madrid'in oyuncularından eski Galatasaraylı ve milli takım oyuncusu Arda Turan, çekimleri devam eden "Hükümet Kadın 2" filmindeki bir futbol sahnesinde oynamak için Mardin'in Midyat ilçesine gitti.




Çekimleri devam eden köyde vatandaşlar Arda Turan'a büyük ilgi gösterdi. Sermiyan Midyat'ın yazıp yönettiği Hükümet Kadın filminde oynamak için Midyat'a giden milli oyuncu filmin çekimlerinin devam ettiği Midyat'a bağlı Doğançay Köyü'ne gitti.



Milli oyuncunun film için köydeki toprak sahada futbol oynadığı öğrenilirken, Atletico Madrid'in başarılı futbolcusu, Doğançay Köyü'nde hayranlarıyla hatıra fotoğrafı çektirdi.



http://www.zamanfransa.com/haber/spor/atletico-madridli-arda-turan-midyata-geldi.html

Enerji içecekleri kalp spazmı yapıyor

Enerji içecekleri kalp spazmı yapıyor


Gençler arasında kullanımı giderek artan enerji içecekleri, içindeki katkılardan dolayı kalp spazmına bile sebep oluyor. Enerji içeceklerinde yoğun bulunan kafeinin, uyarıcı bir madde olduğunu vurgulayan Dr. Nevzat Çizmeci, bunun kalp hızını artırdığı ve kalpte ritim bozukluğuna yol açtığını söylüyor.




Bilinçsizce tüketilen enerji içecekleri, spor içecekleriyle aynı kefeye konabiliyor. Oysa iki içecek birbirinden çok farklı. Spor içeceklerinde karbonhidrat, vitamin, mineral ve sodyum, potasyum gibi kan için gerekli maddeler bulunuyor. Enerji içecekleriyse kafein ve guarana gibi uyarıcı maddelerden oluşuyor. Spor içeceklerini ağır spor yaparak sıvı kaybeden kişiler, suyla birlikte tüketebilirken enerji içecekleri gençler arasında su gibi tüketiliyor.



Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görevli Uzman Dr. Nevzat Çizmeci, özellikle gençler arasında kullanımı giderek artan enerji içeceklerinin okullarda satılmasının yasaklanması gerektiğini söylüyor. Enerji içeceklerinin çocuk ve gençlerden bütünüyle uzak tutulması gereken bir sıvı türü olduğunu belirten Çizmeci, “Enerji içeceklerinin içinde bulunan kafein gibi maddelerin kalp spazmına neden olmakta. Enerji içeceklerinde yoğun bulunan kafein uyarıcı bir madde. Bu madde kalp hızını artırarak, kalpte ritim bozukluğuna yol açmakta, ayrıca tansiyonu yükseltmekte.” diyor.



Günlük fiziksel aktivitesini yerine getiren ya da oyun oynayan çocukların bu içecekleri kullanmasına gerek olmadığını kaydeden Çizmeci, şu ifadeleri kullanıyor: “Bu tür içeceklerin düzenli kullanılması çocuk ve gençlerde şişmanlık, obezite ve diş çürükleri gibi birtakım sağlık sorunlarını da beraberinde getirir. Enerji içecekleri ise çocuk ve gençlerden bütünüyle uzak tutulması gereken bir sıvı türüdür. Üretici firmalar tarafından bu içeceklere sözde amino asit takviyesinin yapılmasıyla gençlerin birtakım doğal ihtiyaçlarını karşılıyormuş gibi sunulmakta. Örneğin; L-Karnitin’in yağ yakıcı ve şişmanlık önleyici etkisinden söz edilmekte ve açıkça göz boyama ve halkı yanlış bilgilendirme yoluna gidilmektedir. Hâlbuki içinde kullanılan kafein gibi maddelerin kalp spazmına neden olduğu gerçeğine değinilmemektedir.”



Vücudun en önemli içeceğinin su olduğunu kaydeden Çizmeci, vücudun susuz kalması durumunda birtakım hastalıkların ortaya çıkabileceğini belirtiyor. Devletin, sağlık politikası olarak, hazır gıda ve içeceklerdeki şeker oranını azaltmasını isteyen Çizmeci, “Çocukların okullarda temiz su kaynaklarına ücretsiz erişimi sağlanmalı, su ile sodaların şeker ve tatlandırıcı ile hazırlanması önlenmeli. Su, halen hayatın kaynağını ve sağlıklı yaşamın devamını temsil etmeyi sürdürmektedir. Diğer tüm sıvılar ise şehir efsanesidir.” diye konuşuyor.



http://www.zamanfransa.com/haber/guendem/aile-saglik/enerji-icecekleri-kalp-spazmi-yapiyor.html

Dövizle askerlikte indirim

Dövizle askerlikte indirim


Hükümet, yurtdışında yaşayan vatandaşların yararlandığı dövizle askerlik bedelinde indirime gidiyor. Yüzde 40 oranında gerçekleşecek düşüşün ardından yeni tutar 6 bin Euro olacak. Hükümet, askerlik hizmetini tamamlamamış gurbetçi vatandaşların Türkiye’ye gelerek 21 günlük askerlik yapması uygulamasını geçen yıl kaldırmıştı.




Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, geçtiğimiz hafta "İndirime gideceğiz" dediği dövizle askerlikte beklenen indirim geldi.



Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ başkanlığında yürütülen çalışmada dövizle askerlikte yeni bedel 6 bin euro olarak kararlaştırıldı.



Böylece yurtdışındaki gençler için 10 bin euro olan dövizle askerlik bedeli toplamda 4 bin euro indirildi.



Dövizle askerlik bedelinde yapılacak yüzde 40 oranındaki düşüşün yurtdışında yaşayan vatandaşların beklentilerini karşılayan bir rakam olduğu ifade edildi.



Erdoğan'ın yaptığı mini plebisitte de istenilen indirim bu oranda olmuştu.



Hükümet, dövizle askerlik uygulamasını geçen yıl 5 bin eurodan 10 bine çıkartırken, yurtdışındakilerin Türkiye'ye gelerek 21 günlük askerlik yapması uygulamasını da kaldırmıştı.


{youtube}zaCe_Jt7ZPQ|560|315|0{/youtube}



http://www.zamanfransa.com/haber/toplum/dovizli-askerlikte-indirim.html

Karaman: Şampiyonluk için kim ne kadar iddialıysa biz de o kadar iddialıyız

Karaman: Şampiyonluk için kim ne kadar iddialıysa biz de o kadar iddialıyız


Trabzonspor Futbol Genel Direktörü Ünal Karaman, rakipleri ne kadar şampiyonluk için iddialıysa kendilerinin de en az onlar kadar iddialı olduklarını söyledi. Karaman, yabancı transferi için de öncelikle statü gereği ellerindeki oyunculardan bazılarını göndermeleri gerektiğine dikkat çekti.




Trabzonspor Teknik Direktörü Mustafa Reşit Akçay'ın verdiği yemekte basın mensupları ve bordo-mavili takımın teknik heyeti bir araya geldi. Yemeğin ardından basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Futbol Genel Direktörü Ünal Karaman ve Teknik Direktörü Akçay, bordo-mavili kulübün menfaatleri için bu renklere gönül veren herkesten destek beklediklerini ifade ettiler.



Trabzonspor'un ortak değeri olduğunu vurgulayan Ünal Karaman, "Birileri, 'zor bir dönemden geçiyor' diyebilir, farklı bir noktada bizi bozma gayreti içerisinde olabilir. Ama bizim yüreğimiz hepsini kaldırmaya yeter. Yeter ki 'ben Trabzonsporluyum' diyen herkes bizim samimiyetimize inansın ve bu sese kulak versin." dedi.



Gazetelerde yazılan transfer haberlerini de eleştiren Karaman, hayali isimlerle kendilerinin yorulmamasını istedi. Karaman, bir oyuncu ile kesin olarak anlaştıkları anda bunu açık ve net olarak herkesle paylaşacaklarına işaret etti. Karaman, transferde en çok adı geçen eski oyuncuları Jaja ile ilgili soruya da şöyle cevap verdi: "Trabzonspor transfer dönemi içerisinde hem oyuncu alma hem de oyuncu verme anlamında bunun tasarrufunu başarabilecek yetenekte bir kulüptür. Ama biz hep bir oyuncuyu konuşacak olursak gerçek gündemimizden uzaklaşmış oluruz. Ve bu transfer gündemimizi gerçekten çok meşgul ediyor. Federasyonun uyguladığı bir yabancı sistemi var. Bizim ise 12 yabancı oyuncumuz var. Bizim Jaja'yı gündemimize alabilmemiz için 3 tane yabancı oyuncu göndermemiz lazım. Hayal üzerine konuşmayayım. Gerçek somut adımlar atmamız lazım. Öyle bir şey olursa, biz en iyi oyuncuları kendi bünyemize katmaya gayret gösteririz."



Özellikle 3 büyük rakiplerini ciddi transferler yaptığını, bunun kendi üzerlerinde bir baskı oluşturup oluşturmadığına dair soru üzerine Karaman, "Biz parayla kendimizi sattırmadık ki bundan sonraki transferlerde parayla alınanlar bize korku yaşattık. Kendi yaşantımızı böyle biraz geri sararsanız orada direnişi görürsünüz. Aynı şekilde Mustafa hocam da tırnaklarını kazıyarak buraya geldi. Kağıt üzerinde onlar iyi transferler yapıyorlar gözüküyorlar, kağıt üzerinde onların ciddi paraları var. Biz onlara saygı duyuyoruz niye rakibimiz diye. Biz mücadeleye çıktığımız anda teslim olmuş bir Trabzonspor olarak sahaya çıkmayacağımızdan emin olabilirsiniz. Onlar ne kadar şampiyonluk için iddialıysalar en az onlar kadar şampiyonluğa iddialıyız. Bu kendimize duyduğumuz saygımız ve futbolcularımıza duyduğumuz güvenimizden kaynaklanıyor. Bizim üzerimizde bir korku ve baskı oluşturmuyor." açıklamasını yaptı.



"ŞİKE SÜRECİNİ KENDİ İÇİMİZDE ÇÖZEBİLİRDİK"

Kendi işlerinin teknik konular olduğunu hatırlatan Karaman, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ın UEFA'dan ceza almasının Türk futbolu adına üzüntü verici olduğunu ifade etti. Karaman, cezalarla ilgili görüşlerini ise şöyle dile getirdi: "Genel kurul salonunda onlarca kişi çıkıp konuştu, onların hepsine saygıyla bakıyorum. İşin sportif boyutuna baktığımızda mendildeki beyazlığı görmek isterim insanlarda. Sporda ilgilenen insanlarda bu şeffaflık ve dürüstlük olmalı. Yüce Peygamberimizin bir hadisi var; 'Adalet güzeldir, yönetende daha güzel durur'. Biz isteriz ki, yöneten safında duran insanlar adalet çizgisi içerisinde baksınlar buna. Bana göre Türk sporu bu şikenin başlangıç döneminde de hata yapan insanların, sadece onlar suçlu pozisyonunda değil, belki de geçmişten gelen bir geleneği devam ettirmeye çalıştılar ama olmadı. Ortaya çıktığı noktada söyleyecekleri belki tek şey vardı; 'özür dileriz'. O Türkiye de milat olurdu bana göre. Biz onu başaramadık. Bugün farklı bir şeyler konuşuyor olabilirdik. O konuda çok üzüldüğümüzü söyleyebiliriz. Kol kırılır yen içerisinde kalır. Biz kendi içerimizde çözebilirdik bunu. Şimdi UEFA'ya taşındı, dünyaya taşındı. Dopinge ne kadar üzülüyorsam bu olaya da okar üzüldüğümü ifade etmek istiyorum."



"İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DURUMDA SAĞLIK ENERJİ ÇIKARTABİLECEK STRATEJİLİRİ BİLİYORUZ"

Teknik Direktör Mustafa Akçay da Trabzonspor'un şu anda içerisinde bulunduğu şartların beklenenleri veya özlenenleri sunmayabildiğini, ancak bunları çözüme kavuşturabilecek ve buradan sağlıklı enerji çıkarabilecek stratejileri bildiklerini vurguladı.



Başarılı teknik adam, takım kadrosunun şişkin olduğu yorumlarıyla ilgili, "Şu anda takımızdaki oyuncularımız 29 kişi. Bunlardan 4 tanesi kaleci. Trabzonspor içerisinde bulunduğu şartları efektif hale getirebilecek bir yapıya sahip. Toplumun bu yöndeki algısının eksik olmasını güvensiz olmasını saygıyla karşılıyorum. Trabzonspor'un şu andaki stratejileri, içerisinde bulunduğu şartlar beklenenleri veya özlenenleri sunmayabilir. Ama bunları çözüme kavuşturabilecek ve buradan sağlıklı enerji çıkarabilecek stratejileri biliyor. Görüntü sayısal olarak fazla ama biz onu tekrar enerjiye çevirip ondan faydalanabiliriz." değerlendirmesini yaptı



Ortak aklın gizli bir güç olduğunu belirten Akçay, "Oyuncu arkadaşlarımla bunu konuşmaya başladım. Birebir görüşmelerimle kendi mentalim ve hayata geçirmek istediğim bütün teknik ve taktik bilgiler üzerinde yoğunlaşıyoruz. Karşınızdaki ekibi lütfen hafife almayın. Takımımızdaki oyuncuların pek çoğu kendi milli takımlarında sahaya çıkıyor. Dolayısıyla bu grupla profesyonelce yaklaşımlar göstererek ortak akıl üretme konusunda hiçte zorluk çekeceğimizi düşünmüyorum. Burada önemli olan ilke ve prensiplerimizin karşı taraftaki grup tarafından algılanmış olmasıdır. Oyuncularımızın bir kısmı kariyerimiz nedeniyle direnç gösterebilir. Ama sonuçta bir yığın pedagojik silahımız olduğunu söylemeyelim." dedi.



Oyuncularını motive etmek için onların kalbine giden yolları bulacağını anlatan Akçay, bu konudaki özellikle yabancı futbolcular için yaptığı çalışmaları şöyle örnekledi: "Yaklaşık 1,5 aydan beri onların inandığı İncil ile uğraşıyorum. Matta, Luka, Marcus ve Yuhanna İncil'leriyle uğraşıyorum. Ve hayata hangi gözle baktıklarını, inanç sevgilerini hangi seviyede tuttuklarıyla uğraşıyorum. Dolayısıyla onlara ulaşmamım çok zor olacağını sanmıyorum. Bu manevi kısmı ve kalplerine giden yolla ilgili kısım. Diğer teknik ve saha ile ilgili olan kısma gelince ise, bilgi birikimim, teknik ve taktik konularda aldığım eğitimlerle onları da değiştireceğime inanıyorum."



http://www.zamanfransa.com/haber/spor/karaman-sampiyonluk-icin-kim-ne-kadar-iddialiysa-biz-de-okadar-iddialiyiz.html

Beşiktaş, İspanyol kaleci antrenörü ile anlaştı

Beşiktaş, İspanyol kaleci antrenörü ile anlaştı


Beşiktaş Kulübü, futbol direktörü Önder Özen ve teknik direktör Bilic'in isteği doğrultusunda İspanyalı kaleci antrenörü Carreira ile 3 yıllık anlaşma imzaladı.




Kulübün internet sitesinden yapılan açıklamada, "Kulübümüz, Kaleci Antrenörü Jose Sambade Carreira ile 3 yıllık anlaşma yaptı. 1972 yılında İspanya La Coruna'da dünyaya gelen Jose Sambade Carreira, profesyonel kalecilik kariyerinin ardından, 14 senedir kaleci antrenörü olarak görev yapıyor. Uzun süre İspanya'nın Deportivo La Coruna takımında antrenörlük yapan Carreira, kendine özgü çalışma, geliştirme ve bilimsel tekniklerle futbol dünyasına başarılı kaleciler yetiştirmiştir. Antrenmanlarda kalecileri yaptığı bilimsel çalışmalarla testlere tabi tutan, kalecileri genetik yapılarına ve özelliklerine göre farklı tekniklerle çalıştıran Jose Sambade Carreira, bu teknikleriyle futbol dünyasında başarılı bir kaleci antrenörü olarak kariyer yapmıştır" denildi.



İnternet sitesinde ayrıca Carreira'nın açıklamalarına da yer verildi. Jose Sambade Carreira, "Ben burada çalışmaktan çok ortaya bir şeyler koymak istiyorum. Mevcut kalecileri en iyi seviyeye getirmek ve Türk futboluna altyapıdan yeni kaleciler yetiştirmek istiyorum. Umuyorum ki hedeflerime ulaşacağım" dedi.



http://www.zamanfransa.com/haber/spor/besiktas-ispanyol-kaleci-antrenoru-ile-anlasti.html

Rusya, Belarus’a askeri üs kuruyor

Rusya, Belarus’a askeri üs kuruyor


Rusya, Birlik Devleti kurmak için çalışmalarını sürdürdüğü Belarus'ta ilk kez askeri üs kuruyor. Rusya Hava Kuvvetleri Komutanı Viktor Bondarev, Polonya ve Litvanya arasında yer alan Lida kentinde kurulacak Rus askeri üssünün yıl sonuna kadar aktif hale geleceğini söyledi.




Birlik Devleti kapsamında askeri ilişkilerin güçlendirilmesi için üssün aktif hale geleceğine değinen Rus komutan, "Rusya bölgede askeri üs kurarak görevini yerine getiriyor." dedi. Lida üssünün Belarus hava savunmasına önemli katkı sağlaması bekleniyor.



Belarus'ta kurulacak üssün kimin kontrolünde olacağı yönündeki soruya cevap veren Bondarev, "Önce Rusya'nın kontrolünde olacak, sonra bakacağız…" bilgisini verdi.



Üssün Belarus yönetimi tarafından alt yapısının hazırlanacağını kaydeden Bondarev, üssün Birlik Devleti'nin ilk stratejik savunma yapısını oluşturması açısından önemli olduğuna işaret etti.



Belarus'ta görev yapacak asker sayısı açıklanmazken, Su-27SMZ savaş uçaklarının modernize edilmiş modellerinin üsse yerleştirileceği kaydedildi.



Rusya'nın halen Ukrayna, Ermenistan, Kırgızistan ve Tacikistan'da askeri üsleri bulunuyor. Moskova'nın BDT ülkeleri dışındaki tek askeri üssü iç çatışmanın sürdüğü Suriye'nin Tartus kentinde. Gürcistan'la 2008'de yaşanan savaş öncesi bu ülkede bulunan askeri üssünü kapatan Moskova, Azerbaycan'da bulunan Gebele radar üssünü de kira konusunda anlaşamadığı için boşalttı.



http://www.zamanfransa.com/haber/dunya/rusya-belarusa-askeri-us-kuruyor.html

Fransa, Japonya'ya nükleer yakıt gönderdi

Fransa, Japonya'ya nükleer yakıt gönderdi


Japonya'da 2 yıl önce yaşanan nükleer afetin ardından ilk kez Fransa'dan bu ülkeye "MOX" diye isimlendirilen nükleer yakıt ulaştı.




Fransa'dan geçtiğimiz nisan ayında yola çıkan nükleer yakıt, Japon Denizi'ne kıyısı bulunan Fukui eyaletindeki Takahama Nükleer Santrali'ne bugün ulaştı. Askerlerin eşlik ettiği geminin hangi rotayı takip edeceği gizlenmişti. Kansai Elektrik Şirketi, sipariş ettiği nükleer yakıtı Takahama'daki üçüncü nükleer santralinde kullanmayı hedefliyor. Şirket yetkilileri, yeni açıklanan güvenlik tedbirlerini hızlı bir şekilde hayata geçirip tekrar hizmete geçmeyi amaçlıyor.



Japonya'yı 2 yıl önce vuran 9.0 şiddetindeki deprem ve ardından gelen tsunaminin neden olduğu nükleer kriz sonrası, bütün santraller kapatılmıştı. Bu santrallerin, güvenlik kontrollerinin yapılmasının ardından tekrar açılması düşünülmesine rağmen toplum içinde nükleer karşıtı hava bulunuyor.Japon ekonomisini tekrar rayına sokmak isteyen Başbakan Şinzo Abe ise nükleer santrallerin tekrar açılmasından yana.



http://www.zamanfransa.com/haber/ekonomi/fransa-japonyaya-nukleer-yakit-gonderdi.html

26 Haziran 2013 Çarşamba

Balık depresyona iyi geliyor

Balık depresyona iyi geliyor


Uzmanlar, balık ve balık yağında bulunan Omega-3'ün kalp damar hastalıkları ile depresyona iyi geldiğini belirtiyor. Balık yağının şişmanlatmadığını vurgulayan uzmanlar, insanların omega-3'e olan ihtiyacının anne karnından başlayarak yaşam boyu devam ettiğini ifade ediyor.




İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Lütfi Hocaoğlu, Omega-3 içeren balık ve balık yağının insan sağlığı açısından çok önemli olduğunu söyledi. Hocaoğlu, "Beslenme ve kalp-damar hastalıkları üzerine yapılan araştırmalar bol miktarda balık tüketen toplumlarda, yani Omega-3 yağ asitleri bakımından zengin beslenen kişilerde, kalp-damar hastalıkları ve depresyon görülme oranının daha az olduğunu ortaya koyuyor." dedi.



http://www.zamanfransa.com/haber/guendem/aile-saglik/balik-depresyona-iyi-geliyor.html

Şeker isteğinizi kontrol etmek elinizde

Şeker isteğinizi kontrol etmek elinizde


Tatlı istemenizin birçok nedeni olabilir. Şeker isteğiniz fiziksel bağlantılı olabilir. Tatlı doğumdan itibaren tercih edilen ilk tat alma duyusudur. Karbonhidratlar beyin kimyasalı olan serotonin hormonunun salınmasını harekete geçirir.




Şeker bir karbonhidrattır, fakat karbonhidratlar tam tahıllar, meyve sebzeler gibi diğer şekillerde de olabilir. Şeker tadı sizi sakinleştiren ve gevşeten endorfin salgılar. Şekerlerin tadı güzeldir. Bir tane yiyince sürekli şekerli şeyler yemek istersiniz. Şeker tüketimine dikkat etseniz de işlenmiş gıdalara, ekmeklere, yoğurda, meyve sularına ve tatlı soslarına yapay veya gerçek şeker ekleniyor. Bunun farkında olmayınca her gün ihtiyacımınızdan fazla şeker tüketiyorsunuz. Amerikan Kalp Derneği kadınlar için günde 6 çay kaşığı, erkekler için ise 9 çay kaşığı şeker tüketilmesini öneriyor.



  • Çok az tüketin : Canınız şeker isteyince çok az yiyin. Belki küçük bir kurabiye ya da gofret yiyebilirsiniz.

  • Yiyecekleri karıştırın : Canınız kurabiye ya da çikolata çekiyorsa sağlıklı bir gıda ile şekerli gıdayı birleştirebilirsiniz. Örneğin, meyvenin üzerine biraz çikolata sosu dökebilirsiniz.

  • Tüm basit şekerleri bırakmak bazı insanlar için işe yarar. Bu şekilde yapmak birkaç gün sonra iştahınızın azalmasına yardım eder.

  • Sakız çiğneyin : Şekere karşı olan bağımlılığınızdan kurtulmak istiyorsanız sakız çiğnemeyi deneyin. Araştırmalar sakızın iştah azaltabildiğini ortaya koyuyor.

  • Şeker istediğinizde meyve yiyin : Böylece hem lif hem de besin değeri almış olursunuz. Ayrıca kuru yemiş ve kurutulmuş meyveler de şeker krizinizi atlatmanıza yardım eder.

  • Şeker isteğiniz çoksa, şekeri daha az olan yiyecekleri tercih edin. Ancak bunu da az tüketin. Örneğin, baklava yerine bitter çikolata seçin ve yavaş yavaş yiyin.



http://www.zamanfransa.com/haber/guendem/aile-saglik/seker-isteginizi-kontrol-etmek-elinizde.html

Haguenau’da eğitim skandalı: Çocukları fiziksel tacize uğrayan aile çaresiz

Haguenau’da eğitim skandalı: Çocukları fiziksel tacize uğrayan aile çaresiz


Haguenau'da 6 yaşındaki çocukları okulda fiziksel tacize uğrayan Ünal ve Fatma Doğan, Musau İlkokulu'nun ayrımcı yaklaşımından rahatsız. Erdem'in 2 yıldır bir sınıf arkadaşı tarafından şiddet uygulandığını belirten aile, okul değiştirme talebi karşısında okul yönetiminden "Siz Türkler hep böylesiniz. Defolun" cevabını almış.




Haguenau’da 6 yaşındaki çocukları ilkokul okuyan Türk kökenli aile ayrımcılığa maruz kaldı. Ünal ve Fatma Doğan, 6 yaşındaki çocukları Erdem’in sınıf arkadaşları tarafından taciz edilmesini şikayet edince, “Siz Türkler hep böylesiniz, bıktım” cevabını aldı. Musau İlköğretim Okulu’nda (Ecole Elementaire de la Musau) okuyan Erdem’in sınıf değiştirme talebiyle ilgilenilmiyor.



Strasbourg yakınlarındaki Haguenau'da yaşayan Doğan ailesi, henüz birinci sınıfa giden 6 yaşındaki Erdem’in iki senedir bir sınıf arkadaşı tarafından sürekli fiziksel ve psikolojik tacize maruz kaldığını kaydediyor. Fatma Doğan, Erdem’in okul havuzunda boğulma tehlikesi atlattığını ve merdivenlerden aşağı yuvarlandığını kaydediyor. Erdem’in boğulma tehlikesi geçirmesinin ardından öğretmeni J. Thierse’nin “Çocuklar izledikleri filmlerden etkilenmişlerdir. Büyütmeyin.” cevabı aldığını kaydeden Fatma Doğan, aynı öğretmenin sınıfta Erdem’e “Senin ailen deli” ifadesini kullandığını iddia ediyor.



Erdem’in sürekli aynı öğrenci tarafından fiziksel şiddete maruz kalması üzerine şikayette bulunan Doğan çifti, okul yönetimi ve öğretmenlerinin ilgisizliği karşısında isyan etti. Doğan ailesinin iddialarıyla ilgili bilgi almak için aradığımız okul müdürü Carina Cavalli bilgi vermedi.



Doğan, okul yetkililerinin sergilediği ayrımcı tavrı şu sözlerle özetliyor: “Bir keresinde yine aynı çocuk merdivenden aşağı itmiş. Ağzı burnu kan içinde eve geldi. Hemen öğretmenini ziyaret ettim konuşmak için. Ancak öğretmeni J. Thierse bana “Sizden bıktım. Defolun gidin. Siz Türkler hep böylesiniz.” cevabını verdi.” Fatma Doğan, defalarca sınıf veya okul değiştirme talebinde bulunduklarını ancak bir çözüm bulunamadığını kaydediyor.



Doğan ailesi, Erdem’in maruz kaldığı tacizlerle ilgili Strasbourg Başkonsolosluğu Eğitim Ataşeliği, Strasbourg ve Hagenau Eğitim Akademisi’ne şikayette bulunduklarını, ancak hiç bir çözüm elde edemediklerini ifade ediyor. Ünal Doğan, “Çocuğumuz artık okul deyince korkuyor. Eğitimden geri kaldı. Çocuğumuzun hakkını savunmak için hukuki mücadele başlattık. Sonuna kadar devam edeceğiz.” ifadelerini kullanıyor.



http://www.zamanfransa.com/haber/toplum/hagenau-da-egitim-skandali-cocuklari-fiziksel-tacize-ugrayan-aile-caresiz.html

İndirimli dövizli askerlik bedeli haftaya belli oluyor

İndirimli dövizli askerlik bedeli haftaya belli oluyor


Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, dövizli askerlikle ilgili yurt dışındaki vatandaşların memnun olacağı bir rakamın ortaya çıkacağını açıkladı. Meclis'te gazetecilerin sorularını cevaplayan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, dövizli askerlikkonusunda gelinen son duruma ilişkin açıklama yaptı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ta 24 Haziran'da yaptığı açıklamada 10 gün içinde yeni ücretin belli olacağını açıkladı.




Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, bakanlardan oluşan heyete dövizli askerlikle ilgili hazırlıkların tamamlanması için talimat verdiğini belirten Bozdağ, "Çalışmayı bitireceğiz. Muhtemelen önümüzdeki Bakanlar Kurulu'nda karar çıkacaktır" dedi.

Dövizli askerlikte belirlenecek rakam için yasaya gerek olmadığını ifade eden Bozdağ, bedelin yüzde 50'ye kadar artırılması ya da azaltılmasına Bakanlar Kurulu'nun yetkili olduğuna işaret etti.

Bozdağ, bedelin aşağı çekilmesi kararı alındığını anlatarak, "Yurt dışındaki vatandaşlarımızın hepsinin memnun olacağı rakam ortaya çıkacaktır. Rakamı epey aşağı çekme iradesi var" diye konuştu.



"10 GÜNE AÇIKLARIZ: BEDEL DÜŞECEK"

Bülent Arınç, salı günü 5.5 saat süren Bakanlar Kurulu'nun ardından dövizli askerlikle yaptığı açıklamada, « Bu konuda beklenti içen vatandaşlarımıza şunu söyleyebilirim. Bu bedelin 10 bin Avro üzerindeki bedelin yüksek olduğu, ödenmesinde güçlük çekildiği talepleri 4 ay öncesinden Bakanlar Kurulu'na gelmişti. Sayın Başbakanımızın yaptığı toplantılarda en az 2025 kişiye söz vermek suretiyle bu konuda ne düşündüklerini ifade etmelerini istemiştir. Bu konu bugün de görüşüldü. Taleplerin haklı ve makul olduğuna karar verildi. Milli Savunma Bakanımız, Maliye Bakanımız ve Sayın Başbakan Yardımcımız Bekir Bozdağ biraraya gelerek önümüzdeki 1 hafta 10 gün sonra bu yurttaşlarımızın bu bedelin düşürüleceği haberini vereceğiz. Evet bedel düşürülecektir. » ifadelerini kullandı.



http://www.zamanfransa.com/haber/toplum/indirimli-dovizle-askerlik-bedeli-haftaya-belli-oluyor.html

Frankofon öğrenciler Fransa-Türkiye ilişkilerini değerlendirdi

Frankofon öğrenciler Fransa-Türkiye ilişkilerini değerlendirdi


Türkiye Öğrenci Konseyi üyesi Frankofon öğrenciler, Paris Maison de l’Europe’da Fransa- Türkiye ilişkilerini değerlendirdi. Konuşmacılar ve davetliler Fransa ve Türkiye’nin ekonomik, siyasi ve eğitim konularındaki görüşlerini paylaştı.




Türkiye Öğrenci Konseyi’ne bağlı Fransızca eğitim gören öğrenciler, Paris’te Yuvarlak Masa Toplantısı düzenledi. Maison de l’Europe’da gerçekleşen programda Fransa-Türkiye ilişkileri ele alındı. İki ülke ilişkilerinin değerlendirildiği toplantıda, ekonomik, siyasi ve eğitim konularında katılımcılar görüşlerini dile getirdi. Programın oturum başkanlığını Kanal 24 Fransa Temsilcisi ve Star Gazetesi yazarı Saadet Oruç yaparken, Paris Büyükelçiliği 1. Müsteşarı Ali Onaran, Fransız Senatör Jean Yves Leconte, Galatasaray Üniv. Rektör Yardımcısı Jean Jacques Paul, Zaman France Genel Yayın Yönetmeni Emre Demir, Saint Michel Fransız Lisesi Müdürü Jacques Augereau ve Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en genç adayı Maxime Werner konuşmacı olarak katıldı.



Öğrenci Konseyi adına açıklama yapan Ömer Erkut Bulut, Fransa -Türkiye ilişkilerinden en çok Frankofon öğrencilerin etkilendiğine dikkat çekerek, “Diplomatik sorunlar farklı alanlara sirayet edebilmektedir. Bu kesimlerden biri de, Frankofon olmamız sebebiyle bizleriz.” dedi. İki ülke arsındaki ilişkilerin olumsuz seyrettiğini belirten Taygun Öngören, “Bu tabloyu değiştirmek adına Türkiye Öğrenci Konseyi’ndeki arkadaşlarımız Egemen Aktan, Ediz Tokabaş ve Elif Şahin ile birlikte yoğun bir çalışma içine girdik.” ifadelerini kullandı. Ekonomi, siyaset ve eğitim konularının tartışıldığı Yuvarlak Masa Toplantısı’nın ardından ortaya konulan bütün fikirlerin rapor halinde çıkarılarak paylaşılacağı açıklandı.



http://www.zamanfransa.com/haber/toplum/frankofon-ogrenciler-fransa-turkiye-iliskilerini-degerlendirdi.html

Hız tutkunlarına kötü haber: Radarlar artıyor

Hız tutkunlarına kötü haber: Radarlar artıyor


Fransa'da yılda 2.000 kişinin ölümüne neden olan trafik kazalarını en aza indirmek için hız ölçen radarların sayısı arttırılıyor. Bakanlıklar arası yol güvenliği delegesi Frédéric Péchenard mevcut radarların arttırılarak 2013 yılının sonunda 4.200’e çıkarılacağını açıkladı.




Bu yeni kararla, sürücülerin radara yakalanma korkuları arttırılarak tüm güzergahlarda başta hız ihlali olmak üzere tüm trafik kurallarına uyma alışkanlığı kazandırılmak amaçlanıyor. Trafik kazalarının neden olduğu kayıpların istenilen oranda azaltılması üzerine çalışmalar yürüten Péchenard, bu sayede trafik kazası sonucu ölümlerin azaltılmasının hedeflediğini dile getirdi.



Yol Güvenliği Ulusal Konseyi direksiyon başında telefonla konuşmak ya da mesaj atmak gibi dikkat dağıtıcı davranışların engellenmesi için de bir kampanya başlatılacağını açıkladı. Ölümcül trafik kazalarının yüzde 10’nun cep telefonu kullanırken gerçekleştiğini belirten yetkililer, Fransa’da gençlerin yaklaşık üçte biri direksiyon başındayken elektronik posta ya da kısa mesaj yazıyor.



http://www.zamanfransa.com/haber/toplum/hiz-tutkunlarina-kotu-haber-radarlar-artiyor.html

Fransa’da doğan çocukların nüfus işlemleri sandığınız kadar karmaşık değil

Fransa’da doğan çocukların nüfus işlemleri sandığınız kadar karmaşık değil


Fransa’da doğan çocukların nüfusa kaydedilmesi zor olmayan fakat zaman kaybetmeden yapılması gereken bir prosedür. İşlemleri gerçekleştirirken geç kalınması durumunda ailelere para cezası kesilebiliyor. Zaman France, mutluluk kaynağı çocuklarınızın nüfusa kaydedilme serüvenini en basit şekilde takip edebilmeniz için yapılması gereken işlemleri sizin için araştırdı.




Fransa’da, yasalarca zorunlu olan çocuk doğum bildirimlerinin, doğumdan sonraki ilk 3 gün içerisinde yapılması gerekiyor. Bebeğin Çarşamba, Perşembe veya Cuma günü dünyaya gelmesi durumunda ise doğum bildirimi bir sonraki haftanın ilk iş gününden itibaren de yapılabilir. Aksi takdirde, ücretsiz olan bu işlem 1.500 Euro ödenerek yapılıyor. Doğum belgesi doğumun gerçekleştiği hastanede hazırlarken; bağlı bulunulan belediyeye gidilerek resmi doğum bildirimi yapılması gerekiyor. Bu işlemi gerçekleştirebilmek için ise hastaneden alınan ve üzerinde bebeğin isminin yazdığı doğum belgesi ve varsa evlilik cüzdanı gerekiyor.



Bebek için Fransız nüfus cüzdanı talebi yapılırken eksiksiz doldurulmuş ve imzalanmış başvuru formu, doğum belgesi (acte de naissance) ve ikametgah senedinin asli ile fotokopisi ve bebeğin iki vesikalık fotoğrafına ihtiyaç var. Başvuru sırasında bebeğin orada bulunması zorunlu olup ebeveynlerin de nüfus ve aile cüzdanlarını belediye görevlisine sunmaları talep ediliyor.



Yeni doğan bebeği Türk makamlarına bildirmek için yapılması gerekenler:

Türk vatandaşlarının, Fransa’da gerçekleşen doğumları, doğum tarihinden sonraki 60 gün içerisinde konsolosluklara bildirmelidirler. Ücretsiz olan bu işlemi 60 gün geçtikten sonra yapan ebeveynler Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen idari para cezası alınır cezasına çarptırılıyor.



Doğumun gerçekleştiği yerde veya yakınında Türkiye temsilciliğinin bulunmaması veya herhangi bir nedenle bildirimde bulunulamaması halinde, doğumun gerçekleştiği yerdeki yerel makamlarca düzenlenmiş doğum belgesinin asli ve Türkçe tercümesi ile birlikte yurt içindeki ilgili Nüfus Müdürlüğü’ne de bildirim yapılabiliyor. Ayrıca Türk alfabesinde bulunmayan w, q, x gibi harfleri içeren isimler kabul edilmemektedir.



Bu işlemler posta yolu ile de yapılabiliyor. Ancak bu durumda, işlem sonucunuzun size geri postalanması için 6 Euro posta bedelini de başvuru dosyasına eklenmeniz gerekiyor.



Bebeğin doğum bildirimi için gerekli belgeler:



  • Belediyeden alınmış doğum kayıt örneği

  • Fransız ya da Türk evlenme cüzdanı fotokopisi

  • Anne ve Babanın Türk nüfus cüzdanlarının aslı ve fotokopileri,




Çifte vatandaşlık sahibi olanların Türkiye’de doğum yapması durumunda ne yapılmalı?

Doğumun Türkiye’deki ilgili nüfus müdürlüğüne bildirilerek çocuğu nüfusa kayıt ettirmek, Fransız resmi makamlarına bildirmek için ise, Türkiye’deki Fransız Konsolosluklarına başvurmak gerekiyor.



Yabancı uyruklu eşten olan çocuğa Türk nüfus cüzdanı nasıl alınır?

Fransa’da yaşayanların, doğum bildirimi için çocuğun annesiyle beraber Türk Konsolosluğu’na başvurması gerekiyor.



Resmi nikahsız yabancı uyruklu eşten doğan çocukların durumu nedir?

Böyle bir durumda çocuk annenin aile kütüğüne, annenin bekarlık soyadıyla kaydedilmektedir. Ancak, babanın Türk Başkonsolosluğu’na, yabancı yetkili makamlara ya da notere giderek babalığı tanıma senedi düzenletmesinin ardından annenin bu belgeyle başvurması durumunda ise çocuk babanın nüfusuna kaydedilmektedir. Evlilik dışı çocukların doğum tescil işlemleri için annenin başvurusu yeterli sayılmaktadır. Başvurunun doğum tarihinden itibaren 60 gün içerisinde yapılması gerekiyor.



(*Bu bilgiler Türkiye’nin resmi konsolosluk sitesi www.konsolosluk.gov.tr adresinden derlenmiştir)



http://www.zamanfransa.com/haber/toplum/fransada-dogan-cocuklarin-nufus-islemleri-sandiginiz-kadar-karisik-degil.html

Kazak Spor şampiyonluk kupasını birlikte kaldırdı

Kazak Spor şampiyonluk kupasını birlikte kaldırdı


Paris Kazak Spor Futbol Kulübü düzenlediği Şampiyonluk Gecesi’nin kültürel bir etkinliğe dönüştürdü. Paris’te yaşayan Kazakları bir araya getiren gecede futbolculara şampiyonluk kupasını Paris Kazakistan Başkonsolos Yardımcısı Gabit Syzdykbekov verdi.




Paris Kazak Spor Futbol Kulübü’nün düzenlediği Şampiyonluk Gecesi kültürel bir etkinliğe dönüştü. Kazakistan Paris Başkonsolos Yardımcısı Gabit Syzdykbekov ve Goussainville Belediye Başkanı Sevgi Karaman’ın onur konuğu olarak katıldığı gecede genç sporcuları Paris’te yaşayan Kazak toplumu yalnız bırakmadı. Kazakistan halk dansları ile başlayan gecenin sunuculuğunu radyo programcısı Yaşar Bezencir ve Gülşah Esdevlet yaptı. Kutlamalara sürpriz olarak katılan Kazak halk sanatçısının seslendirdiği şarkılar büyük alkış aldı. Gecenin açılış konuşmasını yapan Kulüp Başkanı Selçuk Bıyıklı, kendilerini yalnız bırakmayan davetlilere ve taraftarlarına teşekkür etti. Büyük bir başarıya imza atarak sezonu şampiyon olarak tamamladıklarını dile getiren Bıyıklı, gelecek sezon yine şampiyon olmak için ellerinden gelen çabayı sarf edeceklerinin sözünü verdi.



‘‘Spor sayesinde gençliğimizi kötü alışkanlıklardan uzak tutuyoruz’’

Kulübün Fransa Amatör 1.lige çıktığı günden bu yana aralıksız başarılara imza attığını ifade eden Kazak Spor Başkanı Selçuk Bıyıklı, ‘‘Allah’a şükür, her yıl başarılarımıza bir yenisini ekleyerek büyüyoruz.’’ ifadelerini kullandı. Başta Kazak toplumu olmak üzere gençleri aynı çatı altında topladıklarını belirten Bıyıklı, ‘‘Spor sayesinde gençliğimizi kötü alışkanlıklardan uzak tutuyoruz’’ dedi. Kazak Spor gelecek sezon Paris Promotion d’honneur Ligi'nde mücadele edecek.



Kupayı birlikte kaldırdılar

Şampiyonluk gecesinde konuşma yapan Kazakistan Konsolos Yardımcısı Gabit Syzdykbekov Paris’te yaşayan Kazaklara teşekkür ederek Kazak Spor’da top koşturan gençleri tebrik etti. A Takım ve B Takım oyuncularının tek tek sahneye çağırıldığı gecede, alanında başarılı olan oyunculara plaket takdim edildi. Gecenin gerçekleşmesinde büyük emeği geçen Metin Yavuz’a desteklerinden dolayı teşekkür plaketi verildi. Paris PİMG Radyo tarafından canlı olarak yayınlanan 'Şampiyonluk Gecesi', şampiyonluk kupası ile çektirilen hatıra fotoğrafları ile son buldu.



http://www.zamanfransa.com/haber/spor/kazak-spor-sampiyonluk-kupasini-birlikte-kaldirdi.html

Ödüllü şef Ömür Akkor'dan Ramazan için tavsiyeler

Ödüllü şef Ömür Akkor'dan Ramazan için tavsiyeler


Kaleme aldığı eseri ile dünya'nın en iyi yemek tarihi kitabı ödülü alan Şef Ömür Akkor, yaklaşan 11 ayın sultanı Ramazan’da nelere dikkat edilmesi gerektiğini ve Türk mutfağının tanıtımı için yaptığı çalışmaları Zaman France’a anlattı.




Şubat ayında Louvre Müzesi'nde yapılan ve bin 250 seçkin davetlinin katıldığı gala gecesinde Ömür Akkor'un kitabı Fransa, İspanya, Meksika ve Amerika'nın en iyi yemek tarihi kitaplarını geride bırakarak dünyanın en iyisi seçildi.15 yıldır yemek tarihi üzerine çalışan Akkor, şimdiler de Türk mutfak kültürünün tanıtımı için adeta bir elçi gibi çalışıyor. Diyalog yemekleri kapsamında Fransa’da bulunan Akkor ile sahur ve iftar yemeklerinde nelere dikkat etmek gerektiğini ve zengin Türk mutfağının dünyaya tanıtılması için yaptıklarını konuştuk.



Türk mutfağının dünyaca ünlü şefi olarak Ramazan’da nasıl bir beslenme düzeni öneriyorsunuz?

Ramazanda ‘Yumurtalı tarifler” kitabı çıkıyor Türkiye ile aynı anda Almanya’ya geliyor. Özellikle uzun geçen ramazan gülerinde sahurlarda yumurtalı yemekler çok önemli. Yumurtalı tarifler iftarda sarımsaklı, sahur da sarımsaksız olmalı. Çünkü sarımsak susatıyor. Sahurda ne kadar çok yemek yersek, kış sahuru gibi yersek, kahvaltıların yanında ballar pekmezler yersek o kadar zorlanırız. O yüzden açık çaylı, zeytinyağlı ve bol meyveli hafif bir sahur yapmalıyız. Osmanlı'da çokça şerbet tüketilirdi. 1 litre suyun için elma, nane ve portakal dilimleri atıp dolapta bekletilirse iftar için serin ve hazmettirici üstelik çok besleyici bir içecek olur. Ayrıca maden suyu ve meyan kökü de mide ve bağırsak sisteminin çalıştırdıkları için iftarlarda gazlı içeceklerin yerine tüketilmeli.



Paris’te düzenlenen Birlikte Yaşama Yemeği'ne katıldınız. Bu tarz etkinliklerin sizce önemi nedir?

Yemek, diyalog kapılarını da açıyor, insanları yakınlaştırıyor. Siz adım atıncakarşı taraf daha da yaklaşıyor. Türkiye’de yemek yapayım para kazanayım düşüncesinden ziyade, yurt dışında yemek kültürümüzü tanıtmak bana daha önemli geliyor.



Sizce yemek kültürümüzü tanıtmakta neden zorlanıyoruz?

Her şeyden önce çekiniyoruz. Şuur altında İtalyan, Fransız mutfağı hep öndedir algısı var. Biz sadece yurt içinde iyiyiz zannediyoruz. Yurtdışına çıkan da para kazanma endişesiyle sadece tek tip döner yapıyor. Bundan da önemlisi yazmıyoruz. Yabancılar bir kültürü önce kitaptan tanıyor. Mutfağımızın dünyada hak ettiği yerde olmadığını düşünüyorum. Aslında yemeklerimiz çok beğeniliyor tek sorun anlatamıyoruz. İnsanları Türkiye’ye götürüp yemek kültürünü anlatma zor bir iş, onun için Avrupa’daki Türk günleri, festivaller ve diyalog yemekleri gibi programlar çok önemli. Bu çok zahmetli bir iş ancak ben bu zahmete talibim. Çünkü yabancılara göre sadece dönerden ibaret bir mutfağımız var, oysa durum çok farklı.



Selçuklu mutfağını anlatan kitabınız dünyanın en prestijli yemek kitapları ödülü Gourmand Cookbook Awards'ı aldı. Bu başarıdan sonra hayatınızda neler değişti?

Elbette ödülden sonra işlerimin marka değeri kuvvetlendi. Yurt dışında önemli firmalarla anlaşmalar yaptık. Dünyanın en iyisi olmak güzel ama bunun havasına kapılmak iyi değil. Bu yüzden değişmemek için her gece dua ederek uyuyorum. Ödülü aldıktan sonra aynı değilsem ödülü almamın bir anlamı kalmıyor. İnsanlar benim o halime ödül verdiler. Ben aynı Ömür’üm. Bu birincilikle aslında Ömür Akkor değil, Türk mutfağı ve Türkiye kazandı diye düşünüyorum.



http://www.zamanfransa.com/haber/guendem/aile-saglik/odullu-sef-omur-akkordan-ramazan-icin-tavsiyeler.html

Mehteran için üretilen bando zillerini, Dünya starlarının bateristleri çalıyor


Osmanlı İmparatorluğu döneminde Ermeni asıllı Türklerin Yeniçeri Mehteran Bölüğü'ne el yapımı ürettikleri bando zilleri, Dünya'yı titretmeye devam ediyor. Firmalar otomasyon sistemiyle üretim yapsa da orkestralarda Osmanlı tarzı ziller kullanılıyor.




Samsun'daki atölyede el yapımı üretilen zilleri, Rick Martin'den Shakira'ya kadar Dünyaca ünlü çok sayıda starın bateristi çalıyor.

Milattan önce 1200 yıllarında üretime başlanan zilleri dünyada meşhur yapan Mehteran Takımı olmuş. Seferlerde güç gösterisi amacıyla kullanılan bando zilleri, fethedilen ülke toplumların üzerinde büyük etki oluşturmuş. Bu sebeple bugün zil denilince ilk akla Türkler geliyor. Bunun sırrı ise dönemin zil ustalarının hazırladıkları özel karışımlar, seçtikleri materyaller ve el yordamı çekiçlemelerinde gizli.

Daha ucuza satılabilmesi için ziller, artık otomatik makinelerle imal ediliyor. Ancak profesyonel müzisyenler, aradıkları kaliteli sesi el yapımı vazgeçemedikleri Osmanlı zillerinde buluyor. Bu tekniği ve üretimdeki gizli formülleri, Türkiye'de bilen tek kişi ise Samsun Murat Müzik Aletleri Şirketi sahibi Murat Diril. Tekkeköy ilçesi Örnek Organize Sanayi Bölgesi'ndeki tabelasız atölyesinde Dünya starları için sessiz sedasız bateri zilleri üretiyor.

Bateri dili yapmayı 1992'de İstanbul'da 300 yıllık aile mesleğini devam ettiren zil ustası Mehmet Tamdeğer'in yanında çalışırken öğrenmiş. 7 yıl burada dünya yıldızlarına zil ürettikten sonra ayrılıp Avrupa'nın en büyük müzik aletleri şirketlerinden Almanya'daki Roland Mein ile anlaşmış. 2000 yılında Samsun'da kurduğu Murat Müzik Aletleri atölyesinde üretime başlamış. 2 yılı fason 6 yıl çok özel ziller ürettikten sonra gelen teklif üzerine Dünya'nın en büyük zil firmalarından Pahiste'ye zil imal etmiş. Murat Diril şimdi kendi adından oluşan markasıyla sektörde yoluna devam ediyor.

Zil yapımı göründüğü kadar kolay bir iş değil. Pirinç, bakır ve kalay eritilerek hazırlanan özel karışım, levhalara dökülerek yüksek ısılı fırınlarda pişiriliyor. Sonra da levhalar, sesin kaliteli olması için bilek gücüyle 8-10 bin kez çekiçlenerek dövülüyor. Son testi ise Diril kendisi yapıyor. Atölyede yılda 4 bin adet üretilebilen 800 çeşit bateri zilleri, 100-700 dolar arasında değişen fiyatlarla Brezilya'dan Japonya'ya kadar 60 ülkeye ihraç ediyor.

Madonna, Ricky Martin, Shakira, Jennifer Lopez gibi sanatçıların orkestralarında bu zilleri kullanıyor. Elvis Presley'in bateristi Ronn Tutt, Frank Sinatra'nın bateristi Ndugu Chancler, Elton John'un bateristi Curt Bısquera ve dünyanın en iyi bateristlerinden Johnny Rabb ile Brezilya Rio Karnavalı'ndaki sambacılar da yine el yordamı yapımı zilleri tercih ediyor2014'ten itibaren de Diril ailesine, çok sayıda Dünya starı ve ünlü grup katılacak.


EL YAPIMI ZİL GELENEĞİ SÜRECEK

Tek kalmalarına rağmen el emeği zil yapımı geleneğini sürdüreceklerini ifade eden Murat Diril, "Bütün dünya, Türklerin el yapımı zil ürettiğini zannediyor ve büyük bir hayranlık duyuyor. Caz, hevi metal gibi ürettiğimiz 10 seri zil var. Bunların da 70-80 çeşide ayrılan türleri var. Yani yelpaze çok geniş. El yapımı zillerin üretimini görmek için çok sayıda ülkeden zil aşıkları, içeri almazlar endişesiyle çatkapı atölyemize geliyor. İmalathaneyi görüp üretimimizi izlerken şaşırıp kalıyorlar. Çok modern bir tesis beklerken şok oluyorlar. Bunun yanında büyük konserlerde Osmanlı usulü Türk zillerinin kullanılması, bize büyük gurur veriyor." diyor.


SESİN MAYASI, ÇEKİÇLENME SIRASINDA KATILIYOR

İşin sırrının çekiçlenmede gizli olduğunu söyleyen zil ustası Diril, "Pirinç ve bronz gibi görünür ama çok farklı. Bir de hazırladığım özel alaşımlar var. Metali eritip döküyoruz. Sonra silindirle açıyoruz. En son aşama ise tamamen el yordamı. Otomatik çekiçlerle yapılan ziller hep aynı basınçla aynı kuvvetle zile vurduğu için sesler aynı oluyor. Malzeme aynı ama mayayı çekiçlenme aşamasında katıyoruz. Yani zilin her tarafına çok farklı ağırlıklarla vurulduğu için ortaya çok farklı ses lezzetleri çıkıyor. Profesyonel müzisyenlerin kafalarında hep bir ses vardır ve onu bulmaya çalışırlar. Zillerimiz de bu yüzden tercih ediliyor." bilgisini veriyor.


113 YILLIK ZİLLERİN NUMUNELERİNİ ÜRETTİ

1900'lü yıllarda üretilip ABD'ye ihraç edilen, sonra da British Amerikan Müzesi'nde sergilenen zillerin numunelerini üreten Diril, "Müzedeki eski Türk zillerini üretip üretemeyeceğim soruldu. Numune isteyince 3 zil, 1 yıl sonra özel izinlerle müzeden çıkarılıp getirildi. 2 hafta bende kaldı. Numunelerini geliştirip orijinallerini geri gönderdim. Şimdi bunları üretiyorum. 113 yıllık bir metalin saunduna sahip olmak çok kolay bir şey değil. Uzun uğraşlar sonucunda numunelere yüzde 95 oranında sesi verdirmeyi başardık. Diğer kısmını ise 1-2 ay içinde kapatacağız. Bu ziller, Avusturya'da file çok büyük opera salonları, orkestralarda bando zili olarak kullanılacak." şeklinde konuştu.



http://www.zamanfransa.com/haber/kultur-sanat/muzik/mehteran-icin-uretilen-bando-zillerini-dunya-starlarinin-bateristleri-caliyor.html

New York'ta Türk simidine ilgi artıyor

New York'ta Türk simidine ilgi artıyor


Türk kültürünün vazgeçilmez lezzeti simite olan ilgi ABD'de günden güne artıyor. Kısa bir süre önce New York ve New Jersey eyaletlerinde Simit&Smith adıyla açılan simitçi dükkanları Amerikalıların gözdesi haline geldi.




Bagel'in (bir çeşit açma) başkenti olarak nitelenen New York'ta simide olan ilgiden memnun olan Simit&Smith Genel Müdürü Kunter Barlak, New York'ta iki yeni mağaza daha açmaya hazırlandıklarını söyledi. Türkiye'deki simit tadını ABD'ye taşıdıklarını belirten Barlak, üretimde kaliteyi daima yükseltme gayreti içinde olduklarını ifade etti.



"Türkiye'den getirilen simit ustalarının hazırladığı mamüller sabahın erken saatlerinde satış merkezlerine gönderiliyor. Bu sayede sabah iş yerine gitmek üzere yola çıkan insanlar taze simit bulmanın keyfini yaşıyor." diyen Barlak, öncelikle insanları ürün hakkında bilgilendirmeye çalıştıklarını belirtti. Barlak, müşterilerden genel manada pozitif tepki aldıklarını anlattı.



Yaptıkları simide hiçbir katkı maddesi karıştırmadıklarını vurgulayan Barlak, "Sırf orjinal simit tadını yakalayabilmek için Türkiye'den fırın getirdik. New York'ta da her yağı kullanmaya izin vermiyorlar. Poğaça ve tatlının da tadını yakalamak için çok uğraştık. Şu anda gerçek tadı bulduk. Simitlerde ise zaten hiçbir şekilde yağ kullanmıyoruz. " dedi.



AMERİKAN MARKETLERİ VE FARKLI EYALETLERE SİMİT SERVİSLERİ BAŞLAYACAK



ABD'nin doğu yakasında adını duyuran Simit&Smith, farklı eyaletlere de ürün göndermeye başladı. Florida'daki Türk ve Amerikan marketlerine haftalık olarak simit gönderdiklerini kaydeden Barlak, farklı eyaletlerden arayan çok sayıda müşterinin ihtiyaçlarını internet üzerinden yapacakları satışla karşılayacaklarını ifade etti. Amerikan marketlerine de yavaş yavaş girdiklerini aktaran Barlak, müşterilerine simidin yanında Türk çayı ya da ayran tavsiye ediyor.



Türk simidini New York'ta bulduğuna çok sevinen Türkiye hayranı Amerikalı Artis Romaine (47), memnuniyetini "Bir gün New York'ta simit satılacağını hayal bile edemezdim. Artık sabah kahvaltılarında simidi tercih ediyorum. Hem çok besleyici, hem de kendimi Türkiye'de hissediyorum." sözleriyle dile getirdi. Sabah erken saatte taze simit bulmanın önemli bir hizmet olduğunu söyleyen Onur Uranlı ise çocuklarına bagel yerine simit yedirmeyi tercih ediyor. Uranlı, Amerikalı arkadaşlarının da simite büyük ilgi göstermesinin kendisini mutlu ettiğini söyledi.



http://www.zamanfransa.com/haber/dunya/new-yokrta-turk-simidine-ilgi-artiyor.html

Fransa'dan yabancı öğrenci ve vasıflı işçi açılımı

Fransa'dan yabancı öğrenci ve vasıflı işçi açılımı


Fransa'da Sosyalist hükümet, yabacı öğrenci ve vasıflı işçileri ülkeye daha çok çekebilmek için yeni yasa tasarısı üzerinde çalışıyor. 24 Nisan'da Senato, 13 Haziran'da da Mecliste görüşülen yeni yasa tasarısı, öğrenci ve vasıflı işçilerin her yıl oturum kartını değiştirme zorunluluğunu kaldırıyor. İçişleri Bakanı Manuel Valls yeni tasarıyla ilgili yaptığı açıklamada, 'güvensizlik duygusundan entegrasyon duygusuna geçiş yapıldığını' kaydetti.




İçişleri Bakanlığı'nın üzerinde çalışmasını sürdürdüğü tasarıya göre Fransa'ya öğrenci ve vasıflı işçi olarak başvuru yapanlara ilk olarak bir yıllık vize verilecek. Daha sonra bu vize, 4 yıllık oturum kartıyla değiştirilecek. 4 yıl sonunda ise yeni oturum kartının süresinin 6 yıl olacağı belirtildi.



Mecliste görüşülen tasarıda yer alan diğer maddeler ise şu şekilde sıralandı. ''Uzun süreli oturum kartı hakkının, yasal yollarla Fransa'da ikamet eden tüm yabacıları kapsaması. Yetenekli yabancı öğrencileri ve vasıflı işçileri çekebilmek için Fransa'nın cazibesinin artırılması. Eğitimini tamamlayan yabancı öğrencilerin işçi statüsüne geçişlerinin kolaylaştırılması. Göç sorunlarının çözümünü kolaylaştırmak için bakanlıklar arası yeni bir bağ oluşturulması.''



10 Haziran'da İçişleri Bakanlığı'nın yayınladığı genelgede de öğrenci olarak Fransa'ya giriş yapanlara yeni kolaylıklar sağlanmıştı. Yüksek lisans ve doktora öğrencilerini kapsayan yeni genelgede, yabancı öğrencilere eğitim hayatının sonuna kadar oturum kartı verilmesinin önü açılmıştı.



Hükümetin yeni tasarıyla, yabancı vatandaşların yasal haklarını daha fazla artırmak ve bürokratik işlemleri daha kolay hale getirmek istediği kaydedildi.



Fransa'da yaşayan 5 milyon göçmen, oturum kartıyla ülkede ikamet ediyor. Fransa'da ikamet eden yabancıların yüzde 99'unun ise ülkedi bürokratik işlemlerin uzunluğundan şikayetçi olduğu ifade edildi.



http://www.zamanfransa.com/haber/ekonomi/fransadan-yabanci-ogrenci-ve-vasifli-isci-acilimi.html

Fransa’da polis şiddeti

Fransa’da polis şiddeti


Fransa'nın batısında yer alan Alençon şehrinde yaşayan Abdullah Beytur, polis şiddetine maruz kaldığını iddia etti.




Nisan ayında meydana gelen olayda, anaokuluna giden çocuğunu okuldan almaya giderken polisin rutin kontroller için kendisini durdurduğunu kaydeden Beytur, "tüm evrakları vermeme rağmen beni bir saat oyaladılar. Sonunda da beni darp ettiler." diye konuştu.



Abdullah Beytur, ruhsatı oğlunun adına olan arabayla, anaokuluna giden kızını almak istediğini belirtirken, "Otoban çıkışında polisler durdurdu. İstedikleri evrakları verdikten sonra ruhsatın oğlumun adına olduğunu belirttim. Polislere bunun kendi hatam olduğunu söyleyerek ceza ödemeye razı olduğumu kaydettim. Beni dakikalarca beklettiler. Çocuğumun okuldan çıktığını, havanın soğuk olduğunu, okul çıkışına yetişemezsem dışarıda kalacağını belirttiğim anda bana hakaretler yağdırdılar." diye konuştu.



Yabancı olduğunun anlaşılmasının polisin tutumunun sertleşmesinde önemli etken olduğunu iddia eden Abdullah Beytur, 1 saat bekledikten sonra polislerin kendisine ruhsatı bir hafta içerisinde değiştirmesi gerektiğini söylediğini aktardı. Arabanın fotoğraflarını da çeken polislere tepki gösteren Beytur, "Unutmamak için çektiklerini söylediler. Bende oh alde unutmamak için sizin fotoğrafınızı çekiyorum dedim." diye devam etti.



Daha sonra da polisin kendisini darp ederek telefonundaki resimleri sildiğini kaydeden Abdullah Beytur, "Bir gün önce omurilikten iğne vurulduğumu belirttiğim halde darp etmeye devam ettiler." dedi. Kendisini darp eden polislerin resmini çekmeye çalıştığını kaydeden Beytur, arabasıyla uzaklaştıktan sonra yine yolunu kesen polisler tarafından şiddete maruz kaldığını söyledi.



Doktordan darp edildiğine dair rapor aldığını vurgulayan Abdullah Beytur, karakolda polislerden şikayetçi olmak istediğinde kimsenin kendisiyle ilgilenmediğini, olayı kapatmaya çalıştıklarını savundu.



Olayın gerçekleştiği gün ile ilgili kendisine 4 trafik cezasının da gönderildiğini kaydeden Beytur, cezaların kendisinin hastane ve karakolda olduğu saatlere denk geldiğini kaydetti. Abdullah Beytur, "Ekonomik baskı yapmaya çalışıyorlar." diye konuştu.



Polis şiddetini yargıya taşıdığını kaydeden Abdullah Beytur, hakkını sonuna kadar arayacağını kaydetti. Ayrıca Türk makamlarının da bu konuyla alakalı desteğine ihtiyaç duyduğunu ifade etti.



http://www.zamanfransa.com/haber/guendem/yasam/fransada-polis-siddeti.html

Fenerbahçe 2+1, Beşiktaş 1 yıl Avrupa’dan ihraç edildi

Fenerbahçe 2+1, Beşiktaş 1 yıl Avrupa’dan ihraç edildi


Türk futbolu, dün UEFA’dan çıkan kararla sarsıldı. 3 Temmuz sürecine yönelik şike iddialarıyla Disiplin Kurulu’na gönderilen Fenerbahçe 2+1, Beşiktaş 1 yıl Avrupa kupalarından men edildi. 5 senede yeniden şüphe duyulmazsa Sarı-Lacivertlilerin +1 cezası iptal olacak. UEFA, aralarında Aziz Yıldırım ve Serdal Adalı’nın da yer aldığı 7 kişiye dair sonuç açıklamadı. İspanyol müfettişinden ek rapor istedi.




Türk futbolu, 3 Temmuz 2011 tarihinde başlatılan şike iddialarına yönelik soruşturmanın ardından dün UEFA’dan gelen haberle en büyük depremi yaşadı. Fenerbahçe ve Beşiktaş’ı Disiplin Kurulu’na gönderen UEFA, Sarı-Lacivertlileri 2+1, Siyah-Beyazlıları ise 1 yıl Avrupa kupalarından ihraç etti.


2+1'in anlamı ne?

Kanarya’nın cezasındaki +1, yapılacak 5 senelik denetimle, herhangi bir suç unsuruna rastlanmaması durumunda iptal edilecek. Avrupa Futbol Federasyonları Birliği, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, kardeşi Alaeddin Yıldırım, yöneticilerden Şekip Mosturoğlu, İlhan Ekşioğlu ve Cemil Turan’la birlikte Beşiktaş’ın eski asbaşkanı Serdal Adalı ve eski hocası Tayfur Havutçu için ek rapor istedi.


Beşiktaş tahkim'e gidiyor

İki kulüp şimdi 3 gün içerisinde UEFA Tahkim Kurulu’na itirazda bulunacak. Eğer Tahkim, Disiplin’i onarsa son çare olarak CAS’a gidilecek. Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi’nden de olumsuz bir netice çıkması halinde kararların uygulanmasından başka bir yol kalmayacak. Sürecin en geç 15 Temmuz’da tamamlanması bekleniyor.


Fenerbahçe cezayı KAP'a bildirdi

Geçen sezon da malî kriterlere uymadığı gerekçesiyle Avrupa’ya gidemeyen Beşiktaş’ın Başkanı Fikret Orman, “Yanlış hesap Bağdat’tan dönecek.” dedi. Fenerbahçeli idarecilerden Yasemin Merçil, Avrupa futbolunun patronundan daha uzun bir gerekçe beklediklerini söyledi. Adalı ve Havutçu’nun avukatı Nail Gönenli ise müvekkillerinin aklanmasını umduklarını ifade etti. Spor hukukçularından bir kısmı UEFA’nın kişi ve kulüplere ait dosyaların ayrılmasını doğru bulmadı. Federasyon’un yanlış adımlar attığını düşünenler de çoğunlukta.


Alex'ten 'ceza' tweet'i

Beşiktaş’ın 21, Fenerbahçe’nin 22 Haziran’da yaptığı sözlü savunma sonrası gözlerin çevrildiği UEFA, cezaları dün saat 19.30 itibarıyla faks yoluyla bildirdi. Avrupa Futbol Federasyonları Birliği, Disiplin Kurulu’nun İspanyol müfettişi Miguel Palacios’un raporu uyarınca iki ekibimize Avrupa kupaları yolu kapandı. Cezaları açıklarken söz konusu duruşmaları da dikkate alan UEFA’nın, şahıslarla ilgili şu an hükme ulaşamaması iki sebebe bağlandı. Avrupa futbolunun patronunun kişilere dair cezaya yeterli belge ve doküman olmadığı kanaatine vardığı ya da tam bir sonuca ulaşamadığı fikri ağırlık kazandı. Pek de sürpriz sayılamayacak gelişme Fenerbahçe ve Beşiktaş cephesinde tepkiyle karşılandı. Kulüp avukatları dün gece hummalı bir çalışmayla hazırladıkları geniş dosyayı bugün Tahkim Kurulu’na iletecek.

YASAL UYARI:Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Feza Gazetecilik’e aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazı sadece zaman gazetesi tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.



http://www.zamanfransa.com/haber/spor/fenerbahce-2-1-besiktas-1-yil-avrupadan-ihrac-edildi.html

25 Haziran 2013 Salı

Real Madrid, Ancelotti ile 2016'ya kadar anlaştı

Real Madrid, Ancelotti ile 2016'ya kadar anlaştı


Real Madrid kulübü, İtalyan teknik direktör Carlo Michelangelo Ancelotti ile üç yıllığına anlaştığını duyurdu.




Kulübün resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, Paris St. Germain'in eski teknik direktörü Ancelotti'nin, Real Madrid'le 30 Haziran 2016'ya kadar anlaşma imzaladığı belirtildi.



Ancelotti'nin teknik direktörlük kariyerinde 2 Şampiyonlar Ligi Kupası, 2 UEFA Süper Kupası, 1 Dünya Kulüpler Kupası, 1 İntertoto Kupası, 3 Lig Kupası (İtalya, İngiltere ve Fransa), 1 İngiltere Kupası ve 1 İtalya Kupası bulunduğuna dikkat çekildi.



Real Madrid, yeni teknik direktörünü Çarşamba günü TSİ 14.00'de Santiago Bernabeu Stadı'nda basına tanıtacak.



10 Haziran 1959'da İtalya'nın Reggiolo kentinde mütevazi bir ailede (anne ve babası çiftçiydi) dünyaya gelen Carlo Ancelotti, profesyonel futbolculuk kariyerine 1974'de Parma'da başladı.



Başarılı bir ortasaha oyuncusu olan Ancelotti 1979'da Roma'ya transfer oldu ve 1992 senesinde futbolu bırakana kadar beş sezon Milan'ın formasını giydi.



1992 yılında İtalyan Milli Takımı'nda yardımcı antrenör olarak teknik direktörlüğe adımını atan İtalyan hoca, Reggiana, Parma, Juventus, Milan, Chelsea ve PSG'den sonra dünyanın en iyi kulüplerinden biri olarak gösterilen Real Madrid'i çalıştıracak.



Carlo Michelangelo Ancelotti'nin başarılarla dolu kariyeri şu şekilde sıralanıyor:



Teknik direktörlük kariyeri:

1992-1995: İtalya Milli Takımı (Yardımcı Antrenör)

1995-1996: Reggiana

1996-1998: Parma

1999-2001: Juventus

2001-2009: AC Milan

2009-2011: Chelsea

2011-2013: Paris Saint-Germain

2013- : Real Madrid



Teknik direktör olarak:

2 Şampiyonlar Ligi(2003 ve 2007, Milan)

1 Dünya Kulüpler Kupası (2007, Milan)

2 UEFA Süper Kupası (2003 ve 2007, Milan)

1 İntertoto Kupası (1999, Juventus)

1 İtalya Ligi (2004, Milan)

1 İngiltere Premier Ligi (2010, Chelsea)

1 Fransa Ligi (2013, PSG)

1 İtalya Kupası(2003, Milan)

1 İngiltere Kupası (2010, Chelsea)

1 İtalya Süper Kupası(2004, Milan)

1 FA Community Shield (2009, Chelsea)



Futbolculuk kariyeri:

1976-1979: Parma

1979-1987: AS Roma

1987-1992: AC Milan



Futbolcu olarak:

2 Şampiyonlar Ligi (1989 ve 1990, Milan)

2 Kıtalararası Kupa (1989 ve 1990, Milan)

2 UEFA Süper Kupası (1989 y 1990 con el Milan)

3 İtalya Ligi (1983'de Roma ve 1988 ve 1992'de Milan ile)

4 İtalya Kupası (1980, 1981, 1984 ve 1986, Roma)

1 İtalya Süper Kupası (1988, Milan)



http://www.zamanfransa.com/haber/spor/real-madrid-ancelotti-ile-2016-ya-kadar-anlasti.html

Gezi Parkı olayları, Halk Tv'yi Fransa'nın kablolu yayınına soktu

Gezi Parkı olayları, Halk Tv'yi Fransa'nın kablolu yayınına soktu


Fransa'da kablolu yayın hizmeti veren "Free", Gezi Parkı olaylarından sonra Halk Tv'yi kablolu yayına dahil etti. Halk Tv'nin 600 numaralı kanaldan yayınlarına başladığı ifade edildi.




Freebox'un, blogunda yer alan haberde, Türkiye'de Gezi Parkı olaylarına büyük Türk kanallarının sansür uyguladığı öne sürüldü; gösterileri tüm çıplaklığıyla aktardığı belirtilen Halk Tv'nin FreeBox'da yayın hayatına başladığı kaydedildi.



Halk TV'nin Freebox'da yer alan Ulusal Kanal'ı tamamlayacağı vurgulanırken, kanalın 'Halkın isteğine cevap veren sosyal özgür ve bağımsız haber kanalı' olduğu iddia edildi.



Bu arada Freebox'ta yer alan HaberTürk TV'nin yayınlarına ulaşılamaması, Halk Tv'nin HaberTürk'ün yerine konacağı söylentilerini gündeme getirmişti. Daha sonra HaberTürk TV'nin yayınlarına teknik bir arızadan dolayı ulaşılamadığı belirtilmişti.



Fransa'da Türklerin yoğun ilgi gösterdiği Freebox'ta 6 tanesi ücretli olmak üzere 17 Türk kanalı bulunuyor.



http://www.zamanfransa.com/haber/toplum/gezi-parki-olaylari-halk-tvyi-fransa-nin-kablolu-yayinina-soktu.html