31 Mart 2014 Pazartesi

Muhalefete yüklendi: O makamları terk edin

Muhalefete yüklendi: O makamları terk edin


Başbakan Erdoğan, balkon konuşmasında da miting meydanlarındaki ‘nefret’ dilini kullandı. Camia’yı ‘Haşhaşilerden beter’ olarak değerlendirdi. Ardından CHP ve MHP’ye yüklendi: “Bu kardeşiniz ise birinci parti olmazsak bu genel başkanlığı bırakırım dedi. Makamı zenginleştiremiyorsanız, o makamı terk edin.”




Başbakan Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkez binasından yaptığı balkon konuşmasında, Hizmet Hareketi’ne yönelik tehditler savurmayı sürdürdü. Erdoğan, “İnlerine gireceğiz. Hangi kurumumuza girmişlerse girmişler, 35 senedir nereye sızmışlarsa sızmışlar ama şimdi artık hukuk içinde bunları ayıklama zamanı gelmiştir. Çünkü bu tür şebekeleri artık ne millet hoşgörüyle karşılar ne de biz hoş karşılarız.” dedi. 00.40’ta çıktığı balkondan ‘aile fotoğrafı’ veren Erdoğan, eşi Emine Hanım, oğlu Bilal, kızları Sümeyye ve Esra Albayrak ile birlikte partilileri selamlayarak ‘yolsuzluk iddiaları’na karşı mesaj verdi. Ayrıca yanına diğer bakanlarla birlikte Egemen Bağış ve Zafer Çağlayan gibi yolsuzluk iddiaları nedeniyle görevden aldığı eski bakanları da aldı.


Daha önceki balkon konuşmalarından farklı olarak kuşatıcı ve kucaklayıcı bir dil yerine miting meydanlarındaki gibi ayrıştırıcı ve tehditkâr bir üslup kullandı. Hizmet Hareketi’ne yine ‘vatan hainleri, ‘Haşhaşiler’ gibi ifadelerle yüklendi. Dışişleri Bakanlığı’ndaki dinlemeyi yine Hizmet’e mal etti. Erdoğan, “Ne diyordum ben aylardır? Bunların inine gireceğiz, inine. Şehit kanlarıyla sulanmış bu vatan toprağını Pensilvanya’ya veya onun buradaki hain uzantılarına asla teslim etmeyiz. Yarından itibaren şu anda kaçanlar kaçtı, yarından itibaren kaçanlar da olabilir ha. Bazıları için şahsen suç duyurusunda bulundum. Bunlar kaçabilir dedim. Bundan sonra inlerine gireceğiz. Evet hesabını bunun ödeyecekler, bedelini ödeyecekler, ulusal güvenliğimizi nasıl tehdit edersiniz? Bu hainler bu görüşmeleri dinliyor, sonra da dünyaya servis ediyorlar. Bunlar Haşhaşilere rahmet okutur. Haşhaşiler bunların yanında hiç. Bunlar Haşhaşileri aştı. Şimdi zaman zaman bazı basın mensupları soruyor, bu sene de balkon konuşması yapacak mısınız? Tamam da balkon konuşmasında ne bekliyorsunuz? Muhalefet liderlerine veya genel başkanlarına neden sormuyorsunuz, siz de bir balkon konuşması yapacak mısınız? Bunların böyle bir derdi yok. Şimdi bunların sesi soluğu çıkmayacak. Ne diyecekler yarın söyleyeyim: Biz kazandık. Hayatları bunların böyle geçti. Bu kardeşiniz ise birinci parti olmazsak bu genel başkanlığı bırakırım dedi. Makamı zenginleştiremiyorsanız o makamı terk edin.” ifadelerini kullandı.


“Sandık sonuçları, kimin kazandığından çok kimin kaybettiğini gösterir.” diyen Başbakan, şöyle devam etti: “Vesayetin her türü bugün milletten tam bir Osmanlı şamarı yemiştir. Bugün kibir kaybetmiştir, gurur kaybetmiştir. Ey Pensilvanya, ey buradaki yandaşları medya, sermaye… Hani siz demokrasinin karşısına konumlanmıştınız? N’oldu? Sandıkta bugün demokrasi kazandı, irade kazandı. N’oldu? Bu milletin içinden çıkıp bu millete ihanet eden taşeronlar, bugün milletin ne kadar aziz, ne kadar asil, kahraman olduğunu bir kez daha görmüşlerdir. Millet, istiklaline uzanan elleri sandığa gömmüştür. Hangi kurumumuza girmişlerse girmişler, 35 senedir nereye sızmışlarsa sızmışlar ama şimdi artık hukuk içinde bunları ayıklama zamanı gelmiştir. Çünkü bu tür şebekeleri artık ne millet hoşgörüyle karşılar ne de biz hoş karşılarız.”


Başbakan Erdoğan, “Batı’nın özlemini duyduğu demokrasi bizde var, bizde? İstismar siyaseti, korkutma siyaseti artık son bulmalıdır.” çağrısının ardından, “Gelin yeni bir sayfa açalım. Ey muhalefet, Türkiye sevdası her şeyin üzerinde olsun. Türkiye’nin âli menfaatleri her şeyin üzerinde olsun.” diye seslendi.



http://ift.tt/1khemof

Yerel seçimler Fransız basınında

Yerel seçimler Fransız basınında


Fransa'da AK Parti'nin kazandığı yerel seçimler Fransız medyasında geniş yer buldu. Le Monde gazetesi, "Yerel seçimler Erdoğan'ı onayladı" başlığını kullandığı haberinde, "İstanbulu kazanan Türkiye'yi kazanır" sözünün bir kez daha gerçekleştiğini belirtti.




Le Figaro gazetesi ise yerel seçimlerde Erdoğan'ın partisi'nin ilk sırada olduğunu yazdı. Gazete sonuçların, Erdoğan'ın otoriter eğilimleri ve ciddi yolsuzluk suçlamalarıyla ilgili güçlü eleştirilere rağmen, kendi geleceği için çok önemli olduğunu vurguladı.


Le Parisien gazetesi de skandallar, polemikler ve gösterilerden sonra yerel seçimlerin yaklaşık 12 yıldır Türkiye'yi yöneten Recep Tayyip Erdoğan için referanduma dönüştüğünü kaydetti. Gazete, Erdoğan'ın Türkiye'nin en karizmatik ama aynı zamanda en tartışmalı lideri konumunu sürdürdüğünü belirtti.



http://ift.tt/1moCDKu

Trabzon, Avrupa’yı zora sokuyor

Trabzon, Avrupa’yı zora sokuyor


Elazığspor deplasmanında 0-0’lık skorla bir puan alan Trabzonspor, Avrupa kupalarına katılma yolunda yara aldı.




Teknik sorumlu Hami Mandıralı, Süper Lig’in kalan haftalarında hata şanslarının azaldığını söyledi. Elazığ’da galibiyeti istediklerini; ancak başaramadıklarını aktaran Mandıralı, “Eksiklerimizin de dönmesiyle daha çok mücadele eden ve kazanmayı alışkanlık haline getiren bir takım olacağımıza inanıyorum.” ifadesini kullandı. Bordo-Mavili yönetim de morali artırmak için bugün futbolculara ödeme yapmaya hazırlanıyor. Şehirdeki yerel gazeteler ise maçın hakemi Mete Kalkavan’a yüklendi. Günebakış gazetesi, ‘Trabzon’un tadı yok’ başlığını attı. Karadeniz’in Sesi ise ‘Galibiyete Kalkavan engeli’ cümlesini seçti ve net bir penaltının verilmediğini yazdı. Kuzey Ekspres de ‘Fırtınaya hakem freni’ dedi.



http://ift.tt/1moCDtS

Cezaevinden 2. Lig’e transfer olan gurbetçi

Cezaevinden 2. Lig’e transfer olan gurbetçi


Alman medyasına göre ülkede cezaevine giren ilk profesyonel futbolcu olan Süleyman Koç, 3 yıl 9 aylık cezası biter bitmez Bundesliga’ya çıkma mücadelesi veren Paderborn’a transfer oldu.




Almanya’daki gurbetçilerimizin çocuklarına “Her Türk futbolcu doğar” gözüyle bakılıyor artık. Berlin’de doğup büyüyen 24 yaşındaki Süleyman Koç da bu yetenekli gençlerden biri. Fakat onu farklı kılan, 21 yaşındayken girdiği ve 4 yıla yakın kaldığı cezaevinden çıkar çıkmaz Bundesliga’ya yükselmek için zirve mücadelesi veren 2. Lig takımı Paderborn’a transfer olması.


1989’da Berlin’de doğan Süleyman, futbola küçük yaşta bölge kulüplerinden Tennis Brussia Berlin’de başlar. Ardından sırasıyla Berlin Ankaraspor ve Türkiyemspor’a transfer olan Koç, 2010’da 3. Lig futbolcusu olur. İlk profesyonel imzayı o dönem 3. Lig’de olan SV Babelsberg’e atan Koç için her şey tam da istediği gibi gidiyordur. Hatta çok istediği ay-yıldızlı formaya da yaklaşmıştır. Her şey bir anda tersine döner ve kendini 7 metrekarelik bir odanın içinde bulur. Kötü arkadaşlıklar onu hayallerinden koparırken; Alman medyasına göre ülkede cezaevine giren ilk profesyonel futbolcu olur.


2011’de Berlin’deki oyun otomatı ve salonlarını soyan bir çetenin üyesi olan Koç, peş peşe 7 soyguna karışır. Sonunda çete yakayı ele verir ve o dönemde 21 yaşında olan Süleyman Koç, 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılır. Geçmişi konuşurken “Hayatımın en zor günleriydi. Bir daha asla o günlere geri dönmek istemiyorum.” diyor. Kendisini asla bir hırsız olarak görmüyor. Sözlerinin arasında kardeş kurbanı olduğuna vurgu yapıyor. Bir çeteye üye olan kardeşine yardım etmek isterken bir anda çetenin şoförü olarak olayların içinde yer alan futbolcu, çevresine ‘hayır’ diyememenin cezasını çektiğini ifade ediyor.


Şu an Bundesliga’ya çıkma mücadelesi veren Paderborn’da oynayan Süleyman Koç o günleri hatırlayınca, “Kardeşimin parasal sorunları hiç bitmiyordu. Başı derde girmesin diye maddi yardımda bulunuyordum. Babam bunu öğrenince engel oldu. Kardeşimin arkadaşları ‘Onun bir daha para sıkıntısı yaşamasını istemiyorsan katıl bize dedi ve ben de bir anda çetenin şoförü oldum.” diyor. Kardeşinin hâlen cezaevinde olduğunu ancak yakında ailesine kavuşacağını belirten Koç, onun da yaptıklarından pişman olduğunu ve çıkınca okulunu tamamlayacağını ifade ediyor.


Cezaevinde futboldan kopmak istemeyen Süleyman Koç, eski takımından son bir şans daha istedi. Olumlu cevap gelince, şu an Bölgesel Lig’de mücadele eden eski takımı Babelsberg ile yeniden sahalara döndü. Cezaevinde kilo alan Koç, gündüzleri maça ve antrenmana gidiyor, akşamları tekrar cezaevine dönüyordu: “Çoğu kişi benim futbola dönebileceğime inanmıyordu. Ama ben bir profesyonel gibi davrandım, cezaevinde aldığım kilolarımdan kurtulup takıma girmesini bildim.”


Cezaevinde yatarken futbol yaşantısını devam ettirmeyi başaran Süleyman Koç, Babelsberg forması altında bu sezon çıktığı 14 lig maçında 8 gol 6 asistle tüm dikkatleri yeniden üzerinde toplamayı başarır. 1 Ocak 2014’te cezasının bitmesiyle 2. Lig takımlarından teklif alır. SC Paderborn’u tercih eden 24 yaşındaki futbolcu, eskiyi tamamen unutmak ve daha huzurlu bir yaşam sürdürmek istediği için Paderborn’u tercih ettiğini ifade ediyor. SC Paderborn Kulübü Başkanı Wilfried Finke’nin de bu transferde rolü oldukça büyük. Finke, yeni yeni ilk 18’e girmeye başlayan Süleyman ile ilk tanıştığında ona güvendiğini ve ikinci bir şansı hak ettiğini düşündüğünü söylüyor.


Yaşının genç olduğunu ve bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirip başarılı bir futbolcu olacağını belirten Süleyman Koç, son olarak şunları dile getiriyor: “Ailemi ve özellikle babamı çok üzdüm. Suçsuz insanlara ve aileme bunu nasıl yaptığımı düşündüğümde hep acı çekiyorum.”



http://ift.tt/1moCEOv

Beşiktaş’ta Eneramo pişmanlığı

Beşiktaş’ta Eneramo pişmanlığı


Beşiktaş, Kardemir Karabükspor deplasmanında 1-0 kaybederken golü atan futbolcu; devre arasında kiralık gönderdiği Michael Eneramo idi.




90’ıncı dakikada fileleri sarsan Nijeryalı forvetin aşırı sevinci tartışma konusu oldu. Siyah-Beyazlı yönetimin etik anlayışı ön planda tutarak ‘Beşiktaş’a karşı oynayamaz’ maddesi koymadığı tecrübeli hücumcu, performansıyla göz kamaştırıyor. Kartal’da, sezonun ilk yarısında sadece Eskişehir (0-1), Karabük (0-0), Kayseri (0-3) ve T. Konya (3-1) karşılaşmalarında forma giyen yetenek, sadece 115 dakika sahada kalmıştı. Tek sayısını Kayseri’de kaydeden Eneramo, Kırmızı-Beyazlılarda çıkışa geçti. Karadeniz temsilcisinin, Süper Lig’in ikinci perdesinde verdiği 10 sınavda da 90’ar dakika ter döken 28 yaşındaki deneyim, rakip ağları 4 defa havalandırdı. 2011-13 arasında boy gösterdiği Sivasspor’da adından sıkça söz ettiren Eneramo, İstanbul ekibinin hazırlık kampına katılamadı. Kalp atışında ritim bozukluğu gözlenen Eneramo’nun durumunu Federasyon’daki kurul değerlendirdi. Raporları inceleyen heyet, olumlu görüş beyan etti; ancak Eneramo’ya lisansını 3 ayda bir kontrolden geçmesi şartıyla verdi. Bu olumlu gelişme üzerine 2 senelik kontrat karşılığında toplamda 2,4 milyon Euro ve maç başı 10 bin Euro ödeyeceğine dair Borsa bilgilendirildi. Ardından menisküs ameliyatı olan Eneramo, ara transferde Karabükspor’un yolunu tuttu.



http://ift.tt/1jP1Qk0

Aysal, Galatasaraylılara yine umut dağıttı

Aysal, Galatasaraylılara yine umut dağıttı


Bu sezon hedeflerinden birer birer uzaklaşarak taraftarını üzen Galatasaray’da Başkan Ünal Aysal, umut dağıtmaya devam etti. Başkanlık koltuğunda 3. dönemini tamamlamaya hazırlanan Aysal, son dönemdeki kötü sürecin sona ereceğini, başarıların arka arkaya gelmeye başlayacağını müjdeledi.




Galatasaray Yardımlaşma ve Dayanışma Sandığı ile birlikte kulübün Kuruçeşme’deki adasında bir araya gelen Sarı-Kırmızılıların başkanı, “Galatasaray Kulübü dayanışma sayesinde hep ayakta kalmış ve hep yukarılara yürümüştür. Biz, Galatasaray Yardımlaşma ve Dayanışma Sandığı’na ne gibi katkılar getirebiliriz, bunu aramızda tartışıp konuşacağız. Galatasaray’ı önümüzdeki günlerde çok rahat izleyeceğiz. Sportif başarılarımız, üç senedir gururla izlediğimiz gibi en iyi şekilde gelişmektedir. Son bir aydır yaşanan şanssızlıktan dolayı kimse inancını yitirmesin. Bu dönem geçicidir. Ama beraberliğimiz her zaman kalıcı olacaktır. Bizi ayakta tutan da budur.” dedi.


Önümüzdeki ay gerçekleştirilecek mali kurul hakkında da açıklamalarda bulunan Aysal, “Orada izleyeceğiniz rakamlar, gördüklerinizden çok farklı ve değişik ölçüde. Galatasaray, son 15 yılın mali ve idari yönden en iyi dönemini yaşamaktadır. Sorunlarımız var ama önümüzdeki günlerde uzun vadeli programla bunları aşmış olacağız.” ifadelerini kullandı.


Bu arada son dönemdeki performansıyla eleştirilen Cim Bom’un golcüsü Burak Yılmaz’ın babası Fikret Yılmaz, oğlunu değerlendirdi. Önceki gün 0-0 sona eren Konyaspor maçında bir topu direkten dönen Burak’ı değerlendiren baba Yılmaz, “Performansını, bilhassa Şampiyonlar Ligi’ndeki performansını beğenmiyorum. Buna rağmen, Burak’ın attığı gol sayısı 13. Duygusal bir çocuk. İnşaallah G.Saray da o da düzelir.” şeklinde konuştu.


Belki Fener'e 4 gol atarız

Galatasaray Teknik Direktörü Roberto Mancini, deplasman fobisini sonlandırmak için gittiği Konya deGalatasaray Teknik Direktörü Roberto Mancini, golsüz berabere kaldıkları Konyaspor maçının ardından, deplasmandaki puan kayıplarına vurgu yaparken, F.Bahçe derbisiyle ilgili değerlendirmede bulundu. plasmanında Emmanuel Eboue’ye şans verdi.


İtalyan hoca, “Deplasmanda gol atamama sıkıntımız var. 5-6 deplasman maçında gol attığımızı hatırlamıyorum. Bazen şanssızlık da oluyor. Bugün birçok pozisyona girdik. Son iki maçta da bu şanssızlık üzerimizdeydi.” dedi.


Futbolda şans faktörünün de önemli olduğunu belirten tecrübeli çalıştırıcı, “Gol atamayınca galibiyet gelmiyor. Fenerbahçe karşısında her şey mümkün. Bakarsınız Fenerbahçe’ye karşı 4 gol birden atarız.” ifadelerini kullandı. Yine yabancı kuralından şikâyet eden deneyimli taktisyen şöyle konuştu: “6 yabancı kuralı olduğu zaman Eboue’yi oynatamıyoruz. Didier, Melo bizim için önemli oyuncular. Onların eksikliğini hissediyoruz. Ne yazık ki pozisyonları gole çeviremedik ve gol gelmedi. Umarım Fenerbahçe maçında iyi oynar ve galip geliriz.” Mancini, gazetecilere de, “Soru sorarken elinizde veriler olsun. Gereksiz sorular sormayın, düşünüp akıllı sorular sorun. Chedjou kaç maç oynadı? Gereksiz sorular soruyorsunuz, aptal sorular sormayın.” diyerek çıkıştı.



http://ift.tt/1kgVea2

İlgi görmek isteyen çocuk, huysuzluk yapıyor

İlgi görmek isteyen çocuk, huysuzluk yapıyor


Çocuklar ilgiye ihtiyaç duyduğunda büyüklerin ilgisini çekebilmek için her yolu deniyor.




Sadece ilgi çektikleri zaman önemsendiklerine inanan çocuklar, ihmal edilmek yerine olumsuz ilgiyi tercih edebiliyor. İstediği ilgiyi alamayan çocuk, ağlayarak ya da bir arkadaşını şikâyet ederek ilgi çekmeye çalışabiliyor. Bu durumda sinirlenen ve dil dökerek düzeltmeye çalışan ebeveyn, farkında olmadan çocuğun istediği ilgiyi göstermiş oluyor. Böylece ilgiyi yakalayan çocuk, bu davranışını sık sık tekrarlıyor. Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nden Psikolog Hilal Arslan, “Toplumumuzdaki ‘dikkat çekmeye çalışıyor, bırak ilgilenme’ şeklindeki algı oldukça yanlış. Nasıl bir çocuk mutfağa girdiğinde ‘aç herhâlde, bırak ilgilenme’ demiyorsak, bu konuda da ihtiyacını karşılamamız gerekiyor.” diye konuşuyor. Çocukların ilgi için yaptığı davranışların ruh açlığını gösterdiğini kaydeden Arslan, şunları dile getiriyor: “Ebeveynle çocuk arasında güç savaşına dönen durumda her türlü kaybeden ebeveyndir. Sorunları güç gösterisine dönüştürmek bu ilişkide en son yapılması gereken şeydir. Çünkü çocuk bu savaşta kaybeden olursa ebeveynden intikam alma adına birtakım davranışlar geliştirmeye başlayacaktır. Çocuğa yaptıklarına karşılık ceza vermek yerine, olumlu davranışlar sergilediğinde istediği karşılığı bulabileceğini davranışlarla göstermeli.”



http://ift.tt/O8lEQk

Toplumsal depresyon, panik atağa dönüşmesin!

Toplumsal depresyon, panik atağa dönüşmesin!


Kişiyi çepeçevre saran, hayatı çekilmez kılan ve sosyal hayattan koparan depresyon, toplumu da etkileyebiliyor.




Toplumsal depresyonun bireysel çöküntü hallerinden daha tehlikeli olduğunu söyleyen Reem Nöropsikiyatri Merkezi’nden Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, özellikle yazılı ve görüntülü medya, sosyal paylaşım sitelerinin depresyonun herkesi etki altına almasına sebep olduğunu kaydediyor. Ülkenin geleceği ile alakalı önemli yönetimsel krizlerde, deprem gibi tabii afetlerde insanların kötümser bir yaklaşım ve karamsar bir bakış açısı sergilediğini söyleyen Yavuz, “Bu hususta en korkulan durum ise, toplumsal depresyonun, toplumsal panik atağa dönüşmesidir.” diyor. Nörolog Mehmet Yavuz şunları tavsiye ediyor: “Toplumsal depresyona girilmemesi için, yaşanan yönetimsel veya afetsel krizler olabildiğince sakin ve soğukkanlı karşılanmalı, toplumu gerecek ve karamsarlığa sevk edecek açıklamalardan uzak durulmalı. Tüm organları ile medya, yatıştırıcı ve sakinleştirici bir konum üstlenmeli, krizin aşıldığına dair telkinler verilmeli ve özellikle yöneticiler tarafından toplumu rahatlatan ikna edici açıklamalar yapılmalı.”



http://ift.tt/O8lCrE

Fransa yerel seçimlerinde aşırı sağın tarihi başarısı

Fransa yerel seçimlerinde aşırı sağın tarihi başarısı


Fransa'da yerel seçim sonuçları iktidardaki Sosyalist Parti'nin (PS) mağlubiyetiyle sonuçlandı. Seçimlerde ilk sırada yer alan sağ blok ise yüzde 48 oranında oy elde etti. Aşırı sağ parti Ulusal Cephe (FN) ise tarihinin en yüksek oy oranına ulaştı.




Resmi olmayan sonuçlara göre Sosyalist Parti ve diğer sol partiler ülke çapında oyların yüzde 43'ünü alırken, ana muhalefet partisi Halk Hareketi Birliği (UMP) ve diğer sağ partiler yüzde 48'le sandıktan galip çıktı. Sosyalist Parti, son yerel seçimlerde kazandığı, Strasbourg, Toulouse ve Saint-Etienne gibi şehirleri sağa kaptırdı. Paris'te ise Sosyalist Parti adayı Anne Hidalgo, yüzde 54 oy oranıyla seçimi kazanan isim oldu. Lille Belediye Başkanı ve Sosyalist Parti'nin eski genel sekreteri Martine Aubry, oyların yüzde 52'sini elde ederek yeniden seçilmeyi başardı. Sonuçları değerlendiren Sosyalist Parti'nin eski cumhurbaşkanı adayı Segolene Royal, sonuçların Sosyalist Parti için ciddi bir uyarı olduğunu kaydederek, değişimin hızlandırılması çağrısında bulundu.


İlk tura damga vuran aşırı sağ parti Ulusal Cephe (FN), ikinci turda da yükselişini sürdürdü. Fransa genelinde yüzde 7 oy oranına ulaşan Ulusal Cephe, 6 şehirde de belediye başkanlığını kazanarak tarihinin en iyi sonucunu elde etti. FN adayları Beziers, Beaucaire, Frejus, Hayange, Villers-Cotterets ve Cogolin şehirlerinde ilk sırada yer aldı. Ulusal Parti Başkanı Marine Le Pen, yeni bir döneme girildiğini vurgulayarak artık Fransa'da üçüncü siyasi akımın doğduğunu söyledi. Le Pen Fransa genelinde 1200 meclis üyesi elde ettiklerinin de altını çizdi.


Yerel seçimlerin ilk turunda 44,6 milyon kayıtlı seçmenin olduğu ülkede katılım oranı yüzde 52'de kaldı. Seçimlere düşük katılımın iktidardaki Sosyalist Parti'nin düşük oy oranında en etkili faktör olduğu kaydediliyor.



http://ift.tt/QxH0c0

Fransa'da yerel seçimlere rekor ilgisizlik

Fransa'da yerel seçimlere rekor ilgisizlik


44 milyon kayıtlı seçmenin bulunduğu Fransa, yerel seçimlerin ikinci turu için sandık başına gidiyor. Günün ilk yarısında sandığa giden seçmen sayısının oldukça düşük olduğu belirtildi. İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada seçimlere katılım oranının yüzde 19,83'de kaldığı ifade edildi.




Fransa'da 1983 yılından beri en düşük katılımlı seçimlerin gerçekleştiği belirtiliyor. Aynı saat itibariyle, 19 milyon kişinin sandığa gitmediği ilk turda ise bu rakam yüzde 23,16 olarak belirlenmişti.



Oy verme işlemi küçük şehirlerde sabah saat 08.00' de başlayıp saat 18.00'de sona erecek, bazı büyük şehirlerde ise saat 20.00'ye kadar devam edecek.



İlk tur sonrası gerçekleştirilen araştırmada, sandığa gitmeyen halkın çoğunluğunu iktidardaki Sosyalist Parti (PS) seçmeninin oluşturduğu belirtildi. İkinci turda, 2008 seçimlerinde merkez sağ parti Hareket Birliği'nin (UMP) kazandığı Strasbourg, Toulouse, Saint-Etienne, Reims ve Metz gibi belediyeleri kaybetme riskiyle karşı karşıya bulunan PS'nin seçmenini sandığa çekmek için gerçekleştirdiği kampanyanın ise şimdilik karşılık bulmadığı kaydediliyor.



Yerel seçimlerin ilk turunda tarihi bir başarı yakalayan aşırı sağ parti Ulusal Cephe'de (FN) 21 yerleşim yerinde ilk sırada seçimlere giriyor.



http://ift.tt/1rWMxa7

Fransa’daki yerel seçimlerde iktidardaki PS ağır darbe aldı

Fransa’daki yerel seçimlerde iktidardaki PS ağır darbe aldı


Fransa’da ikinci turu dün yapılan yerel seçimlerde iktidardaki Sosyalist Parti büyük bir yenilgi aldı. PS ve sol partiler, oyların yüzde 43’ünü alırken, anamuhalefetteki UMP ve diğer sağ partiler yüzde 48’le sandıktan birinci çıktı. Aşırı sağcı Milli Cephe partisi de birçok ilde belediye başkanlığı kazandı.




Fransa’da yerel seçim sonuçları iktidardaki Sosyalist Parti’nin (PS) mağlubiyetiyle sonuçlandı. Halk Hareketi Birliği (UMP) öncülüğündeki sağ partiler ittifakı ise yüzde 48 oy oranıyla büyük bir zafer ilan etti. Ülke çapında yüzde 9 oy alan aşırı sağ Milli Cephe (FN) partisi, tarihinde ilk kez 9 şehirde belediye başkanlığını kazandı.


Resmi olmayan sonuçlara göre PS ve diğer sol partiler ülke çapında oyların yüzde 43’ünü alırken, anamuhalefet partisi UMP ve diğer sağ partiler yüzde 48’le sandıktan galip çıktı. PS, son yerel seçimlerde kazandığı Strasbourg, Toulouse ve Saint-Etienne gibi şehirleri sağa kaptırdı. Paris’te ise PS adayı Anne Hidalgo, yüzde 54 oy oranıyla seçimi kazanan isim oldu.


İlk tura damga vuran aşırı sağ parti FN dün yapılan ikinci turda da yükselişini sürdürdü. Fransa genelinde yüzde 7 oy oranına ulaşan parti, 9 şehirde de belediye başkanlığını kazanarak tarihinin en iyi sonucunu elde etti. FN adayları Beziers, Beaucaire, Frejus, Hayange, Villers-Cotterets ve Cogolin şehirlerinde ilk sırada yer aldı. FN lider Marie Le Pen “Artık Fransa’da 3. bir siyasi güç olduğu ortaya çıkmıştır. Bu seçimler Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’nin politikalarının iflasının belgesidir.” dedi.


Halk nezdinde destek oranı en düşük cumhurbaşkanlarından birisi olan Hollande’nin partisi PS, Paris’i tekrar kazanarak teselli bulsa da ülke çapında büyük bir hezimet yaşadı. Bilhassa Sol’un kalesi Toulouse şehrinin sağ parti UMP’ye geçmesi dikkat çekti.


Sosyalist Hükümet Sözcüsü Najad Vallaud-Belkacem ise “Seçmenlerin verdiği mesajı aldık.” dedi. Yerel seçimlerin ilk turunda 44,6 milyon kayıtlı seçmenin olduğu ülkede oylamaya katılım oranı yüzde 25’te kaldı. Tarihi oranda düşük bir seviyeye karşılık gelen bu katılım oranının iktidardaki PS’nin düşük halk desteği almasında da en büyük rolü oynadığı belirtiliyor.



http://ift.tt/1fd8TPg

28 Mart 2014 Cuma

Tapeleri sızdırmak da iftira atmak da alçaklık

Tapeleri sızdırmak da iftira atmak da alçaklık


Fethullah Gülen Hocaefendi'nin vekili avukat Nurullah Albayrak, dün sosyal paylaşım sitelerinde yayınlanan 'üst düzey bazı devlet görevlileri tarafından yapılan gizli bir görüşme' hakkında "Ülke güvenliğini ilgilendiren konuşma içeriklerini yayınlamak nasıl alçaklıksa, müvekkilimle bu olayı irtibatlandırmak da aynı derecede alçaklıktır." dedi.




Avukat Nurullah Albayrak'ın yaptığı yazılı açıklama şöyle: "Üst düzey bazı devlet görevlileri tarafından yapılan gizli bir görüşme, 27 Mart 2014 tarihinde sosyal paylaşım sitelerinde yayınlanmıştır. Ülke güvenliğini ilgilendiren konuşma içeriklerini yayınlamak nasıl alçaklıksa, müvekkilimle bu olayı irtibatlandırmak da aynı derecede alçaklıktır. Müvekkilime atfedilebilecek en ufak bir emare olmamasına rağmen, iktidar partisinin bazı temsilcileri ile bir kısım medya tarafından haksız ve mesnetsiz olarak müvekkilim, peşinen sorumlu ilan edilmiştir. Sağlıklı bir soruşturmanın yapılmasını engelleyecek tarzda müvekkilimin ya da O'nun düşüncelerine saygı duyan insanların topyekün suçlu ilan edilmesi, faillerin meçhul kalmasına neden olmaktadır. Öyle ki, her olayda aynı şekilde davranılması faillerin meçhul kalmasının istendiği izlenimini de uyarmaktadır.


İKTİDARIN GÖREVİ NEFRET SÖYLEMİ YERİNE SORUMLULARI BULMAKTIR


Daha önce aynı çevrelerce müvekkilimin peşinen suçlu ilan edildiği benzer olaylar hakkında çıkan yeni bilgiler, faillerin müfteriler içinde aranması gerektiğini göstermiştir. Yasadışı dinleme iddiaları gündeme geldiği andan itibaren sorumlularının tespit edilip yasal sürecin başlatılması gerektiği müvekkilim tarafından her platformda ifade edilmiştir. İktidarın görevi, böylesine önemli bir konuda nefret söylemi ile suçlamalar yöneltmek değil, sorumluları ortaya çıkartmaktır. Bugüne kadar olduğu gibi hukuk, vicdan ve ahlak ilkeleri hiçe sayılarak dile getirilen tüm iftira ve hakaret söylemlerinin failleri hakkında yasal başvuruların yapılacağı ve sonuna kadar bu sürecin takipçisi olunacağı bilinmelidir.


Kamuoyuna saygı ile duyurulur."



http://ift.tt/1jDnTtV

Dailymotion: Türkiye pazarına güveniyoruz ama yasaklar bizi de endişelendiriyor

Dailymotion: Türkiye pazarına güveniyoruz ama yasaklar bizi de endişelendiriyor


Fransa merkezli dünyaca ünlü video paylaşım sitesi Dailymotion, Türkiye'de sosyal medya üzerindeki yasakların kendilerini de endişelendirdiğini söyledi.




Şirketin Paris'te bulunan genel merkezinde Zaman France'a açıklamalarda bulunan Dailymotion Avrupa Genel Müdürü Giuseppe de Martino, "Evet endişe duyuyoruz. Çünkü yarın bu yargı sistemiyle Tükiye'de bir hakim TİB'e emir vererek Dailymotion'a erişimin engellenmesini de isteyebilir." dedi.


Daha önce Türkiye'de Dailymotion'un da birçok kez yasaklandığını hatırlatan Giuseppe de Martino, "Türkiye'de bir sitenin yasaklanmasından önce karşı tarafa haber verilme zorunluluğu yok. Mahkemeye şikayette bulunuyorsunuz. Hakim yasak kararı veriyor. Daha sonra ise TİB tarafından uygulanıyor. Dünyanın her tarafında böyle bir yasak kararından önce sitenin kendisini en azından savunabilmesi için bilgilendirme yapılır." dedi. Bugün itibariyle Türkiye'de yargının işleyişini tanıma imkanı bulduklarını da ifade eden Martino, İstanbul'da, mahkemelere Dailymotion'la ilgili yapılan başvurularda şirketin iletişim merkezi ve avukatlarının haberdar olabildiğini söyledi. İstanbul dışında devam eden mahkeme süreçlerinde de halen hakimlerin kendilerini tanımadığını, şirkete bilgi verilmeden engelleme kararlarının çıkabildiğini aktardı.


"SADECE KUZEY KORE VE ÇİN'DE YOKUZ"

Dailymotion'un Türkiye pazarına büyük önem verdiğini ve sitenin kullanıcılarının yüzde 10'nunun Türkiye'de yer aldığını kaydeden Giuseppe de Martino, en büyük zorluğun bu tarz engellemeler olduğunu sözlerine ekledi. Dünyada Kuzey Kore ve Çin dışında bütün büyük pazarlarda mevcut olduklarını dile getiren Martino,"Türkiye pazarında özgürce yerinizi alabiliyorsunuz ama en büyük zorluk blokaj." diye konuştu. Şu ana kadar Türkiye'nin dışında dünyanın hiçbir yerinde yasaklanmadıklarına da dikkat çeken Dailymotion Avrupa Genel Müdürü Martino, Türkiye'de erişime kapatılmalarının ise siyasi durum ya da ifade özgürlüğü ihalinden kaynaklanmadığının iyi anlaşılması gerektiğini aktardı. Martino, bir sanatçının kendisinden izin alınmadan şarkılarının yayınlanmasına yaptığı itiraz sonucu yasak kararının alındığını belirtti.


TÜRKİYE'DEN SES KAYITLARI İLE İLGİLİ HERHANGİ BİR TALEP YOK

Türkiye'de hükümetin yeterli gerekçelerle bir videonun kaldırılması hususundaki taleplerinde işbirliği yaptıklarını kaydeden Martino, ama asla kullanıcıların bilgilerini paylaşmadıklarını ifade etti. Dünyada herhangi bir hükümet ya da mahkemenin, "Bu videoyu durdurun ve kullanıcının bilgilerini verin." şeklindeki talimatını kabul etmeyeceklerini vurguladı. De Martino, internetin video yükleyenlerin kimlik bilgilerine ulaşmak için bir yol olmadığının altını çizdi.


Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Dailymotion'dan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği öne sürülen ses kayıtlarını yükleyenlerin IP bilgilerini istediği yönündeki bilgilerin de doğru olmadığını belirten Martino, böyle bir isteğin olması durumunda da asla bilgi paylaşımında bulunmayacaklarını aktardı. Sadece Interpol'ün yasal yollardan yapacağı başvurularla ilgili bilgi alışverişinde bulunabileceklerini belirtti.


"TÜRKİYE DAİLYMOTİON İÇİN UZUN BİR AŞK HİKAYESİ"

Dailymotion'un Türkiye pazarındaki yeri hakkında da bilgi veren şirketin Avrupa Genel Müdürü Martino, Türkiye'nin dünya genelinde 150 milyon ziyaretçisi bulunan sitenin en güçlü olduğu üçüncü pazar olduğunu belirtti. Türkiye'nin Dailymotion için 2008'den beri devam eden uzun bir aşk hikayesi olduğunu söyleyen Martino, "Altı seneden beri Türkiye'deyiz. Orada bir ekibimiz var ve Türkiye pazarına inanmaya devam edeceğiz." dedi. Gelecek yıllarda da Türkiye pazarında var olmayı sürdüreceklerini söyleyen Martino, "Türkiye bizim gibi yapıların geleceğidir. Çünkü hitap edecek kitle, istek, ihtiyaç mevcut. Biz bunları karşılamak için bulunuyoruz." dedi.



"TÜRKİYE'YE YATIRIMLARIMIZ DEVAM EDİYOR"

Dailymotion'un Türkiye'ye yatırımlarının devam ettiğini de sözlerine ekleyen Giuseppe Martino, DailymotionPlus'ün dünyada ilk kez Türkiye'de kullanıma gireceğini açıkladı. Abonelerin, yüzlerce film, dizi ve belgesel izleme imkanı bulabileceklerini belirten Martino, bunun Türkiye pazarına ne denli inandıklarının göstergesi olduğunu kaydetti. Türkiye'de yerel olarak mevcut olduklarını da ifade eden Martino, 208'den beri bağımsız içerik platformu MCD ile tarihi bir ortaklık faaliyeti yürütüklerini söyledi. Martino, diğer paylaşım sitelerinden faklı olarak Türkiye'de lokal olarak bulunduklarını kaydetti.


Giuseppe de Martino, internet kullanımı bakımından Türkiye'nin çok ilerde olduğunu da hatırlatarak, Türkiye pazarına olağanüstü güven duyduklarını söyledi. Türkiye ilgili tamamen olumlu düşüncelere sahip olduğunu vurgulayan Dailymotion Avrupa Genel Müdürü Giuseppe de Martino , ama Türkiye pazarının yurtdışında çok da tanınmadığını, Türkiye'nin de bu konuda kendini çok iyi ifade edemediğini söyledi.



http://ift.tt/Qn3Oez

Çin ile Fransa arasında 18 milyar Euro'luk 50 anlaşma imzalandı

Çin ile Fransa arasında 18 milyar Euro'luk 50 anlaşma imzalandı


Göreve gelmesinin ardından ilk resmi Avrupa seyahatine çıkan Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, Hollanda'nın ardından Fransa'yı ziyaret etti.




Xi Jinping dün akşam Paris'te Fransız mevkidaşı François Hollande ile tekrar bir araya geldi. 200 Çinli işadamının eşlik ettiği Xi Jinping'e Fransa'da görkemli karşılama töreni yapıldı. Seine Nehri kıyısındaki Musee de L'armee Meydanı'nda düzenlenen görkemli törenin ardından, Cumhuriyet Muhafızları'nın koruması altında Elysee Sarayı'na geçildi.


Xi'nin Fransa ziyaretinde ekonomi, ticaret, nükleer enerji, havacılık, uzaycılık, sanayi ve finans gibi alanları kapsayan 50 işbirliği anlaşması imzalandı. Hollande, anlaşmaların hacminin 18 milyar Euro'yu bulduğunu söyledi.


Anlaşmalar arasında Çin Havacılık Malzemeleri Grup Şirketi (CASC) ile Airbus arasındaki uçak siparişi ve Çin ile Fransa'nın Çin'in güneybatısındaki Wuhan şehrinde kuracakları ekolojik örnek kent projesi dikkat çekti.

Çin, aralarında 27 yeni Airbus A330 de dahil olmak üzere 70 uçak siparişi verdi ve yeni anlaşma Airbus'a, 2025 yılına kadar Çin'in Tianjin şehrinde A320 uçaklarını montaj yapma hakkı da tanıyor. Xi'nin ziyaretinde ayrıca Çin'in otomobil üreticisi Dongfeng Motor ile Fransa'nın en büyük oto üreticisi PSA Peugeot Citroen arasındaki anlaşma da nihayetlendirildi.


Uzay ürünleri Fransa'nın Çin'e ihracatının yüzde 29'unu oluşturuyor.


Fransa, Çin'in ithalatında yüzde 1,2 paya sahip ve Çin'e yaptığı doğrudan yatırım 2012 yılının sonunda 16,7 milyar dolara ulaştı.


Bu arada Xi, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) merkezini de ziyaret etti ve burayı Çin'den ziyaret eden ilk Cumhurbaşkanı oldu. Eşi Peng Liyuan'ın yanı sıra, Çin Komünist Partisi (ÇKP) Merkez Komitesi üyelerinden Wang Huning ve Li Zhanshu ve Devlet Konseyi Üyesi Yang Jiechi'nin eşlik ettiği Xi, aynı zamanda geçen gün Hollanda'nın Lahey kentinde düzenlenen 3. Nükleer Güvenlik Zirvesi'ne katılmıştı.


Cumhurbaşkanı Xi, Fransa'nın ardından, Almanya ziyaretine başladı. Xi'nin Avrupa ziyaretinin son durağı ise Belçika olacak.



http://ift.tt/1gJ5xW5

27 Mart 2014 Perşembe

Yolsuzluk yürümekle temizlenmez!

Yolsuzluk yürümekle temizlenmez!


Fransa’da ülke tarihinin en büyük yolsuzluğuna adı karışan eski borsacı Jerome Kerviel, günahından arınmak için kendini yola vurdu.




Geçen ay Vatikan’a giderek Papa Françesko ile görüşen Kerviel, günahlarının affı için Roma’dan Paris’e yürüme kararı aldı. İki ülke arasındaki 1400 km’yi sırt çantasıyla katetmeye çalışan eski borsacının saçı-sakalı birbirine karıştı. Kerviel’in karıştığı yolsuzluk skandalı 2008’de ortaya çıkmıştı. Societe General Bankası’nı dolandırmaktan yargılanan Kerviel, 3 yıl hapis yatmış, 5 milyar Euro para cezasına çarptırılmıştı. 37 yaşındaki borsacının para cezasını ödemesi için 370 bin yıl çalışması gerekiyor! Kerviel kendini, “Ben sistemin kurbanıyım. Banka onlara kazandırdığım sürece sesini çıkarmadı. Zarar ettiğimde dava etti.” diye savunuyor.



http://ift.tt/P6AV4U

Louvre Müzesi 3. Ahmet dönemi ahidnamelerini satın aldı

Louvre Müzesi 3. Ahmet dönemi ahidnamelerini satın aldı


Fransa'nın başkenti Paris'te, Osmanlı Padişahı 3. Ahmet dönemine ait 'Ahidnameler' açık artırmayla satıldı. 1708 ve 1718'de Ragues Cumhuriyeti'ne verilen kapitülasyonları yenilemek için yazıldığı belirtilen ahidnameler, Louvre Müzesi tarafından satın alındı. 2011'de de Sultan 1. Ahmet'e ait eserleri de koleksiyonuna ekleyen müze, ahidnamelere toplam 108 bin Eruo ücret ödedi.




TÜRKİYE'NİN İADESİNİ İSTEDİĞİ İZNİK ÇİNİLERİNE TALİP ÇIKMADI

Dünyaca ünlü çanta markası Hermes'in sahiplerinden Xavier Guerrand Hermes'e ait olduğu belirtilen koleksiyonda yer alan diğer bir parça ise İznik çinisi. 17. yüzyıla ait olduğu belirtilen 25 santimetre boyutundaki çini 5 bin Euro fiyatla satışa sunuldu. Osmanlı sanatının örneklerini teşkil eden İznik çinisine talip ise çıkmadı. Daha önce de Fransız Louvre Müzesi'nde sergilenen İznik çinileri için Kültür Bakanlığı devreye girmiş, çinilerin Türkiye'ye iadesini istemişti. Eserlerin iadesini reddeden müze ise çinilerin kanuni yollarla satın alındığını iddia etmişti.


Hermes'e ait koleksiyonda Osmanlı eserlerinin yanı sıra doğru ve İslam sanatına ait eserler de satışa sunuldu. El yazması Kuran-ı Kerim'lerin de yoğun ilgi gördüğü müzayede de Memlük dönemine ait Kur'an cüzü 103 bin 408 Euro'ya alıcı buldu. Osmanlı dönemine ait Kuran-ı Kerim'de 5 BİN 200 Euro'ya el değiştirdi. Peygamber Efendimiz'in (s.a.s) Mirac'a çıkışını tasvir eden 16. yüzyıla ait Fars minyatürü de 18 bin 200 Euro'ya satıldı.


Müzayede sorumlusu François Tajan, Xavier Guerrand-Hermes'in neden koleksiyonunu dağıtmak istediğini de açıklık getirerek, "Eserler başka insanların bakışları altında varlığını sürdürmeli. Amaç yeni koleksiyonların başlaması." dedi.


Açık artırmada, 226 doğu ve İslam sanatı eserinin satıldığı belirtirken elde edilen toplam gelirin de 1 milyon 303 bin 500 Euro olduğu kaydedildi.



http://ift.tt/1eUqivY

Talebeleri Hocaefendi’yi anlattı

Talebeleri Hocaefendi’yi anlattı


Hizmet Hareketi'nin öncüleri, Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'yi anlatmak için biraraya geldi. Hocaefendi'nin İzmir'e ilk geldiği 1966-1970 yılları arasında Kestanepazarı'nda ders verdiği 50'ye yakın talebesi, basın toplantısı düzenleyerek iftira ve karalamalara cevap verdi.




Kestanepazarı'nda yetişen ağabeyler, Hocaefendi'nin talebelerin hakkı diyerek onların yemeğinden bile yemeyen, abdest için kullandığı suyun bile ücretini verecek kadar ince düşünen bir kişi olduğunu iftiharla anlattı. Hocaefendi'yi, "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol" ayetinin canlı bir misali olarak gördüklerini ifade eden talebeleri, çizgisinde hiçbir değişikliğe şahit olmadıklarının altını çizdi. Aynı ders halkasını paylaştıkları bir arkadaşlarının, "Allah'la konuşuyor" şeklindeki iftirasını ise hezeyan dolu sözler olarak değerlendirdi.



Hizmet Hareketi'nin öncüleri adına Muhterem Fethullah Gülen'i anlatan İbrahim Kocabıyık, "Bizler Hocaefendi'yi 1966-1970 yılları arasında Kestanepazarı'nda tanıma ve talebe olma şerefini elde etmiş ve 40 yılı aşkın bu talebeliği ve birlikteliği devam ettirmeye çalışan arkadaşlarız." diyerek sözlerine başladı. Son dönemde hiç haketmediği halde yakışıksız ve ölçüsüz, bir o kadar da insafsız ithamlarla hocaları Fethullah Gülen'in karalanmaya çalışıldığının altını çizen Kocabıyık, "Yaklaşık bu 50 yıllık süreçte Muhterem Hocamız'ı hep, 'Emrolunduğun gibi dosdoğru ol' ayetinin canlı bir misali olarak gördük. Çizgisinde hiçbir değişikliğe şahit olmadık. Muhterem Hocamız yeri geldi yemeğimizi yaptı, çorbamızı dağıttı, yeri geldi geceleri uykusuz kaldı, üstümüzü örttü. Yeri geldi maaşından cebimize harçlık koydu. Bizi bizden daha fazla korudu kolladı. O gün bu gün talebe yetiştirmeye hiç ara vermedi." dedi. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin kendi şahsi hayatında dinin emirlerini en ince detaylarına kadar yaşamada da çizgisini aynen devam ettirdiğini anlatan Kocabıyık, "Tahta kulübede yaşar, gündüzleri dersimize girer, talebenin hakkı der, yemeğinden yemez. Abdest için kullandığı suyun bile ücretini verir. Herhangi birimizden bir şey istese mutlaka karşılık olarak bir şey takdim ederdi. Hak geçer diye terliğe bile basmaz, bizlere de sıkı sıkı, 'Aman dikkat edin.' diye tenbihte bulunur." sözleriyle hassasiyetlerini ifade etti.



'HİZMET AŞKI VE ŞEVKİ HİÇ KESİLMEDİ'

Hocaefendi'nin hizmet aşkı ve şevkinin hiç kesilmediğini, sürekli yeni formatlarla hizmet sahaları açtığını dile getiren Kocabıyık, merhum Toktamış Ateş'in, "Mevlana, 'Ne olursan ol gel.' diyordu. Asrın Mevlana'sı Fethullah Gülen ise, 'Kim olursan ol biz gel demeyeceğiz, ayağına gideceğiz.' diyor." sözünü hatırlattı. Nesle sahip çıkmak için yurtlar, okullar, yurtdışına açılmalar, bilim olimpiyatları, Türkçe Olimpiyatları'nın bugün bütün dünyanın malumu olduğunu belirten İbrahim Kocabıyık, "Bu hedefe yürürken yakın ve uzak çevreden ufkunu yakalayamayanlar itiraz etmişler. Yakın ve uzak çevreden itirazlara karşı durumunu değiştirmemiş ve zaman da her seferinde Hocaefendi'yi haklı çıkarmıştır." diye konuştu.



'LATİF ERDOĞAN'IN SÖZLERİNİ ÜRPEREREK İZLEDİK'

Son dönemde bazı medya organlarına demeçler veren Latif Erdoğan'ın aynı dönemde kendileriyle birlikte ders halkalarını paylaştığını hatırlatan Kocabıyık, "En basit dini bilgilere sahip bir insanın bile söylerken ürpereceği, 'Allah'la konuşuyor', 'Ben kainatı Hz. Muhammed için yarattım, senin için, yani Hocaefendi için devam ettiriyorum.' gibi hezeyan yolu sözleri hocamıza isnat etmesini ürpererek, hayretle izledik." dedi. Hocaefendi gibi hayatı hep gözönünde ve kayıt altında olan bir insanın bu derece fikirleri olsaydı bir iki kişi değil, pek çok kişinin bunu duyup bileceğini belirten Kocabıyık, yazılı ve sözlü eserlerinde de bu düşüncelerin izlerinin olacağını vurguladı.



'GÖNÜLLÜLER HAREKETİ'NE ENGEL OLMAK BÜYÜK TALİHSİZLİK'

Hocaları Fethullah Gülen'in konusunun hep insan olduğunu, insan probleminin çözülmesiyle insanlığın da probleminin çözülmüş olacağını belirten Kocabıyık, ülke ve insanlık adına yapılan Gönüllüler Hareketi'ne engel olma gayretinin büyük bir talihsizlik olduğunu söyledi. Hocalarının hep nizamın yanında olduğunu, "Cumhuriyet, insan şerefine uygun irade şeklidir. Demokrasiden dönüş yoktur. En kötü devlet, devletsizlikten iyidir." ifadelerini kullandığını belirten Kocabıyık, 80 öncesi terörün kol gezdiği dönemlerde dükkan kapatma eylemlerinde cami kürsüsünden, "Dükkanlarınızı kapatmayın." diyerek halkı dik durmaya çağırdığını anlattı. Kocabıyık, anarşide her tavizin, ardından daha ileri tavizleri gerektireceğine işaret ederek, Hocaefendi'nin halkı bu noktada duyarlılığa teşvik ettiğini belirtti.



'40 SENE VAAZ KÜRSÜLERİNDEN OKUL AÇMAYI TEŞVİK ETTİ'

"İlim, insanlığın hizmetine sunulmalı. Cehalet ilimle yenilmeli." diyen Kocabıyık, Hocaefendi'nin 40 sene vaaz kürsülerinden milleti okullar açmaya teşvik ettiğini, davete icabet edenlerin bugün Türkiye dahil 160 ülkede Türk bayrağını dalgalandırdığını söyledi. Okullar vasıtasıyla sevgi, konumlara saygı, hoşgörü, misafirperverlik, paylaşım ruhu gibi kültür mirasının dünyaya taşındığını belirterek, "Bunlara karşı çıkmak, kültür değerlerimize karşı çıkmaktır." diye konuştu. Bir dünya markası haline gelen okulların, Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'nin teşvikleri ve hamiyetperver insanların gayretleriyle açıldığının altını çizen Kocabıyık, "Arkasında başka bir el, bir üst akıl aramak sadece suizandır. Her ülkenin kendi eğitim sistemi ve istihbarat birimleri, ülkelerine zararlı bir şey olsa bu okullara izin verir mi?" diye sordu. Bu güzellikleri bütün dünyaya taşıyan Fethullah Gülen Hocaefendi'ye yapılan haksız ithamları reddeden talebeleri, "O bilge insana sağlık, sıhhat ve afiyetler diliyoruz. Buraya kadar zahmet edip gelen talebelik arkadaşlarımıza ve basın mensuplarına teşekkür ediyoruz." diyerek konuşmasını bitirdi.



http://ift.tt/1jQ6YzU

Söyler misin: Sen kimin ‘Diyanet'isin?

Söyler misin: Sen kimin ‘Diyanet'isin?


Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, bugüne kadar birçok konuda sessiz kalan Diyanet'i eleştiren bir yazı kaleme aldı.




Ahmet Hakan, "Muktedirlerin mahrem alanlarına dalınacağına dair tevatürler ve dedikodular çıkınca, Başlarsın konuşmaya" diyerek eleştirdiği Diyanet'e şöyle seslendi: "Söyler misin: Sen kimin ‘Diyanet'isin?"



İşte Hakan'ın o yazısı:



Çocuklar öldürülür, susarsın.



*

Çocuğu öldürülmüş bir ana yuhalatılır, susarsın.



*

“Bakara/Makara” denilerek Kuran'la dalga geçilir, susarsın.



*

Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet iddiaları arşa yükselir, susarsın.



*

Yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet iddialarına karşı “din” kullanılır, susarsın.



*

Yalanlar söylenir, susarsın.



*

Hakaretler edilir, susarsın.



*

İftiralar atılır, susarsın.



*

CHP'linin yatak odası gözlenir, susarsın.



*

MHP'linin mahremine kamera dayanır, susarsın.



*

Ama... Fakat... Lakin...



Muktedirlerin mahrem alanlarına dalınacağına dair tevatürler ve dedikodular çıkınca...



Başlarsın konuşmaya.



Ve dayarsın milletin önüne 15 maddelik bildirini.



*

Başkaları için hatırlatmadığın İslami ilkeleri, muktedirler için hatırlatırsın.



Böylece ortaya...



Sadece muktedirlerin hak ve hukukunu koruyan bir “din” çıkarmış olursun.



*

Bizim inandığımız din, böyle bir din olmadığına göre...



Söyler misin:



Sen kimin ‘Diyanet'isin?



Kaseti kaldırdıysan reklamını niye yaptın?



KONU ne zaman “Baykal'ın kaseti” meselesine gelse...



Başlıyor anlatmaya:



O kaseti ben kaldırdım.



Yarım saat içinde kaldırdım.



Aradım Ulaştırma Bakanımı...



“Kaldır” dedim.



O da kaldırdı.



Ben kaldırdım o kaseti...



Ben ben ben...



*

O kadar güçlü söylüyor ki bunu...



İnanacağım.



Gerçekten inanacağım.



*

Ama birden duruyorum.



Çünkü miting meydanlarında söylediği şu cümleler geliyor aklıma:



Özel değil genel geneeeel.



Genel ahlaksızlıktır bu.



Bir şey oluyorsa kendi eşiyle mi oluyor?



*

İnsan sormadan edemiyor:



Madem yarım saat sonra kaldırdın o kaseti, neden kaldırdığın kasetin reklamını milletin önünde yaptın?



Hiç kaldırılan bir kasetin reklamı yapılır mı?



Hadi yaptın diyelim, kasetin içeriğine girilir mi?



Kimseler görmesin, duymasın diye kaldırılan bir kasetin içeriği, herkesler işitsin diye milyonların önünde anlatılır mı?



*

Bu soruların cevabını ikna edici bir şekilde verirsen...



Söz veriyorum:



Yayınlanan ortam dinlemesini falan elimin tersiyle iteceğim.



Ve sana inanacağım.



Kaseti olduğunu nereden biliyorsun?



ESKİ İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Tayyip Erdoğan'a zıt gitmeye başladı.



Peki neden?



*

Tayyip Erdoğan'a sorarsanız...



Bunun tek bir nedeni var:



Adamın kaseti var.



Ondan böyle yapıyor.



*

Umut Oran ve Ertuğrul Günay...



Bu iki isim ayrı ayrı iyi yakalamışlar.



*

Her ikisi de soruyor Erdoğan'a:



İdris Naim'in kaseti olduğunu nereden biliyorsun?



*

Hakikaten nereden biliyor Erdoğan, İdris Naim'in kaseti olduğunu?



Alooo?



Ne iş?



İnsaf dinin ne kadarıdır



BAŞBAKAN Erdoğan, Suriye uçağının düşürülmesini eleştiren CHP için şöyle demiş:



“Bunlar utanmasa pilotlar için de ‘Ekmek almaya gidiyordu' diyecekler.”



*

Ne demek istiyor? Şunu demek istiyor:



“Berkin için ‘Ekmek almaya gidiyordu' demişlerdi ya... Utanmasalar, düşürülen savaş uçağı için de aynısını söyleyecekler.”



*

Sınırı ihlal eden uçağı düşürmüşsün... CHP de bunu eleştirmiş... Sen de CHP'ye bir şey diyeceksin...



İyi de kardeşim, işin içine neden 15 yaşında devlet dersinde öldürülmüş bir çocuğu sokarsın ki?



Öldürüldüğü yetmedi... Yuhalatıldığı yetmedi... Bir de her gün laf mı sokuşturulacak o ölü çocuğa?



*

İnsaf dinin kaçta kaçıydı yahu kaçta kaçı?



“El insaf ul nisfiddin” ne demekti yahu ne demekti?





‘Oy ve ötesi'nin anlamı: Tatava yapma, iş yap



EĞER seçimde hile yapılacağı kuşkusu taşıyorsan.



Eğer desiseler ve numaralar çevrileceği endişesindeysen.



Eğer “bunların” ya da “onların” sandıkta dalavere yapacaklarını düşünüyorsan.



Tatava yapma.



Kalk bir şeyler yap.



*

İşte sana bir imkân: “Oy ve Ötesi.”


Oy ve Ötesi, kısa bir sürede 30 bine yakın gönüllüye ulaşan partisiz, bağlantısız, tarafsız bir sivil oluşum.


Tatava yapmak yerine kalk bir mum yak ve bu oluşuma gönüllü ol.



http://ift.tt/1jQ6Y2Z

Aşırı sağ adaydan İslamla ilgili tepki çeken paylaşım

Aşırı sağ adaydan İslamla ilgili tepki çeken paylaşım


Aşırı sağ parti Ulusal Cephe'nin(FN) Puget-Theniers 10. sıra belediye meclis üyesi adayı Laurence Truchot'un İslamla ilgili sözleri tepki çekti.




Sebiscotte Seb adlı kişinin Facebook'dan paylaştığı camilere yönelik ırkçı paylaşımını destekliyen Truchot, bütün Fransız vatan severleri bu kardeşimizin yaptığını yapmasını istiyorum, ben de yapacağım, tebrikler Seb. Aranızda bomba yapmasını bilen varsa bana ulaşsın, bu pis camileri havaya uçuralım” dediği belirtildi.


FN adayı, gelen tepkiler üzerinde ise hesabının iki sene önce çalındığını belirterek ifadelerin kendisine ait olmadığını iddia etti. Laurence Truchot, konuyla ilgili suç duyurusunda bulunduğunu ama polislerin suç duyurusunu kabul etmediğini savundu.












http://ift.tt/1jyjI2s

26 Mart 2014 Çarşamba

Kuru göz tedavisinde omega-3 kullanımı destekleyici rol oynar

Kuru göz tedavisinde omega-3 kullanımı destekleyici rol oynar


Bir İnci Göz Hastanesi doktorlarından Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Sibel Öncü, kuru göz tedavisinde hastalığı oluşturan nedenlerin araştırılması gerektiğini söyledi. Öncü, "Tedavinin yeterli olmadığı durumlarda, göz yaşı üretimini arttıran ilaçlar veya mevcut göz yaşının korunması için 6 ay ile 1 yıl kalabilen silikon tıkaçlar kullanılabilir. Ayrıca besin desteği olarak omega-3 kullanımı da kuru göz tedavisinde destekleyici bir rol oynamaktadır." tavsiyesinde bulundu.




Göz çevresi ve zarlarındaki göz yaşı bezleri tarafından salgılanan göz yaşının, göz yaşı kanalları ile gözü terk ettiğini kaydeden Öncü, "Göz yaşı tabakası üç katmandan oluşur. Gözün camsı tabakası (kornea) üzerine yayılan mukus tabaka, ortada sulu aköz tabaka ve en dışta yağlı (lipid) tabaka. Bu üç tabakadan herhangi birinin eksikliği veya bozukluğu, kuru göz şikayetine yol açar." diye konuştu. Kuru göz hastalarının gözlerinde kızarıklık, kuruluk hissi, yanma ve yabancı cisim hissi, buna bağlı olarak sulanmadan şikayet ettiğini aktaran Uzman Doktor Öncü, şunları kaydetti:


"Rüzgarlı havanın ve sigaranın çok rahatsız ettiğini söylerler. Kontakt lens kullanıcısı iseler, kullanımla ilgili sorunlar yaşarlar. Çeşitli şikayetlere yol açan kuru göz, günümüzde özellikle bilgisayar kullanımındaki artış, klimalı ortamlarda yaşam, kafeinli içeceklerin çok tüketimi, sigara ve düzensiz kontakt lens kullanımı nedeni ile her bireyde gelişebilir.


Ayrıca, yaşlanma, menopoz, kullanıan ilaçlar, (anti depresan, doğum kontrol hapları vs.) spögren sendromu ve romatizmal hastalıklar, geçirilmiş göz ameliyatları, kirpik kenarlarının alerjik ve iltihabi hastalıklar, kuru göz gelişimine neden olur.


Kuru göz tedavisinde öncelikle kuru gözü oluşturan nedenleri bulmak gerekir. Bunun için hastanın öyküsü ve yapılan genel göz muayenesi tanıya çok yardımcı olur. Bunun dışında tanıyı destekleyen göz yaşının boyanması veya göze konan göz yaşı şeritleri ile göz yaşının miktarının ölçümü, yine özel aletler ile göz yaşının yoğunluğunun ölçümü, göz kuruluğu tanısında kullanılabilecek testlerdir. Tedavide öncelikle kuru göze neden olan hastalıklar varsa, onlar tedavi edilir. Gözün nemini arttırmak için, gözyaşının yerini tutan yapay gözyaşları kullanılarak başlanır. Burada kullanılan damlalar genellikle içinde kimyasal koruyucu bulunmayan tek kullanımlık damlalardır."



http://ift.tt/1dqY4KM

Her söz, sahibinin karakterini ele veriyor

Her söz, sahibinin karakterini ele veriyor


En temel iletişim olan konuşmada her söz, sahibinin kişiliğini yansıtıyor. Paranoya hastası bu kişiler, önce kendi olumsuz durumunu reddediyor, sonra da bu durumu başkasında varmış gibi yansıtıyor.




Yansıtma, insan psikolojisinin en temel savunma mekanizmalarından yalnızca biri. Kişi kendisinde var olan duyguları benliğinde inkâr ederek reddediyor ve karşısındaki kişide o durum varmış gibi göstermeye başlıyor. Yani sorunu kendisinde aramak yerine karşısındakini suçlayarak rahatlamaya çalışıyor. Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nden Psikiyatrist Yrd. Doç. Dr. Vedat Bilgiç, paranoya hastalarının önce kendisindeki olumsuz durumları inkâr ettiğini, sonra da bu durumu başkasında varmış gibi yansıttığını ifade ediyor. Bilgiç, tarihte de nice alimlerin bundan dolayı saldırıya uğradığını ve iftiralara maruz kaldığını belirtiyor.


Hataları ve yanlışları kendi içinde aramak yerine karşısındaki insanı suçlamanın daha rahatlatıcı olduğunu dile getiren Vedat Bilgiç, paranoya hastalığının iki temel yapı taşı olduğunu ifade ederek, bunlardan ilkinin kendinde olan kötü durumları reddederek inkâr etme ve sonrasında bu durumu başkasına yansıtma olarak açıklıyor. Bilgiç, “Bu kişilikler iki savunma mekanizmasını da kullanır. Önce kendisindekini inkâr eder, sonra yansıtma yapar. Yansıtma yaptığı zaman da düşmana duyulan ihtiyaç ortaya çıkar. Paranoya dediğimiz şey düşmana ihtiyaç duyulmasıdır. O yüzden hayali düşmanlar üretir. Bu da bilim dilinde düşmanlığını yansıtabileceği bir yalancı topluluk (psödo-community) bulur ve sürekli o yalancı topluluğa atf-ı cürüm yapmaya başlar.” diyor. Bilgiç, “İnsanın ağzından çıkan söz, koku gibidir. Güzel söz çıkarsa güzel kokarsın. Çirkin söz çıkarsa senin içindeki kirleri, pislikleri atar. O da insanı kötü kokutur.” ifadelerini kullanıyor. Kişinin kendi içindeki ideal insanı karşıya yansıttığını ifade eden Bilgiç, “Bir insan ne söylüyorsa tamamen kendisine söylüyor. O yüzden çok söven de, çok öven de kendisini yansıtıyor.” şeklinde konuşuyor. Kıskanç insanlarda inanılmaz derecede yansıtma olduğunu ifade eden Bilgiç, kendisi ahlaken düşük ve kadınlara meyilli bir erkeğin bazen bilinç dışı olarak kendisi bunu yapamayınca eşinin yaptığına inandığını söylüyor.



http://ift.tt/1dqY4dA

Galatasaray Terim'le birlikte uzaklaşan şampiyonluk umutlarına kahroluyor

Galatasaray Terim'le birlikte uzaklaşan şampiyonluk umutlarına kahroluyor


Galatasaray Şampiyonlar Ligi’ne veda ettikten sonra, Süper Lig’de de Kayserispor’a karşı boyun eğerek Fatih Terim ile iki yıldır domine ettiği şampiyonluk yarışında da havlu atma noktasına geldi.




Sarı kırmızılı takımın Türk Telekom Arena’da ki 18 maçlık yenilmezlik ve 9 maçlık galibiyet serisi Kayserispor'a karşı oynanan karşılaşmayla son buldu. Galatasaray, Süper Lig'in 26. Haftasında ağırladığı Kayserispor’a Pablo Mouche’nin attığı golle 1-0 yenilerek şampiyonluk yarışında büyük bir yara aldı ve lider Fenerbahçe’nin 8 puan gerisine düştü.Şampiyonlar Ligi'nde de geçtiğmiz haftalarda elenen sarı kırmızlılar, tüm umutlarını ligde ki şampiyonluğa çevirdi. Kayserispor maçına moral depolamak ve taraftarlarına Şampiyonlar Lig'i yenilgisini unutturnak isteyen Galatasaray, maç bitiminbde hiç beklemediği bir sonuçla karşılaştı.


İmparator'un başarısı görmezden gelindi

Lige iki yıl üst üste takımı şampiyon yapan Fatih Terim ile başlayan Galatasaray, 8.Haftada sorunlu bir şekilde tecrubeli teknik adamla yollarını ayırdı. 11 yıl top koşturduğu Galatsaray’da futbolculuk hayatından sonra 3 kez teknik direktörlük yapan Fatih Terim, Galatasaray'a kulüp tarihinde elde edilmemiş başarılar yaşattı. Göreve ilk geldigi 1996 yılında çok başarılı işler çıkaran Terim, Galatasaray'ı üst üste 4 kez şampiyon yaparak rekor kırdı. Terim, 1999-2000 yılında Galatasaray'a UEFA Kupası'nı kazandırırakak bir rekora daha imza attı. Kısa İtalta macerasından sonra tekrar 2002 yılında Galatasaray'ın başına geçen Terim, satı-kırmızılarda geçmiş yıllarda yakaladığı başarıyı yenileyemedi. Uzun bir aradan sonra, 2 yıl önce Ünal Aysal'ın başkanlık döneminde tekrar Galatasaray göreve getirilen İmparator, Galatasaray'ı adete yoktan var ederek üst üste iki yıl şampiyon yaptı. Tarim ayrıca Şampiyonlar Lig'inde Galatasaray'ı çeyrek finale kadar yükselterek, Avrupa'da da mücadele eden bir takım kurmayı başardı. Bu sezonun ortalarında ise Başkan Ünal Aysal ve Fatih Terim arasında ki anlaşmazlıktan dolayı, İmparatorla yollar beklenmedik bir şekide ayrıldı.


Deplasman fobisi ve yorgunluk

Geçen hafta evinde 18 maç aradan sonra yenilen Galtasaray'ın deplasmanda aldığı yenilgiler için bu kadar geriye gitmeye gerek yok. Bu sezon, tarihinin en kötü deplasman maçlarını oynayan sarı kırmızılılar bu sezon Süper Lig, Türkiye Kupası ve Şampiyonlar Ligi’nde oynadığı 20 deplasman maçından sadece 14 puan toplayabildi. Fatih Terim’den sonra göreve gelen Mancini de bu kötü gidişe dur diyemedi. Mancini, Kayserispor maçının ardından yaptığı basın konferansında, "bu takımı ben kurmadım" diyerek, takımının şampiyonluk yarışının uzağında olumasının kendi suçu olmadığını söyledi. Meydana gelen deplasman fobisi ve üç kuluvarda mücadele etmenin vermiş olduğu yorgunluk, son haftalara puan kayıplarına neden oldu. Ayrıca Teknik Direktör Mancini'nin kadroda sürekli yaptığı rotasyonlar nedeniyle aynı onbirin üst üste iki maç bile yapamaması, Drogba'nın formunda ki düşüş, Burak Yilmazın birçok gol fırsatını harcaması, orta sahada Felipe Melo'nun dışında diğer oyuncuların verimli olamaması ve defanstaki istikrarsızlık puan kayıplarını da berbaerinde getirdi. Eleştiri oklarının hedefinde olan İtalyan çalıştırıcı takımını toparlayarak 6 Nisan'da ki Fenerbahçe maçını kazanarak kendisine karşı azalmaya başlayan güveni tekrardan kazanmayı hadefliyor.



http://ift.tt/NTuiSB

Türkçe Olimpiyatları ışığı Argenteuil'de parladı

Türkçe Olimpiyatları ışığı Argenteuil'de parladı


Etude Plus ve Yunus Emre Kültür Merkezi tarafından hazırlanan finaller Argenteuil Belediye Salonu’nda düzenlendi. Bu yıl 12.si düzenlenecek olan Uluslararası Dil ve Kültür Festivali’nin 95. bölge elemeleri Argenteuil'de düzenlendi.




Etude Plus ve Yunus Emre Kültür Merkezi tarafından hazırlanan finallerde birbirleriyle kıyasıya yarıştı. Yarışma öncesi konuşma yapan Argenteuil Etude Plus müdürü Aydın Yıldı,z “Uzun zamandır bu finaller için hazırlanıyoruz. Tüm öğrencilerimiz hem derslerinde hem de sosyal etkinliklerde çok başarılılar. 95 bölgesi olarak Türkiye’deki finallerde yer almayı çok istiyoruz” dedi. Argenteuil belediyesine de teşekkür eden Aydın Yıldız, belediyenin kendilerine hep destek olduğunu dile getirdi.


Renkli çekişmenin sahne olduğu 95 bölgesi elemelerini, geçip Fransa finaline katılacak öğrencilerin isimleri şöyle:

Şiir Kategorisinde



  1. Esra Aktaş “Beni sensiz bırakma”

  2. Hasret Gündüz “Sol yanım”

  3. Betül Yılmaz “Uzayan bir şafak sonrası”


Şarkı Kategorisinde



  1. Pauline Caton “Gül kokusu”

  2. Zeyna Çelik “İkimiz bir fıdanın”

  3. Ryan Therese“Aşikardır zatı hak”



http://ift.tt/1gpJUJt

Ammar: Cin Tarikatı filmi galası 31 mart’ta Paris’te

Ammar: Cin Tarikatı filmi galası 31 mart’ta Paris’te


Türkiye’de vizyona yeni giren “Ammar: Cin Tarikatı” filminin galası 31 mart’ta Paris’te gerçekleşecek. Filmin yönetmeni Özgür Bakar’ın da katılacağı gala ile korku filminin sinema severler ile buluşacak.




Türkiye'deki sinemalara iddialı bir giriş yapan “Ammar: Cin Tarikatı”, 31 mart tarihinde yapılacak Paris galasıyla da Fransız sinema severler ile buluşacak. Fransız ve Türk davetlilerin katılacağı galaya filmin yönetmeni Özgür Bakar da hazır bulunacak. Filmin Fransa galası 31 mart'ta, Paris'te Cinéma Publicis’de yapılacak.


Senaryosu Alper Kıvılcım ve Özgür Bakar ait olan filmin oyuncuları arasında Halil Sezai Paracıkoğlu, Selim Erdoğan, Burak Sarımola, Turan Özdemir ve Berke Hürcan yer alıyor.


Filmin Konusu:

Feride, sevgilisi, ev arkadaşı ve arasını yapmayı düşündüğü Barkın ile hafta sonu bir dağ evine gitmeye karar verirler. Fakat istenmeyen sürpriz misafir Canan’ın gelmesiyle yolculuk gergin başlar. Bu klasik başlangıç daha önce şahit olmadığımız türden bir bulmacaya Feride’nin gözünden bizi davet eder. Birbiri ardına gelişen korkunç olaylar başta Feride olmak üzere herkesi içinden çıkması imkânsız olan, adeta bir labirentin içine hapseder.



http://ift.tt/OZIUB1

25 Mart 2014 Salı

Thiers'te çocuklar Eğitim ve Başarı Derneği'nin programında eğlendi

Thiers'te çocuklar Eğitim ve Başarı Derneği'nin programında eğlendi


Auvergne bölgesinde faaliyet gösteren Livradois Forez Eğitim ve Başarı Derneği çocuklara yönelik program düzenledi. Livradois Forez Eğitim ve Başarı Derneği çocuklara yönelik şölen ve kermes düzenledi.




Programın ilk bölümünde çocuklar Nasreddin Hoca ve İbiş karakterlernin yaptığı sekçlerle doyasıya eğlendi. Programın ikinci bölümünde ise sahne alan Türk halk müziği sanatçısı Mustafa Uğu'un seslendirdiği birbirinden güzel türkülerle salonda adeta bir müzik şöleni yaşandı. Davetliler arasında, Thiers belediye başka adayı Thierry Deglon da vardı. Konser alanında vatandaşların coşkusuna şahit olan Deglon, zaman zaman türkülere de alkış tutması dikkatlerden kaçmadı.


Dernek başkanı iş adamı Ramazan Us, program bitiminde yaptığı konuşmada, Livradois Forez Eğitim ve Başarı Derneği'nin bu programlarla bölgede yaşayan Türkiye kökenli aileleri eğlendirmek ve onlara güzel bir gün yaşatmak olduğunu söyledi.



http://ift.tt/1hlhWe4

Yerel seçimlerde hezimete uğrayan iktidar partisi 'mesajı' aldı

Yerel seçimlerde hezimete uğrayan iktidar partisi 'mesajı' aldı


Fransa'da gerçekleştirilen yerel seçimlerin ilk turu, Mayıs 2012'den beri iktidarda bulunan Sosyalist Parti'nin( PS) hezimetiyle sonuçlandı.




2008 yılında yapılan yerel seçimlerin ilk turunu yüzde 47,6 ile ilk sırada tamamlayan Sosyalist Parti, pazar günü ise 10 puan kaybederek yüzde 37'ye geriledi. Ayrıca, son yerel seçimlerde kazandığı Paris, Strasbourg ve Toulouse gibi büyük şehirlerde de ilk tur seçimlerini kaybetdi. PS, Lille'de ilk sırada yer almasına rağmen 12 puan kaybederken 60 yıldır sol partiler tarafından yönetilen Niort'da da belediye sağa geçti.


Seçim sonuçları gözleri cumhurbaşkanı François Hollande'ın atacağı adımlara çevirirken BVA'nın yayınladığı anket, Fransızların yüzde 80'inin hükümetin değişmesinden yana olduğunu ortaya koydu. Ayrıca yüzde 70'lik bir kesim ise Başbakan Jean Marc Ayrault'un da değiştirilmesini istiyor.


Sonuçları değerlendiren Çalışma Bakanı Michel Sapin, halkın iktidar partisine verdiği mesajın alındığını söyledi. Sapin, Hollande'ın, seçimlerin ikinci turundan sonra hükümetin işleyişini değiştirmesi gerekeceğine vurgu yaptı. Seçim sonuçlarını 'sola atılan tokat' olarak değerlendiren Paris'in sosyalist Belediye Başkanı Bertrand Delanoe da hezimetin hükümetin ulusal politikalarla bağlantısı olduğunu savundu. Yerel seçimlerde tekrar aday olmayan Delanoe, "Ben bu hükümeti, cumhurbaşkanını destekliyorum ama Fransızlar icraatlardan memnun değil." dedi. Bertrand Delanoe, 18 ayın bir hükümeti başarısız ilan etmek için yeterli olamayacağının da altını çizdi. Jacques Chirac döneminin Başbakanı Jean Pierre Raffarin da PS'in yenilgisini 'öfke' oylarına bağlarken, hükümetin sandıktan çıkan mesajı anlaması ve ona göre adım atması gerektiğini söyledi.


Sosyalist Parti Sözcüsü David Assouline, partisinin özellikle aşırı sağ parti Ulusal Cephe'nin (FN) yükselişini öngöremediğini belirtirken bunun PS'in düşen oylarında etkili olabileceğini kaydetti. Ayrıca, seçimlerde sandığa gitmeyen19 milyon seçmenin de Sosyalist Parti'nin hezimetinde önemli rol oynadığı belirtildi.


Fransa'da yerel seçimlerin ikinci turu 30 Mart Pazar günü gerçekleştirilecek.



http://ift.tt/1eJseax

Fransa'da yerel seçimler 'aşırı sağ' gerçeğini birkez daha ortaya koydu

Fransa'da yerel seçimler 'aşırı sağ' gerçeğini birkez daha ortaya koydu


Fransa'da gerçekleştirilen yerel seçimlerin ilk turu tamamlandı. Sağ partilerin 46,54'le galip çıktığı solun ise yüzde 37,74'le büyük yara aldığı seçimlerde en dikkat çeken sonucu ise aşırı sağ parti Ulusal Cephe (FN) elde etti. Marine Le Pen'in liderliğinde '1000 seçilmiş' hedefiyle' seçimlere giren parti, Fransa genelinde oyların yüzde 5'ini elde ederek tarihi bir başarıya ulaştı.




FN listelerinden seçime giren 472 belediye meclis üyesi şimdiden ipi göğüslerken, 315 aday ise 30 Mart'da düzenlenecek yerel seçimlerin ikinci turunda yarışmaya hak kazandı. Ayrıca, Fransa'nın kuzeyinde yer alan Henin-Beaumont'da Steeve Briois'in kazanmasıyla, ilk kez aşırı sağ partinin bir adayı nüfusu 10 binden yüksek bir yerleşim yerinde ilk tur seçim sonuçlarına göre belediye başkanı seçilmeyi başarmış oldu. Perpignan, Forbach, Beziers ve Frejus şehirlerinde de FN adayları seçimleri ilk sırada tamamladı.


Seçim sonuçlarını değerlendiren Ulusal Cephe Partisi Lideri Marine Le Pen, Fransa'da bağımsız büyük bir politik gücün doğduğunu belirterek, Fransız siyasi hayatının altüst olacağını iddia etti. Le Pen ikinci turda hedeflenen 1000 rakamına ulaşacaklarını vurguladı. Bu arada İfop'un gerçekleştirdiği araştırmaya göre merkez sağ parti Halk Hareket Birliği (UMP) seçmeninin yüzde 55'i FN'in ise yüzde 62'si ikinci turda iki partinin uzlaşması gerektiğini savunuyor.


Aşırı sağ parti Ulusal Cephe'nin yerel seçimlerin ilk turunda tarihinin en iyi sonucunu elde etmesi, aşırı sağ partiye karşı diğer partilerin birleşmesi çağrılarını da beraberinde getirdi. Fransa Ulusal Meclis Başkanı Claude Bartolone, ilk turun kendi demokrasi anlayışı açısından talihsiz bir durum olduğunu kaydederek, partilere aşırı sağ partiye karşı 'baraj' yapma çağrısında bulundu. Bartolone, aşırı sağ partinin nefret söylemi ürettiğini de vurgulayarak, FN'in yeni bir belediye başkanlığı daha elde etmemesi için diğer partilerin aşı sağ partinin güçlü olduğu yerlerde birleşmesi gerektiğini ifade etti.


İktidar parti cephesinde, Başbakan Jean Marc Ayrault'dan sonra, Sosyalist Parti Genel Sekreteri Harlem Desir de FN'e karşı birliktelik çağrısı yaparken aşırı sağ partiye karşı en güçlü adayın desteklenmesi gerektiğini ifade etti.


Bu arada pazar günü gerçekleştirilen yerel seçimlerin ilk turunda sandığa gitmeyen seçmen sayısının rekor düzeye ulaşarak 19 milyonu bulduğu belirtildi.



http://ift.tt/1lj2wOh

24 Mart 2014 Pazartesi

Avrupa’da kupa kaldırmanın altyapısını hazırlıyoruz

Avrupa’da kupa kaldırmanın altyapısını hazırlıyoruz


Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın ‘UEFA finali’ beklentisine teknik heyet açılımı geldi. Slaven Bilic, Avrupa başarısını Türkiye’deki kupalarla süslemeyi amaçlayan Hırvat hoca, altyapı ve yeni stadın önemini vurguladı. Sözleşmesine dair açıklaması şaşırtıcıydı.




Beşiktaş’ta, Başkan Fikret Orman’ın uzun süreli kontrat imzalamak istediklerini açıkladığı Teknik Direktör Slaven Bilic, temkinli konuştu. Şahsıyla ilgili ifadelerden mutluluk duyan Hırvat hoca, Siyah-Beyazlı kulübü çok sevdiğini ve kısa sürede benimsediğini dile getirdi. 2015-16 sezonunun bitimine dek sözleşmesi bulunan Bilic, kalmayı amaçladığını vurgularken performans kriterini ortaya koyan Başkan gibi gerçekçiydi: “Hiç kimse bir takımda 5 yıl boyunca görev üstleneceğini söyleyemez. Çünkü bu, başarılı saha sonuçlarına bağlı.”


Ümraniye Tesisleri’nde gazetecilerle sohbet eden Slaven Bilic, özellikle sürdürülebilir başarı üzerinde durdu. ‘Memnunum’ kelimesiyle özetlediği takımın devamlı gelişmesini amaçladıklarını aktaran deneyimli taktisyen, seviyelerini daha ileriye taşıyabileceklerine işaret etti. Yenilmesi zor bir ekip haline geldiklerinin ve değişimi tamamladıklarında çok iyi seviyeye ulaşabileceklerinin altını çizen Bilic, hedeflerini şöyle sıraladı: “Aslolan, uluslararası arenada sürekli yer alabilmek, Türkiye’de şampiyonluklar yaşamak. Çıtayı her zaman en yükseğe koyacağız. Bu noktada yeni stadımız ekstra motivasyon kaynağı.”


Kartal’ın antrenörü, “Gelişimi adım adım sağlayacağız.” cümlesine de hemen akabinde açıklık getirdi: “Kesinlikle zaman kazanmak algısı uyanmasın. Ben, ‘kupalar için 3-5-10 sene bekleyin’ demiyorum. Beklentilerim Başkan’la örtüştüğünden buradayım. Devler Ligi’ne gitme fırsatı da kendiliğinden oluşmayacak. Her maça galibiyet için çıkıyoruz.” Bilic, önceki gün Vodafone Arena’nın inşaat sahasında düzenlenen 111. yıl kutlamasına da değindi: “Ziyarette çok heyecanlandım. Orası, maketi, sunumu ve projeyi görmeye benzemiyor. Umarım önümüzdeki sezona yetişir.”


Medyaya taş atarken 6-7 aylık süreçte hayatında duymadığı kadar dedikoduya şahit olduğunu anlatan Beşiktaş Teknik Direktörü, “En başta Adebayor yazıldı. Devre arasında Ronaldinho’yu getirdiler! Yarın öbür gün Pele’nin ismi geçerse şaşırmam (gülüyor).” Almeida ve Ömer’in sakatlığında forma şansı tanıdığı Mustafa Pektemek’in, deplasmandaki 2-2’lik Ç. Rize beraberliğinde iki gol attığı hatırlatılınca Bilic’in yorumu şöyle oldu: “İlk 11’de başladığında daha farklı bir kimlikte. Rize’deki son 25 dakikada ikili forvete döndük. Bu dizilişte fazlasıyla tehditkârsınız; ama bazen tam tersi. Sisteme değil, orta sahadan hücuma kaç kişiyle gidebildiğinize bakmalısınız.”


ÖNCELİK GENÇVE YERLİDE, SONRA YABANCILAR

Sahadaki patronun gündeminde, mukavelesi 31 Mayıs’ta bitecek Portekizli yıldız Manuel Fernandes de vardı: “Hep önemliydi, şimdi de öyle. Dizinde büyük bir sıkıntı mevcut. Daha önceleri fedakârca davrandı. Yoğun bir şekilde tedavide. Temennimiz, problemini atlatması ve ligin geri kalanında bize katılması. Sonrasındaki gelişmeleri beraber göreceğiz.” Yugoslav ekolüne sahip Branko Stankovic ve Dorde Milic’in, Beşiktaş’taki başarıları hatırlatılınca 45 yaşındaki antrenör altyapıya dikkati çekti: “Onlar gibi iz bırakma arzusundayım. Necip’lerin (Uysal) sayısı çoğalmalı; fakat gençlerin epey çalışması lazım. Tercihimizde sıralama altyapı, Türk oyuncular ve yabancılar yönünde. Bir dönem Manchester United, şimdi Barcelona’nın yakaladığı seviye bunun en güzel örnekleri.” Transfer politikasında Balkan coğrafyasında ısrarcı görünmeyen Bilic, yakından bildiği isimleri takımlarının bırakmadığını ya da fahiş bonservis bedeli talep ettiğini belirtti. Yeni bir Türk yardımcıya sıcak bakmayan Bilic, Eren Şafak’ın yeterli olduğu kanaatinde.



http://ift.tt/1lgqDgA

Dengeli beslenerek bahar yorgunluğundan kurtulun!

Dengeli beslenerek bahar yorgunluğundan kurtulun!


Beslenme ve Diyet Uzmanı Merve Yüksek, dengeli beslenmenin bahar yorgunluğundan kurtulmak için önemli olduğunu söyledi. Yüksek, "Bahar aylarına girerken sindirimi kolay ve kalorisi düşük yiyeceklerden oluşan 3 ana ve 1-2 ara öğün tüketilmeli. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesini sağlayan ve artan vitamin-mineral ihtiyacının karşılanması açısından önemli olan koyu yeşil, sarı, turuncu, kırmızı, mor sebze ve meyveler tercih edilmelidir." dedi.




Memorial Şişli Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü'nden Uz. Dyt. Merve Yüksek, sağlıklı beslenerek bahar yorgunluğunun etkilerini azaltmanın yolları hakkında bilgi verdi. Yüksek, bahar yorgunluğundan kurtulmak için tempolu yürüyüşü içeren aktif bir yaşam tarzının çok önemli olduğunu söyledi. Yüksek, düzenli egzersiz ve uykunun önemine değinerek, "Haftada 3 gün 45 dakika süreyle yapılacak tempolu yürüyüş vücut ağırlığının dengelenmesine, metabolizmanın hızlanmasına, kişinin kendisini daha sağlıklı ve zinde hissetmesine yardımcı olmaktadır. Özellikle yürüyüş, koşu, bisiklet, yüzme, dans gibi egzersizler tercih edilmelidir. Düzensiz uyku kişinin kendisin daha yorgun hissetmesine neden olacağından, her gün 6-8 saat uyumaya özen gösterilmelidir." şeklinde konuştu.


Posalı yiyeceklerin kabızlık gibi bağırsak problemlerine karşı iyi geldiğini söyleyen Yüksek, "Yeterli posa tüketimi için öğünlerde mutlaka sebze yemeği veya salata tüketmenin, gün içerisinde de 5-7 porsiyon sebze-meyve ve haftada 1-3 kez kurubaklagil yemeklerinin sağlıklı bir beslenme için gerekli. Posalı yiyeceklerin kansere karşı koruyucu etki gösteriyor." dedi.


Dengeli beslenmenin bahar yorgunluğundan kurtulmak için önemli olduğunu dile getiren Yüksek şunları söyledi: "Bahar aylarına girerken sindirimi kolay ve kalorisi düşük yiyeceklerden oluşan 3 ana ve 1-2 ara öğün tüketilmeli. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesini sağlayan ve artan vitamin-mineral ihtiyacının karşılanması açısından önemli olan koyu yeşil, sarı, turuncu, kırmızı, mor sebze ve meyveler tercih edilmelidir. Geceleri ağır ve yağlı yemek yememeye özen gösterilmelidir. Kızartılmış, baharatlı, asitli, acılı, salamura besinlerden uzak durulmalıdır. Sıvı tüketimi artırılmalı, sağlıklı bir bağırsak florası için probiyotik (kefir, probiyotik yoğurt) ve prebiyotik (soğan, sarımsak, kurubaklagiller vb.) özellikteki besinler öğünlerden eksik edilmemelidir."


Yüksek, baharda artan stresin olumsuz etkilerinden korunmak için vitaminlerle zengin gıdalar tüketmenin önemine değinerek, "Tam tahıllı ekmek, kurubaklagiller, süt ürünleri, kırmızı et, tavuk, yumurta ve yeşil yapraklı sebzeler gibi B grubu vitaminlerinden zengin gıdalar beslenme planında mutlaka bulundurulmalıdır. Omega-3 yağ asitlerinin stres hormonlarını azaltıcı etkisi bulunmaktadır. Haftada 1-2 defa somon balığı tüketilmeli, her gün 2-3 ceviz veya 10-15 fındık ara öğün olarak tercih edilmelidir." önerilerinde bulundu.


Bahar aylarında yükselen ısı ve nem ile birlikte vücuttan sıvı kaybının artmakta olduğunu belirten Yüksek, kafeini azaltıp sıvı tüketimini artırmanın bu kaybı önleyeceğini vurguladı. Yüksek, "Bu nedenle sıvı tüketimi artırılmalı, günde 2-3 lt (10-15 bardak) su içilmelidir. Yüksek miktarlarda alınan kafein kalp çarpıntısına ve vücutta su kaybına neden olabilir. Kahve, çay, soğuk meşrubatlar, kakao ve benzerleri gibi kafeinli içecekler azaltılmalı, toksinlerden arınmak için bitki çayları tercih edilmelidir. Antioksidanlardan zengin olan yeşil çay ve C vitamininden zengin kuşburnu bağışıklık sistemini kuvvetlendirmektedir. Rezene ve adaçayı mide-bağırsak sistemini rahatlatmakta, hazmı kolaylaştırmaktadır. Melisa ve papatya genel rahatlatıcı özelliği ile stres kaynaklı uykusuzluk durumlarında tercih edilebilir. Ginseng de yorgunluk hissine karşı enerji verici özelliğiyle bahar döneminde tercih edilebilecek bitki çaylarındandır." dedi.



http://ift.tt/NJrY0A

Kimin vergisini kimi yok etmek için kullanıyorsun?

Kimin vergisini kimi yok etmek için kullanıyorsun?


Fethullah Gülen Hocaefendi’nin kardeşleri ve akrabaları, Erzurum’un ardından İstanbul’da da bir araya gelerek karalama ve iftiralara tepki gösterdi. Wow Otel’de düzenlenen ‘Gülen Aile Buluşması’ programında aile adına açıklama yapan Hocaefendi’nin yeğeni Kemal Gülen, mesnetsiz ithamlara karşı, “Yalancılığı ve ırkçılığı, müfterilerine iade ediyoruz.” dedi. Devlet imkânlarını tepe tepe kullanarak yapılan kara propagandanın vicdanları yaraladığını dile getirdi ve ekledi: “Siz hangi hakla devletin medya gücünü, emniyet güçlerini arkanıza alarak yalan ve iftira kampanyası düzenliyorsunuz?”




Başbakan Tayyip Erdoğan ve hükümet medyasının Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet Hareketi’ne mesnetsiz ithamları hız kesmeden sürüyor. Haksız ve ağır ithamlar vicdanları yaralarken, karalama kampanyasına sessiz kalamayan Hocaefendi’nin akrabaları bir araya gelerek iftiralara ikinci kez cevap verdi. İki hafta önce Erzurum’da düzenlenen ‘Gülen Aile Buluşması’ dün de İstanbul Wov Otel’de gerçekleşti. Programda Hocaefendi’nin kardeşleri Salih Gülen, Kudbettin Gülen, Mesih Gülen, Seyfettin Gülen, Nurhayat Seven, Fazilet Korucuk ve akrabası Sevgi Kutlukay kameraların karşısına geçti. Aile adına açıklamayı okuyan Hocaefendi’nin yeğeni Kemal Gülen, özetle şu tespit ve mesajlarda bulundu:




Hocaefendi’nin Susturulmaya çalışılması, zulmün ne kadar azgın hale geldiğinin ispatı: Bugün buradan bütün dünyaya haykırmak isteriz ki; hayatının bütün dönemlerine şahit olduğumuz Fethullah Gülen Hocaefendi, bu milletin yetiştirdiği ve dünyanın bağrına bastığı büyük bir düşünce ve aksiyon insanıdır. Onu inciten, Anadolu insanını incitmiş olur. Onun gönlünü kıran milletimizin gönlünü kırmış olur.


Devlet imkânlarını kullanarak yapılan kara propaganda, vicdanları yaralıyor: 3 ayı aşkın bir süredir Hocaefendi’ye ve onu sevip takdir eden Camia’ya karşı devlet imkânları ile akıl almaz bir linç kampanyası yürütülüyor. Bu kampanya, bizzat ülkenin Başbakanı’nın yönlendirmesi ve teşviki ile gerçekleştiriliyor. Türkiye’de öfke tarafından esir alınmış bir iktidar aklı var. Bazı insanlar bu aklın yönlendirdiği sele kendilerini kaptırmış ve onlar da öfkenin, nefretin esiri olmuştur. Sağduyu ve vicdan işlemez hale gelmiştir. İktidar partisinin kullandığı kırıcı ve yıkıcı siyaset dili kitleleri birbirlerine karşı ötekileştirmiş ve kutuplaştırmıştır. Devlet imkânlarını tepe tepe kullanarak yapılan ve dokunulmazlık zırhı arkasına sığınılarak icra edilen kara propaganda vicdanları yaralıyor, yürekleri dağlıyor. Ailesi olarak biz de soruyoruz: Siz hangi hakla devletin medya gücünü, emniyet güçlerini arkanıza alarak yalan ve iftira kampanyası düzenliyorsunuz? Kimin vergisini kimi yok etmek için kullanıyorsunuz?


İlim adamlarının vefasızlığını esefle karşılıyoruz: Mümin, Müslüman ve kul hakkına inanan insanların ağzından çıkan kin, nefret, düşmanlık kokan bu hakaretleri, Hocaefendi’nin beyanını ödünç alarak ifade edelim, kendilerine hiç ama hiç yakıştıramadık. Hocaefendi ile birlikte milletin istikbali adına yıllarca omuz omuza hizmet ettiklerini gözlemlediğimiz Diyanet camiası, ilahiyat fakültelerindeki ilim adamları ve kanaat önderlerinin suskunluğu bir yana, birkaç ham ve hasta ruhun medya aracılığı ile hak hukuk tanımaz insanların değirmenlerine su taşımalarını da esefle görüyor, bu vefasızlığı ve kadirbilmezliği anlayamadığımızı beyan ediyoruz.”


Hep istiğna düsturuyla yaşadı: Bu millet de şahittir biz de şahidiz ki Fethullah Gülen Hocaefendi hayatı boyunca hep istiğna düsturuyla yaşadı. Kimsenin yardımını kabul etmedi, hiçbir fani karşısında eğilip bükülmedi. Paraya, mala, mülke, makama şöhrete ve kibre boyun eğmedi. Bu güzel insanın dava aşkına, mahviyet düşüncesine, murakabe ve muhasebe şuuruna 75 yıllık ömrü içinde binler, yüzbinler, milyonlarca insan şahit oldu.


Değil saraylar, Hocaefendi’nin kendine ait bir çadırı dahi olmamıştır: Maalesef bazı çapsız tetikçiler kirasını ödeyerek ikamet ettiği vakıf tesislerini, onun şahsî malı imiş gibi göstererek onu “malikânede yaşıyor” yalan ve iftirasında bulundular. Hocaefendi’nin tüm hayatı halkın içinde geçmiştir. Değil saraylar, malikâneler, evler, kendine ait bir çadırı dahi olmamıştır. Hatta kardeşlerinin zengin olmaması için ‘iki yakaları bir araya gelmesin’ diye Allah’a yalvarmıştır.


Başbakan’ın Hocaefendi’yi yuhalatmaktan nasıl bir zevk aldığını merak ediyoruz: İhtimal gerçek paralel yapının üstü örtülmek istendi. Fakat Hocaefendi’nin hafta boyunca yaptığı makul ve barışçıl açıklamaların hiçbiri Başbakan’ı aylardır devam ettirdiği seviyesiz saldırıdan vazgeçiremedi. Hatta Erzurum’da hemşehrilerimize seslendi. Biz hayretler içindeyiz. Alvarlı Efe’nin manevi terbiyesinden geçmiş, şehrin yetiştirdiği bu nadide insanı yuhalatmasından Başbakan’ın nasıl bir zevk aldığını merak etmiyor değiliz. Hocaefendi hakkını helal etse bile bizim yürek yangınımızın arşı ihtizaza getireceği ümidini taşıyor, bu yangına destek veren medya kuruluşlarını da insaf ve izana davet ediyoruz.


Hocaefendi, siyasÎ rakipmiş gibi partizanların önüne atılıyor: Sokaklar gergin, miting meydanları alev topu gibi. Öfke dağları oluşmuş, bir kıvılcım bekliyor patlamak için. Mütebessim gözlerin yerini ateşli bakışlar almış, kardeşler bile birbiriyle kavga ediyor, rakiplere acımasızca saldırılar yapılıyor, bu arada Hocaefendi de sanki bir siyasi rakipmiş gibi haddi aşmışlar tarafından muvakkaten aklı başından gitmiş partizanların önüne atılıyor. Hayır, buna hakkınız yok. Onu sevenleri üzmeye hakkınız yok. Tahrikçileri dünyada hukuka, mahşerde mizana havale ediyoruz. Durma bilmeyen bu iftiralar ve hakaretler karşısında biz buradan bir kere daha o duanıza âmin diyor ve sizin masumiyetinizi karalamaya çalışanları da âmin demeye çağırıyoruz.


Bu hizmetleri ne iftiralar durdurur ne de yalanlar: Muhterem büyüğümüzün teşvikleriyle başlayan milletimizin bugününe ve yarınına, hatta bütün insanlığa yapılan şu hizmetler, Allah’ın izni ve inayetiyle devam edecek, kervan yürüyecektir. Bu kervanı yine Allah’ın lütfu ve keremi ile ne iftiralar durdurur, ne de yalanlar. Biz buradan bir kez daha sağduyu çağrısı yapıyoruz. Bizler Gülen ailesi olarak Peygamber Efendimiz’in ‘Zalim de olsa, mazlum da olsa, kardeşine yardım et!’ emrine uygun davranacağımıza, dövene elsiz, sövene dilsiz ve derviş gönülsüz gerek istikametinde, her türlü kavga ortamından uzak kalacağımıza söz veriyoruz.


Sahte delil üretilecek diye endişe duyuyoruz


Kemal Gülen, Camia’ya yönelik operasyon iddiaları hakkında da şu endişeyi paylaştı: “Örgüt, çete ve casusluk gibi lafların ardından değerli aile büyüğümüz hakkında bir dava açılacağı artık meydanlarda söyleniyor. Ortada hiçbir suç olmadığı ve şu ana kadar hiçbir suç bulunamadığı halde, kanun gücünü zorlamak adalet duygusuyla bağdaşmıyor. ‘Suçu ispatlanmamış herkes masumdur’ karinesinin değerli aile büyüğümüz için uygulanmadığı ve daha baştan suçlu kabul edilerek yargısız infaz yapıldı. Biz de aile olarak sahte delil üretilecek olmasından endişe duyuyor, memleketimizin geleceği adına kaygılarımızı paylaşıyoruz.”


Soyumuza iftira atılarak çifte ırkçılık yapılıyor


Soyağacımız çok net bilindiği halde gerçek dışı iddialar ortaya sürülüyor ve bu yolla Hocaefendi hakkında farklı bir imaj oluşturulmaya çalışılıyor. Biz ırkçı değiliz, her türlü ırkçılığa da karşıyız; ancak bir kısım karanlık odakların Hocaefendi’nin soy kütüğünü başka göstererek çifte ırkçılık yaptığının da farkındayız. Hiç kimse ırkı, rengi, soyu ile suçlanamaz; ama gerçek dışı bilgilerle hem nispet edilen bir ırk hem de onunla ilgisi olmayan bir aile zan altında tutulmak isteniyor. Cahiliye âdeti olan ırkçılığı ve nifak alameti sayılan yalancılığı müfterilere iade ediyoruz.


Türkçe Şöleni için her şeyimiz emrinize âmâde


Kemal Gülen, Başbakan Erdoğan’ın Türkçe Olimpiyatları’nı yaptırmayacağına ilişkin duyanları hayret eden açıklamasına da temas etti: “Türkiye sevdalısı bu kadar insanın yetişmesi neden zorunuza gidiyor bir anlayabilsek. Velev ki zorbalıkla bu kurumların kapılarını milletimize açmadınız, şöleni tertip edenlere buradan sesleniyoruz, biz aile olarak söz veriyoruz ki tarlalarımız bahçelerimiz evimiz neyimiz varsa şölen yapmanız için hepsi emrinize amadedir.


Açılımlara en başından destek verdi


Hocaefendi’nin çözüm sürecini sekteye uğratmaya çalıştığı iftirasını da yalanlayan Kemal Gülen, şunları söyledi: “Hükümet sonunu iyi getiremese bile bazı güzel açılımlar yapmış, Hocaefendi de biz de aile olarak demokrasi adına ümit verici bu gelişmeleri alkışlamıştık. Hocaefendi, Kürt açılımı, Alevi açılımı, Roman açılımı gibi hayırlı adımların hepsini ta baştan itibaren ‘Sulhta hayır vardır’ diyerek desteklemiştir. Değerli aile büyüğümüzü açılım karşıtı göstermek en azından insafsızlık olur.”



http://ift.tt/1jm3byk

Fransa'da yerel seçimlerde aşırı sağdan tarihi başarı

Fransa'da yerel seçimlerde aşırı sağdan tarihi başarı


Fransa'da yerel seçimlerin ilk turunda iktidardaki Sosyalist Parti ağır bir yenilgi yaşadı. Sağ partiler yüzde 48'le önde kapattı.




İlk turda damga vuran en önemli gelişme, aşırı sağcı Milli Cephe (FN) partisinin birçok ilde belediye başkanlığı kazanarak tarihinin en iyi sonucunu alması oldu. Resmi olmayan ilk sonuçlara göre, Sosyalist Parti ve diğer sol partiler ülke çapında oyların yüzde 43'ünü alırken, ana muhalefet Halkın Hareketi Birliği (UMP) ve diğer sağ partiler yüzde 48'le galip çıktı. Aşırı sağ FN ise ülke çağında oyların yüzde 7'sini aldı. FN adayları Henin-Baumont, Perpignan ve Beziers gibi şehirlerde belediye kazanmayı garantiledi. Paris'te ilk turu UMP'nin adayı Nathalie Kozscizko-Morizet önde kapatırken, Marsilya'da UMP ve FN ikinci tura kalarak en büyük sürprize imza attı. Başbakan Jean Marc Ayrault, ikinci turda tüm partileri FN'e karşı oy kullanma çağrısı yaptı.


Yerel seçimlerin ilk turunda 44.6 milyon kayıtlı seçmenin olduğu ülkede katılım oranı yüzde 54'te kaldı. Tarihi oranda düşük katılım oranının iktidardaki Sosyalist Parti'nin düşük oy oranında en etkili faktör olduğu kaydediliyor. İkinci turu önümüzdeki hafta pazar günü yapılacak seçimlerde 36 bin 682 belediyenin yöneticileri belirlenecek.



http://ift.tt/NJ8SaQ

Türkiye -Fransa istişare toplantısında Twitter gündemi

Türkiye -Fransa istişare toplantısında Twitter gündemi


Fransa Dışişleri Bakanı Yardımcısı Pierre Sellal ile Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ikili istişareler kapsamında Paris'te bir araya geldi.




İki ülke dışişleri bakanlıkları müsteşarları düzeyindeki görüşmede, Fransa'nın da tepki gösterdiği Türkiye'de Twitter'a uygulanan erişim yasağının da gündeme geldiği, Fransa'nın konuyla ilgili kaygılarını Türk yetkililere ilettiği belirtildi. Ayrıca, Suriye ve Ukrayna'da yaşanan durumun da görüşülen konular arasında olduğu ifade edildi.


Görüşmede Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'ın 27 - 28 Ocak'ta Türkiye'ye gerçekleştirdiği resmi ziyaretde alınan kararlar için uygulanacak eylem planının da ele alındığı belirtildi.


Ayrıca, her iki ülke devlet başkanı ve hükümetlerinin ekonomik ve ticari ilişkileri 20 milyar Euro'ya çıkarma hedefi doğrultusunda görüşmeler gerçekleştirildiği kaydedildi. Fransa Dışişleri Bakanlığı'ından yapılan açıklamada, görüşmelerde başta enerji, eğitim, yüksek öğrenim ve kültür alanında olmak üzere ikili işbirliğinin de ele alındığı ifade edildi.



http://ift.tt/1nSZrGz

Fransa: Twitter'a yasak kararı şoke edici

Fransa: Twitter'a yasak kararı şoke edici


Fransa, Türkiye'de Twitter'a girişin engellenmesinin şoke edici olduğunu vurguladı.




Fransa Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Romain Nadal, "Türk hükümetinin şoke edici bu kararının, temel prensipler; ifade ve iletişim özgürlüklerine aykırı olduğunu" söyledi. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne aday ülke olduğunu hatırlatan Nadal, Türkiye'nin ifade özgürlüğü de dahil olmak üzere temel özgürlüklerin korunması yönünde yükümlülüklerine yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.


Roman Nadal, Fransa Dışişleri Bakan Yardımcısı Pierre Sellal'in bugün Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile de ikili bir görüşme gerçekleştirdiğini belirterek, toplantıda Twitter konusunun da gündeme geldiğini, Fransa'nın konuyla ilgili kaygılarını ilettiğini söyledi.



http://ift.tt/1nSZp1x

Twitter'a yasak Fransa basınında

Twitter'a yasak Fransa basınında


Twitter'a erişimin Türkiye'de engellenmesi Fransa'da geniş yankı uyandırdı. Le Monde gazetesinin "Türkiye güvenlik nedeniyle Twitter'a erişimi engelledi" başlığını kullandığı haberde, yasağın Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın "Twitter'ın kökünü kazıyacağız" tehdidinden sonra geldiği belirtildi.



Le Figaro gazetesi ise 30 Mart'ta gerçekleştirilecek yerel seçimlerden bir hafta önce Türkiye'de hükümetin Twitter'ı yasakladığını yazdı. Gazete, Twitter'a uygulanan sansüre karşı kızgınlığın oluştuğunu vurguladı.



Liberation gazetesi de 3 haftadır sosyal paylaşım sitelerinde yayınlanan telefon görüşmeleriyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da yolsuzluk skandalının içerisinde gösterildiğini kaydetti. Gazete, yayınlanan bu telefon kayıtlarına misilleme olarak Twitter'ın yasaklandı aktarıldı.



20 Minutes kanalının internet sitesinde yayınlanan haberde ise Twitter'ın yasaklanmasının hükümetin beklentisinin aksine, aleyhinde bir etki yapabileceği belirtildi. Haberde, Erdoğan'ın Twitter'ın kökünün kazınacağını söyledi, daha sonra ise dün gece Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın Twitter'ı engellediği kaydedildi.



http://ift.tt/1dhromW

Sarkozy, kendisini dinleyenleri diktatöre benzetti

Sarkozy, kendisini dinleyenleri diktatöre benzetti


Eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, mahkeme kararıyla telefonlarının dinlendiğinin ortaya çıkmasından sonra sessizliğini bozdu. Sağ eğilimli Le Figaro gazetesinde yayınlanan makalesinde Sarkozy, cumhuriyetin kutsal ilkelerinin benzeri görülmemiş şekilde ayaklar altına alındığını vurgulayarak, 2 yıldır süren sessizliğini bozmanın artık kendisi için bir görev olduğunu ifade etti.




Basından öğrendiği kadarıyla 8 aydır Fransız ve yabancı politikacılarla yaptığı telefon görüşmelerinin hakimler tarafından dinlendiği, avukatı ile konuşmalarının da hiçbir sıkıntı dahi duyulmadan kaydedildiğini belirten Nicolas Sarkozy, Fransa'daki durumu Doğu Almanya Devlet Güvenlik Bakanlığı'nın(STASİ) uygulamalarına benzetti. Sarkozy, dinlemelerin dünyada herhangi bir diktatörün rakibine yönelik yaptığı bir eylem değil Fransa'da gerçekleştiğinin altını çizdi.


Dinlemelerden Adalet Bakanı ve İçişleri Bakanı'nın haberinin olmadığı yönündeki açıklamaları da gülünç bulan Sarkozy, ''Biliyorum, Adalet Bakanı'nın talep etttiği ve elde ettiği bütün raporlara rağmen haberi yok. İçişleri Bakanı, sadece benim durumum için atanan onlarca polise rağmen haberdar değil.'' ifadelerini kullandı. Yapılanlara cumhuriyetin temel değerleriyle ilgisi olmaması halinde gülünüp geçilebileceğini kaydeden Sarkozy, "Ama Kesinlikle Fransa'da insan hakları epey değişmiş." vurgusunda bulundu.


HUKUKUN ÜSTÜNDE OLMAK İSTEMEDİM, AMA ALTINDA OLMAYI DA KABUL EDEMEM

Hakimler tarafından kullanılan yöntemi de eleştirdiğini kaydeden Nicolas Sarkozy, yasalar çerçevesinde verilen her mücadeleye saygılı olduğunu ama Fransa'da siyasetin kirli hileler ve manipülasyonlarla anılmasını kabul edemeyeceğini belirtti. Eski Cumhurbaşkanı Sarkozy, her şeye rağmen hakim ve savcıların büyük çoğunluğunun tarafsızlık içinde karar verdiği yargıya güveninin devam ettiğinin altını çizdi. Sarkozy, "Ben hiçbir zaman hukukun üstünde olmak istemedim. Ama altında da olmayı kabul edemem." ifadelerini kullandı.


Siyasete geri döneceği iddiaları ilgili de Nicolas Sarkozy böyle bir arzusu olmadığının altını çizdi. Sarkozy döneceği yönünde korku besleyenlere de bunu engellemenin en iyi yolunun kendisini rahat bırakmaları ve normal bir vatandaş gibi yaşayabilmesinden geçtiğini vurguladı.


DİKTATÖRLE KIYASLAMAK KABUL EDİLEMEZ

Nicolas Sarkozy'nin açıklamalarına sert tepki gösteren Cumhurbaşkanı François Hollande ise diktatör karşılaştırmasının kesinlikle kabul edilemez olduğunu belirtti. Fransa'da cumhuriyetin özgürlükler üzerine kurulu olduğunu kaydeden Hollande, "Benim görevim tüm cumhurbaşkanları gibi yargının bağımsızlığını sağlamak, savunma haklarının ayrılması, masumiyet karnesi ve herkesi bağlayan mahkeme kararlarına saygı." ifadelerini kullandı.


Sarkozy'nin hükümete yönelik eleştirilerine cevap veren Başbakan Jean Marc Ayrault da yargı ve polisin onurunu tehlikeye atmanın ciddi bir ahlaki hata olduğunu ifade etti. Bir hukuk devletinde yargıçların bağımsız, polisin de yasalar çerçevesinde hareket ettiğini söyleyen Ayrault, Fransa Cumhuriyeti ile Doğu Almanya'yı karşılaştırmanın kabul edilemez olduğunu kaydetti. Fransa Başbakanı, Cumhuriyet kurumlarına saygının başta yüksek kademelerde görev yapmış kişiler olmak üzere herkes için geçerli olduğunun altını çizdi.


Adalet Bakanı Christiane Taubira ise hukuk devletinde hukukun bağımsız yargıçlar tarafından sağlandığını vurgulayarak bu uygulamaların otoriter ve totoliter rejimlerle karşılaştırılamayacağını söyledi.



http://ift.tt/1jusav4

Fransa'da savcıların yürütmeyi bilgilendirmesi sınırlandırılacak

Fransa'da savcıların yürütmeyi bilgilendirmesi sınırlandırılacak


Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, savcıların takip ettikleri soruşturmalarla ilgili Adalet Bakanı'nı bilgilendirme zorunluluğunu sınırlandırmak için harekete geçti. Yargıçlar Sendikası (SM) Başkanı Françoise Martres ve Yargıçlar Birliği (USM) Başkanı Christophe Regnard'ı kabul eden Hollande, yargının bağımsızlığını artırmak için güçlü bir reform hazırlığında olduklarını kaydetti.




Görüşme sonrası konuşan SM Başkanı Françoise Martres, Hollande'ın Fransa Hâkimler ve Savcılar Konseyi'nin (CSM) statüsü ile ilgili reformun yeniden ele alınacağını kendilerine söylediğini aktardı. Ayrıca savcıların 2013 yılında gerçekleştirilen düzenlemeden sonra, yeni reformda savcıların 'yürütmeye bilgi aktarımı'yla ilgili düzenlemenin de yer alması gerektiği yönünde görüş belirttiklerini kaydetti.


Fransa Adalet Bakanı Christiane Taubira, Nicolas Sarkozy'nin telefonlarının dinlendiğini 7 Mart'da basına yansıyınca öğrendiğini açıklamış, daha sonra ise Taubira'nın Başbakan Jean Marc Ayrault ile birlikte dinlemeler hakkında bilgilendirildikleri ortaya çıkmıştı.


Bu arada, Nicolas Sarkoz'nin avukatı Thierry Herzog, Nicolas Sarkozy ile arasında geçen telefon görüşmelerinin Mediapart internet sitesinde yayınlanmasını yargıya taşıyor. Herzog, internet sitesi hakkında, soruşturmanın gizliliğinin ihlali suçlamasıyla suç duyurusunda bulunacağını kaydetti. Cumhuriyet Başsavcısı'na da çağrıda bulunan Herzog, yargı kararıyla dinlenen telefon görüşmelerini kimin Mediapart internet sitesine sızdırdığının bulunması gerektiğini söyledi. İnternet sitesi 28 Ocak- 11 Şubat arasında olduğu belirtilen 7 telefon görüşmesinin tapelerine yer vermişti.



http://ift.tt/1jusaez