12 Haziran 2014 Perşembe

Tutunamayan kelimeler

Tutunamayan kelimeler


Selfie çılgınlığına Türk Dil Kurumu da kayıtsız kalmadı ve bu yabancı kelimenin Türkçe mukabilini buldu: Özçekim. Kelime tutar mı tutmaz mı onu zaman gösterecek. TDK’nın son yıllarda bulduğu diğer Türkçe karşılıkları yeniden hatırlayalım.




Yapmayanın kalmadığı ‘selfie’ye Türk Dil Kurumu da bigâne kalmadı. Dünyayı kasıp kavuran bu poza yerli bir isim buldu. Vatandaşlardan gelen önerileri dikkate alan TDK, “sosyapoz, başyapıt, bengil, çekenti, çeklaçek, ferdi, seyfi...” gibi kelimeler arasından ‘özçekim’i uygun gördüğünü açıkladı. TDK’nın bu refleksi yeni kelime çabasını hatırlattı bizlere. 1932’de kurulan kurum, dil devriminin tezahürü neticesinde ‘yabancı’ kelimeleri öztürkçeleştirme cehdi içinde oldu hep. Anahtara ‘açkı’ ismini uygun bulan kurumun bazı kelimelerdeki zorlama karşılıkları espri mevzuu dahi oldu. Mesela TDK’nın uygulamasında yer almayan sözcükler onlara mal edildi. Çokça zikredildiği için buraya da raptedelim: Otobüs ‘çok oturgaçlı götürgeç’, düdüklü tencere ‘öttürgeçli pişirmelik’, yumurta ‘tavuksal fırlatgaç’ gibi komik ötesi kelimelerle aktarıldı. Halkın bu satirik tavrı, dil inkılâbının jakoben bir edayla ve cebren dikte ettirilmesine tepki olarak okunabilir.


TDK yakın dönemde, 2008’de o zamanki başkanları Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın’ın öncülüğünde, ‘Yabancı Sözlere Karşılıklar Kılavuzu’ hazırlamıştı. Akalın, eklemeli bir dil olan Türkçenin diğer dillerin yaşadığı sorunlardan fazlasını yaşadığını söylemiş ve “Çok fazla yabancı kelime kullanımı zaman içinde o sözlerin Türkçe karşılığının bile unutulmasına yol açıyor. Örneğin, son yıllarda çok sık kullanılan trend sözünün Türkçede eğilim, yönelim, yönelme, doğrultu, gelişme yönü, tarz gibi tam 56 karşılığı var.” diye konuşmuştu.


Yabancı kelimelerin istilasına karşı bir rahatsızlık söz konusu; lakin mezkûr yeni kelimelerden çoğu günlük hayattaki dilde dikiş tutturamıyor. Ayakta kalmayı başaranlar da yok değil, onlar bugün hâlâ dilimizde. Atatürk Kültür Merkezi Başkanı Prof. Dr. Turan Karataş, TDK’nın başka dillerden giren/gelen kelimelere karşılık olarak teklif ettiği bazı kelimelerin yaşama şansı bulduğunu söylüyor: “Özçekim, bu talihe kavuşabilir mi, zaman gösterecek. Yaşamasını temenni ederim, çünkü ‘özçek’in daha şanslı olduğunu belirtmiştim, çünkü iki heceli. Ancak burada bir hususu açık etmek gerekir. Bir kelimenin yaşama şansı bulması için konuşma dilinde dolaşıma girmesi yetmiyor. Asıl olması gereken, yazarların, şairlerin o sözcüğe sahip çıkması, fırsat buldukça kullanmaları gerekiyor.”


‘Önlem almak önlenemez’


Şair İhsan Deniz ise bu tür Türkçe karşılıkların pek çoğunda olduğu gibi tutmayacağını dillendiriyor. Yabancı kelime istilasına anladığımız usullerle ‘önlem’ alınamayacağını dile getiren Deniz, “Önlem almak önlemez. Dilin hacmi, genişliği, derinliği, hareketliliği noktasında, Türkçenin, örneğin kelime dağarcığının ilk başta yazılı metinlerle daha çok beslenmesi, akış kanallarının verimli kılınması gerekiyor. Ama bunun ‘önlem’ kaygusu gütmeksizin, doğal akışı içinde olması gerekiyor. Yaşayan diliniz güçlüyse o kendini korur, doğal refleksini verir.” diyor.


Habertürk TV sunucusu Veyis Ateş de bu tip kelimelerin tutmayacağı kanaatinde. TDK’nın yıllar önce ‘misyon’ ve ‘vizyon’ kelimeleri için ‘görev’ ve ‘ülkü’ karşılıklarını önerdiğini hatırlatan Karataş, hemen hiçbir kurumun bu karşılıkları umursamadığını belirtiyor: “Bir çeşit özgüvenle, anlamı epeyce kirlenmiş yer yer de özelleşmiş ‘misyon’u kullanmayı sürdürmekteler. Çalıştığım üniversitenin sayfasına ısrarla ‘özgörev’ ve ‘uzgörü’ ifadelerinin yazılmasını istedim. Uzgörü yerine öngörü de denebilirdi, hatta ülkü de. Her hâlükârda ‘vizyon’dan daha iyi.” Karataş’a göre, kurum ve kuruluşların söz konusu yeni kelimelere itibar etmeme sebepleri, hâlâ Batı özenmeciliği ve alışkanlıkların esiri olmak.


Prof. Dr. Turan Karataş: Yabancı kelimelere karşılık bulmak öncelikle sanatçının görevi


“Yabancı kelimeler her dönem gelir; görünür, yerleşir veya kaybolur. Bilim, sanat ve teknoloji ithal ediyorsanız bu kaçınılmazdır. Kendi ürününüzü imal etmediğiniz sürece bundan kurtulamazsınız. Diyelim bu tür sözcükler dile girdi. Bunlara karşılık bulmak ilk adımda söz sanatlarıyla uğraşan şair ve yazarların özgörevleri arasındadır. Onlar bulur, kullanır; TDK da kökenini açıklar, doğruluğunu tartışır, varsa benzer yapıda kelimeler gösterir. Bir çeşit sahip çıkar sözcüğe, kamuoyuna duyurur, kurum ve kuruluşlara bildirir. Bu işte ilk görev, dille uğraşan bilim insanlarından ziyade sanatkârlara düşüyor.”


İhsan Deniz: TDK, bu yöntemle başarılı olamaz


“Dünyanın bugün ulaştığı konumda, iletişim araçlarının istilası altındaki bu ortamda yasakçılıkla veya ikame yöntemlerle başa çıkılamaz. ‘Uydurduğunuz’ kelimeler dün olduğu gibi bugün de komik kaçar. Oysa dilin de yer bulduğu ‘kültür dünyanız’ zengin ve verimliyse ne o ‘yabancı’ kelimeden korkar ne de bir karşılık uyduracağım diye kendinizi paralarsınız! TDK, bu tür yöntemlerle başarılı olamaz.”


Veyis Ateş: TDK’nın karşılıklarının halkta bir karşılığı olmuyor


“Türkçe karşılıklar genelde tutmuyor. Bu niyetle yapılmıyordur ama tepeden indiği için tutmuyor zannımca. Dil, imparatorluk bakiyesi, dili halka bıraksak daha iyi olacak. Selfie İngilizce, tamam da dilimizin yüzde 40’ı yabancı kelimelerden oluşuyor. Şimdi kalkıp da hangi birini öztürkçeleştireceksiniz. Bence zorlama bir gayret. Zaten halkta karşılığı olmuyor. Ben televizyoncu olarak özçekimi kullanmam. Ama TDK’nın bulduğu diğer kelimeleri kullanmıyorum diye bir şey yok. Selfieyi özçekim yapmak çok mantıklı değil.”



http://ift.tt/1kQo3wQ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder