8 Temmuz 2014 Salı

Ramazan ve oruç, insanı sosyalleştiriyor

Ramazan ve oruç, insanı sosyalleştiriyor


Teknoloji ve değişen şehir hayatının yalnızlaştırdığı insan için bereket ve sevgi iklimi Ramazan, yeniden sosyalleşme imkânı sunuyor. Sosyologlar, Ramazan ayının bütün bir yıl için güncelleme görevi görerek, kişiyi fiziksel ve ruhsal olarak dengelediği ve toplumsal ilişkileri de düzenlediğini belirtiyor.




Ramazan ayı nefsin istekleri karşısında iradeyi güçlendirerek fiziksel ihtiyaçları kontrol altına alıyor. Maneviyatın yükselmesi, insanların değer ve geleneklere yönelmesi empati duygusunu ve yardımlaşmayı ön plana çıkarıyor. Ay boyunca toplu yapılan ibadetler, kişiler arası iletişimi kuvvetlendiriyor, toplumsal ilişkileri düzenliyor. Sosyolog Doç. Dr. Ali Arslan, beraberinde getirdiği bütün bu özellikler nedeniyle Ramazan ayı için “Cenab-ı Hakk’ın kurduğu otomatik bir sigorta sistemi.” yorumunu yapıyor. Ramazan ayının özellikle toplumsal ilişkileri kuvvetlendiren boyutuna dikkat çeken Arslan, “İftar sofraları, mukabeleler, teravih namazı, Ramazan’a özel kültür ve eğlence programları birçok vesile ile insanları bir araya getiriyor. Böylece insanlar ister istemez kabuğundan çıkarak hayata karışıyor, iletişim güçleniyor.” açıklamalarını yapıyor.


İnsanların son zamanlarda gözlenen bir olgu olarak daha fazla yalnız yaşama eğilimi gösterdiğini kaydeden sosyolog Ali Arslan, “Bu gerek teknolojinin bu ortamı oluşturmasından, gerekse inançlarımızın ve duygularımızın değişmesinden kaynaklanıyor.” diyor. Prensiplere uyan Müslüman’ın yalnızlaşmayacağını kaydeden Arslan, “Bu Ramazan’da bariz bir şekilde ortaya çıkıyor. Örneğin günde 5 vakit namazı camide kılmak beş kere dışarı çıkmak ve insanlarla bir araya gelmek durumundasınız. Yalnız kalma seçeneğiniz otomatikman ortadan kalkmış oluyor. Aynı şekilde cuma namazı ve bayramlar da öyle. Recep ayı, Şaban Ayı ve Ramazan ayı dediğimizde işin tam zirvesine çıkılmış oluyor, orada bizatihi oruç tutmak suretiyle de duyarsızlığımızda bir darbe vurulmuş oluyor.” ifadelerini kullanıyor. İftar yemeklerinde yalnız olmama konusunun insanların inisiyatifine de bırakılmadığına dikkat çeken Arslan, “Birtakım mükâfatlar var, mesela iftar yapmak teşvik edilmiş. Sofranızda fakirlerin olması övülmüştür. Sadece zenginlerle donatılmaması söylenmiştir.” diye konuşuyor. Aynı zamanda kendini ibadete veren insanın kalbinde de bir yumuşama meydana geldiğini söyleyen Ali Arslan, şunları dile getiriyor: “İnsanileşme meydana geliyor. Yani hem içerden hem dışardan ortaya çıkan tedbirlerle insanlar insan olmaya daha çok yakınlaşmış oluyor. Dolayısıyla biz fıtratımıza dönmüş oluyoruz ve bu ömür boyu devam ediyor. Nasıl sigorta fazla yük geldiğinde otomatik olarak atıyorsa, biz de o kadar yoğunlaşıyoruz ki Ramazan ayında günde 5 vakit namaz kılmayan birçok kişi namaz kılmaya başlıyor. Allah’ı zikrediyorsunuz, hatim okuyorsunuz. Hafızada bir kural var: Tekrar ettiği şeyi pekiştirir. Dolayısıyla Allah’ı anmaya o kadar yoğunlaşıyoruz ki bir yıl boyunca zaman zaman kopmalar olsa bile tekrar toparlanmış fıtratımıza dönmüş oluyoruz.”


Ramazan’da iftar sofralarında toplanmanın, iftar kuyruğunda insanlarla konuşmanın ve yemeği beklerken sohbet etmenin kişiyi sosyalleştirdiğini kaydeden sosyolog, “Ramazan’da ne kadar yapınız yalnızlaşmış olsa bile bir şekilde davet ediliyorsunuz. Her hâlükârda bir toplumsal dayanışma, yardımlaşma toplumun bütün katmanlarında görülmüş oluyor. Burada hem ruhi duygumuz güçleniyor, insanlarla iletişim kuruyoruz, ilişkilerimiz güçleniyor. Hem de fiziki sağlığımız güncellenmiş oluyor.” diye konuşuyor.



http://ift.tt/1xLjFnj

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder