23 Ağustos 2013 Cuma

İnsanlık kamplarda can çekişiyor

İnsanlık kamplarda can çekişiyor


Ortadoğu'nun kalbinde, dünyanın gözü önünde katliamlar ve insanlık adına büyük trajediler yaşanıyor. Mısır'daki darbeciler demokrasi isteyen vatandaşlarını kurşun yağmuruna tutarken, Baas rejimi Suriye'yi adeta cehenneme çevirdi.




Rejiminin zulmü yetmezmiş gibi Beşar Esed'i devirmek için savaş verdiğini söyleyen El Nusra ile Kürtlerin yaşadığı bölgeleri kontrol altına almak isteyen PYD arasındaki çatışmalar bölge halkının dünyasını kararttı. On binlerce Kürt, vatanlarını terk etmek zorunda kaldı. Suriye'nin kuzeyi adeta insansızlaşıyor. El Nusra ile PYD arasında kalan yaklaşık 150 bin Kürt, Dicle Nehri'nin üzerindeki iptidai köprüleri geçerek Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne sığındı. Sêmalka'dan giriş yapan Suriyeli Kürtler Erbil, Dohuk, Zaho ve Süleymaniye'nin etrafındaki kamplara yerleştiriliyor. Zaman, Erbil'in 25 kilometre uzağındaki Kawrgosk Kampı'na girerek, göçmenlerin dramına şahitlik etti. Evlerini, barklarını terk ederek yollara düşmek zorunda kalan Suriyeli Kürtler, üç ateş arasında kaldıklarını vurguluyor. Baas rejiminin zulmüne PYD'nin baskısı ve El Nusra'nın korkusu eklenmiş. PYD'nin, 'Sizin için savaşıyoruz tabi ki bizim yanımızda olacaksınız' diyerek mallarının yanı sıra çocuklarına el koyduğunu anlatıyorlar. PYD ile savaştığını söyleyen El Nusra'nın da önüne gelen herkesi çeşitli bahanelerle katlettiğini dile getiriyorlar.


Suriye'nin kuzeyinden kaçarak Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne sığınanlar, yaşadıklarını Zamana anlattı. Erbil'e 25 kilometre uzaklıktaki Kawrgosk'taki kampa son 3 günde 13.500 kişi gelmiş. Sêmalka bölgesindeki Dicle Nehri'ni seyyar köprülerle geçerek Pêşhabur Sınır Kapısı'na gelen Suriyeli Kürtler, buradaki Peşmergeler tarafından kamplara taşınıyor. Birleşmiş Milletler ile Bölgesel Kürt Yönetimi tarafından kurulan kampa getirilen insanlar, kısıtlı imkânlarla hayata tutunmaya çalışıyor. Kampta su ve elektrik sıkıntısı yaşanırken gıda ve giyime büyük ihtiyaç duyuluyor. Her gün yeni çadırlar inşa edilmesine rağmen yüzlerce aile temin ettiği bir battaniye ya da halı parçası üzerinde yaşam mücadelesi veriyor. Bölgesel Kürt Yönetimi'nin kampa gönderdiği yardım kamyonları, ihtiyaç sahipleri tarafından adeta kapışılıyor. Kamyonlar gelince büyük kargaşa yaşanıyor. Bazen bir kilim, bir yastık ya da peçete için insanlar birbirini eziyor. Bölgesel Kürt yönetiminin iyi niyetli gayretlerine rağmen, kamp gelecek için adeta S.O.S veriyor. Göçmenlerin sayısı her geçen gün artıyor ve önümüzde kış mevsimi var. Birleşmiş Milletler'in verdiği yazlık çadırlarda kalan göçmenler daha şimdiden kışı düşünüyor. Yağmur yağdığında yaşadıkları dramın ikiye katlanacağı korkusunu yaşıyorlar.


ENGELLİ 4 ÇOCUĞUNA SARILIP GÖZYAŞI DÖKÜYOR

Kampta kalan savaş mağduru insanlar, Bas ve PYD'nin baskısı ile El Nusra'nın korkusundan ülkelerini terk etmek zorunda kaldıklarını dile getiriyor. Üçlü zulümden kaçan göçmenlerin hikâyesi yürek dağlıyor. Beşir ailesi, Kawrgosk kampında başlarını sokacak bir çadır bekleyen yüzlerce aileden biri. Mehmet (2), Sabah (3), Nezir (1), Barzan (4) ve kendileri gibi engelli babaları Saim Beşir... Bir de onlara eşlik eden gözü yaşlı eş Safiye... Baba Saim Beşir, engelli dört çocuğuyla birlikte kampın orta yerinde bekliyor. O, yaşadığı sıkıntıları anlatırken eşi Safiye'nin gözlerinden yaşlar akıyor. Suriye'nin Derik bölgesinden kampa bir gün önce gelmişler. Yanlarında hiçbir şey yok. Büyük sıkıntılar çektiğini dile getiriyorlar. Engelli çocuklarıyla çaresiz bekliyorlar. Acılı anne Safiye'ye neden ağladığını soruyoruz. O susuyor eşi Saim cevap veriyor: "Suriye'yi terk ettiğimizden beri ağlıyor. Ailesinden haber alamıyor ve engelli çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamadığı için ağlıyor."

Suriye'de olayların başladığı dönemde Kürt bölgesinde hiçbir sıkıntı olmadığını dile getiren Beşir, PYD'nin bölgeye yerleşmesinden sonra baskı görmeye başladıklarını söylüyor. "Esed'in bir gün gelip zulüm yapacağını düşünüyorduk. Ama Esed'den önce onun adamları yani PYD geldi. Baskılardan dolayı ülkemizi terk etmenin dışında yapacak bir şeyimiz kalmadı." diyor.


BİNLERCE İNSAN GECE GÜNDÜZ SINIRA YÜRDÜ

Nihat Mihemmed ise eşiyle birlikte üç gün önce kampa yerleştiğini söylüyor. Kürt bölgesinin batı tarafında çatışmaların yaşandığını ancak Irak sınırında çatışma değil rejimin bombalamasının olduğunu anlatıyor. Mihemmed, "Binlerce Kürt, Irak'a, Kürdistan'a geçmek için yürüdük. Yapacak hiçbir şeyimiz yoktu." diyor.

Kürtler halkı olarak Özgür Suriye Ordusu'nu desteklediklerini anlatan Mihemmed de, PYD'den şikayetçi. Baas'la birlikte çalışmakla suçladıkları PYD'nin, Kürt şehirlerinde rejime karşı sesini yükseltenleri gözaltına alıp, işkence yaptığını savunuyor: "Baas rejimine karşı miting düzenleyen yüzlerce gencimiz zindanlara atıldı. Bunu, Kürtleri savunmak için bölgeye geldiğini söyleyenler yaptı. Baas rejimi bölgede var ancak görünmüyor, onun görünen yüzü PYD'dir. PYD'nin kardeşime yaptığı zulmü Esed'in askerleri bile yapmazdı. Bunun tek nedeni bizim PYD dışındaki partileri savunmamız ve rejime karşı oluşumuzdur."


PYD BİLİNÇLİ OLARAK BÖLGEYE YERLEŞTİRİLDİ

Şam'da hukuk fakültesini bitiren Envar Abdulhekim, yaşlı anne babası ve iki kardeşiyle birlikte PYD'nin zulmünden kaçtığını dile getiriyor. 'PYD ile El Nusra' arasındaki çatışmalar tabirine karşı çıkıyor. Yaşananların planlı olduğunu ileri sürüyor: "Olayların başladığı ilk günlerde Kürt bölgesinde hiçbir şey yoktu. Kürtler üzerinden bir dolap çevrildi ve PYD aktif hale getirildi. PYD'nin tutuklu yöneticisi Salih Müslim ve bir çok PYD üyesi serbest bırakıldı. Esed, Kürt bölgesine bilinçli olarak PYD'yi yerleştirdi. Silah ve her türlü yetkiyi verdi. PYD'nin ilk işi Kürtlere saldırmak oldu. Kimse PYD'ye, 'Kürtleri neden öldürüyorsun?' diye hesap sormadı. Bugün Kürt bölgesinde Esed'in vekilliğini PYD yapıyor. Bizim perişan olmamızın nedeni PYD'dir. PYD ile El Nusra arasındaki çatışmanın nedeni petroldür. PYD, Baas adına petrol kuyularını koruyor, El Nusra ise Özgür Suriye Ordusu'nu orayı taşımak istiyor."


HAYVANLARIMIZA BİLE EL KOYDULAR, AÇLIKTAN ÖLMEMEK İÇİN KAÇTIK

Suriye'nin Kamışlo ile Amudê arasında kalan Girka Deştê bölgesinden Ahmet Süleyman ise insanlık adına herkesi göreve çağırıyor. Kürtlerin Halepçe'den sonra ikinci bir dram yaşadıklarını vurguluyor. Baas rejminden bunu beklediklerini; ancak Kürtler adına hareket ettiğini söyleyen PYD gibi örgütlerin bu zulümlere ortak olmasının kendilerini hayal kırıklığına uğrattığını kaydediyor. PYD'nin yaptıklarını anlatırken, "Gelip evimize, arabamıza¸ hayvanlarımıza, her şeyimize el koydular. Köyden çıkmamıza bile izin verilmiyordu. Açlıktan ölmemek için kaçtık." ifadelerini kullanıyor.

Ahmet Süleyman, Esed'in bölgeyi bilinçli olarak PYD'ye bıraktığını söylüyor. PYD bölgeye yerleştikten sonra, sesini yükselten herkese baskınlar düzenlediğini dile getiriyor: "Katliamcı Esed'in gitmesi için sokaklara dökülen gençleri doçkalarla tarayıp öldüren, onlarca kişiyi yaralayan, El Parti ve Azadi başta olmak üzere muhalif parti üyelerinin avına çıkan PYD ancak El Muhaberat ve Esed adına orada olabilir. Bence Esed, Kürt bölgesine PYD'yi yerleştirerek orada hakimiyetini sürdürüyor. PYD'nin uygulamalarına bakıldığı zaman bundan sadece Baas rejimi karlı çıkıyor."

Kamişlo'nun bir köyünden göç eden Adnan ise yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarını tutamıyor. Geride kalan aile üyelerinin güvenliği için soyadının yazılmamasını rica ediyor. Olumlu cevap alınca başlıyor anlatmaya: "Benim evimin önündeki arabama, tarlamızı sürdüğümüz traktöre hatta mutfaktaki salçaya bile PYD el koydu. İtiraz edince, 'sizin için savaşıyoruz, şehit veriyoruz. Tabi ki bize destek vereceksiniz' diyorlar. Sanki onları biz mi davet ettik? El koymadıkları bir namusumuz kalmıştı. Mecburen göç etmek zorunda kaldık."


'AMAÇ, KÜRTLERLE ARAPLARI KARŞI KARŞIYA GETİRMEK'

Rojava'nın Dirbê Leqê bölgesinden eşi Selva Musa ve iki çocuğuyla birlikte kaçan Seqvan Salih ise Özgür Suriye Ordusu'na bağlı dini gruplar ile PYD arasında büyük bir gerginliğin yaşandığını söyledi. El Nusra Cephesi'nin Arap köylerine yerleştiğini, PYD'nin ise Kürt köylerinde kaldığını anlatan Salih, "Uzun süredir aralarında hiçbir problem olmaya bu iki halk şimdi birbirine düşman oldu. Kürtlerle Arapları karşı karşıya getirmeye çalışıyorlar." diyor.


YA BARZANİ KAPIYI AÇMASAYDI?

Kampta kalanlar bütün sıkıntılara rağmen ölüm korkusundan kurtuldukları için mutlu olduklarını dile getiriyor. Göçmenler, bu duruma düşmelerinden, terör örgütü PKK'nın Suriye yapılanması PYD'nin baskıları ile insanları vahşice öldürdüğü iddia edilen El Nusra Cephesi'ni sorumlu tutuyor. "Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani bize sahip çıkmasa, kapıları açmasaydı hepimiz orada ölecektik." ifadelerini kullanıyorlar.

Esed ordusu tarafından bir hafta önce bombalanan Dêrîka Hemko bölgesinin ileri gelenlerinden Abdullah Ali ise, ülkesini terk etmeden önce gördükleri muameleyi şöyle anlatıyor: "Köyümüz bombalandıktan sonra yola düştük. Irak Kürdistanı'na geçmek istedik. PYD'nin silahlı adamları bizi sınıra kadar itekleyerek, 'Hadi gidin bakalım kim sizi alacak, size bizden başka sahip çıkan yok' dedi. Yaklaşık 15 bin kişi bu muameleyle sınıra geldik. Eğer Barzani o sırada kapıyı açmasaydı Esed'den daha zalimane bir tutumla karşı karşıya kalacaktık."



http://www.zamanfransa.com/haber/dunya/insanlik-kamplarda-can-cekisiyor.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder