19 Eylül 2014 Cuma

Fatih Altaylı: Gazeteciliğe sızdırılmış pislikler var

Fatih Altaylı: Gazeteciliğe sızdırılmış pislikler var


Medyada ‘Alo Fatih’ diye bilinen M.Fatih Saraç’ın, dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan ile Fatih Altaylı’nın kovulması hakkındaki telefon konuşmalarına, Altaylı dün köşesinden cevap verdi.




Altaylı, bu tür hadiseleri daha önceden de bildiğini belirtirken, Habertürk gazetesinin sahibi işadamı Turgay Ciner’in her zaman kendisini bu tehditlere karşı koruduğunu dile getirdi. Bugünlerde yapılan gazeteciliğin 28 Şubat sürecinden bile kötü durumda olduğunu dile getiren Altaylı, “Onlar gazeteci falan değil. Bu mesleğe sızdırılmış pislikler.” dedi.


Önceki gün dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan ile Habertürk’te bulunan M.Fatih Saraç arasında geçen bir telefon konuşması basına yansımıştı. Telefonda Erdoğan, Saraç’tan gazeteci-yazar Fatih Altaylı’yı yazılarından dolayı uyarmasını, hatta gerekirse ‘Kapının önüne koymasını’ söylüyordu. Bir süre önce Habertürk’ün genel yayın yönetmenliğinden ayrılan Altaylı, bu telefon konuşmalarına dün cevap mahiyetinde bir yazı kaleme aldı. Fatih Altaylı, kendisinin bu olaylardan çok daha önce haberinin olduğunu söylerken, “Doğrusu benim kovulmamın talep edildiği ‘tapeler’ beni hiç şaşırtmadı. Çünkü ‘Alo Fatih’ tapeleri yayınlanıp halkın bir bölümü beni ‘Alo Fatih’ zannederken de ben bunlardan haberdardım. Bazıları beni ‘Başbakan yalakası’ olmakla suçlarken, dönemin Başbakan’ı defalarca benim kovulmamı talep ediyordu. Çünkü bir Fatih, diğer Fatih’e rağmen gazetesinde gazetecilik yapmaya çalışıyordu. Bu da hoşa gitmiyordu.” ifadelerini kullandı.


Fatih Altaylı, o dönemde gazetenin sahibi işadamı Turgay Ciner’e kendisini kovması için de çok fazla baskı geldiğini ve bundan dolayı istifasını verdiğini aktarırken, Ciner’in ise kendisine, “Sen beni tanımıyorsun galiba.” dediğini yazdı. Altaylı, yazısının sonunda da 28 Şubat sürecinde ‘Askerler istedi’ bahanesiyle Dinç Bilgin tarafından Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar ve Mehmet Barlas’ın işine son verilmesine değindi. Altaylı, özetle şunları yazdı: “Ama o gün ile bugün arasında çok önemli bir fark var. O zaman gazeteciler, diğer gazetecilerle aynı fikirde olmasalar, hatta hasım olsalar bile “Bunları kovun’’ diye yazmazlardı. Bugün siyasetçilerin yaptıkları beni ne şaşırtıyor ne de üzüyor. Ama gazeteci kisvesi altında dolaşanların yaptığı kelle avcılığına inanamıyorum. Ama yine üzülmüyorum. Çünkü biliyorum. Onlar gazeteci falan değil. Bu mesleğe sızdırılmış pislikler.”



http://ift.tt/1wLXr6G

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder