Amacı, öğrencilerin cinsiyet ile ilgili ön yargılarını eğitim yoluyla kırmak olarak tanıtılan “Eşitlik İlkesi Programının”, Milli Eğitim Bakanlığınca, Aralık 2013’te 10 akademide deneysel olarak hayata geçirilmesi Fransa'daki pek çok Sivil Toplum Kuruluşunun tepkisini çekmeye devam ediyor. İlkokuldan itibaren, zorunlu cinsel eğitim dersleri çerçevesinde işlenen cinsiyet teorisinin kaldırılması için yoğun mücadele veren öğretim üyesi, yazar ve sinemacı Farida Belghoui, Zaman France’a konuştu.
“Eşitlik İlkesi Programı” tam olarak nedir ?
Milli Eğitim Bakanlığı, bu programın eşitlik ilkesinin öğrenciler tarafından daha yakından ve daha doğru tanınması için başlatıldığını söylüyor. Program ideolojik. Bu ideoloji , müfredata gizli bir şekilde konulmaya çalışılıyor. İlkokul öğrencilerine yönelik programda, cinsiyet kalıplarının dışına çıkılması ve çocukların zihninde cinsiyet teorisinin yayılması hedefleniyor.
Milli Eğitim Bakanlığının böyle bir karar almasını sağlayan kesimler kim?
Radikal feminist gruplar ve de LGBT (lezbiyen, gay, biseksüel, transseksüel) haklarını savunan lobiler. Etkili çevreler olduğu için bu konuların okul müfredatına girmesini sağlayabiliyorlar. İlkokullarda, okuma yazma bilgisi bu kadar gerilemişken, ilkokul öğrencileri basit matematik işlemlerini bile çözmekte zorlanırken, Bakanlığın, cinsiyet teorisinin yaygınlaşmasını öncelik haline getirmiş olması çok manidar.
24 Ocak’tan itibaren, ulusal çapta Öğrencileri Bir Gün Okuldan Alıkoyma (Journée de Retrait de l'Ecole (JRE) eylemlerinden beklentileriniz neler?
Hükumetin hayata geçirmek istediği projeyi bilmeyen anne babalar var. JRE günleri sayesinde, projeye ışık tutup anne babaların, çocuklarına sahip çıkmasını hedefliyoruz.
Bu teorinin yeni müfredata dahil edilmesi halinde, sizin tepkiniz ne olur?
Şimdilik böyle bir şey söz konusu değil. Program şimdilik deneysel bir aşamada. Değişik inançlara mensup insanların, topyekun harekete geçmesiyle bakanlığın geri adım atmasını bekliyoruz. Tepkimiz şimdilik, ayda bir düzenlenecek JRE’lerle sınırlı.
Bu konu, aslında okulunun görevinin ne olduğu hakkındaki tartışmaları da yeniden alevlendirmişe benziyor?
Doğrudur, eğitim, devlet tarafından değil, veliler tarafından verilmelidir. Eğitim ebeveynlerden alınıp devlete emanet edilemez. Sadece mevcut hükumetin yaptıklarını eleştirmiyoruz. 2011’de, Luc Chatel döneminde de lise sınıflarında dağıtılan biyoloji kitaplarında, “Bir erkek ya da kadın olmayı seçmek” isimli bir bölüm vardı. Öğrencilere, kişilerin kadın veya erkek doğmadığını, cinsiyet seçiminin zamanla yapıldığını savunan teoriler vardı.
http://ift.tt/1mDBxZY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder