26 Haziran 2013 Çarşamba

Ödüllü şef Ömür Akkor'dan Ramazan için tavsiyeler

Ödüllü şef Ömür Akkor'dan Ramazan için tavsiyeler


Kaleme aldığı eseri ile dünya'nın en iyi yemek tarihi kitabı ödülü alan Şef Ömür Akkor, yaklaşan 11 ayın sultanı Ramazan’da nelere dikkat edilmesi gerektiğini ve Türk mutfağının tanıtımı için yaptığı çalışmaları Zaman France’a anlattı.




Şubat ayında Louvre Müzesi'nde yapılan ve bin 250 seçkin davetlinin katıldığı gala gecesinde Ömür Akkor'un kitabı Fransa, İspanya, Meksika ve Amerika'nın en iyi yemek tarihi kitaplarını geride bırakarak dünyanın en iyisi seçildi.15 yıldır yemek tarihi üzerine çalışan Akkor, şimdiler de Türk mutfak kültürünün tanıtımı için adeta bir elçi gibi çalışıyor. Diyalog yemekleri kapsamında Fransa’da bulunan Akkor ile sahur ve iftar yemeklerinde nelere dikkat etmek gerektiğini ve zengin Türk mutfağının dünyaya tanıtılması için yaptıklarını konuştuk.



Türk mutfağının dünyaca ünlü şefi olarak Ramazan’da nasıl bir beslenme düzeni öneriyorsunuz?

Ramazanda ‘Yumurtalı tarifler” kitabı çıkıyor Türkiye ile aynı anda Almanya’ya geliyor. Özellikle uzun geçen ramazan gülerinde sahurlarda yumurtalı yemekler çok önemli. Yumurtalı tarifler iftarda sarımsaklı, sahur da sarımsaksız olmalı. Çünkü sarımsak susatıyor. Sahurda ne kadar çok yemek yersek, kış sahuru gibi yersek, kahvaltıların yanında ballar pekmezler yersek o kadar zorlanırız. O yüzden açık çaylı, zeytinyağlı ve bol meyveli hafif bir sahur yapmalıyız. Osmanlı'da çokça şerbet tüketilirdi. 1 litre suyun için elma, nane ve portakal dilimleri atıp dolapta bekletilirse iftar için serin ve hazmettirici üstelik çok besleyici bir içecek olur. Ayrıca maden suyu ve meyan kökü de mide ve bağırsak sisteminin çalıştırdıkları için iftarlarda gazlı içeceklerin yerine tüketilmeli.



Paris’te düzenlenen Birlikte Yaşama Yemeği'ne katıldınız. Bu tarz etkinliklerin sizce önemi nedir?

Yemek, diyalog kapılarını da açıyor, insanları yakınlaştırıyor. Siz adım atıncakarşı taraf daha da yaklaşıyor. Türkiye’de yemek yapayım para kazanayım düşüncesinden ziyade, yurt dışında yemek kültürümüzü tanıtmak bana daha önemli geliyor.



Sizce yemek kültürümüzü tanıtmakta neden zorlanıyoruz?

Her şeyden önce çekiniyoruz. Şuur altında İtalyan, Fransız mutfağı hep öndedir algısı var. Biz sadece yurt içinde iyiyiz zannediyoruz. Yurtdışına çıkan da para kazanma endişesiyle sadece tek tip döner yapıyor. Bundan da önemlisi yazmıyoruz. Yabancılar bir kültürü önce kitaptan tanıyor. Mutfağımızın dünyada hak ettiği yerde olmadığını düşünüyorum. Aslında yemeklerimiz çok beğeniliyor tek sorun anlatamıyoruz. İnsanları Türkiye’ye götürüp yemek kültürünü anlatma zor bir iş, onun için Avrupa’daki Türk günleri, festivaller ve diyalog yemekleri gibi programlar çok önemli. Bu çok zahmetli bir iş ancak ben bu zahmete talibim. Çünkü yabancılara göre sadece dönerden ibaret bir mutfağımız var, oysa durum çok farklı.



Selçuklu mutfağını anlatan kitabınız dünyanın en prestijli yemek kitapları ödülü Gourmand Cookbook Awards'ı aldı. Bu başarıdan sonra hayatınızda neler değişti?

Elbette ödülden sonra işlerimin marka değeri kuvvetlendi. Yurt dışında önemli firmalarla anlaşmalar yaptık. Dünyanın en iyisi olmak güzel ama bunun havasına kapılmak iyi değil. Bu yüzden değişmemek için her gece dua ederek uyuyorum. Ödülü aldıktan sonra aynı değilsem ödülü almamın bir anlamı kalmıyor. İnsanlar benim o halime ödül verdiler. Ben aynı Ömür’üm. Bu birincilikle aslında Ömür Akkor değil, Türk mutfağı ve Türkiye kazandı diye düşünüyorum.



http://www.zamanfransa.com/haber/guendem/aile-saglik/odullu-sef-omur-akkordan-ramazan-icin-tavsiyeler.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder