Metabolizma hastalıklarıyla mücadele için kurulan PKU Aile Derneği Başkanı Deniz Atakay, Türkiye'nin genetik metabolik hastalıkların (fenilketonüri) en sık görülen ülkeler arasında olduğunu söyledi. Atakay, "Türkiye, birçok metabolik hastalıkta dünyada birinci sırada. Çünkü bizde hala devam eden ve yüzde 26'lara varan akraba evliliği söz konusu. Bu tür evlilikler yapıldığı müddetçe hasta nesiller aramızda olacak." dedi.
Cihan TV Network'e konuk olan Deniz Atakay, Türkiye'de yıllık ortalama 1 milyon 300 bin bebek doğduğunu ve bu bebeklerden her yıl minimum 300 bebeğin fenilketonüri olarak dünyaya geldiğini söyledi. Atakay, "Fenilketonüri, kalıtsal metabolik bir hastalıktır. Bu hastalıkla doğan çocuklar, fenilalanin amino asidini başka bir amino asit olan tirozine dönüştüremezler. Bu dönüşümü sağlayacak olan fenilalanin hidroksilaz enzimi bu hastalarda eksiktir. Fenilalanin diğer amino asitler gibi proteinin yapı taşlarından biridir. Fenilketonürili hastalarda besinlerle alınan ve tirozine dönüştürülemeyen fenilalanin, kanda ve diğer dokularda birikir. Biriken fenilalanin geri dönüşümsüz ve ilerleyici beyin hasarına neden olur. Bu hastalığın yeni doğan tarama testi ile erken tanı ve tedavisi mümkündür." diye konuştu.
Bir bebeğin fenilketonüri olması için taşıyıcı genin hem annede hem babada olması gerektiğini vurgulayan Atakay, "Türkiye birçok metabolik hastalıkta dünyada birinci sırada çünkü bizde hala devam eden yüzde 26'lara varan akraba evliliği söz konusu. Bu tür evlilikler yapıldığı müddetçe hasta nesiller aramızda olacak. Akraba evliliğini biz engellediğimiz sürece pek çok hastalığı engellemiş olacağız ama bu demek değildir ki akraba olmayanlarda böyle bir hastalık yok. Ortalama 100 kişiden 20'si bu bozuk geni taşıdığı için karşılaşma olasılığı çok yüksek." ifadelerini kullandı.
Tanısı konmayan tedavi edilmeyen fenilketonüri hastalığının ne gibi belirtileri olacağına değinen Atakay, şöyle devam etti: "Bebeklerde ilk aylarda ailenin ya da hekimin fark edebileceği herhangi bir belirti gözlenmez. Aylar ilerledikçe bebeğin çevreye karşı ilgisinin az olduğu, normal gelişim basamaklarını izlemediği görülür. Bebek başını tutma, oturma, yürüme gibi becerilerde yaşıtlarından geri kalır. Zamanla havaleler tabloya eklenebilir. Tedavi edilmeyen fenilketonüri kalıcı zihinsel engelliliğe neden olur."
Anne sütü alan fenilketonüri bebeklerde büyüme ve zihinsel gelişimin daha iyi olduğunu aktaran Atakay, "Karaciğerdeki enzimin çalışmadığı tespit edilen bebeklere fenilketonüri tanısı konuyor. Bebeğin yaşına göre, diyetine göre, baş çevresine göre, kilosuna göre hayat boyu günlük alması gereken fenilalanin miktarı hesaplanıyor ona göre vücuda veriliyor. Çünkü fenilalanin proteinin yapı taşı ve bebeğin gelişimi için çok gerekli ama hangi miktarda alması gerektiği diyete göre hesaplanıyor. Dolayısıyla bu tanı konduktan sonra bebekler anne sütünü alacak ama anne sütünü ne miktarda alacağı anne veya diyetisyen tarafından hesaplanmalıdır." şeklinde konuştu.
Memorial Şişli Hastanesi Dahiliye Bölümü'nden Uz. Dr. Özgür Mollaoğlu, bağışıklık sistemini güçlendirerek kış boyu sağlıklı kalmanın yollarını anlattı. Uz. Dr. Özgür Mollaoğlu, bağışıklık sisteminin hastalıklara neden olan mikroorganizmalara karşı kişiyi koruyarak önemli bir görev yaptığını kaydetti. Daha güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmak için ilk adımın, sağlıklı yaşam stratejilerinin uygulanması olduğuna dikkat çeken Mollaoğlu, mikroorganizmalara karşı korunmanın yollarını şöyle sıraladı: "Sigara ile diğer tütün ürünlerinden ve alkolden uzak durmak. Sebze, meyve ve kepekli tahılların bol, doymuş yağların ise az olduğu bir beslenme şekli uygulamak. Düzenli egzersiz yapmak. Uygun kiloda olmak. Yeterli süre uyumak (7-9 saat). Kan basıncını takip etmek. Enfeksiyonlardan korunmak için hijyenik kurallara uymak ve düzenli sağlık kontrollerinden geçmek. Vücudun asit ve baz dengesinde, midenin rahat çalışmasında ve kişiye tokluk hissi uyandırmakta oldukça etkili olan suyun yeterli tüketilmesi bağışıklık sistemini güçlendirmek için önemlidir. Mevsime uygun olarak, bulunulan ortamın ısısına göre giyinmek de kişiyi hastalıklardan korumaktadır."
Kış aylarında D vitamini takviyesi alınması gerektiğini belirten Mollaoğlu, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Kişi yeterli sebze ve meyve yemiyor, daha çok beyaz ekmek tercih ediyorsa günlük bir multivitamin ve mineral desteği alabilir. Selenyum, A,C,E vitaminleri, bağışıklık sistemini güçlendirdiği bilinen vitamin D, B vitaminlerini içeren multivitaminler kullanılabilir. Yüksek dozlarda vitamin kullanımının yaradan çok zarar vereceği unutulmamalıdır. Uygun miktarda C vitamini tüketiminin gripten koruduğu bilinmektedir. Kış aylarında daha fazla C vitamini tüketmek için limon, portakal, greyfurt gibi turunçgillerle beraber; kuşburnu, kırmızı ve yeşil sivri biber, kivi, maydanoz ve roka da bol tüketilmelidir. Çünkü bu yeşil yapraklı sebzelerde bulunan C vitamini miktarı portakal, mandalina ve limonda bulunan C vitamini miktarından daha fazladır. Son zamanlarda vitamin D eksikliği olan kişilerde kış hastalıklarının daha çok görüldüğünü gösteren pek çok araştırma yapılmıştır. D vitamini seviyesini yükseltmenin en kolay yolu güneşlenmektir. Bu mümkün olmuyorsa D vitamini takviyesi alınabilir. Bu vitamin en çok balık, süt ve yumurtada bulunmaktadır ancak günlük ihtiyacı besinlerle karşılamak mümkün değildir."
http://www.zamanfransa.com/haber/guendem/aile-saglik/akraba-evlilikleri-metabolik-hastaliklari-artiriyor.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder